Kayıt Ol

Derelict - "Yo ho ho and a bottle of rum!"

Çevrimdışı mbdincaslan

  • **
  • 277
  • Rom: 9
    • Profili Görüntüle
    • Baatırdın Sözü
Derelict - "Yo ho ho and a bottle of rum!"
« : 08 Kasım 2012, 21:59:31 »
Şu rıhtımın rom ısmarlama mevzusu gayet hoş. Çocukluğumdan beri ayrı bir ilgim vardır denize ve denizci hikayelerine (Jules Verne ve R. L. Stevenson, durağı uçmağ olsun ikisinin de), ve "Define Adası"nda ufacık bir korsan şarkısı vardı,

"Fifteen man on the dead man's chest
Yo ho ho and a bottle of rum
Drink and the devil had done for the rest
Yo ho ho and a bottle of rum!"

Bunu R. L. Stevenson, yazdığı hikayeye gerçeklik katmak için yazmış. Ardından Young Ellison, genişletmiş ve bir şiir ortaya koymuş, adına da "derelict" (gemi enkazı) demiş. Bir kısmı bestelenmiş, çok hoş, http://www.youtube.com/watch?v=BG6b8p0zlZY şiirin orijinali de şöyle: (çevireyim dedim ama, Türkçe'ye çevrilince bir şeye benzemiyor. )

fifteen men on the dead man's chest--
yo-ho-ho and a bottle of rum!
drink and the devil had done for the rest--
yo-ho-ho and a bottle of rum!"
the mate was fixed by the bos'n's pike,
the bos'n brained with a marlinspike,
and cookey's throat was marked belike
it had been gripped by fingers ten;
and there they lay, all good dead men
like break-o'-day in a boozing-ken--
yo-ho-ho and a bottle of rum!

fifteen men of the whole ship's list--
yo-ho-ho and a bottle of rum!
dead and be damned and the rest gone whist!--
yo-ho-ho and a bottle of rum!
the skipper lay with his nob in gore
where the scullion's axe his cheek had shore--
and the scullion he was stabbed times four.
and there they lay, and the soggy skies
dripped all day long in up-staring eyes--
in murk sunset and at foul sunrise--
yo-ho-ho and a bottle of rum!

fifteen men of 'em stiff and stark--
yo-ho-ho and a bottle of rum!
ten of the crew had the murder mark--
yo-ho-ho and a bottle of rum!
'twas a cutlass swipe or an ounce of lead,
or a yawing hole in a battered head--
and the scuppers glut with a rotting red
and there they lay-- aye, damn my eyes--
all lookouts clapped on paradise--
all souls bound just contrariwise--
yo-ho-ho and a bottle of rum.

fifteen men of 'em good and true--
yo-ho-ho and a bottle of rum!
every man jack could ha' sailed with old pew--
yo-ho-ho and a bottle of rum!
there was chest on chest full of spanish gold,
with a ton of plate in the middle hold,
and the cabins riot of [loot] untold,
and they lay there, that . . . took the plum,
with sightless glare and their lips struck dumb,
while we shared all by the rule of thumb--
yo-ho-ho and a bottle of rum!

more was seen through the sternlight screen--
yo-ho-ho and a bottle of rum!
chartings [no doubt] where a woman had been!--
yo-ho-ho and a bottle of rum!
a flimsy shift on a bunker cot,
with a thin dirk slot through the bosom spot
and the lace stiff dry in a purplish blot.
or was she wench... or some shuddering maid...?
that dared the knife-- and took the blade!
by god! she was stuff for a plucky jade--
yo-ho-ho and a bottle of rum!

fifteen men on the dead man's chest--
yo-ho-ho and a bottle of rum!
drink and the devil had done for the rest--
yo-ho-ho and a bottle of rum!
we wrapped 'em all in a mains'l tight
with twice ten turns of a hawser's bight
and we heaved 'em over and out of sight--
with a yo-heave-ho! and a fare-you-well!
and a sullen plunge in the sullen swell,
ten fathoms deep on the road to hell!
yo-ho-ho and a bottle of rum!

Young E. Allison
"Onen i-estel edain, ú-chebin estel anim"

Çevrimdışı Rhonin

  • **
  • 115
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Derelict - "Yo ho ho and a bottle of rum!"
« Yanıtla #1 : 08 Kasım 2012, 22:59:17 »
Bu bizim Kaptan Jack Sparrow'un söylediği şarkı olsa gerek.

Türkçe kısmı da fena değildi bildiğim kadarıyla şöyleydi;
Hey ho ho ho bir şişe dolusu rom
Korsanın işini bitirmiş içki ve şeytan,
 

devamı aklıma gelmiyor ama bir iki dize vardı söyledikleri.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Derelict - "Yo ho ho and a bottle of rum!"
« Yanıtla #2 : 10 Kasım 2012, 18:49:46 »
Evet, daha sonra korsanlarla ilgili pek çok kitap, oyun ve filmde kullanılmıştır bu şarkı.
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Eco

  • **
  • 143
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Derelict - "Yo ho ho and a bottle of rum!"
« Yanıtla #3 : 11 Kasım 2012, 23:31:50 »
Müziği çok güzelmiş. Üstüne korsan aksanı çok güzel oluyor ya :). Rom da fena değildir bu arada.
                                         
Rabbul samae, fecal rajae
Fe aynaha aral hayati
Ati elaica men hazal caouni
Arjouca rabbi, labbi nadae

Çevrimdışı mbdincaslan

  • **
  • 277
  • Rom: 9
    • Profili Görüntüle
    • Baatırdın Sözü
Ynt: Derelict - "Yo ho ho and a bottle of rum!"
« Yanıtla #4 : 11 Kasım 2012, 23:40:32 »
Bununla ilgili bir hikaye anlatayım. Attila İlhan'ın bir şiiri vardır "eski deniz halkı" diye. O şiirin girişinde bunu alıntılamış. Young E. Allison'un genişlettiği halini değil, R. L. Stevenson'a ait olan, meşhur ilk dörtlüğü. Sisler Bulvarı kitabının "meraklısına notlar" kısmında anlattığına göre, Attila İlhan'a dair bu şiir, bir antolojiye seçilmiş, ingilizce bir antolojiye. ve yanlışlıkla sadece ilk dörtlük konulmuş, altına Attila İlhan'ın adı yazılmış. Attila İlhan durumu bildiriyor ama, iş işten geçmiş oluyor, bir kere mâl edilmiş adına :)

Bu arada, deniz, denizcilik, korsanlık, denizci türküleri sevenler için, eski deniz halkı'nı da paylaşayım:

eski deniz halkı

oralarda bir garip çakıl söyler
deniz çobanları etmiş sürülerini açıklara sürmüştür
midyelerin gözbebeğinde orospu maviler
bağımsız batılarda yeşil zaman kalyonları
unutulmaz ve yeşil ve görünmüştür
kanrevan içinde
yalab yalab
eski deniz halkını duyarsın
dinlesen
sanki liman meyhanelerinde
kıvırcık deniz halkını
ispanyolca şarkılar italyanca şarap
ve allahmış gibi küfürler yaratırsın
20'inci meridyen derecesine kadar 15'inci meridyen derecesinden
beynelmilel küfürler yaratırsın
bizzat
ve mizana direğinden
sen küfürlerin allahı çağıltıların bilmediklerimin
sen kayıp hazinelerin allahı
arkana bakmayacak rüzgâra tükürmeyeceksin
siyah yelkenler çekilmedikçe amiralin kalem direklerine
namuslu esintiler kıvılcımlandırmayacak
korsan gözlerini
yağmur çiğnemeye alışmadıkça
tütün çiğnemeye

akdeniz'i unutmadım
alevlere girdim ben iştahla ağladım
yaratmanın
yaratılmanın hazzı titrerdi gökyüzünde
ve dualar büyük yelkenler gibi açılırdı
sonra bakardın üç hilal birden vardı
hayreddin şarkılarını çaylaklar gibi kollarından uçurmuş
rüzgâr boyu çıplak ayaklarıyla cezayirli kaptanın leventleri
mesina boğazı'nı septe boğazı'nı ve bütün boğazları tutmuş
çevirip gemi kervanlarını
lâ-ilâhe-il-allah
çevirip yakardı
amma şehrayinler derdin unutulmayacak
yıldızlar burç burç ve deniz fenerleri berzah berzah
sonra tutar annibal'la birlikte roma'ya giderdin
fenikeliler alfabe taşırlardı cam taşırlardı daha eskilerden
ejderhalar üfler deniz canavarları peydahlanırdı
cenevizli bir forsa hayaleti rodos kalesinde
ayak bileklerinde zincir
sırtında kamçı
ve lâtince şarkılar boşanır
antonius'un gemilerinden

sen umulmaz unutulmaz tahammülfersa ve derin
bir muço kadar bir tayfanın bıyıkları kadar hergele
büyümüş
rüzgâr gülüne ve bilmem kaç cihete sığmaz olmuş mutlak
birkaç asırlık korsan kaderin
kollarına ve namütenahi göğüslerine dövülmüş
yeşil ve benek benek
meleksima deniz kızları kaypak yunuslar

demek
sen bu dünyadan çocukların anladığını anlıyorsun
zaman ihtiyarlıyor ya sen hâlâ çocuksun
sen eski deniz mezarlığı korsanların ve leventlerin
sen hayreddin şarkılarının mezarlığı
muktedir dalgalarınla sen büyük okyanus'sun
plankton canlılarının yıldızca kalabalığı
vatosların deniz nilüferlerinin
sen allahsın saltanatında ne allahlar taşıyorsun
akıntılara hükmetmiş efendi kaptanları
yıldız poyraz'da dolaşır gün batısı'nda dolaşır bazıları
bir kaptan joy vardı ki buz denizlerine gömmüştük
bir andersen vardı bir kaptan kid vardı ki
elbirliğiyle top gibi kahkahalar patlatıp
bir devler şenliğinde
savrula savrula ölmüştük

sonra kuşadası'ndaki sürmene'deki dalyanlar
hatırlanmayacak kadar eski ve güzel olmak
bütün yıldızları unutup kutup yıldızı'nı bir görüşte tanımak
sonra sakalları tuzlanmış balıkçı italyanlar
ve sonra cehennem gibi taraz taraz
tilkinin bakır tükürdüğü bir limana
karakurum çölleriymiş gibi kupkuru inip de gemiden
bir şarab seli hâlinde dönmenin yezitliği
hey gözünü sevdiğimin
cenub kutbu'na doğru uzandığımız zamanlar
terra del fuego'dan
yâni ateş arazisi'nden

attilâ ilhan
"Onen i-estel edain, ú-chebin estel anim"