Kayıt Ol

Hiç Kimse: Castor

Çevrimdışı Elu Thingol

  • *
  • 1
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Hiç Kimse: Castor
« : 28 Haziran 2013, 16:54:12 »
                                                    Kikon Şehri

"Kalk. Kürek sırası sende." Uyandı mı, az önce kilometrelerce yüksekten yere mi çakıldı, bilmiyordu. Başında müthiş bir ağrı hüküm sürüyordu, delikanlı ayağa bile kalkamayacak haldeydi. Kendini toparlamaya çalışıp, ayaklarının üstünde durmayı başardığında, sallandı. Neredeyim? diye sordu kendine. Hareket ettiğini hissediyordu zeminin. Burası olsa olsa bir gemiydi. "Adın nedir?" diye sordu, yara izleriyle dolu sert ve huysuz bir yüzü olan kel adam. İri yapılıydı, kasları çok güçlü görünüyordu. Onu fazla bekletmemek gerektiğini kavrayan genç adam, zar zor dik durup yüzüne bakmaya zorladı kendini. Başı çatlayacak gibiydi lakin yavaş yavaş toparlanıyordu. "Bilmiyorum." Elinde kırbaç olan adam, birkaç saniye ona baktı tuhaf bir şekilde. Normal şartlarda, bir insanın adını bilmesi gerekirdi, o da bunun farkındaydı. Fakat bilmiyordu. Nereden geldi, kim, burası neresi, hiçbir soruya cevap veremezdi. Sadece, bir köle olduğunu tahmin edebilmişti. Önündeki adam, bu soruyu tekrarlamaya ihtiyaç duymadı. Anlaşılan daha önce de kendisi gibilere rastlamıştı. "O halde adın Hiç Kimse olsun. Şimdi daha fazla bekleme ve küreğe asıl!" diyerek kırbacı omzunda şaklattı. O yakıcı ve acıların en aşağılığı olan his çıplak vücudunu dolanmaya başlayınca, kendini boş olan yere atıp küreği kavradı ve çekmeye başladı.

Kollarının yorulması epey zaman almıştı, kendisinin de gayet güçlü birisi olduğunu fark etti. Güç işler görebiliyordu, muhtemelen ömrü boyunca bu işi yapmıştı fakat hiç de alışık değil gibiydi kürek çekmeye. Kendisi hakkında sorular sormak aklına daha yeni gelmişti baygınlığından kurtulunca, keza kime soracaktı ki? Kimse ona başını çevirip bakmamıştı bile. Gerçi, Kırbaç -ona bu ismi vermişti- 'dan da korkuyor olabilirlerdi. Belki kendisini tanıyan birini bu gemide bulabilirdi.

Güneş, gökyüzündeki tahtını aya bırakınca, "Kikon şehrine geldik!" diye bir haykırış duyduklarında, limana vardıklarını anladılar ve işlerini bıraktılar. Onlar, geminin alt kısmında oldukları için, karaya vurana kadar gelip gelmediklerinin farkına varamıyorlardı. Kikon... bu isim hiç de yabancı değildi. Fakat, kendini düşünmeye zorlayınca yine başı tarif edilmez ağrılarla doluyordu ve vazgeçmişti denemekten. Bedeni terden sırılsıklam olmuştu, susamıştı ve açtı. Kendisini o kadar zayıf ve yorgun hissediyordu ki, gündüz vakti gün ışığına çıkmış olsalar, düşüp bayılabilirdi. Kürek çekmeye başladığından beri, sadece bir somun ekmek yeyip bir yudum su içebilmişti. Güverteye doğru, eli kolu zincirli olarak diğer kölelerle beraber ilerledi. Onlara bakınca, kendisinin çok daha yapılı ve güçlü olduğunu gördü. Boyu belki yarım baş uzundu herkesten. Saçları kısacık kesilmişti tümünün. Nedenini yine anlamasa da, sanki saçlarının böyle olması normal gelmiyordu. Sırtlarında, daha hızlı ilerlemeleri için kırbaçlar şaklıyordu ve bu tecrübeden nefret etmişti.

Limana adım atınca, bulunduğu yerin sürekli sallanmaması ve ayağını sağlamca yere basabilmek çok iyi geldi delikanlıya. Bir an bakışları gökyüzüne yöneldi, lakin tekrar bir şeylerin ters olduğu hissine kapıldı. Sanki orada ay yerine güneş olursa, kendini daha iyi hissedecekti. Ama hala hiçbir şey hatırlamıyordu geçmişinden. Göklerin bazı sahipleri olmalıydı, illa ki tanrılar olmalıydı orada. Onun tanrıları değillerdi belki, bunu biliyordu ama umursamıyordu. İçinden, kendisini aydınlatmaları için yalvarıyordu sadece. Ve her seferinde, gündüz için bir hasret duyuyordu içinde. Ve, nihayet köleler arasında gözlerini bir anlık için de olsa, kendisine dikmiş bir adam gördü. Bakıştıklarında, Hiç    Kimse'yi gördüğünce, resmen dehşete kapıldığını anladı o yüzündeki anlık tereddüt ve çöküşten. Sadece yüzünü görebildi ama Hiç Kimse'den birkaç yaş küçük olduğu barizdi. Bıyıkları yeni terlemiş, sırık gibi bir gençti bu. O tek saniyeliğine gördüğü deniz mavisi gözleri, tekrar bulmaya kararlıydı şimdi Hiç Kimse. Artık, bir gayesi vardı içinde.

Çevrimdışı Raine Rachel Tallentyre

  • *
  • 26
  • Rom: 0
  • Delirmek bazen gerçekliğe verilebilecek en uygun t
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hiç Kimse: Castor
« Yanıtla #1 : 05 Temmuz 2013, 09:55:37 »
Değişik insanı saran bir konusu var ve anlatım da gayet akıcı umarım yarım bırakılan bir hikaye olmaz. Bir sonraki bölüm çok bekletmez inş. okunmak için :))
Delirmek bazen gerçekliğe verilebilecek en uygun tepkidir…