Kayıt Ol

Alice Deane-Wardstone Günlükleri

Çevrimdışı TerreneWorld

  • *
  • 19
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Alice Deane-Wardstone Günlükleri
« : 02 Aralık 2012, 12:38:32 »

Ben Alice Deane. Babam bir Deane cadısı annemse bir Malkindi. Hayatımın büyük bölümünü zalimliklerin, kanın, gözyaşlarının; kötülüklerin anavatanı olan Pendle Tepesinde geçirdim. Şimdi bir ailem yok, onlar öldüler. Ama var olmayışları hiç bir sorun teşkil etmiyor benim için. Çünkü var olmalarını hiçbir zaman istememiştim, onlara hiçbir zaman ihtiyaç duymamıştım. Ve onları anımsadığım da bir tek kavgaları geliyor aklıma. Her gün saatlerce süren kanlı kavgaları, bir Malkin cadısı olan annemin büyülü sözleri, fısıltılar, Babamın elinde bir hançerle annemin karşısına dikilmesi, bağırışmaları... Kulaklarımı tıkardım her zaman, duymak istemezdim onları. Ve inkar ederdim bir cadı olduğumu, cadı klanları arasında en güçlü ve en zalim olan Malkin kanını taşıdığımı. Hiç bir zaman bir cadı olmak istemedim. Ama güçlüyüm ve hayatta kalmaya devam edeceğim. Ne Malkinlere, ne Deanelere ne de Mouldheel lere ihtiyaç duyacağım. Ama karanlık yanımı asla yadsımayacağım, onu kendime itaat ettirip kölem haline getireceğim. Tapındıkları o Şeytan'a işkenceler edeceğim. İşte ben böyle bir cadıyım. Ben Alice Deane'yim. Bir Malkin cadısı.

Annem ve babamın ölümünden hemen sonra bir  Deane cadısı olan Agnes Sowerbutts beni yanına aldı. Deaneler kötüdür ama diğerleri kadar kötü değillerdir. Agnes ise iyi huylu bir cadıdır. Kasabadan bir adamla evli ve güçlerini halka yardım için kullanıyor. Onu yeterince tanımıyorum fakat emin olduğum bir şey var: Kocasını o ölene kadar bırakmayacak.Cadılar böyledir, yani iyi huylu cadılar. Kendilerine yemin ederler ve kocalarını onlar ölene dek bırakmazlar ve eşleri öldükten sonra anavatanlarına döner yalnız başlarına yaşamaya başlarlar. Nereden geldikleri, hangi kanı taşıdıkları onlar için önemsizdir ve klanlarıyla hiçbir ilişkileri yoktur. Onunla beraber yaşayacağımı düşünmek beni mutlu ediyor ve onun marifetli elleri başıma her dokunduğunda siliyor bütün anılarımı, Malkin kalesinin büyük ve sağlam taş bloklarını söküyor, Pendle tepesi topraklarını kazıyor yerinden.

Ama bir Pendle cadısı asla tamamıyla mutlu olamaz ve benim mutluluğum da fazla uzun sürmedi. Fırtınalı bir gündü. O gün birinin dışarıda olabileceğini hayal bile edemezdim ve kapının onun tarafından çalınacağını da. Ama olmuştu işte Kemikçi Lizzie kapıyı gümbürdeterek çalıyordu. Hiç durmadan, ardı ardına gelen yumruk sesleri... Agnes eliyle beni geri itip arkada durmamı söyledi. Kapıyı açtığında bir şimşek  çakmasıyla parıldayan Kemikli Lizzie in yüzüne kazınmış o kötücül bakışını gördüm. Siyah Kukutelasından aşağı damlayan yağmur damlacıkları, vücuduna yapışmış ıslak kıyafetini ve keskin, sivri uçlu ayakkabılarını süzdüm.

"Çekil suradan!" deyip itti Agnes’i tek eliyle sertçe. Agnes geriye doğru tökezledi. Lizzie hışımla kolumu kavradı ve beni kapıya doğru sürükledi. Gelmemek için direniyor, çığlıklar atıyordum ve her çırpınışımda Lizzie'nin tırnakları geçiyordu koluma. Öyle sert çekiyordu ki beni kolumun omzundan çıkacağını, kemiklerimin kırılacağını düşündüm. Tırnakları etime gömülmüştü ve kan süzülüyordu aşağıya doğru. "Kız benimle geliyor" dedi Agnes'e.

"O senin gibi bir cadı değil. Kendisini yaşadığın o karanlık hayatına sürükleyemezsin. Alice burada kalacak. Bırak onu! "diye bağırdı Agnes.

"O bir malkin ve bedeninde malkin kanını taşıyor. Hiçbir zaman senin gibi dışlanmış, beceriksiz bir cadı olmayacak. Hayatını tıpkı bir malkin gibi sürdürecek. Bir kulübeye tıkanıp kocasının yasını tutacak kadar beyinsiz olmayacak. Cadılığını yadsımayacak. Ve şunu bil ki Agnes Sowerbutts yakında sende Malkinlerden payını alacaksın. Ve bu olduğunda gebermiş olacaksın!"

Agnes yaşlı bir cadıydı, güçleri Lizzie ile kıyaslandığından çok güçsüz kalırdı. Çünkü Lizzie hem gençti hemde insan kemiklerinden gücünü alıyordu. Kurbanları genellikle bakire kızlar ve bebeklerden seçmeye özen gösterirdi. O gün de böyle bir büyü yapıp dindirdi kulubedeki gürültüyü. Agnes olduğu yere yığıldı ve ben uyandığımda başka bir evdeydim. Çok uzaklardaydım artık. Güvendiğim tek kişiden de ayrılmıştım. Ve beni neyin bekliyor olduğundan habersiz, umutsuz bir şekilde bu kasvetli evde yaşamımı sürdürüyordum.Ta ki o gelene dek.