Güneş doğmuş mezarlığa, hayat vermiş, aydınlatmış. Aya küsmüş zamanında, darılmış, barışmamış. İkisi de birbirleriyle oyun oynamışlar, o kaçmış, o barışmamış, kin beslemiş, kavuşmamış. Çocuk görülmüş girişte, kız çocuğu, bir eli babasının elinde. Diğer eli, yırtık, eskimiş, anacığının ona ördüğü bebekte. Anasıymış tabutun içindeki, hastaymış anacığı, ölmüş, gitmiş, bırakmış kızını. Beden ölmüş, ruh göçmüş, sevenlerinin dünyası dönmüş. Kanser demişler annesine, küçük meleğin. Annesi ona belli etmemiş, 'ufucuk' demiş, geçecek annem demiş. Geçmemiş, göçmüş, sevdiklerinin kalbinden gitmemiş. Anneler melekmiş, çocuklarında o nurdan varmış, nurundan bir parça gözlerinden akmış. Düşmüş toprağa. Ağlak toprağa, olgun toprağa, sevdiklerimizi alan toprağa. Ağlamış küçük melek, kanamış, duramamış.