Her bilim kurgu yapıtı geleceği konu alacak diye bir kaide yok şüphesiz. Ama Vakıf Serisi bu konunun enine boyuna işlendiği eserlerden oluşur ve bunun yanında gelecekte kurulacak medeniyetleri, yönetim biçimlerini, ortaya çıkacak yeni problemleri ve en önemlisi bu eski ve yeni problemlere getirilecek çözümleri içerir.
Peki bu konuları, küçüklüğümüzden bu güne popülerleşmesine ve hatta -bir kısmının- gözden düşmesine şahit olduğumuz diğer birçok eserin (Biz, 1984, Star Wars, Star Trek, Matrix ... ) de işlemiş olduğunu göz önünde bulundurursak, nedir Vakıf serisi’ nin yaklaşımını bu eserlerin önerdiği bakış açılarından farklı kılan? Neden Kayıprıhtım olarak Büyük Vakıf Serisi diye bir bölüm açmaya karar verdik? Beraber bakalım.
Başınızın belada olduğunu düşünün. Basit bir denklem kuralım. Sırtınız Basketbol sahasının tellerine yapışmış vaziyette, mahallenin şişman ve terli kabadayısının gözlerinizin içine bakışını hayli yakından takip ediyorsunuz. Ya canı sıkılmış dayak atacak birini arıyor, ya basket topunuzu istiyor, ya da paraya ihtiyacı var. Eğer Star Trek’ te yahut Battlestar Galactica’ da olsaydınız çocuğun karnına sıkı bir yumruk atar kaçardınız şüphesiz. Hele Uzay-Zaman da sıçrama da yapabiliyorsanız ne ala. Adamın babasının çocukluğuna gitmediğiniz sürece problem yok. Öte yandan Star Wars evreninde bu savaş demektir, hemen bir kafa atın. Ama eğer “Force” u yeterince iyi kullanamazsanız hasmınız sizi bir çırpıda ikiye ayırabilir, benden söylemesi. Yok, söz konusu bir Distopya ise ya her gün aynı şişman çocuğa para vermeye alışmışsınızdır, ya da yakında onun yerini almaya hazırlanıyorsunuzdur büyük ihtimalle. Tabi üçüncü şıkkı düşünmek bile istemem. He, Matrix’te iseniz aldırmayın, yakında kan, ter ve kablolar içerisinde uyanacaksınız zaten.
Peki Asimov ne getiriyor bu fikir sepetinin içerisine koyulsun diye? İşte buna cevap vermeye çalışacağım yazımda. Öncelikle şu “Basketbol Sahası Metaforu” muzu bir bitirelim. Bitirelim çünkü birazdan küçük Isaac şişman çocuğa dönüp “aslında onu bekleyen büyük tehlike”den bahsetmeye başlayacak. Başı dertte olan siz değilsiniz, Isaac de değil. Ya bizim genç kabadayının babası, onun arabasıyla kaza yaptığını öğrenmemeli, ya mahallenin çocukları bu şişkoya artık fena halde diş bilemeye başlamışlar; parçalayacaklar elemanı, ya da aslında bir robot olan bu çilli kırmızı saçlı sadist şişkonun pozitronik beyni çok yakında bir paradoksla karşılaşıp duracak. Budur Asimov işte. Ne kadar ağır bir yükün altında kaldığınızla ilgilenmez Asimov. Çektiğiniz felaket acılar, gelecekle ve değişimle ilgili kaygılarınız, maruz kaldığınız haksız muameleler onun zerre kadar umrunda değildir. Onun anlatmak istediği problemler değil, zekice üretilmiş çözümlerdir. Bahsettikleri arasında kalan onca şey, aslında bu anlatımı güçlendirmek için yapılmıştır hep. Başka türlü robotlardan bu kadar rahat ve iç açıcı bahsetmek nasıl mümkün olurdu ki?
Yazarları ve serilerini karşılaştırırken yanlı davrandığımın farkındayım, siz edebiyat düşkünlerini kırmak istemem. Tek istediğim Asimov un kendine seçtiği misyonun, saydığım diğer eserlerin yazarlarının seçtiği saygıdeğer amaçlardan ayrı, aynı sorunlar üzerine düşünmenin bir başka yolu olduğudur. Asimov’u Asimov yapan benim gözümde budur.
Asimov un en büyük eseri sayılan “Vakıf” ın Bilim Kurgu’ya olan etkisini de bu açıdan değerlendirmek gerektiği görüşündeyim. Hiç şüphesiz bu seri içerisinde geçen öğelerin birçoğu başlı başına birer devrim niteliğindedir, ama gerçek farkı yaratan, serinin başında ortaya çıkan bir büyük tehlikeye karşı takınılan tavır, yapılan planlardır.
“Vakıf” işte bu tavrın ve hamlenin özeti olan sistemin kısa bir tanımıdır. Takınılan tavır, yalnızca aklın ve matematiğin üstünlüğüne dayanan hamle yapmaktan yanadır, çünkü plan, “Seldon’un Planı”dır. Galaktik İmparatorluk yıkılmakta ve galaksinin büyük bölümü bir kaosun içine sürüklenmektedir. İşte tam bu sırada asrın Matematikçisi Hari Seldon ortaya çıkacak; Psikotarih’ in ve dolayısıyla Vakfın temellerini atacaktır. Atılan bu adıma dikkat... Yıkılmakta olan bir imparatorluğu mümkün olduğunca uzun süre ayakta tutmakta ve İmparatorluk yıkıldığında yerini başarıyla doldurabilecek bir sistem kurmakta kararlı bir kafa tarafından yönetiliyor bu adım.
Aynı Vakıf, neredeyse hiç savaşmadan, kaba kuvvete başvurmadan, yalnızca aklın üstünlüğünü ön planda tutup ayakta kalacak, ve sonrasında çok daha büyük belalara göğüs gerecektir. Bu yüzden ismi İmparatorluk, Krallık yahut Cumhuriyet değil, Vakıftır. Kuruluşunda, başkalarının ütopya olarak nitelendirebileceği, fakat Seldon, Amaryl, Hardin gibi kahramanlar için bir yaşam sebebi olarak sahiplenebilecek bir amaç taşıdığı için. Ve bir sistem olarak, bu amacın gelecekte de her şartta sahiplenilmesi koşuluna bağlı olarak yaşadığı için.