Kayıt Ol

2312 - Kim Stanley Robinson

Çevrimdışı Bay_Karamsar

  • ****
  • 865
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Ynt: 2312 - Kim Stanley Robinson
« Yanıtla #45 : 12 Kasım 2017, 16:06:46 »
Fırtınakıran'ın da dediği gibi, "Çok bilimkurgu okuyorum"dan kastı bilimkurgu sosu verilmiş genç yetişkin kitaplarıysa arkadaşa ağır gelmiş olabilir bu roman. Ya da "bir yerden sonra bu bölümleri okumayı bıraktım" cümlesi de bize ihtiyacımız olan tüm cevabı veriyor olabilir tabii :)

Hımm... Bu olasılık daha kuvvetli. Atlaya atlaya okunmaktan bu sonuca varılmış olabilir. Üstüne kitabın tarzın ağır gelmesini de ekleyince, tamam, dava çözülmüştür :)

Alıntı
Ama... sadece onlarla sınırlı kalıp diğerlerini okumamaları, "Açlık Oyunları gelmiş geçmiş en iyi bilimkurgudur!!!" demeleri sıkıntı  :)

Ah, ah! Bir şeyin beğenilmesinde sıkıntı yok da, beğeninin tanımlamasında sadece ve sadece "Gelmiş ve geçmişler arasında en iyisi." ifadelerinin kullanılmasına kahroluyorum :-\ Ne hikayecilik ne de sanat homojen bir şey değildir ki, beğendiğim şeye uyan harika, uymayan kötü olsun :-\ Genel değerlendirme kıstasları aşısı bireysel ya da alakasız etmenlere bağlanınca sonuçlar böyle :-\ En sevilen eserlerde bile noksanlıklar ya da iyi mi kötü mü olduğu tartışılan alanlar olabiliyorken, "Tartışmasız mükemmeldir." anlayışını kültür gelişimi ve tartışma kültürü için tehlikeli bile buluyorum :-\

Çevrimdışı yafeshan

  • **
  • 310
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Ynt: 2312 - Kim Stanley Robinson
« Yanıtla #46 : 13 Aralık 2017, 08:28:28 »
Su harika kitabin kendisine ve cevirisine laf etmek kimin haddine yahu. Tamam kitap cok agir, teknik kelimelerle yuzuyor ama meraklisi anliyor kardesim. Az cok jargondan haberdar biri olarak da diyorum ki cevirenin gayreti cabasi bariz belli oluyor.

Çevrimdışı yaprak.onur

  • **
  • 150
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
    • Blog
Ynt: 2312 - Kim Stanley Robinson
« Yanıtla #47 : 13 Aralık 2017, 11:45:39 »
Goodreads'te rastladığım enteresan bir 2312 yorumu:

D... (2 Yıldız)

Alıntı
Bilimkurgu romanlarına bayılırım ve genelde su gibi içip kısa sürede sonunu getiririm. Ancak bu kitapta ağır giden birşeyler vardı. Çeviri sanki bir öğrencinin ingilizce makaleyi ne söylendiğini anlamadan Türkçe'ye çevirmesi gibi bir his bırakıyor. Ayrıca yayınevine ilettiğim bir husus da bölümler arasındaki alıntılar, listeler gibi kısımların anlaşılmaz, birbiriyle bağ kuramayacağınız ve okumayı zorlaştıracak başı sonu olmayan cümlelerden oluşması. Kitabın ilk çeyreğinden sonra bu kısımları atladım. Daha önce Sürü, Limit gibi 1000 sayfa üzeri bilim kurgu romanlarını bir solukta okumuşken bu kitabı sırf yarım bırakmamak adına ve zoraki bir merakla okudum.

Şimdi çeviri hakkında yorum yapmak bana düşmez, en nihayetinde bilim adamı değilim. Bazı şeyleri hakikaten anlamadığım için çeşitli bilim sitelerinde saatler harcayıp konuyu az çok kavramaya çalışarak çevirmiştim çünkü. Konuya hâkim biri için okuduğu metin yetersiz gelebilir. Ama şu "yayınevine ilettiği husus" kısmını çok merak ettim :D  "Alıntılar, listeler gibi kısımların anlaşılmaz, birbiriyle bağ kuramayacağınız ve okumayı zorlaştıracak başı sonu olmayan cümlelerden oluşması." Yani ne bekliyormuş tam olarak, anlamadım. Bu kısımlar kitabın orijinalinde böyle zaten. O kısımları kesip atmamızı mı tercih ediyormuş? Yoksa benim çevirim yüzünden mi öyle anlaşılmaz olduğunu düşünüyor acaba? :D Gerçekten çok merak ettim ne dediğini...

Bazı insanlar tuhaf...

Neler kaçırmışım yahu... Yeni gördüm.
Bu gözler savaş sahneleri biraz yüzeysel geçilmiş herhalde çeviri hatası diyen okur da gördü; o yüzden bence bu yorumu da alkışlarla yerine göndermeliyiz. :)
Bilimkurgu ve gençlik edebiyatı bilimkurgusu arasındaki fark tesbitine ben de katılıyorum; bilimkurgu soslu gençlik kitaplarını çok seven birçok okur kendini bilimkurgu okuru olarak atfetiyor ve karşısına ağır bir bilimkurgu çıktığında beklentisini karşılanmadığı için kitabı eleştiriyor. Tabii çevirmene saldırmak yeni bir boyut olmuş.
Ne diyeyim, geçmiş olsun İhsancım; çevirilerinin hakkını verebilecek okurlarla buluşması dileğiyle. :D
"Bir harekete dönüşmediği, fiziksel olarak bir varlık elde etmediği sürece düşünceler gelip geçicidir ve ortaya çıktıkları anda eriyip yok olurlar. Seni bir seçim yapmak zorunda bırakmadıkları, ne kadar önemsiz olursa olsun bir eylem ya da harekete neden olmadıkları sürece anlamsızlardır. Harekete geçiren düşünceler tehlikeli olabilir. Geçirmeyenlerin hiçbir anlamı yoktur."
- Adalet, Ann Leckie

Çevrimdışı Mashiara

  • **
  • 119
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: 2312 - Kim Stanley Robinson
« Yanıtla #48 : 14 Aralık 2017, 09:54:50 »
M. İhsan Tatari'nin çevirmeni olduğu ya da elinin değdiği her kitabı gönül rahatlığıyla alıp okuyorum.Bu kitapta da beni bu açıdan rahatsız eden bir şey olmadı.Ama kitabı ben de sevmedim.Kurgusunu zayıf, karakterlerini ise itici buldum.Kitabın benim için en ilgi çekici ve okumaya değer tarafı dünya dışındaki gezenlerde, onların uydularında ve göktaşlarında ki yaşamdı. Bunun dışında yazarın bu çok övülen kitabı benim için sıkıcıydı.Yazarın başka bir kitabını alıp okumam muhtemelen o derece sevmedim. Üç Cisim Problemi ve Adaletten (bence Kudret ve Merhamet ,Adaletin gerisindeydi.) aldığım keyfin çeyreğini alamadım.
Adın umrumda değil, kırmızı. Adını bilmek istemiyorum. Eğer en az ilk üç savaşından sağ kurtulursan belki o zaman adını öğrenirim. Daha önce değil. Eskiden isimleri öğrenirdim, ama bu kahrolası bir zaman kaybıydı. Bir baş belasını tam tanımaya başladığımda kalkar ölürdü. Bu günlerde zahmet etmiyorum.-Horkin Usta-

Çevrimdışı yafeshan

  • **
  • 310
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Ynt: 2312 - Kim Stanley Robinson
« Yanıtla #49 : 14 Aralık 2017, 12:31:00 »
Okudugum ilk K.Stanley Robinson kitabi ama son olmayacak. Oldukca agir bir ktiap oldugu bariz ama aslinda bu sanal agirlik hikayeyi hafifletmek icin olusturulmus teknik bilgilerden cikiyor. Ergen bilimkurgusu degilde gercegini seven bizler icin bu gelecek dunyasi kurgusu kitabin degerini azaltan degil aksine kat be kat arttiran bir unsur.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: 2312 - Kim Stanley Robinson
« Yanıtla #50 : 14 Aralık 2017, 18:47:12 »
Teşekkürler dostlar, sıkıntılı bir zamanımda gördüm yorumlarınızı, moral verdiniz. Eksik olmayın.

2312'yi seven kadar sevmeyen de olacaktır. Çünkü karakter ve kurgu üzerinden değil, evren yaratımı üzerinden gidiyor. Karakterleri benim de itici bulduğumu söylemem lazım sanırım bu noktada. Swan en başta ölseydi keşke :) Öte yandan asteroitlerin dolma gibi oyulup içlerinin doldurulduğu kısımlar falan gayet ilginçti.

Hepinize teşekkürler tekrardan.
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Bay_Karamsar

  • ****
  • 865
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Ynt: 2312 - Kim Stanley Robinson
« Yanıtla #51 : 15 Aralık 2017, 19:49:55 »
Yer açın! Yer açın! Bahsetmek için yanıp tutuştuğum teoriler var! (Her zaman ki gibi :D Fırsatını bulmuşken içimdekileri dökeceğim ;D)

2312'nin, yani ait olmadığımız bir çağın insanlığını okuyoruz. Rutinleri ve hayat görüşleri o çağa ait. Ayrıca kendileri ve yaşadıkları çağla barışıklar. Swan bile çağının aykırısı sayılır. Onunla karşılaştırınca etrafındakiler çağlarının normalleri olduğu daha da netleşir.

Gelecekten veya geçmişten bahsederken bugünün şartlarına ve anlayışlarından farklı olmaları ister istemez yabancılık hissi yaratıyor. Mantıken bu yabancılaşma doğal ve doğru aslında.

Hikayecilik içinse bu doğallık sorun teşkil edebilir. Kurgunun duygu ve fikirler uyandırması için tanıdık veya anlaşılabilir şeylere ihtiyaç duyulur. Hikayedeki ögelerle bağ kurarak mı, yoksa anlatılanlar arasında bağ kurdurarak mı hikaye takip edilir? Beklediğimden aldığım karşılık mı, beklemediğimden gelen beklenmedik karşılıklar mı dikkate alınmalıdır?

2312 ilk sorulara göre şekillense, kendi çağına yabancı ve uyumsuz karakterler oluşurdu. Çünkü bu ikisi, romanın ana fikirlerine ve dokusuna aykırıdır. Yabancılık, okuru karaktere yakınlaştırırken, karakterin etrafındaki dünyayı muğlaklaştırır; çünkü o dünya böyle birinin varolmasına uygun değildir. Uyumsuzluk bunun peşinden gelir. Karakter varolmasına imkan tanımayan hikayede ya o sahtedir ya yaşadığı dünya.

2312 ikinci sorulara göre şekillenince karakterler içinde yaşadıkları evrene göre tanımlandıklarından, yabancılık ve dolayısıyla kurmacada da uyumsuzluklar oluşmaz.

Örneğin, Star Trek'teki insanlığın geleceği. Oradaki insanlık günümüz dünyasının sorunlarını kenara bırakmıştır. Belli başlı prensiplere ve bakış açılarına bağlı olarak ahlaksal ve düşünsel temellere göre davranırlar. 21. YY izleyicisinin oradaki insanların fikir ve çabalarını yer yer garipsemesi bundandır. Çünkü geleceğin insanlarından günümüzün insanları gibi davranması beklenir.

Hikayecilikte kahramanların özdeşleşilecek ya da hal ve hareketleri anlaşılacak kişiler olması beklenir. Onu çevresinden ve şartlarından bağımsızca mı, yoksa ait olduğu evrenle bağını dikkate alarak mı değerlendirmek gerekir?

Dikkate çekilmek istenene göre oluşturulan yapıda ikisinden birine göre anlatım şekillendirilir.

Kim Stanley Robinson, romanda değişikliğe gitmeden, Ursula K. Le Guin tarzıyla karakterleri anlatmaya kalksaydı mesela, ne olurdu? Tahminim, tuhaf olmalarına rağmen bağ kurulan karakterlerin olduğu, akla yatkın bilimkurgu ögelerinin bulunduğu, gereksiz bölümlerle şişim şişim şişirilmiş, karakterlerin durumuna göre yapay ve soğuk bir evren ve ne anlattığı anlaşılmayan bir kitap. Aynı sonuca varılmasına rağmen daha büyük bir hüsran yaşatırdı. Çünkü Le Guin tarzı, hikayedeki bağlantıların karakter sayesinde fark edilmesine yönelik işler. Okur karakterden yana hikayeye girdiğinden, o evren hep eleştiri odağındadır.

24. YY'ı olumlulukları ve olumsuzluklarıyla birlikte anlatan Robinson için "eleştirisellik" pek de istenilen sonuçları vermez. Çünkü o çağı olduğu gibi aktarmak gayesindedir. Anlatım tarzı belgeselcidir. Bağlantıları okurun kurmasını bekler. İhsan Beyin Çevirmenin Çemberi'nde bahsettiği okurun belli konularda bilgili olmasını talep ettiği gibi, "Bilimkurgu okuyorsan, bilimkurgu okumanın şartlarını yerine getir." talebinde bulunur. Ünlü yazarlar bile mutabakata varamayabilirken, bilimkurgunun ne olduğu ve onu okuma şartlarının nelerden meydana geldiği ayrı bir tartışmadır zaten.

Böyle böyle anlatım tercihi ve yazarın talepleri birleşince, okurun karşısına iki seçenek çıkıyor; sunulanı, ya kendi taleplerinin süzgecinden geçirecek, ya da anlatımla altı çizilen taleplere dikkat edecek.

Neticede "kurgudan beklenilen" ile "karşılığında alınanın" bile kendi içlerinde değişkenlere göstermekte. İyisi mi, talepler ve çabalar karşılığında ne sunduğu üzerine durmak. Belki böylece değeri ve başarısı derecelendirilebilir. :-\