Konu: Gece Oturumları - Ken Macleod

[Denaro Forbin]

İskoç bilimkurgu yazar Ken MacLeod tarafından kaleme alınan ve 2008 yılında En İyi Roman dalında BSFA ödülünü kazanan "Gece Oturumları" (The Night Sessions) kitabı Türkçe olarak Aylak Kitap etiketiyle önümüzdeki günlerde raflardaki yerini alıyor.

Önüne geçilemez teknolojik ilerleme, insanlığın ve dünyanın kaderini nasıl değiştirecek? Bugün kemikleşmiş dinî ve politik kurumlar, dolayısıyla insanların gündelik hayatı, ortaya çıkacak yeni düzen içinde nasıl şekillenecek? Ken MacLeod, çok uzak olmayan ancak bugünle bağlarını tamamen koparmış bir gelecekte, çerçevesini yüksek-teknoloji ve yapay zekanın belirlediği bir kurgu ortaya atıyor.

Nükleer teknolojilerin kullanıldığı, Üçüncü Dünya Savaşı olarak da algılanabilecek İman Savaşları beklenmedik bir sonuca yol açıyor. Din ve tüm dinî kurumlar dünyada gücünü kaybediyor. Dinden arındırılmış bu dünya, Apollo Programı’nın ya da 2001: Space Odyssey’in vaat ettiği cinsten, uzaya seyahatin mümkün olduğu, insanlarla robotların iç içe yaşadığı, parlak oyuncaklarla dolu high-tech bir cennet. Teknoloji dünya ve insan yararına kullanılmaya çalışılıyor. İklim değişikliğini engellemek üzere uzaya, günün belli saatlerinde yapay tutulmalar sağlayarak güneşin etkisini azaltacak “Yamalar” yerleştirilmiş. Çoğu İman Savaşı gazisi olan robotlar, gerçek bir özbenlik bilinci kazanmış.

Yaşam kendi halinde ilerlerken, İskoçya’nın başkenti Edinburgh’da bir papaz öldürülüyor. Bulgular, bu olayın bir terörist eylem olduğuna işaret ediyor. Akabinde, bir piskoposun öldürülmesiyle şu soru ortaya çıkıyor: Artık neredeyse hiç etkisi kalmamış din adamların neden ve kimler tarafından öldürülmektedir?

Dinî fanatizm, Aydınlanma, savaşlar, küresel ısınma… Günümüzün ve geleceğin bu çok önemli kavramlarını, yarattığı yeni evrende başarıyla yoğuran genç yazar Ken MacLeod, okuru ihtimalden ihtimale sürüklerken, varoluş ve inanç üzerine düşündürmeyi de ihmal etmiyor.

“Modern zamanlar George Orwell’ı” SFX

Çevirisini Algan Sezgintüredi’nin ve yayına hazırlığını Yonca Cingöz’ün yaptığı kitabın kapak tasarımını Berat Pekmezci üstleniyor. Detaylı tanıtım ve künye bilgileri için buraya tıklayabilirsiniz.

[Fırtınakıran]

Aylak Kitap, Versus Yayınevi'nin alt kuruluşuymuş. O nedenle bir süredir ilgimi çekiyorlardı. Sonrasında, önce Katilin Şahidi ve ardından bu kitabın kapağıyla gönlümü kazandılar. Çizerlerinni ellerine sağlık. Gerçekten güzel işler çıkartılmış.

Bunun dışında, kitapla ilgili ufak bir araştırma yapınca gelen yorumların ne kadar olumlu olduğunu fark ettim. Çıktığı gibi almayı bekliyorum.

[Elendil_XX]

Konusunu okur okumaz almaya karar verdiğim nadir kitaplardan.An itibariyle de siparişimi verdim.
Kitap hakkında ki yorumlar çok iyi olduğu yönünde gerçekten, büyük bir keyifle okuyacağıma eminim.
Kapak tasarımı enfes olmuş bu arada!.

[Denaro Forbin]

Geçtiğimiz günlerde ön sipariş haberini yaptığımız 2008 Britanya En İyi Bilimkurgu Romanı Ödülü sahibi "Gece Oturumları" kitabı raflardaki yerini aldı.

Ken Macleod’un kaleme aldığı siyasi-gerilim türündeki bu bilimkurguda, dinin tüm dünyada gücünü kaybetmesi anlatılır. İnsanlar, robotlar ile insansı robotların iç içe yaşadığı, dinden arındırılmış bu dünyada bir psikopos öldürülür. Cinayeti araştırmakla görevlendirirlen Komiser Adam Ferguson enkazı incelerken, kilisenin kasten bombalandığını keşfeder:

“Kuşkusuz, bu bir terörist eylemdi. Oysa bu dünya düzeninde, terörizm çoktan tarih olmuş, insanlar böyle şeylerle karşılaşmayalı çok uzun zaman olmuştu.”

Yaşam kendi halinde ilerlerken, İskoçya’nın başkenti Edinburgh’da bir papaz öldürülüyor. Bulgular, bu olayın bir terörist eylem olduğuna işaret ediyor. Akabinde, bir piskoposun öldürülmesiyle şu soru ortaya çıkıyor: Artık neredeyse hiç etkisi kalmamış din adamları neden ve kimler tarafından öldürülmektedir?

Dinî fanatizm, Aydınlanma, savaşlar, küresel ısınma… Günümüzün ve geleceğin bu çok önemli kavramlarını, yarattığı yeni evrende başarıyla yoğuran genç yazar Ken MacLeod, okuru ihtimalden ihtimale sürüklerken, varoluş ve inanç üzerine düşündürmeyi de ihmal etmiyor.

“Dinin yasaklandığı bir dünyada, robotlar Tanrı’yı bulursa ne olur?”
- Strange Horizon

Kitabın yayınevinden aldığımız, ikinci bölümünü içeren ÖN OKUMAsını da sizlere sunuyoruz. Ulaşmak için BURAYA tıklayabilirsiniz.

Aylak Kitap’tan çıkan eserin çevirisini Algan Sezgintüredi, yayına hazırlığını Yonca Cingöz, kapak tasarımını ise Berat Pekmezci üstleniyor. Detaylı tanıtım ve künye bilgileri için buraya tıklayabilirsiniz.

[Denaro Forbin]

Gece Oturumları hakkında söyleyebileceğim ilk şey 2008 Britanya En İyi Bilim Kurgu Romanı Ödülü'nü kesinlikle hak etmiş olduğu. Aslında vurgulamak istediğim ödülün adı değil, bir ödül almış olduğu gerçeği. Yazar Ken Macleod'un ise ESFS ödüllü olduğunu belirtmekte yarar var.

Bilimkurgunun olduğu kadar polisiyenin de mevcut olduğu bir siyasi gerilim romanı Gece Oturumları.

Bilimkurgu denince birçok kişinin aklına insanlar tarafından yapılmış mekanik robotlar ve gezegenler arasında yolculuk yapan devasa uzay araçları gelir. 2.şık bu kitapta yer almıyor ama eğer robotların bolca yer aldığı bir kitap arıyorsanız bu sürükleyici kitap tam size göre!

Nükleer silahların bolca kullanıldığı bir gelecekte İman Savaşları beklenmedik bir sonuca yol açarak dinin tüm dünyada gücünü kaybetmesine neden olmuştur. Kitabın hakim olduğu dünya dinden, terörden ve daha birçok kötülükten arındırılmış; insanların, robotların ve insansı robotların bir arada yaşadığı türden.

Bir piskoposun öldürülmesi kitaptaki olayların başlangıç noktası. Buraya kadar salt bilimkurgu okurken, buradan sonra işin içine polisiye de giriyor ve birbirinden çok uzak bu iki türün ustaca harmanlanışına tanık oluyoruz.

Cinayeti araştırmakla görevli Komiser Adam Ferguson çok geçmeden bunun bir terörist eylem olduğu sonucuna varır. Kimler planlamıştır bu cinayeti? Ve amaçları nelerdir? Kısa bir süre sonra Adam Ferguson bu sorulara da yanıt bulacaktır.

Kitabın farklı bir sürece girmesiyse bu noktadan sonra başlıyor ve okurda merak unsuru artış gösteriyor. Sayfalar ilerledikçe karakter yelpazesinin de genişlediği kitap, deyim yerindeyse okurunu geriyor ve tatmin edici bir finalle de son buluyor.

Ben sevdim Gece Oturumları'nı. Güzel bir bilimkurgu macerasıydı. İşin içine din olgusu da girince gerçekten ilginç bir kitap çıkmış ortaya. Kitap hakkında daha detaylı bilgi vermek istemedim, yüzeysel değindim.

Az da olsa bilimkurguya ilgisi olanların okurken sıkılmayacağına garanti veririm.

[magicalbronze]

Ben de geçtiğimiz günlerde (hatta ay demeliyim) okuyup bitirdim kitabı. Açıkçası kitabın son sayfasını kaparken (iş yüzünden uzun bir dönem geçirdim kitapla, çabuk bitmedi) aklıma gelen ilk şey, Ken Macleod'a duyduğum saygı oldu.

Adamın kullandığı alt metinler, göndermeler, yazım tarzı, birçok olayı gerçekçi şekilde yansıtmasının yanı sıra geçmişe yolculuk yapmamızı sağladığı bilgileri ve her cümlesiyle beni vuran bir kitap oldu. Bahri'nin dediği gibi, aldığı ödülü sonuna kadar hak ediyor. Ve ben bu yazarın elinden daha fazla şey okumak istiyorum.

Çok fazla bir şey yazmak istemiyorum, istediğim şey kitabı edinip okumanız. Buradan Hazal'a da selamlarımı yolluyor, onun görüşlerini (çok çok daha uzun bir şekilde) kısa sürede bekliyorum! (evet, bu kitabı da okudu!)

[murattug]

Hayatımda ilk defa bir kitabı okuyup bitirince çöpe attım.

[Denaro Forbin]

Hayatımda ilk defa bir kitabı okuyup bitirince çöpe attım.

Çok büyük bir söylem bu ve okuduğum için söylüyorum, kitap bu söylemi hak etmiyor. Tamam çok övülecek bir kitap değil, kabul, ama çok kötü bir kitap da değil. Ben keyifle okuduğumu hatırlıyorum.

[murattug]

Dediğiniz durumun farkındayım ve fakat inanın bu kitabın yer yer eğlenceli polisiye havasına rağmen "bu budur" diyen tavırları sonucunda kitabın son sayfalarını okumak için oturduğum Zafer parkındaki banktan kalkınca hemen önümdeki çöp kovasına atmaktan başka ruhumun üstüne çöken ağırlığı kaldıracak bir yol bulamadım.
Saygılarımla.


bu arada çevirmen'e (eğer görürse) not: şahadet ile şehadet farklı şeylerdir ve birbirlerinin yerine kullanılmazlar.

[magicalbronze]

... kitabın son sayfalarını okumak için oturduğum Zafer parkındaki banktan kalkınca hemen önümdeki çöp kovasına atmaktan başka ruhumun üstüne çöken ağırlığı kaldıracak bir yol bulamadım.

Keşke böyle bir şey yapacağınıza yakınınızda bulunan ilk kişiye hediye etseymişsiniz. Ya da bir kütüphaneye bağışlasaymışsınız. Emin olun bir hafta sonra geriye dönüp baktığınızda, yapacağınız bu davranışlardan birinin ruhunuz üzerindeki ağırlığı çoktan alıp götürdüğünü görecektiniz.