Kayıt Ol

Morrison şarkı söylesin biz kendimizi tutalım. Unutalım.

Çevrimdışı subrose

  • *
  • 14
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
https://vimeo.com/67333546

Biraz önce büyülü bir denizin kenarındaydım. Hiç bir yerime bulaştırmadan döndüm evime.
Yalnızca küçük bir resim kaldı beynimde. Çaydanlıkta kaynayan suyun buharında kaybolmasını umduğum bir resim.
Sinirliyim beni içine almadığı için, sinirliyim, beni bir poşet portakalla evime gönderdiği için.

Tüm yaptıklarının kaybolması. Silinmesi ve kimsenin bir çığlık koparmaması ardından.Kalpte sessiz bir krampla bırakıp yitip gitmesi. Ne acı.

Sen şarkını söyle Morrison çünkü bu dünyada insanlar ölüyor.
Çünkü yaşlı prensesler var.
Henüz yaşayamadılar gelecek günlerini.
Hep aynı günü yaşamaktan yoruldular.
Elleri nasırlı, belleri bükük yaşlı prensesler,
hep aynı günü taktılar boyunlarına.
Doldurup kavanozlara geleceklerini
camekanlı dolaba koydular
ve özenle çektiler perdesini.
Hiç vazgeçmediler, umutla sıkıştırdılar kapaklarını,
hava almasın diye,
bozulmasın,
öylece kalsın diye.
Öylece kaldı.
Hala bir prensesler.
Çok zaman önceydi, yaşlandılar.
Şimdi saçlarında beyazdan taçlar,
ellerinde reçel kavanozlarının arkasına
yıllar önce gizledikleri kavanozlarıyla
aramızdan ayrılıyorlar,
sessizce,
denize doğru.
Çatlamış ayakları hiç bir iz bırakmıyor kumda.
Yavaş yavaş yitip gidiyorlar.
Ama sen şarkını söyle Morrison.
Müzik sihirlidir, şefkattir.
Avuntudur,
kanattır.
Kanatır.
Bize de söyle,
benim topraklarıma da söyle.
Olduğun yerden söyle,
topraktan söyle.
Bize hissettir.
Arınıp müziğini duyalım.
Yaşlı prensesler düşleri çok taze, günleri yorgun.
Bu dünyada ölünüyor.
Bu da benim ağırıma gidiyor.

Ay ışığı vuruyor yüzüme. Soğuk. Kimse görmüyor üşüdüğümüzü. Gerekte yok. Sarılmaya ihtiyaç yok.
Sen şarkını söyle Morrison. Büyükler konuşurken sus ama. Büyükler konuşurken sen şarkının üstüne toprak serp, sönsün. Büyükler konuşurken, yalnızca büyükleri dinle.
Büyüklerin söyledikleri sessizce, sen uyurken, kulaklarından girecekler ve yarın olup uyandığında ağzından ilk olarak onlar dökülecekler. Şarkının sözlerini öldürecekler. Onlar hüküm sürecekler, sen gölgesinde çürüyeceksin.

Unutulduğum bu yerden çatlamış dudaklarım ve donmuş ellerimle anlatmak istiyorum. Zamanımız doluyor, çağımız kapanıyor, devrimiz kapanıyor ne dersen işte. Yok oluyoruz yani kendi odalarımızda, kumda hiç bir iz bırakmadan.

O bahçelerde küçük bir kız dolaşıyor, annesinin ördüğü kahverengi hırkası yapraklara sürünüyor. Kendi yaşamının tohumlarını bırakıyor her bir yaprağın altına. Unutmamak için kendisini. Çok zaman sonra, uzak yerlerden çağırmak için her birini.

Hadi sen orman çiz ben içinde kaybolayım. Tek başıma benim omuzlarıma yükleme hayatı, bu küçük omuzlar nasıl kaldırsın. Bütün söyledikleri büyüklerimin, aklımda! Onlar dururken beynimde, bu kadar zamanı omuzlarıma yükleme. İstemez!

Bir karışlık zihin bu kadar zamanı ne yapsın. Bir deniz çiz, küçükte bir sandal, ve daha güzel görünmesi için gün batımının, bir kaç şişe de şarap çiz. Sessizce uzaklaştır beni, yaşlı prenseslerin ardından.
Uzaklaşıp kaybolmaya başladığımda sil beni başka bir resim çiz.

Bazı bilgiler yok bende, hiç olmayacağını da görüyorum. Hep aynı şeyi biliyorum. Aynı şeyi söylüyorum. Hep aynı gerçek ortada duruyor her seferinde gelip gidip ona çarpıyor. Yok sayamıyorum.

Kavanozların içinde karanlık bir köşede söylenen şarkılar var, hiç kimsenin duymadığı..

Çevrimdışı Kuzen

  • **
  • 123
  • Rom: 1
  • http://kaldirimfaresi.blog.com/
    • Profili Görüntüle
Ynt: Morrison şarkı söylesin biz kendimizi tutalım. Unutalım.
« Yanıtla #1 : 14 Ağustos 2013, 17:10:53 »
 çok hoşuma gitti diyebileceğim yegane şey bu. kısa filmin ayrıca güzeldi farklı bir an yaşadım sanki yazdıklarında müzikte ve görüntülerde.
A. Umi

Çevrimdışı subrose

  • *
  • 14
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Morrison şarkı söylesin biz kendimizi tutalım. Unutalım.
« Yanıtla #2 : 18 Ağustos 2013, 23:08:57 »
Çok teşekkür ederim.