Kayıt Ol

Sakalından Evren Yaratan Adam

Çevrimdışı Daarlan Gardan

  • ***
  • 722
  • Rom: -1
  • to hell with gatech
    • Profili Görüntüle
Sakalından Evren Yaratan Adam
« : 23 Ağustos 2012, 03:51:27 »
Gelebilecek her türlü tepkiye hazırım, çünkü bunu yazarken gerçekten bazı yerlerde ''saçmalamış'' olduğumu düşünüyorum. Sonu da biraz aceleye gelmiş olabilir.



Sakalından Evren Yaratan Adam


Taburesinde oturan yaşlı bir tanrıydı. Sakalları yarattığı yıldızlar kadar ak, kaşları oluşturduğu boşluk kadar karaydı. Canı sıkılıyordu. Bunu gidermek için oluşturduğu küçük evreni izliyordu. Sıkıntısını boş evreni izlemekle geçiştiremedi, devamlı sıkılıyordu çünkü. Bir şeyler ile uğraşması, oyalanması gerektiğini bizzat kendiside biliyordu.

Sakalını okşadı ve elini daldırıp bir tutam beyaz sakal kopardı. Tanrının tuttuğu ak sakal çevredeki yıldızlar kadar gösterişliydi. Ve yine onlar gibi parlamaktaydı. Sakalı dudaklarına doğru götürdü, kırmızı dudaklarında dolaştırdı. Sakalı diğer elinin avuç içine yerleştirdi, sakalını üfledi. Ak sakal büyüdü, büyüdü ve bir gezegene dönüşmüştü şimdi.  Bir kaç saniye önce sakallarının arasındaki tutam şimdi yarattığı evrenin içinde, yarattığı gezegenler arasındaki yerini almıştı.

Bu canı sıkıldığı zamanlar yaptığı eylemlerden biriydi, bir özelliği bulunmamaktaydı. Yarattığı yıldıza yaşaması için bedenler yapmayı ve onların neler yaptıklarını seyretmeyi düşündü. Güzel fikirdi.

Sakalından minik teller kopardı. Beyaz telleri, kaşlarından kopardığı siyah teller ile karıştırdı. Kafasında saç yoktu, bu yüzden elini attığı kafasında pek bir şey bulamamıştı. Siyah ve beyaz tellerin karışımından oluşan ruhları az biraz önce oluşturduğu gezegene üfledi. Aynı işlemi bir süre daha devam ettirdi. Yeteri kadar ruh yapmadığını düşünüyordu. Ruhların yapımından sıkıldığı vakit, siyah kaş telinden biçim verdiği yarı-tanrıya göz attı.

''Bu kadarı benim için yeterli değil,'' diye söylendi tanrı. Ellerini sakalına götürdü. ''Baksana onları yaratacağım ve sıkıntıdan kurtulacağım diye sakalımı kaybettim,'' yarı-tanrıyı şöyle bir süzdü. ''Üstelik her şey tam olmadı. İstediğim ve hayal ettiğim gibi gerçekleşmedi. Kusurlu gezegenlerden biri. Üzerinde bedenlerin dolaştığı boşa uğraştığım eser.''

''Yarattıkların ateşi icat ettiği zaman her şey yok olacaktır zaten,'' diye karıştı yarı-tanrı.
''Bunu nerden biliyorsun?'' diye sordu tanrı.
''Ben sizin kaşlarından oluşmuş, onlardan biçim almış bir varlığım. Bildiklerinizin her birini bende biliyorum. Tıpkı oluşturduğunuz ve gezegene gönderdiğiniz bedenler ve onların içerisindeki ruhlar gibi.''
''Onlardan nasıl kurtulabiliriz bir fikrin var mı?'' dedi tanrı parçasını taşıyan yarı-tanrıya.
''Oluşturduğun, yarattığın, biçim verdiğin her şeyi bana bırak ve bu evreni terk et. Kendine daha güzel ve eğlenceli bir evren yarat. Burasıyla ve ateşi kullanmaması gereken bedenler ile ben ilgilenebilirim.''

Yarı-tanrının söyledikleri yaşlı tanrının kulağına hoş geliyordu. Kafasını aşağıya ve yukarıya salladı. Bu onaylamak demekti. Taburesine oturdu ve gözlerini yumdu. Bir süre sonra tanrının oturduğu evrenini izlediği yerde, başka taburenin üzerinde yarı-tanrı oturmaktaydı.

''Ateşi kullanmalarına, gezegeni yakmalarına izin vermeyeceğim. Daha kötüsü dahi olabilir, evreni yakabilirler,'' dedi. Eskinin yarı-tanrısı şimdinin tanrısı kaşlarından bir tutam, sakallarından yinebir tutam kopardı ve onları birleştirip ezdi.

Gezegeni izleyip kaşları ve sakalları uzun uzun olan bedenleri görünce gülümsedi. Sakallarını ve kaşlarını ilkel canlılar gibi yolan bedenleri görünce kahkaha attı.

''Umarım işim bir an önce biter. Bitmez ise ateşe ulaşır ilk önce kaşlarını ve sakallarından kurtulmak isterler. Önce kendileri, sonra gezegen, sonra evren ve en sonunda ben yok olurum. ''

Uzun uğraşlar ve deneyler sonunda metali yaratmıştı. Bedenler sakallarını bu yeni madde ile temizlediler. Kaşlar ve sakallar tekrar tanrıya ulaştı ve o da, bir önceki tanrı gibi yeni bedenlere biçim verdi.
''Civilizations have the morality and ethics they can afford.''

 — Larry Niven & Jerry Pournelle, ''Lucifer's Hammer''

''These colonies in nature can reach at least two million individuals at a time, last for decades, and occupy a hundred cubic meters of space. It was a wonderful achievement to see a fragment of this world captured all around you, so that you almost had the experience of being inside the ant colony when you were in that room.''

 — Robert Trivers, ''Natural Selection and Social Theory'', p. 162

''... Bu amaç doğrultusunda nükleer santraller hedeflenecekse, yapılması gereken şeyler vardır. Çünkü nükleer elektriğe geçiş bir hobi değil, bir akademik egzersiz hiç değil, temel bilimlerden yaygın endüstriyel alt yapıya açılacak bir uygulamadır.''

Ömer Faruk Ağa Yarman 1993

Çevrimdışı Kuzen

  • **
  • 123
  • Rom: 1
  • http://kaldirimfaresi.blog.com/
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakalından Evren Yaratan Adam
« Yanıtla #1 : 23 Ağustos 2012, 19:30:00 »
 Bir kısır döngünün içindeyiz sanırım. Pek tepki verecek bir şey yok aslında saçmalamak güzeldir, çünkü farklılığı hissedersin hem mizahidir. Hoşuma gitti yani, kolay gelsin.
A. Umi

Çevrimdışı Madam Vio

  • **
  • 376
  • Rom: 16
  • "Each thing I show you is a piece of my death."
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakalından Evren Yaratan Adam
« Yanıtla #2 : 23 Ağustos 2012, 19:57:01 »
Öncelikle Merhabalar,

Yazı okunaklı; ancak akışını baltalayan bazı kelime tekrarlarına, bununla beraber sözcük dağarcığı kıtlığına sahip. Sakal, kaş, tel gibi kelimeler bu kısalıkta bir yazı için gereğinden fazla kullanılmış. Yani yalnızca 'fikir'de ve 'aktarım'ında değil, yazınsal yeterliliğinde de bazı sorunlar var.

Fikirden kastım ise, hikayenin zihindeki tasarımı oluyor. Yazıya geçirmeden önce ne anlattığını bilmeyi gerektiriyor. Saçmalama olarak görmüyorum paylaşmınızı kesinlikle. Amma velakin yazının bir amacı, hiç değilse bir fikri/anlattığı olmalı. Öykünüz, insan özellikleri taşıyan bir Tanrı'nın evren yaratımını ve sonrasını kapsıyorsa, bana kalırsa o özellikleri o kadar 'bağırmamak' lazım. Oturuyor denildi, canı sıkılıyor denildi, bir de üzerine kel denildi ve daha başında biraz abartıya kaçıldı. O kıvamı iyi tutturmak yazarlığın kendisi oluyor işte.

Bir de böyle mistik ve soyut öykülemelerde kullanılan dil de yapıcı, özgün, soyut, estetik olmalı bence. Sadece öyküyü oluşturan sıralı olay cümlelerini okumak insanları tatmin etmekten uzak kalıyor artık. İlla şiirsel bir uslüba sahip olması gerektiğinden değil; fakat haz uyandırması, okuyucunun ağzında hoş bir tat bırakması gerektiğinden.

Kaleminize sağlık. Umarım kendinizi giderek geliştirir ve günün sonunda bu işin ehli yazarlardan biri haline gelirsiniz.

Çevrimdışı Daarlan Gardan

  • ***
  • 722
  • Rom: -1
  • to hell with gatech
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakalından Evren Yaratan Adam
« Yanıtla #3 : 23 Ağustos 2012, 20:15:56 »
Öncelikle Merhabalar,

Yazı okunaklı; ancak akışını baltalayan bazı kelime tekrarlarına, bununla beraber sözcük dağarcığı kıtlığına sahip. Sakal, kaş, tel gibi kelimeler bu kısalıkta bir yazı için gereğinden fazla kullanılmış. Yani yalnızca 'fikir'de ve 'aktarım'ında değil, yazınsal yeterliliğinde de bazı sorunlar var.

Fikirden kastım ise, hikayenin zihindeki tasarımı oluyor. Yazıya geçirmeden önce ne anlattığını bilmeyi gerektiriyor. Saçmalama olarak görmüyorum paylaşmınızı kesinlikle. Amma velakin yazının bir amacı, hiç değilse bir fikri/anlattığı olmalı. Öykünüz, insan özellikleri taşıyan bir Tanrı'nın evren yaratımını ve sonrasını kapsıyorsa, bana kalırsa o özellikleri o kadar 'bağırmamak' lazım. Oturuyor denildi, canı sıkılıyor denildi, bir de üzerine kel denildi ve daha başında biraz abartıya kaçıldı. O kıvamı iyi tutturmak yazarlığın kendisi oluyor işte.

Bir de böyle mistik ve soyut öykülemelerde kullanılan dil de yapıcı, özgün, soyut, estetik olmalı bence. Sadece öyküyü oluşturan sıralı olay cümlelerini okumak insanları tatmin etmekten uzak kalıyor artık. İlla şiirsel bir uslüba sahip olması gerektiğinden değil; fakat haz uyandırması, okuyucunun ağzında hoş bir tat bırakması gerektiğinden.

Kaleminize sağlık. Umarım kendinizi giderek geliştirir ve günün sonunda bu işin ehli yazarlardan biri haline gelirsiniz.

Öykünün alt yapısı aslında Terry Pratchett - Ulus kitabının ilk sayfaları. Oradaki durum daha farklı, geçen günlerde inceleme yaparken gözüme takıldı, bunu kendi hayal gücüm ile harmanlayıp bir şeyler yapmak istedim. Orijinalinde de zaten o bölüm biraz eksik kalıyor. Yorumlarınız ve iyi dilekleriniz için teşekkürlerimi sunarım.
''Civilizations have the morality and ethics they can afford.''

 — Larry Niven & Jerry Pournelle, ''Lucifer's Hammer''

''These colonies in nature can reach at least two million individuals at a time, last for decades, and occupy a hundred cubic meters of space. It was a wonderful achievement to see a fragment of this world captured all around you, so that you almost had the experience of being inside the ant colony when you were in that room.''

 — Robert Trivers, ''Natural Selection and Social Theory'', p. 162

''... Bu amaç doğrultusunda nükleer santraller hedeflenecekse, yapılması gereken şeyler vardır. Çünkü nükleer elektriğe geçiş bir hobi değil, bir akademik egzersiz hiç değil, temel bilimlerden yaygın endüstriyel alt yapıya açılacak bir uygulamadır.''

Ömer Faruk Ağa Yarman 1993

Çevrimdışı Ejderfelaketi

  • **
  • 359
  • Rom: 8
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakalından Evren Yaratan Adam
« Yanıtla #4 : 23 Ağustos 2012, 22:14:23 »
Bu tanrı cüce olsaydı ne sakalı biterdi ne de tüyü :D Eline sağlık güzel olmuş. Bir çırpıda okudum ve hiç sıkılmadım.
Kumarı sadece oynatanlar kazanır sadece oynatanlar

Çevrimdışı kalemistik

  • *
  • 45
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakalından Evren Yaratan Adam
« Yanıtla #5 : 28 Ağustos 2012, 11:51:56 »
Bir tanrının sıkılganlığını anlatmak yaratıcı geldi. Bu düşünce, bahsettiğiniz kitaptan mı yoksa sizden mi türedi (!) merak ettim doğrusu!