Tiyatro
Gözlerimi yumdum.
Sahne ışıkları göz kapaklarımı umursamadan gözlerimi yakmaya devam etti. Karanlık, asırlardır korkulan ve kötülenen bir öğe olmasına rağmen, ben onu özlüyordum. Daha fazla beklemenin ya da gözleri yummanın bir işe yaramadığını farkettim. Kaldı ki, etraftaki seslerden dolayı odaklanamıyordum.
"Haydi, devam et!" diye bağırdı ön sıralardan bir adam. "Çok güzel gidiyor, devam et!" .
Gözlerimi açtım ve seyircileri izledim. Gözlerindeki açlık, suratlarındaki gülümseme ve havada, alkış pozisyonunda duran elleri beni çok korkuttu. Bu sırada arka sıralardan bir kadın sesi yükseldi.
"Çok eğleniyoruz biz! Lütfen, devam et!"
Kollarımı iki yana açtığımda tüm salon pür dikkat kesildi. Uzun süredir sergilediğim şov devam edecekti ve tüm salon bundan oldukça memnundu. İnsanları bir kere daha izledim. Oldukça mutlulardı. Onları böylesine mutlu yapacak ne yapmıştım bilmiyorum ama kendimi onlara hiç bu kadar uzak hissetmemiştim.
"Perde kapansın!" diye haykırdığımda, salonda büyük bir kıyamet koptu. Ön sıralardan bir çığlık koptu, en arka sıradakiler ayaklanmıştı. Tüm o haykırmalar ve bağırışların arasından sesim yine yükselerek herkese ulaştı.
"Perde kapansın."
Kalın, kırmızı perdeler yavaş yavaş kapanmaya başladı. Sahneden, seyircileri izliyordum. Perde, görüntümü engellemeye başladığında yavaş yavaş anladım ki, orası ayrı bir sahneydi. Kırmızı perde, benim sahnemle onların sahnesini ayırdığında kulağımı yoran tüm sesler birden kesilmişti. Yorumlar, sahte teşvikler, saçma kelimeler hepsi birden kesilmişti.
Böylece abzürd bir tiyatronun kötü oyuncusu sahneyi terketti. Sessizce, suratında bir gülümsemeyle.
SON