Kayıt Ol

İnsanlar ve Kaldırımlar. Avareler ve Yollar.

Çevrimdışı Daarlan Gardan

  • ***
  • 722
  • Rom: -1
  • to hell with gatech
    • Profili Görüntüle
İnsanlar ve Kaldırımlar. Avareler ve Yollar.
« : 19 Aralık 2012, 21:51:45 »
             ''Çünkü dünyanın ötesindeki karanlığı kontrol eden şey, bizim dünyayı görüş biçimimizdi. Karanlığın bu tarafa boşalıp bizi boğmasına engel oluyordu. Sanırım hepimiz bunu bilincimizin derinliklerinde hissediyorduk.''

                                                                         Stephen King, N.



Yalnız insanlar o güzel ve temiz kaldırımlarda yürümezler. Asfalt ve arabaların benzin kokularını içlerine çekmek isterler ve bu yüzden yolda yürürler. Yolda yürümelerinin bir başka nedeni de kaybedecek çok fazla şeyleri olmaması olabilir. Evet, durum bundan ibarettir. İnsanlar ve kaldırımlar. Avareler ve yollar.



2 Aralık 2012

Hava çok soğuk. Aralık ayına özgü soğuklardan. Büyüklerimizin ''kar yağsa… hiç değilse yağmur yağsa sıcaklık biraz yükselir,'' dediği soğuklardan. Öyle ki, bu sert soğukta eldivenlerimle koruduğum parmakların kızardığını hissedebiliyorum. Acıyorlar. Şehrin en sakin ve güzel sokaklarından birinde yürüyorum. Bu gece de onunla sevgiliyim. Lâkin bu ilişkimiz en fazla iki saat sürecek ve onu yatağımla aldatacağım. Dilime bir şarkı dolandı. Acaba çiğnediğim sakızla birlikte mi geldi? Namussuz tükürsem gitmiyor! İçime, bir parazite özenmiş de yayılıyor. Bilmem kaçıncı kez yürüdüğüm bu yolda, sayısız kez yapılan kaldırım çalışmalarından birine denk geliyorum. Yalnız insanlar kaldırımlarda yürümez demiştim. Yalnız olmayan insanlar yürüyor o vakit. Hiç kimse mi yalnız değil arkadaş? Ne çabuk eskiyor bu kaldırımlar?


Gözlerimin ağına az biraz ileride, hâliyle rahatlıkla koşabileceğim filhakika yürüyebileceğim trafik lambaları takılıyor. Kışın bu lambalar neden çok belli oluyor? Makyaj yapa yapa badana ustalarına iş bırakmayan kadınlar gibi parlıyorlar. Sanki birileri dünyaya inmiş ve trafik lambalarına dokunmama şartıyla ne var ne yoksa alıp götürmüşler. Asfaltı seviyorum. Her insan birer trense, bizi taşıyacak raylar da asfalttı. Yürümüyordum, kayıyordum. Yüzümü kaldırmadığım sürece raylardaydım, doğru rayda kayıyordum. Arkalardan küçük ve sesi daha yerine oturmamış çocuk bağrışı işittim. Maviye boyanmakta olan apartmanın bahçesinden dışarıya bir top yuvarlanmaktaydı. Onun ardından da plastik topun şişkinliği kadar yanaklara sahip bir erkek çocuğunu koşturmaktaydı. İzlediğim dizi ve filmlere bakılacak olursak bu sahnede bir eksiklik vardı. Son hızla üstümüze doğru gelen bir otomobil. Gelmekteydi. Köşeyi döndüğünde görüşümü engelleyen bir ışıkla birlikte gelmişti. Farları gözlerimi almaktaydı. Ve bu birkaç saniyede yaşanan olaylar zinciri sırasında, ışık nedeniyle bir ağacın gölgesinde görülmeden bekleyen çocuk birden arabanın önünde belirmişti. Aklımı kaçırmak üzereyim! Yaşamda da, filmde de bitmek bilmeyen klişe! Plastik top sokağın sol tarafındaydı, yani benim bulunduğum tarafta. O an ki ruh hâliyle topu patlamaya hazır bomba olarak görmekteydim. Arabayla aramızda birkaç metre bulunmaktaydı. Topa eriştim. Tüm ayak ve beden gücümle topu arabanın ön camlarına doğru isabet ettirmek niyetindeydim. İsabet etmemişti. Ve çocuk yolun ortasındaydı. Araba çocuğa çarpmıştı. Çocuk arabanın üstünde yuvarlandı ve yere düştü. Cani sürücü kanlı elleriyle direksiyonu tutmaktaydı. Arkasına bile bakmadan oradan uzaklaştı. Ama öyle olmamıştı. Top arabanın ön camına isabet etmişti ve camı kırmıştı. Kırılırken çıkan sesten ve topun patlamayarak arabanın içine düşmesinden topun plastik olmadığını sonucunu çıkarmıştım. Üstünde kafa yorulması gereken en son şey buydu. Araba kullanıcısı ne olduğunu fark etmeden direksiyonu heyecanla ve tedirginlikle benim olduğum yere kırmıştı. Kırmızı Ford üstüme doğru hayallerimdeki uçaklar gibi gelmekteydi. O uçağın beni bu hayattan uçurmasından kurtarabilecek başka top yoktu. Farlar yüzümde patladı. Sonra da cam kırıkları boğazıma battı. Bir aydır soğuklar yüzünden eldivenlerimden çıkarmadığım ellerime şimdi cam şeritlere girmişti. Acıyorlar. Gözlerimden yaşlar akarken direksiyondaki kadını gördüm. Boğazı cam kırıklarıyla paramparça olmuştu. Nefes alıyordu. Çok şükür yaşıyordu! Hayır, yaşamıyordu. Kadın ölmüştü. Arka koltuktaysa bir çocuk oturmaktaydı. Parçalar onun yüzüne de fırlamıştı. Gage Creed'e benziyordu. Yüzü parçalarla tanınmaz hâle gelmeseydi benziyor olacaktı. Çünkü o topu sokağa kaçan ve onu kurtarmak için katil olduğum erkek çocuğuydu. Top elindeydi. Şimdi topun neden patlamadığını anladın mı? Kadının onu neden görmediğini anladın mı?



13 Aralık 2012

Psikologum anlattıklarımdan sıkılmışa benziyor. Anlamıştım. Boş bir kağıt parçasına kuşlar çizmek daha eğlencelidir mutlaka. Sustuğumu fark etti. ''Öyleyse, yine de görünürde gerçek bir hasar yok öyle değil mi?'' Bu bana bir yerden tanıdık geliyor. Madem öyle.... Skhizein.
''Şey, yalnızca tüm şehirdeki yollar. Ve ben.''


http://www.youtube.com/watch?v=TTe2Wso_CJY
''Civilizations have the morality and ethics they can afford.''

 — Larry Niven & Jerry Pournelle, ''Lucifer's Hammer''

''These colonies in nature can reach at least two million individuals at a time, last for decades, and occupy a hundred cubic meters of space. It was a wonderful achievement to see a fragment of this world captured all around you, so that you almost had the experience of being inside the ant colony when you were in that room.''

 — Robert Trivers, ''Natural Selection and Social Theory'', p. 162

''... Bu amaç doğrultusunda nükleer santraller hedeflenecekse, yapılması gereken şeyler vardır. Çünkü nükleer elektriğe geçiş bir hobi değil, bir akademik egzersiz hiç değil, temel bilimlerden yaygın endüstriyel alt yapıya açılacak bir uygulamadır.''

Ömer Faruk Ağa Yarman 1993

Çevrimdışı KingKiller

  • ***
  • 519
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: İnsanlar ve Kaldırımlar. Avareler ve Yollar.
« Yanıtla #1 : 19 Ocak 2013, 07:52:18 »
Olaylar çok çabuk gelişti. Sonunda okuyucuyu şaşırtmayı biliyorsun. Tasvirlerin güzel. Anlatım biçimin de çok güzel. Eline, kalemine sağlık.
“Ona reddedemeyeceği bir teklif sunacağım” ( Don Vito Carleone)

Çevrimdışı Thomasward

  • **
  • 352
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: İnsanlar ve Kaldırımlar. Avareler ve Yollar.
« Yanıtla #2 : 18 Eylül 2013, 08:13:20 »
İşte bu çok hoşuma gitti. Böyle ilginç bir olayı kurgulayıp ,  kendi tarzını yayarak yazman da ayrı bir tat katıyor. Bunun kadar birde senin yazdığın beni geren bir hikaye vardı. Lunapark trenindeki dehşet anları anlatan  hikayeyi de sen yazmıştın , hoşuma gitmişti , okurken o eski hikayende ki  tadı hissettim.

Çevrimdışı milena

  • *
  • 42
  • Rom: 0
  • kafka'nın milenası
    • Profili Görüntüle
Ynt: İnsanlar ve Kaldırımlar. Avareler ve Yollar.
« Yanıtla #3 : 18 Eylül 2013, 17:17:30 »
"Olaylar çok çabuk gelişmiş" ya da "Böyle bir olayı kurgulayıp..." tarzındaki cümleleri okuyunca acaba bu yazının devamı ya da bir öncesi var da ben  mi okumadım diye düşündüm. Zira bu yazı da bir olaydan çok betimleme olduğunu düşünüyorum,olay o kadar da ön planda değil zannımca. Betimlemelerinize gelince gayet başarılı :)
yağmura aşık.