Kayıt Ol

Aslolan

Çevrimdışı grikunduz

  • **
  • 368
  • Rom: 6
  • Est solarus oth mithas
    • Profili Görüntüle
    • HayalGezer
Aslolan
« : 01 Haziran 2012, 19:33:13 »
1

Mor... Gökyüzünü kaplayan bu sonsuzluğa verilmiş ad. "Lakin dünyanın bu kısmı teşekkül ettiğinden beri burada duran bir şey için aceleci bir isim seçmişsiniz" diye fısıldadı bir gölge. Tanıdık geliyordu bu bir yerden. Ama hepsi, bir sis perdesinin arkasındaydı. Bazen el yordamıyla bir şeyler bulduğu oluyordu, yoklayarak, hissederek, anlamlar çıkarıyordu parça parça. "El yordamıyla" evet tanıdık gelen bir kelimeydi. "Aslında kelime sayılmaz" diye düzeltti beyni otomatikmen. Umursamadı bunu Genç. Bu kelime çok şey ifade eder gibiydi ona. Bir an sonra aklına gelen bir kaç parça şeyde, kaybolup gitti. Hiç sabiti yoktu, her şey batıp gidiyordu. O, batıp gidenleri sevmezdi. Bir şeyler çağrıştırdı bu aklında hayal meyal. Sisin içerisinde bir şeyin bir kenarını tutmuş gibiydi. Ama hemen sonra, tuttuğu parça sıyrılıp gitti ellerinden.

   "Sabit" evet şu anda kendisine kalan son şeydi bu. O da gitse, yitip gidecekti Genç. Sıkıca sarıldı ona. O sarıldıkça devamı gelir gibi oldu. "Sabit imkanın ispatıdır" diye fısıldadı bir gölge. Sabit olanı aramıştı, sabit olanı arıyordu, sabit olanı arayacaktı. O'nu yenmek için zatından hariç bir sabit bulmak. O'nun kurduğu bu hayalin dışından en az onun kadar gerçek bir sabit. O zaman amacına ulaşabileceğinin mümkün olduğunu görecek ve rahatlayacaktı. O zaman yitip gidebilirdi, bir başka meşgale bulana kadar. Kim olduğu çok da önemli değildi. Yeni bir kendinden oluşturmak da eğlenceli olabilirdi aslında. Ama önce mümkün olduğunu bilmeliydi. Hayatında hiç bir zaman başarıları önemsememişti. Onun için önemli olan mümkün olmasıydı. Hafifçe gülümsedi kendisini cesaretlendirmek için. Ve uzaklarda bir yerde, batmadan önceki son eğlencesinde olan mor güneşe doğru yürümeye başladı. "Segeney'in hatırına" diye fısıldadı bir ses. Gülümsedi Genç, sebebini bilmeden.

2

Mor bir daldan, mor bir kuş havalandı. Mükemmel bir diklikle gökyüzüne doğru yükselmeye başladı. "Ama bu imkansız" diye itiraz etti kafasındaki ses. Umursamadı Genç onu. Güneş, batmadan önceki son eğlencesindeydi.

Oturduğu beyaz taştan kalktı. Arkasını güneşe, önünü dağlara verdi. "Arkandan gelip önüne gidiyorsun" diye fısıldadı bir gölge. Anlamasa da gülümsedi Genç.  Günlerce yürüdü, yorulmadan, sarsılmadan, dinlenmeden. Durmak aklına bile gelmedi, "durmayacak mısın" diye sorsaydı birisi o an, başını kaldırıp bir an şaşkın şaşkın baktıktan sonra "durmak mı" diye sorardı, daha çok kendisine hitap ederek. Onun için varolan yürümekti. Aylarca, haftalarca, günlerce yürüdü. Ve kaldırdı başını yerden, dağlar hala aynı uzaklıktaydı sanki. Tekrar eğdi başını, yıllarca, aylarca, günlerce yürüdü. Ve kaldırdı başını. Dağlar bir parça bile büyümemişti. Sorun etmedi Genç. "Yürümeye devam etmek, aslolan budur" diye konuştu kendisiyle. Sonuç onu bulacaktı. Asırlarca, yıllarca, aylarca yürüdü Genç, inançla atarak adımlarını. Ve başını kaldırdı, dağlar bir parça bile yakınlaşmamış gibiydi sanki. Vazgeçti, "sen de sabit değilsin” diye bağırdı dağlara. “Kovaladıkça kaçan ateş böceği gibisin" Ardından çılgınlar gibi kahkahalar atmaya başladı.

Bir kaç adım gerisinde, tanıdık, beyaz bir taş vardı. Ona doğru yürüdü ve özenle oturdu. 5 saat 5 gün 5 ay dinlendi. Yorulduğu için değil, yürüyüşten sonra dinlenilmesi gerektiği için. Zamanı geldiğine karar verince kalktı taştan. Batmadan önce ki son eğlencesinde olan güneşe doğru yürümeye başladı. Asırlarca ve yıllarca yürüdü. Doğru an geldiğinde vazgeçti, bir kaç adım gerisindeki beyaz taşa yürüdü ve üzerine oturdu. Dinlendi, tekrar kalktı, bu sefer bir diğer yöne gitti.

Zamanı geldiğinde dinlendi, zamanı geldiğinde yürüdü. O var oldukça, farkında oldukça yürüdü. Kimileri "bu onun cezasıydı" dedi. "Aslolan itaat olduğu için." Kimileri "bu onun ödülüydü" dedi. "Aslolan arayış olduğu için."

Lakin herkesin mutabık olduğu bir şey vardı. O'nun aklındakini bir tek O bilirdi.

3

"Ancak aslolan oydu" diye fısıldadı İhtiyar. "İnsanlar ise sadece ahmaktı." "Ahmaklar" diye fısıldadi bir gölge. Gülümsedi İhtiyar.

SON

Yazarın Notu: Hikayede ki gence karşı her zaman melankolik hisler barındırdım. Acır gibiyim ona, idealleri uğruna yaşamış ölmüş ve mor diyara gitmiş, kapalı döngüye sıkışmış bir ölümlü. Hikaye muğlaktı farkındayım. Lakin gencin kafası da çok farklı değildi. O hissi vermek istedim okura, o ağırlık hissini, yorumlayamama hissini. Eğer başarabildiysem ne mutlu bana.

Ayrıca hikayenin içerisinde diğer bir çok esere gönderme de bulundum. Eğer aralarında fark edebildiğiniz varsa yorumlarda paylaşabilirseniz memnun olurum. Anlaşılmak arayışı türümüzün en eski arayışıdır malum.  


Bu hikayeyi blogumdan da okuyabilirsiniz.

Çevrimdışı The Titan

  • *
  • 11
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Aslolan
« Yanıtla #1 : 01 Haziran 2012, 20:56:05 »
Güzel. Beğendim. Eğer burada bitiyor diyorsan bitsin. Bir daha yazarsan büyüsünü bozarsın :)

Çevrimdışı grikunduz

  • **
  • 368
  • Rom: 6
  • Est solarus oth mithas
    • Profili Görüntüle
    • HayalGezer
Ynt: Aslolan
« Yanıtla #2 : 02 Haziran 2012, 11:22:23 »
Dediğinizde size katılıyorum, aslında üzerince çok çalıştığım bir evrendi. 10 bölüm kadar düşünüyordum. Ama uzaktan baktıktan sonra böyle daha gizemli ve lezzetli olduğunu düşündüm ve devamını çöpe attım. Yorumunuz için teşekkürler.

Çevrimdışı azatrath

  • *
  • 1
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Aslolan
« Yanıtla #3 : 11 Haziran 2012, 22:13:04 »
hoş ve ağır bir metin okumak için arada duraklamam gerekiyordu ama öğreti özelliği taşıyan güzel bir çalışma . Bir zarog (hatırladığım kadarıyla tam emin değilim kusura bakma ) tadını alamasamda aslolan metinin güzel oluşudur dedi yeni yetişen genç ve güldü yaşlı gri kunduz.
Haykırın isminizi taşısın rüzgar ve hissedin yakıcı güneşe karşı akan soğuk terinizi. Yağmur geliyor, ardımızdan yasımızı tutacak yağmur; efsanemizin mürekkep yerine akıllara yazacak olan yağmur. Savaşın demiyorum size sadece burası kan gölü olduğunda kılıcınız temiz çıkmayın karşıma !!!

Çevrimdışı grikunduz

  • **
  • 368
  • Rom: 6
  • Est solarus oth mithas
    • Profili Görüntüle
    • HayalGezer
Ynt: Aslolan
« Yanıtla #4 : 12 Haziran 2012, 09:36:22 »
Evet metin ağır ve ağdalıydı. Çünkü Gencin kafası öyleydi. Ölümden sonra tekrar dirilen bir karakter o zorlu yolculukta kafasında kalanlara tutunmaya çabalıyordu. Ve her şeyi ağır yapan da buydu.
Yorumun için teşekkürler.
Not: Aslı Zaroc olacak, ama o konuya girmeyelim daha. Rıhtım sakinlerinin Zaroc dan haberleri yok henüz.

Çevrimdışı OZ

  • ***
  • 401
  • Rom: 5
  • Melanj
    • Profili Görüntüle
    • http://bortubocekgaleri.com/
Ynt: Aslolan
« Yanıtla #5 : 12 Haziran 2012, 11:20:30 »
Başkasının elinden çıkmış, yani zaten tamamlanmış, zaten kurulmuş bir yazıyı eleştirmeyi ya da yorumlamayı hiç beceremem. Zaten okuduklarımı yorumlamaya kalkmıyorum forumda ama bunu beğendim ben. Eline sağlık.
"Rebellions are built on hope"

Çevrimdışı grikunduz

  • **
  • 368
  • Rom: 6
  • Est solarus oth mithas
    • Profili Görüntüle
    • HayalGezer
Ynt: Aslolan
« Yanıtla #6 : 12 Haziran 2012, 19:02:59 »
Teşekkür ederim. Sizin yorumunuz benim için önemli. :)

Ynt: Aslolan
« Yanıtla #7 : 10 Ağustos 2012, 00:48:18 »
güzel olmuş , ama bence bunu da kılıç hikayesi gibi biraz daha eritebilirsin.
İspanyolca kursuna yeni başlayan çocuğa sataşıyorlardı. Elebaşı çaçarondu: “Şimdi sen turist kızlarına mı yavşayacaksın? Her şey bitti de İspanyolca mı kusur kaldı? Memlekette bu kadar aç varken yabancı dil de nerden çıktı? Hadi İspanyolca bir kelime söyle bari biz de öğrenelim.” Çocuk, gözlerini kırpıştırdı, azıcık düşündü: “El insaf”(Afili Filintalar) http://www.afilifilintalar.com/page/10 alnımdaki mühürü oku hoş hikaye.

Çevrimdışı grikunduz

  • **
  • 368
  • Rom: 6
  • Est solarus oth mithas
    • Profili Görüntüle
    • HayalGezer
Ynt: Aslolan
« Yanıtla #8 : 23 Ağustos 2012, 10:52:46 »
Beğenmeniz benim için önemli. Eritmek isterim ama bu hikayeyi tekrar yazarak değil bir destek hikayesi yazarak olabilir.
Not: Tavsiyeniz için teşekkürler.