Kayıt Ol

Geldiğ gibi gitmeyen...

Çevrimdışı Godex

  • **
  • 108
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Geldiğ gibi gitmeyen...
« : 02 Aralık 2012, 23:06:10 »
Eûzü billâhi mineş şeytânir racîm

" Bu kızı kime verek ? "

   Dilimde ki duaya rağmen, fısıltıları duyuyor ve duymak
ile kalmayıp zihnimin bir köşesinde tekrarlıyordum... Bununla da
kalmayıp zihnimin başka bir köşesinde, Gecenin bir yarısı benim burada işim ne !
diye kendime kızabildiğimi farkettiğimde, yaptığımız ayin bozmasından daha çok
bu durumdan ürpermiştim.

ye saf dîş
bikatlamediyş


   Ürpermeme yardım eden bu korulukta olmamam gerektiğini iliklerime kadar hissetmiştim
o an. O hissi şu an bile çok net hatırlıyorum ve birinin gözlerinin üzerimde, hatta dudaklarımda
olduğunu. Bu hissetmekten öte bir şeydi, biliyordum!

ve innehû kâne yekulü sefîhünâ alâllahi şetatan

    Eğer gözlerim bağlı olmasaydı, her şeyi bir kenara bırakıp beni kimin izlediğini bulmaya
çalışarak, etrafı kolaçan eder dururdum. İşte tamda bu yüzden bağlamışlardı gözlerimi.
" Dikkatinin dağılmaması gerekiyor. " demişti Selim, gözlerimi annesinin eşyaları arasından
gizlice aldığı ipek eşarp ile bağlarken.

yeûzûne biricâlin minel cinni fezâdûhüm rahekan

" Cinlere verek... "

   Yerde yatan koca cüsse Kerem'e aitti. Korkusuz ve atılgan karakteri cüssesini dolduramadığından,
saçma ve salakça tüm fikirlere balıklama atlardı. O gece olduğu gibi...
   Benim aksime, onun gözleri bağlanmamıştı. Başka bir eşarp ile örtülmüştü sadece.
Zaten görevi ve rolü ölü gibi yatmaktı ve bu konuda yeterince başarılıydıda. Artık hepsi bu konuda başarılı...

yestemiıl âne yecid lehü şihâben rasaden

" Cinlere söyleyin kazma kürek getirsin... "

   Bilal'in o buz gibi soğuk sesi hâlâ kulaklarımda çınlar. Halkanın sonunda durup kulağına
fısıldananları her dile getirişinde, dudaklarımda hissettiğim gözler daha da yaklaşıyordu sanki ve  
bu saçmalığa bir son verip, diğerlerini de uyarıp bu yerden uzaklaşmak istiyordum, lakin
Kul ûhiye suresi dilime yapışmıştı adeta ve ben duramıyordum. O zamanlar farketmemiştim
ama içten içe durmakta istemiyordum.
   İlk fısıldayan Murat'tı ve bunu ikinci fısıldayan Erol ile defalarca yapmışlardı. Cengiz yani
üçüncü fısıldayan ise sadece bir kaç kere izlemiş ve bir kerede ölü olmuştu. En sonda Bilal vardı,
bu tür şeylere inanmazdı. Zaten her şey onu ikna etmek amacıyla yapılıyordu.
   " İkişer parmakla bu öküz gibi herif yerinden kalkar mı oğlum ! " diye tükürür gibi çıkışmıştı Erol,
Kerem'i işaret ederek.
    Kerem'i biraz süzdükten sonra " Hiç bir ilahi güç bu ayıyı yerinden kaldıramaz! " dedi Bilal
ve uzun bir süre yapılan münakaşanın ardından, Emirgan Korusu'nun kilitli parmaklıklarından
gecenin koynuna sinsice girmiştik.

" Bu ölüyü burdan kaldırak! "

femen yestemiıl âne yecid lehü şihâben rasaden

   İnce ve inanmazlık taşıyan  garip sesler ile bitirdim duayı. Gözlerimi açtığımda Kerem,
dört kişinin ikişer parmağı üstünde yatıyordu ve neredeyse bir metre yükselmişti. Murat ve
Erol büyük bir zafer kazanmışcasına sırıtıyorlardı. Hepsini tek tek süzerken, hiç birinin
farketmediği bir şey farkettim; Kerem'in biraz önce yattığı yerde kara bir kedi vardı ve
gözlerini bana dikmiş bakıyordu. Gözlerini dudaklarıma dikmiş bakıyordu !
   Korku ve panik ile savurduğum küfür ile birlikte Kerem yere çarptı ama kalktığında ortalıkta
kedi yoktu.
Kafasını yere çarpan Kerem, " Geri zekalı herif! Naptını sanıyon sen ." diye üzerime yürürken,
etrafta deli gibi kediyi aradım ama ortalıktan kaybolmuştu ve doğal olarak hiç biri kedi hikayeme inanmamıştı.
    Yapılan uzun münakaşanın ardından, Bilal ikna olmamış bir halde, evlerimize dağılmıştık.

"ESSELÂMU ALEYKÜM"

    O güne kadar, hiç biri dua ile yapmamıştı bu ayini. Çağırdığım şey, her birine tek tek
fısıldamıştı ve bir hafta içinde her biri intihar etti. Kerem dışında, hepsi öldü.
Annesi okula gitsin diye uyandırmaya gitmişti bir sabah ve o günden beri neredeyse
her sabah uyandırmaya gider, bir umut!

VE ALEYKÜM SELÂM

   Kerem'in bitkisel hayata girmesinden sonra ki sabah uyandığımda, göğsümde
oturmuş ve gözlerimin içine bakıyordu. Şimdi her sabah o ölü gözlere bakarak uyanıyorum
ve bir tabak süt verip evden çıkıyorum...
 
Çıldıran Sadece Tanrılar Olsa Keşke ...



Atlıkarınca'nın atları, mankafa!
Çocukluğumda bulaştı, bana da.
... öyleyse git !
Bundan başka dünyalar da var ...