Kayıt Ol

Görünmez Adam - H. G. Wells

Çevrimdışı estarriol

  • **
  • 163
  • Rom: 10
    • Profili Görüntüle
Görünmez Adam - H. G. Wells
« : 17 Mart 2012, 18:21:18 »
Acizliğimizin bir sonucu olarak ruhumuzda beliren o türlü türlü korkuların ortak bir isteği vardır bizden. Ne yapacak olursak olalım ve alacağımız risk ne kadar az olursa olsun, "Güven" duyabilmek için bir sebep ararız hep.

Bu arayış sonucu ortaya çıkan hedeflerden belki de en primitif olanı, karşıdakinin varlığına dair bir güvenceye erişmektir. Hele ki etkileşime geçeceğimiz şey masa, sandalye gibi bir nesne değil ise, bu bir arayış olmaktan çıkar, bir isteğe, iletişim için koşulmuş bir önşarta dönüşür. En basitinden, Amerikan filmlerinde hep o karanlık bir köşeden seslenen adama yapılan "Kimsin? kendini göster ilk önce!" çağrısının sebebi bu arayış değil midir?

İşte "Görünmez Adam" ın problemi bu teminatı sağlamaya muktedir olamayışıdır. Hiçbir ilişkisi gerçek değildir onun bir bakıma. Onunla konuşanlar bir hayalle hesaplaşırlar ve şüphelerini yenmeğe uğraşırlar kuracakları her cümleden önce.

Bu kitabı diğer Üstün-İnsan romanlarından farklı kılan çok sayıda yön var. Çünkü konu aldığı karakter ne küçükken yüksek dozda Kriptonit tozu yutmuş olmaktan muzdarip, ne radyoaktif ışınlara maruz kalmış ne de örümcekler yemiş onu. Dolayısıyla ne kurşun geçirmezlik gibi bir güvencesi var, ne de tonlarca ağırlığı kaldıracak kolları. Onu farklı kılan, farkını az da olsa hissettirmeyişi.

Wells bu kitabı yazarken o fevkaladeliğin üzerinde durma amacı gütmemiş sanki. Hani Görünmez Adamın yüzüne kim bakarsa baksın yalnızca bilinmeyenden ortaya çıkan o dehşeti görüyor ya, onu gerçekten bilen tek kişi olarak, bir kereliğine de olsa Profesör Griffin' in gerçekte kim olduğuna değinmek istemiş sanki. Bu noktada İthaki Yayınların' dan çıkan baskıda karşılaştığım bir alıntıyı sizlerle paylaşmak isterim : "Yarı saydam yapılmış da olsa, özü kara topraktır."

Yazar bu kitabında da kendinden bekleneni vermiş bu açıdan bakacak olursak. O yine bir kitap yazıyor, yine 100 sene konuşulup onlarca kez türevi alınıyor ve yine hala kimse onun bakış açısını yakalamaya muktedir olamamış gibi görünüyor. Bir bilim adamının yazdığını hissettiren o tatlı üslubuyla ve psikopatlığa karşı takınabildiği tarafsızlığıyla Wells' in kitabı olduğunu belli ediyor eser.

Bir ruh hastasının dünyasına bu denli gerçekçi bir yolculuk yapma imkanını bize sunduğu için Wells' e ayrıca teşekkür ederim, kulağa biraz garip gelse de.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Görünmez Adam
« Yanıtla #1 : 17 Mart 2012, 18:34:06 »
Alıntı
Bu kitabı diğer Üstün-İnsan romanlarından farklı kılan çok sayıda yön var. Çünkü konu aldığı karakter ne küçükken yüksek dozda Kriptonit tozu yutmuş olmaktan muzdarip, ne radyoaktif ışınlara maruz kalmış ne de örümcekler yemiş onu. Dolayısıyla ne kurşun geçirmezlik gibi bir güvencesi var, ne de tonlarca ağırlığı kaldıracak kolları. Onu farklı kılan, farkını az da olsa hissettirmeyişi.

Sanırım tanıtımın en can alıcı kısmı burasıydı. Fakat benim sormak istediğim birkaç soru var. Bu haliyle bana tam bir bilimkurgu gibi gelmedi (gerçi soft-science fiction olabilir psikolojik değinimleriyle, ama sormak istedim), bu bakımdan nedenini biraz açabilir miyiz? Bilimkurgu değildir, gibi saçma bir cümle kurmuyorum elbette. Sadece kitap içindeki bunu destekleyen yanlarını merak ettim.

Diğer sorum, eleştirilen yanların da burada neden belirtilmediğine dair olacak. Vikitap'ta puanı 7 verilmişti de yazar tarafından. O eleştirel yanları da görmek bence diğer okurlar için iyi olacaktır. Zaten şahsım da merak ediyor.

Çevrimdışı estarriol

  • **
  • 163
  • Rom: 10
    • Profili Görüntüle
Ynt: Görünmez Adam
« Yanıtla #2 : 17 Mart 2012, 19:57:32 »


... benim sormak istediğim birkaç soru var. Bu haliyle bana tam bir bilimkurgu gibi gelmedi (gerçi soft-science fiction olabilir psikolojik değinimleriyle, ama sormak istedim), bu bakımdan nedenini biraz açabilir miyiz? Bilimkurgu değildir, gibi saçma bir cümle kurmuyorum elbette. Sadece kitap içindeki bunu destekleyen yanlarını merak ettim.

Diğer sorum, eleştirilen yanların da burada neden belirtilmediğine dair olacak.

Öncelikle sorulardan dolayı teşekkür ederim, zira sorulmasaydılar -itiraf edeyim- ben kendi tanıtımıma cevap düşmeyi düşünüyordum bir gün bekledikten sonra.

İlk soruya cevaben şunları belirtmek isterim : Tanıtımdan sonra kitabın okuyanlara bilimkurgu gibi gelmemesi benim kendi ilgimi çeken kısımları fazla ön plana çıkarmamdan sebep olabilir onu baştan söyleyeyim :). Ama şu da bir gerçek ki, tıpkı Zaman Yolcusunda olduğu gibi bu kitapta da "Görünmezleşmenin" yollarından yahut buna yönelik bilimsel çalışmanın kendisinden pek uzun söz edilmiyor. Bunlardan söz edilirken dahi, arka planda hep kameranın Griffin' in iç dünyasına döndürülüşüne şahit oluyoruz.
Spoiler: Göster
Hatta Griffin' in çalışma sırasında karşılaştığı bilimsel ve gündelik zorlukları anlatırken dahi babasının ölümüne sebep oluşu ve hiçbir pişmanlık duymayışına değinilmesini bunun iyi bir örneği olarak gösterebiliriz.

He bu durum Bilim Kurgu' nun kapsayamayacağı bir eser yapar mı Görünmez Adamı? Pek sanmam. Çünkü bu edebi türün tanımı  paranormal yetenekleri olan kimselere dair hikayeleri kapsıyor. Bu da romanın bilim kurgu eseri olmanın asgari şartlarını sağladığını gösterir diyebiliriz sanırım. Soft-Science fiction diye anılması bu açıdan uygun görülebilir derim haddimi zorlayarak.

İkinci soruya gelecek olursak,

İlk eleştirim çeviriye ilişkin. Kitabın geneline bakıldığında çevirinin gayet yeterli olduğunu görüyorsunuz aslında. Ama bazı kısımlarda yapılmış basit hatalar yapıtın yeterince denetlenmemiş olduğu hissini uyandırıyor insanda. Başta ben mi çok eleştirel yaklaşıyorum dedim ama özellikle aynı yayınevinden[*]İthaki Yayınevi[/*] çıkan İçeriden Ölmek adlı romanı okuduktan hemen sonra bu kitabı okumam beklentimi hayli yükseltti galiba. Hatalı bulduğum yerleri not almayı unutmuşum, o yüzden burada paylaşamıyorum, aklıma geldikçe eklemeye çalışacağım. Umarım bir sonraki baskıya şimdiden çapımız ayarında bir faydamız olmuştur.

Bir de Kitaptaki dipnotların bazı diğer eserlerde olduğu gibi en arka sayfalarda verilmiş olması okumayı biraz sekteye uğratıyor gibi geldi bana. Umarım yeni İthaki romanlarında olduğu gibi her dipnotu ait olduğu sayfaya yazmayı tercih ederler bir sonraki baskıya. Bunlar olmasa Vikitapta yaptığım değerlendirme de farklı olurdu haliyle.

He bu arada Fırtınakıran sen sormadın ama ben sana söyleyeyim, bu kitap Zaman Yolcusuna nazaran hayli sert yazılmış. Şiddeti, hatta vahşeti çekinmeden aksettirmiş bu defa Wells. ;)

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Görünmez Adam
« Yanıtla #3 : 10 Şubat 2013, 23:48:02 »
Görünmez Adam, H.G. Wells kitapları arasında favorim olarak yerini aldı. Ama bunu kült oluşu gibi nedenlerle değil, detaylarda gördüğüm ve kendi bakış açımla yorumladığım bir şeyden ötürü yaptı.

Görünmez Adam, Zaman Makinesi'nin aksine mizahı da içinde barındırıp yer yer Wells'in hicivleriyle doluydu. Bunu hiç beklemiyordum :). Elimdeki Şubat 2013 baskısı olmakla birlikte kitapta tam tamına 54 tane dipnot var. Bu dipnotları ek şeklinde kitabın sonuna koymuşlar. Bazı notlar olmasa da olurdu, demiş olsam da gözümden kaçan ya da hiç aklıma gelmeyecek noktalar hakkında güzel bilgiler verdi. Bu bakımdan İthaki'yi canı gönülden tebrik ediyorum.

Konuyu oturup anlatmayacağım açıkçası. Konuyu açan arkadaş epey bir anlatmış. Benim kitabı okuyanlarla tartışmak istediğim ve okumayanlara söylemek istediğim başka bir şey var. Görünmez Adam'ın kafasına göre belirlediği kişileri kendi yoluna çekme çabası ve bu yolda onlara direk emretmesi, "sen benim yardımcım olacaksın" diye doğrudan söyleyerek akıllarını çelmeye çalışması hayli enteresandı. Daha da ilginci, genel olarak onun insanlara sert çıkışları ya da bu gibi durumlarda kendi istediklerine boyun eğdirmesine (ne kadar sivrilikle yaparsa yapsın) çoğu insan uydu, katlandı. Ben bu noktada şöyle bir yorum getiriyorum: Wells kitapta yer yer karakterden Ses diye bahsediyordu. Bu görünmeyen adamdan çıkan ses bilinçaltında ilahi bir varlık (kendisinin asla böyle bir iddiası olmadı) duygusu uyandırıyor olabilir. Görülmeyen ve o istemediği sürece ulaşamadığınız/dokunamadığınız bir varlıktan emirler alıyorsunuz. İnsanların bu tavrını ben özünde bu eğilime bağladım açıkçası.

Bunun dışında, Wells'in özellikle dönemin anarşizm anlayışını alaya alışını sırıtarak okudum. Elbette bunlarla kalmıyor, fakat gerisi okuyacaklar için kitaba kalsın.

Beğenerek, üzerinde sık sık düşünerek okuduğum bir kitaptı. Frankenstein'ı andıran bir yanı var, özellikle sonlara doğru. Fakat burada canavarın haklı tepkisinden eser yok. Tam tersine, gayet cani bir adam görüyoruz.

Çevrimdışı VeRMiNaaRD

  • ***
  • 461
  • Rom: 1
  • Star-Lord
    • Profili Görüntüle
Ynt: Görünmez Adam
« Yanıtla #4 : 08 Nisan 2015, 00:32:05 »

H.G. Wells - Görünmez Adam   8/10

H.G. Wells, The Scientific Romances  isimli eserine yazdığı önsözde onun eserleriyle ilgili hiçbir şey bilmeyen kişilerin ilk olarak Görünmez Adam ya da Dünyaların Savaşı ile başlamalarını tavsiye etmektedir. Çünkü Zaman Makinesi dördüncü boyut ile ilgili olduğu için biraz ağır, Dr. Moreau'nun Adası ise oldukça acıklıdır. Ehh bende Wells'in tavsiyesine uyayım dedim ve Görünmez Adam ile giriş yaptım. Wells bu eseri 1897'de yazmış. Zaten kendisi bilimkurgunun yaratıcılarındandır. Çoğu edebiyat kesimi onu İngilizlerin Jules Verne'si olarak görse de Wells bunun böyle olmadığını söylüyor. Çünkü Verne daha bilimsel yazıyor. Öngördüğü birçok şey gerçekleşiyor.

Neyse gelelim kitabımıza... Kitap iki bölümden oluşuyor desek yanlış olmaz. İlk bölümde Görünmez Adam'ın ortaya çıkışı, ikinci bölümde ise başından geçen olaylar anlatılıyor. Yazıldığı döneme göre oldukça güzel bir roman olmuş. Zaten günümüzde klişe olarak görülen birçok kitabın ilkinin Wells'in eserleri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Oldukça akıcı bir dille yazıldığı için sonuna kadar sıkılmadan rahatlıkla okuyabilirsiniz. Bazı yerlerde yazar olaya atlamış yaptığı açıklamayla  kitap okuduğunuzu hissettirmiş. Mesela sekizinci bölümü sadece 1 sayfa yazmış ve girişte bu bölümün kısa olduğunu, ve ... olayıyla ilgili olduğunu söylemiş. Eh bu bana saçma geldi. Bir yerde de olaya ara verip yeni bölüme geçince ara vermek zorunda kaldım kusura bakmayın demiş. Ahh be hocam demeseydin keşke...


Kitabın adı zaten konuyu  belli ediyor ama ben yinede kendim de kısaca bi' özetlemek istedim. Uyarmadı demeyin spoiler butonunu laf olsun diye koymuyorum zira spoiler kol geziyor ;D

Spoiler: Göster
Soğuk bir kış gününde Iping kasabasına karlar arasından çok tuhaf bir yabancı gelir. Mumya İmhotep gibi heryeri sargıyla kaplı, kocaman gözlükleri olan ve tuhaf pembe burnu dışında vücudunun hiçbiryeri görünmeyen biridir. Zaten Iping'e pek misafir gelmiyorken kışın ortasında böylesine tuhaf bir herif gelince kasaba sakinleri çok şaşırır. Yabancı, bir hana giderek yemek ve oda ister. Hancımız ıslak kıyafetlerini kurutmak için alayım dese de yabancı vermek istemez. Vaziyet böyle olunca kimi insanlar onun talihsiz kaza geçirip vücudunun yara bere içinde çirkinleştiğini, kimi insanlar ise polisten kaçan suçlu olduğunu, tanınmamak için böyle bir yol izlediğini düşünür. Yabancı bir süre kalır handa ve arada hancıyı huzursuz eden bir şeyler olduğunda hesaba ekle der geçiştirir. Parası vaktinde yattığı için pek üzerine düşmüyorlar.
Bir süre sonra yabancı hancıya bilim adamı olduğunu istasyondan eşyalarının geleceğini söyler. Eşyalar geldiğinde (binbir çeşit şişeden ibaret) kasabanın köpeklerinden biri yabancıyı ısırır. Pantolonu yırtılır ve köpeğin sahibi hiçbir şey göremeyince hepten kıllanır. Özür dilerler filan ama yabancı hemen odaya kaçar.
Yabancının gariplikleri devam ettiğinden kasabalı bunun halinden doktor anlar diye doktoru odasına yollarlar. Odadan tuhaf tuhaf sesler, şangırtılar, kahkahalar gelir. Doktor odadan çıkarak ya bu görünmez ya da ben tırlattım der :)

Bir gün kilisede hırsızlık oluyor, hancı eşyaların hareket ettiğini görüyor filan millet hayalet mi geldi diye kıllanıyor :) Gelelim yabancımızın maskesinin düşüşüne... Yabancı başlarda ödemelerini düzgün yaptığı için han sahibi iyi davranıyordu ama sonra ödemeler aksayınca sürekli sıkıştırmaya başlıyor. Yabancı bugün yarın diye oyalayıp dururken kilise hırsızlığı sonrası parası belirince şüpheleri üstüne çekiyor. Hancının serzenişlerine dayanamayıp burnunu, sargılarını vs. çıkarıyor. Hancı Mrs. Hall bağırmaya başlayınca kasabalılar ve kasabanın polisi hana doluşuyor. Görünmez Adamı yakalamaya çalışıyorlar ama nereye yakalıyon birader adam bir kere görünmez. Üstelik nereden geldiği belli olmayan darbelerle bir güzel dayak yerler. :) Artık Görünmez Adam dedikodusu yayılır. Kimileri şehir efsanesi der geçiştirir, kimileri ise inanıp tedirgin olur.

Görünmez Adam kayıplara karıştığı sıralarda kendine piyon olarak kullanacak birini bulur: Mr. Marvel. Buna tehdit yoluyla ayak işlerini yaptırır. Hana yollayıp eşyalarını almasını ister. Eşyaları içinde tüm çalışmalarının notlarını aldığı üç defter var. Bunları ivedilikle geri alması gerekiyor. Mr. Marvel defterleri de paralarını da alıp hem handan hemde Görünmez Adamdan kaçmayı başarıyor. Bu hengameler sırasında yaralanan Görünmez adam bir eve dalar. Ve tabiri caizse kitabın ikinci bölümü başlar.

Görünmez Adamın girdiği ev aslında onun arkadaşınınmış. Ona başından geçen her şeyi, nasıl görünmezlik kazandığını, görünmez olduktan sonra neler yaptığını, ne zorluklar yaşadığını ve bundan sonra neler yapmayı planladığını anlatır. Sen misin güvenen arkadaşı satar tabi bunu. Bir yandan peşinden kovalayan kasaba ahalisi bir yandan da görünmezliğin getirdiği sıkıntılar... Bakalım Görünmez Adamın kaderi ne olacak :)