Kayıt Ol

Duyulmak İstenmeyenler

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Duyulmak İstenmeyenler
« : 05 Mayıs 2013, 01:37:23 »
“Okudun mu?” dedi kadın heyecanla. Adam önündeki kızarmış patateslerden iki tanesini ağzına atıp başını yukarı aşağı salladı. “Otursana.” Dedi karşısındaki boş sandalyeyi göstererek. Kadın sandalyeye oturdu. Tam konuşmak için ağzını açmıştıki adam önce davrandı. “En sevdiğin türk şair kim?” diye sordu gelişigüzel bir tavırla. Kadın “Nazım Hikmet.” Diye cevapladı. Adam hafifçe tebessüm etti.  “Kaç tane şiirini okudun?”  dedi hamburgerinden bir ısırık daha alarak. Kadın hafifçe düşünürek “Yani… hepsini okumadım tabiki ama 15-20 tane okumuşumdur, okuduklarım epey hoşuma gitmişti. Pek şiir sevmem biliyorsun, neden sordun ki?” dedi. Adam omuz silkerek “Merak ettim bir ilgisi yok.” Dedi ve yemeğini yemeğe devam etti. Kadın beklemekten sıkılmış olacak ki sordu “Ee nasıl buldun?”

“Berbat.” Dedi yemeği ile göz temasını sürdürürken. Kadın kaşlarını çattı. “O kadar mı? Neden berbat söylesene geriye dönüş yap, bir dahakine aynı hataları yapmam.” Dedi. Adam başını iki yana salladı. “Bir dahaki sefer olmasa senin için daha az hayalkırıklığı olur. Anlatayım. Birincisi okur için yazmıyorsun. Kendin için yazıyorsun. Bu normalde iyi bir şey ama senin durumunda okuyucu hiç bir şey anlamıyor. Sürekli birilerine bir şeyler anlatmaya çalışıyorsun yazılarında. Kadın gibi yazıyorsun. Bunu seksist bir hakaret olarak algılama. Erkek gibi yazmak da kötü bir şey. İkisinin ortası, siktir, her şeyin ortası olmalısın yazarken. Saf objektifizm her zaman yazarın işine yarar. Kadın gibi yazıyorsun demek istediğim şu; Sürekli eski sevgililerine, sevmediğin insanlara göndermeler yapıyorsun. Ama bunu bariz bir şekilde sıradan okuyucunun bilmesini istemiyorsun dolasıyla yazının içine saklamaya çalışıyorsun. Bu da yazıyı senin dışında okuyan insanlar için anlaşılamaz kılıyor.”

“Amacım sana zarar vermek falan değil. Yazını kötüleyerek elime bir şey geçmiyor sonuçta. Sadece bariz gerçekleri söylüyorum bunlar fikirlerim bile değil, gerçekler. İkincisi olaylar çok çabuk gelişiyor. Bu benim de zaman zaman yaptığım bir şey. Bunu engellemek için yalın durumlar kullanırım ben mesela. Sade odalar, basit kıyafetler. Ne bileyim zaten kısa hikayeler yazıyorum böylesi daha doğru geliyor. Okuyucunun, iki sayfalık öyküde yaşayan bir karakterin ayakkabısını nereden aldığını bilmesine gerek yok. Senin durumunda ise karakterler karmaşık durumlara giriyor. Fakat betimlemeler yok. Atmosfer yaratmaya çalışıyorsun belli ama bu çabaların karakterin ruh halini vasat bir iki cümleyle anlatmaktan öteye geçmiyor. Bazen ise gereksiz veya ayrıntılar veriyorsun. Son yolladığın şeyde mesela. Ana karakter neden yolda yürürken gördüğü banka bakıp gülümsüyor? Açıklamana gerek Burçin’le sabahladığınız bank o değil mi? Köşedeki bakkalı anlatışından anladım sizin mahalle olduğunu. Bunu ben fark ettim ama ayrıntılara takılmayan veya seni tanımayan herhangi başka biri o gülümsemeden hiç bir şey anlamayacaktır. Kendin için yazmak derken bunu kastediyordum. Yazdıkların kısa hikaye falan değil. Günlük bildiğin. Yazar değilsin. İyi bir okuyucu da değilsin. Annenin kitaplığında gördüğün ilginç kapaklı kitaplarla veya üniverte arkadaşlarına uyum sağlamak için yarım yamalak okuduğun felsefe kitaplarıyla bir yere varamazsın. Her şeyi okuyacaksın. Yolda kağıt bulsan alıp okuyacaksın. O kağıtta yazan solarium bozması kerhane sana bir hikaye fikri verecek ve okuduğun diğer adam gibi kitaplardan alışıp kendince harmanladığın bir üslup ile hikayeyi yazacaksın. Öykü böyle oluşur. Kimse arkadaşınla kahvecide otururken yaptığın dedikoduları okumak istemiyor.”

Adam peçeteyle ağzını silip yemek artıklarını ve az önce ağzından dökülen kelimelerin bıraktığı duyguyu sildi. Gazozundan bir yudum alarak ağzının tadını yerine getirdi ve arkasına yaslanıp kadın baktı. Kadın “Bu söylediklerin çok kırıcı ve saygısızca.” Dedi sinirli bir şekilde. “Fikrimi istedin söyledim. Keşke biri yazdıklarım hakkında bana böyle şeyler söyleseydi. Ama sen dahil, pek çok kişi bana “Çok güzel olmuş” diyip susuyor. Bunu ben de sana yaptım aslında. Berbat dedim. Çok güzel olmuşun karşıtıydı berbat. Sen daha fazlasını istedin, daha fazlasını aldın. Söylediğim şeyler hakaret değildi. İyi yazamaman veya düzgün kitaplar okumaman seni ezik veya kötü biri yapmaz. Kitap okumamak seni eksik biri yapar o ayrı konu. O eksikliğini ya doldurmaya çalışırsın yada kabullenir göz ardı edersin hayat böyle. Kimse mükemmel değil. Ben de yemek yapamam mesela. Sen baya iyisin o konuda, geçen gün yaptığın o mantarlı şeyi çok beğenmiştim. Sonra ben resim çizemem, senin bana gösterdiğin kara kalem çalışmalar güzeldi epey. Demek istediğim söylediklerim hakaret değildi. Saçların siyah demem gibi bir şey anlıyor musun? Senin hakaret olarak algılama nedenin aklında bir “Herkesin saçı sarışın olmalı” fikri olması. Metafor tabi bu.” Dedi adam. Buna karşılık kadın üst dudağını tiksinti ile kaldırarak “Biliyor musun? Boktan herifin tekisin. Umarım bir çukura düşüp ölürsün.” Diyerek hızlıca kalkıp gitti.