Kayıt Ol

Rıhtım Okuma Etkinliği#1 || Frankenstein

Çevrimdışı TheSpell

  • ***
  • 826
  • Rom: 16
  • Dovie'andi se tovya sagain.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rıhtım Okuma Etkinliği#1 || Frankenstein
« Yanıtla #30 : 10 Ocak 2013, 21:50:43 »
Valla ben almayı becerebilseydim eğer, tartışma konusundan hiç ayrılmazdım ama kısmet değilmiş :)

Çevrimdışı Rhonin

  • **
  • 115
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rıhtım Okuma Etkinliği#1 || Frankenstein
« Yanıtla #31 : 12 Ocak 2013, 00:50:27 »
Koysam mı koymasam mı bilemedim ama neyse ya paylaşayım dedim internette gördüğüm bir kaç fotoğraf.

Victor Frankenstein
Spoiler: Göster


Victor,Henry,Serena....    Victor: "Henry, with such lofty and stimulating matters to discuss, your introduction is unimportant."
Spoiler: Göster


Soldaki Nikola Tesla galiba..
Spoiler: Göster


Bune ya korktum birazcık   
Spoiler: Göster


Spoiler: Göster



Spoiler: Göster
Şimdi bu fotoları nerden buldun diyeceksiniz? Victor ben Henryde arkadaşım..:P yok ama böyle bir festivalmidir artık tiyatromudur canlandırmamıdır daha önce bilmediğim bir şey.Polisiye FRPleri gibi hani şu Larp dediklerinden heralde. Neyse efendim uzatmayayım. https://www.facebook.com/DrVictorFrankenstein

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Rıhtım Okuma Etkinliği#1 || Frankenstein
« Yanıtla #32 : 12 Ocak 2013, 20:59:10 »
Adam Victor Frankenstein değil, James Hetfield (Metallica'nın ana vokalisti) mübarek :)
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı KoyuBeyaz

  • ********
  • 2753
  • Rom: 59
  • Rasyonalist dominant.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Rıhtım Okuma Etkinliği#1 || Frankenstein
« Yanıtla #33 : 30 Ocak 2013, 18:34:26 »
Epey epey epey bir geç oldu biliyorum ama hiç olmamasından iyidir.

Kitabı okumamın üzerinden epey bir vakit geçtiği için her şeyi çok net hatırlamıyorum tabi ama dikkatimi çeken birkaç nokta vardı, onları yazmış olmayı uzun zamandır bekliyorum. Kurgu üzerinden pek bir şey söylememek daha uygun sanırım, tartışmanın o kısmı epeyce doymuş çünkü. Ama benim dikkatimi temelde çeken bir şey var, başka kimse bunu gördü mü merak ediyorum.

Kitabın bir "dehşet hikayesi" olarak yazıldığını biliyoruz öyle değil mi? Peki merak ediyorum, kaçımız kitabı okurken sayfalar arasında titredik? İyi bir korku öyküsü okurken yaptığımız gibi nefesimizi tutup bir sonraki sayfada neler olacağını merak ederek hızla okuduk satırları? Ya da Victor'ın yaptığı gibi "ucubenin" kendini gösterdiği anlarda gerçekten kendimizi hasta hissettik? Bir adamın kendi günahının yaratımı sizde ne kadar dehşet uyandırmayı başardı? Ya da o sözüm ona iğrenç canavarın görüntüsü?

Doğru, dönemin özelliklerini ve tarzını göz önüne alırsak bu devirde korkmayı zaten bekleyemezdik. Ama bunun altındaki tek sebep zaman farkı mı? Geçmişte yazılmış bir korku hikayesinin bizi bugün bile korkutabilmesi de mümkün pekala. En basitinden pek çoğumuz artık çocuk masalları olarak duyduğumuz şeylerin gerçek hallerini biliyor. (Reklamlar: Kahramanın Yol Türküsü - Masallar ve Ardındaki Gerçekler) Ne kadar eskiden gelmiş olmasına rağmen bunlar bizi şaşırtıp tiksindirmiyor mu? Ya da eski korku hikayelerinden bugün bile size dehşet verici gelen bir tane yok mu?

Ama buradaki dehşet farklı. Frankenstein'ın varlığı dehşet verici belki ama bu en çok yaratıcısı için geçerli. Yaratığın çirkin yüzü, devasa boyutu ve cesetlerden oluşturulmuş uzuvları gerçek dehşet ögesi değil bence. Buradaki gerçek dehşet ögesi somut değil, düşünsel. İnsanın kendi eylemlerinin sonuçları, hırsın kişiyi ne kadar ileri götürebildiği, yaratılmış olanın yaratıcı rolüne girmeyi denemesinin verdiği rahatsız his... Bu bir dehşet hikayesi ve aynı zamanda bir dram. Ama yaratığın korkutucu görüntüsü ana unsur değil, ana unsur düşünsel. Düşünürsek bu etki artırılmak için pek çok şey de yapılmış. Yaratığa haksız diyemiyoruz belki ama onu da sorguluyoruz bir yandan. Neden? Çünkü onun öldürdüğü masum olmayan kimse yok. Karakterler fazla iyi, hepsi erdemli, dost canlısı, bilgili ya da sevecen insanlar. Kusurları gösterilmiyor bize kitapta çünkü kusurlu bir insanın başına gelenleri hak ettiğini düşünür kişi. Ama iyilik timsali, Victor'ın iyiliğinden, mutluluğundan başka bir şey istemeyen yakınlarını öldürmek öyle mi? Masum kişileri kişisel bir amaç uğruna katletmek öyle mi? Hayır. Ben bu aşırı iyimserliğin tamamen etkiyi daha kalıcı kılmak için yapıldığını düşünüyorum.

Öte yandan satır aralarında çok farklı şeyler de vardı. Örneğin bir mektupta, Victor'ın "kuzeni" Elizabeth şu satırları yazmıştı sevgili doyumsuz bilim adamımıza;

"...Ülkemizin cumhuriyetçi kurumları, ülkemizi çevreleyen büyük monarşilerde yürürlükte olandan çok daha basit ve mutlu davranış biçimleri yaratmıştır. Böylece sakinlerinin çeşitli tabakaları arasında daha az farklılık var ve ne çok fakir ne de aşağılanmamış alt tabakaların, terbiyeleri çok daha saf ve ahlaklı. Cenevre'deki bir hizmetçi Fransa ve İngiltere'deki hizmetçiyle aynı şey değildir...[*]Frankenstein, İthaki baskısı bölüm 6, sayfa 60.[/*]"

Bunun yorumunu size bırakıyorum.

Bir diğer konu da içten içe fantastik bir tema bekleyen bizleri soğuk suyla ayıltan klasik üslup tabi. En azından ben epey cahilce bir yaklaşımda bulunmuştum kitabı okumadan önce bu konuda. Ama dönemi görmezden gelerek okumamız mümkün değildi bu kitabı tabi. Kitabın klasik üslubuyla ilgili Black Helen çok güzel bir yorum yapmış, okuyunca en çok buna çekildi benim de dikkatim. Üslup tamamıyla klasik üslup ama içerikte bunu kült yapan bir farklılık var(tıpkı Black Helen'ın da dediği gibi): Açık görüşlülük. Fantastiğin bu şekilde bir klasik esere sızması zaten bu kitabı bugünkü haline getiren en önemli şey olmalı. Fakat buradaki orana da dikkat etmek gerek. Muhtemelen okumadan önce bu yaratıkla ilgili çok daha görkemli şeyler bekliyorduk (ya da ben öyle beklediğim için herkesin benim gibi olduğunu düşünmeye meyilliyim) ama kitapta bulduğumuz en fantastik şey (canavarı saymazsak) "kimya gereçleri" adı altında geçen aletleriydi Frankenstein'ın. Nasıl bir yaratım süreci geçirildiği hakkında ipucu vermekten şiddetle kaçınmıştı yazar. Belki bunu bizim hayal gücümüze bırakmak istedi ama benim düşüncem şu: Klasik bir kitapta yapılabilecek değişikliklerin de bir sınırı vardı. Yepyeni bir akıma atlama düşüncesi güzel belki ama gerçekçi değil. Mary Shelly fikrini bir kitaba en iyi ne şekilde yedirebileceğini sanıyorum uzun uzun düşünmüş ve bildiği, aşina olduğu üslubu kullanarak bunu gerçekten güzel bir şekilde yapmış. Kitabın üsluba yabancı herhangi birince beklenti altında kalması da tamamen bu sebepten olmalı.

Aklıma şu an gelmeyen pek çok şey var, okurken gözüme batıp da şimdi üzerinden bunca zaman geçince unutulmuş olan şeyler. Hatırlarsam eklemeyi düşünüyorum ama bu kadar gecikmiş bir yoruma daha ne kadar ekleme yapılır ondan da emin olamadım. Yapılan yorumlarda gerçekten ufuk açıcı olanlar var, hiç bakmadığım şekilde bakmamı sağlayan açık fikirli yerler, bu yüzden etkinliğin daha da genişleyerek epey işe yarar olacağına dair çok umutluyum. Fikri getiren Fırtınakıran'a bir teşekkür de ben yollayayım ve belki hafiften konu hortlar da kenarda köşede kalmış düşünceler varsa iş işten geçmeden yazılır temennisiyle kenara çekileyim.
Uzay elbisemle kavgaya hazırım.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Rıhtım Okuma Etkinliği#1 || Frankenstein
« Yanıtla #34 : 12 Mart 2013, 18:15:37 »
Frankenstein için çizilen birkaç başarılı kapak tasarımı:

Spoiler: Göster



1976


1953


1946 - Fransa


1963



Şahsen ben en çok sonuncuyu beğendim. Fransızların kitap isminde değişikliğe gitmemiş olmaları da dikkatimden kaçmadı. Genelde okunuşu kolaylaştırmak için kendi dillerine uyarlarlar çoğu şeyi.

Bu da 1931 yılında Universal Studios tarafından çekilen (o kadar eski mi bu stüdyo yahu?) filmin afişi. Frankenstein canavarının kafasındaki dikişler, boynundaki çiviler, hantal yürüyüş biçimi, cildinin rengi ve bunun gibi pek çok ayrıntı bu yapımda ortaya çıkmış ve yıllarca buradaki görüntüsüne sadık kalınmış. Yani kitaba değil filme bağlı kalmışlar. İlginç...

Spoiler: Göster
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.