Kayıt Ol

The Girl Who Leapt Through Time

Çevrimdışı Chiyo

  • **
  • 154
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
The Girl Who Leapt Through Time
« : 04 Eylül 2013, 22:32:04 »


          Yönetmen: Mamoru Hosoda
          Yapımcı: Takashi Watanabe, Yuicho Saito
          Müzik: Kiyoshi Yoshida
          Süre: 98 dakika

          1966 Yasatuka Tsutsiu tarafından bir bilim kurgu romanı olarak yazılan bu eser daha sonraları pek çok defa mangaya ve anime-filme uyarlanmış. Burada anlatacağım ise 2006'da Mamoru Hosoda tarafından yönetilen ve Satoko Okudere tarafından senaryolaştırılan anime-film versiyonu. Türkçe’ye adı Zamanda Sıçrayan Kız olarak çevrilen anime, Makoto Konno isimli lise öğrencisi bir kızın çok şansız bir sabaha uyanmasıyla başlıyor.
     
          Normalde kendini oldukça şanslı sayan, ortalama bir zekaya sahip, iyi notlar alabilen, neşeli, pek de sakar olmayan Makoto okulda tüm bu sayılanların aksini ispat edercesine kazalar silsilesiyle dolu bir gün geçirir. Günün sonunda not kağıtlarının teslim edeceği sırada ceviz büyüklüğünde bir cisim bulur ve garip olaylar silsilesi burada başlar. Karşısına çıkan o ceviz benzeri cismi farkında bile olmadan parçalayarak çok önemli bir yeteneğe kavuşur: Makoto artık zamanda sıçrayabilmektedir.  En başta bunun pek de kötü sonuçlar doğuracağına ihtimal vermeden pervasızca zamanda sıçrar durur. Bu sıçramalarla günlük hayat içinde karşılaşmak istemediği diyologlardan kaçar, sakarlık yaptığı anları değiştirir, hatta arkadaşları için hayatlarında daha iyi seçenekler sunabileceğini düşündüğünde bile kullanır bu yeteneğini. Bu muhteşem yeni gücü sayesinde sonu ölümle sonuçlanan korkunç bir tren kazasından bile kurtulmayı başarır. Buraya kadar her şey güzeldir, fakat Makoto zaman sıçrayışlarının da aslında bir sonu olduğunu fark etmeye başlar. Bununla birlikte sıçrama olayının kafa karıştırıcı sonuçlar doğrubileceğini, hatta bazen fırsatları kaçırmasına bile sebep olabileceğini anlar.  Yaşadığı karmaşık olaylarla filmde sıkça tekrarlanan “Times waits for no one.” cümlesinin doğruluğunu ona sık sık ispatlanır.

          Makoto’nun diğer iki yakın arkadaşı ise Chiaki Mamiya ve Kousuke Tsuda, onun zaman sıçramalarından en çok etkilenen kişilerden olurlar. Bu üç kafadar sürekli beraber takılıp boş zamanlarını beyzbol oynayarak geçirmektedirler. Makoto diğer Japon çizgifilmlerinde idealize edilen bayan karakterlerin aksine, çocuk gibi konuşan (bayan karakterin Chibi denen bu çocuk gibi konuşma şekliyle daha sevimli daha çekici olduğu düşünülüyormuş), olur olmaz her şeye ağlayan, bıktırana kadar duygusallaşan bir karakter değil. Yeri geldi mi bencil de olabiliyor, şapşallık da yapabiliyor. Bu sebeple bu üçlünün arkadaşlığı da oldukça doğal ve sıcak geliyor izleyiciye.

         Filmin ilerleyen sahnelerinde Chiaki’nin Makoto’nun sırrını keşfetmesiyle olaylar ivme kazanıyor ve hikaye bundan sonra bir Japon öyküsüne yakışır şekilde fantastik, doğaüstü bir çehreye bürünüyor. Fakat burada izlemek isteyenlerin merakını katletmemek üzere bahsetmeyeceğim filmin sonu; hevesimi kursağımda bıraktı diyebilirim. Tam bir son değil, yarım değil, eksik de değil. Kısacası “daha farklı olabilir miydi acaba?” hissi. Yine de aradan biraz zaman geçtikten sonra da açıp da tekrar izleyebileceğim türde, içimde hoş duygular uyandıran bir anime oldu bu. Rahatlıkla animeseverlerin kaçırmaması gereken bir 98 dakika olduğunu söyleyebilirim.