Neyse anlaşılan ya paranız olacak, ya torpiliniz, ya yayınevi tanıdığınız... Diğer türlü yeni bir yazar olarak piyasaya girmeniz çok zor. Yine de zaman ayırıp tavsiye verdiğiniz için çok teşekkür ederim...
Yayınevinde tanıdığın olsa da hatta yayınevinde çalışsan da kitabın basılmıyor. Türkiyede kitap okuyan sayısı belli hele fantastik okuyan sayısı belli... Ee forumda bile türk fantastiğine önyargıyla yaklaşanların sayısı belli. Eee kitabını okuyacak toplasan 500 kişi yok. Sakın bunu "hakaretmiş" gibi algılama. Ben de aynı dertten müzdaribim ondan söylüyorum.
Bir diğer sorun ise. Kapı kapı gezecek vaktim yok diyorsun; işte o zaman baştan kaybediyorsun. Yazarlığı yazmak zannediyorsun ama yazar türkiyede sadece "yazar" değildir. Aynı zamanda aracıdır -edebiyat ajanıdır aynı zamanda yeri gelir ediyordur. Gidersin yayınevlerine bazen kapı kapı gezersin. Bazen arar randevu ayarlamak için canının çıkar. Mesleğin ne bilmiyorum ama diyelim ki mühendissin. Benim buna ayıracak vaktim yok diyebilir misin? Eh işte aynen bu da öyle bir meslek. Tek dezavantajı karşılığında para vermiyorlar.
Eğer "tamam tamam uğraşıcam" diyorsan...
Kitabını edebiyattan anlayan eşe dosta okuttun. Fantastikten anlayan değil edebiyattan anlayan. Hatta birine gerekirse biraz para ver noktalama imla hatalarını anlatım bozukluklarını düzelltir. Emin ol sen yapamazsın bunu çünkü işin çok içindesin insan kendi hatalarını göremiyor.
Düzeltiyi yaptırdıktan sonra;
3-5 tane çıktısını hazır et. Sonra yayınevi politikalarını araştır. Hangi yayınevi neyi basmaya başlamış mesela sen epik yazıyorsan ama x yayınevi ergen fantastiği yayınlamaya başladıysa onu ele.
Sonra seçtiğin yayınevine mail yollama. Avrupa değil burası. Önce ara; ben roman başvurusunda bulunmak istiyorum de. Fantastikle ilgileniyor musunuz de ? Bunların hepsi tamamsa ilgili editorun adını öğrenebilir miyim de.
Öğrendikten sonra; o isme özel bir mektup yaz. el yazısıyla değil şirin şebelek değil. Ciddi ciddi.
İlk paragraf kitabının türü, kelime sayısı gibi somut bilgiler içersin. nerden esinlendin. piyasada benzerleri ne hedef kitle ne vsvs.
sonraki paragrafta minicik bir öz geçmiş olsun. ama ilk okula nerde gittiğin değil. yayınlanmış hikayen var mı? aldığın ödül var mı? eğitimin mi bu yönde? kursa mı gittik... tanıdığın yorum aldığın yazar felan varsa onların adını geçir.
ondan sonra sanki ingiliz asilzadesiymişsin gibi kibar bir dille mektubu bitir. vakit ayırdığınız için müteşekkiriim felan filan.
sonra bir sayfalık özet çıkar. reklam değil ama.. gerçekten sonuyla başıyla özet. kimseyi hikayeyi okumak zorunda bırakmıcak kadar net olmalı.
bir sayfa mektup bir sayfa özet... eğer bu ikisi gerçekten iyi adabına uygun yazıldıysa editor kitabının ilk bir kaç sayfasını karıştıracaktır.
sonra bunda ümit var deyip bir okutmana yolluyacaktır. okutmanlar sert eleştirmenlerdir. eğer onların da sınavını geçebilirsen - ki gerçekten zor çünkü tanınmıyorsun seni tanıtabilecek kimse yok ödülün yok aldığın eğitim yok yani hedef kitlen yok (senin için dmeiyorum genel için diyorum.)- işte o zaman editor alır okur.
ha sen bunları yapmadıysan bir mail attıp cevap bekliyorsan gerçekten araştırman gereken çok şey var ve keşke o mailleri yollamadan önce araştırsaydın.
yukarda bahsettiğim ciddiyette başvurular muhakkak cevaplanır ama iyi ama kötü hatta bir çoğu "eserinizi geri alabilirsiniz" diye randevu verir. biraz daha şanslıysan. diliniz gelişmeli; ya da yeterince çekici değil gibi bir iki eleştiri bile alabiirsin.
düşün ki bir yayınevine bu ciddiyette onlarca başvuru geliyor ve hepsi cidden inceleniyor; maillere cevap vermediler diye kızman hata olur.
Uzattım biraz. Sözün özü yayınlatılmak istiyorsan;
Yarışmalara katıl; seminerlere festivallere git yazarlarla tanış; çevrenin arkadaşlarının galeyanına gelme; gerçekten edebiyattan anlayan kişilere okut. Bir iki yazarlık semineri özgeçmişini daha dolu gösterebilir.
Hepsinden öte; köşene çekilip kitap yazıp sonra ben kapı kapı gezemem diyorsan şimdiden vazgeç.
Yazarlık bir meslek; her işte olduğu gibi angaryaları da var...