Kayıt Ol

"ŞEY" ile görüşme

Çevrimdışı duhan

  • **
  • 284
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
"ŞEY" ile görüşme
« : 08 Ekim 2013, 11:36:31 »
29 HAZİRAN 2014  Youtube’a düşen bir video bir gün içinde yüzbinlerce izlenme sayısına ulaşınca, sosyal medyanın da dikkatini çekmişti. Sayfadan sayfaya paylaşıldıkça izlenme sayısı katlanarak artıyordu. Video da anlatılanlar, daha doğrusu anlatan adamın bir deli, bir meczup yada günümüzün iletişim olanaklarını kullanarak ünlü olmaya çalışan işsiz güçsüz biri olduğu fikri hemen hemen herkeste ortaktı.

Kendinin tanrı, peygamber hatta Elvis Presley olduğunu iddia eden pek çok insan gibi, bu adam da alaya alınmış ve inandırıcılıktan çok uzak bulunmuştu. Yine de anlattığı şeyler hava cıva gibi durmuyor yer yer ağır biçimde ; bilim, felsefe, mantık, matematik ve fizik konularını ihtiva ediyordu. Kendisini deli kabul edenler çoğunlukta olsa da, hatrı sayılır bir kesim adamı dinlemeye değer buluyordu. Sosyal medya üzerinde karşıtlar ve taraflar arasında hararetli tartışmalar başlamıştı bile. Çok geçmeden medya kuruluşlarının da ilgisini çeken bu adam, belki de tam da hayalini kurduğu gibi bir anda tüm dünyada tv ve gazetelerde adından söz ettirmeye başlamıştı.

Kim olduğu hatta nerede yaşadığı bile bilinmeyen bu adamın yaklaşık 1 saat süren videosundan başka herhangi bir referansı yada kartviziti bulunmuyordu. Video  altına yapılan yorumlar, ilanı aşklar, hakaretler, eleştiriler katlanarak büyürken, medya kuruluşları nerede olduğu bilinmeyen bu şahsı bulmak için tüm olanaklarını seferber etmişti. İsmi bile bilinmeyen bu adama,  video nun açılışında kendini tanıttığı ismiyle “ŞEY” diyordu herkes.

-   “ ŞEY” i bulup getirin, onu canlı yayında istiyorum…

Çevrimdışı duhan

  • **
  • 284
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: "ŞEY" ile görüşme
« Yanıtla #1 : 08 Ekim 2013, 13:54:48 »
Hiddetli ve kararlı sesin sahibi dünyanın en büyük medya kuruluşlarından birinin ünlü reality programlarının yapımcısı ve sunucusu  Dan Lecsky di. Hırslı tuttuğunu koparan, elinin altındaki geniş imkanları kullanarak neye ne zaman isterse ulaşabilen bir adamdı.  Bu yeni internet fenomenini programına istiyordu. Son yılların reyting rekorlarını alt üst edebileceğine inanıyordu. Aslında izlenmek gibi bir derdi yoktu, keza tüm dünyada milyonlarca izleyicisi bulunan bir programın yaratıcısı ve sunucusuydu. Ama o hırsıyla yaşayan bir adamdı. İstiyorum dediyse, çok kısa süre zarfında isteğine kavuşacağı bilinirdi. Bunun için yapmayacağı şey yoktu.

Asistanına hala ne bekliyorsun bakışı atarken  kumral gür saçlarından alnına dökülen bir parçayı eliyle geriye doğru attı. 50 lili yaşlarında olmasına rağmen oldukça fit bir vücudu vardı. Yüzü asla yaşını göstermiyordu. Bunu her gün düzenli olarak yaptığı spora ve nerdeyse bir düzineye yaklaşan yaşam koçlarının tavsiyelerine borçluydu.

Asistan kapıdan ok gibi fırladı, kapının dışında diğer asistanla ufak bir çarpışma yaşadı ancak patronunun gazabından daha önemli değildi hiçbir şey. Diğer asistan kapıdan kafasını uzatarak;
“Efendim, şey…” dedi.

Camdan manzarayı seyre koyulan Dan duymazlıktan geldi. Aklında sadece o vardı.

“Efendim….” Diye usulca tekrarladı asistan.

“Ne var” diye kükredi Dan…

“Efendim şey sizinle görüşmek istiyor”

“ Kimseye randevu vermeyin, burada olmadığımı söyle, şu an boşa harcayacak zamanım yok”
 
“ Ama efendim bunu…” cümlesini tamamlayamadan yine kükredi Dan ;

“ Kovun gitsin, yoksa ben seni kovacağım” sesi oldukça kararlı ve tehditkardı.

“ Efendim “ŞEY” burda ve…”

Cümle tamamlanmadan şimşek çakmıştı Dan’ın kafasında. Hışımla asistana döndü. Gözlerinde şaşkınlık ve hiddet vardı.

...

“Ben de sizi arıyordum her yerde. Nerde ve nasıl bulacağımızı bilmeden sizi aramak açıkçası oldukça ümitsiz bir arayış olacaktı ama siz çıka geldiniz. Beni ne büyük bir zahmetten kurtardınız bi bilseniz. Bu arada ne içersiniz ?”

“ Teşekkür ederim, sıvı seviyem yeterli düzeyde”

Çevrimdışı BerkeB

  • ***
  • 494
  • Rom: 7
  • Onu bulan herşey'i bulur
    • Profili Görüntüle
Ynt: "ŞEY" ile görüşme
« Yanıtla #2 : 08 Ekim 2013, 16:00:55 »
Okuduktan sonra linki arıyanlar FAV-

Pardon ya o başkaydı...:/

Spoiler: Göster
Kurguyu çok beğendim. Bu kurguya anime çekilebilir. Şey çok karakterli bir karakter anlaşılan. Okuduğum kitaplarda ve izlediğim filmlerde dikkat ettiğim en birinci şey budur. Bir hikaye veya filmde(ki onun da hikayesi var) karakter güzelse her türlü okunur ve izlenir. Devamını bekliyorum. Çok beğendim.
Bakmayın şiir yazdığıma romantik değilim :).

Çevrimdışı duhan

  • **
  • 284
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: "ŞEY" ile görüşme
« Yanıtla #3 : 08 Ekim 2013, 17:31:06 »
Bu robotik cevap Dan’ı eğlendirmişti. “Müsaade ederseniz ben viski alacağım kendime, daha sonra uzun uzun konuşuruz” diyerek odasının baş köşesine kondurduğu bara yöneldi. Viskisini doldurup masasına geçti.

“istemediğinizden emin misiniz?” diye tekrar sordu.

“ Eminim..”

Oldukça net ve artık ısrar etme der gibi bir cevaptı. Viskisinden bir yudum alıp bardağı masanın üzerine bıraktığında, adamın delici bakışlarıyla göz göze geldi. Gözünü bile kırpmadan Dan’ı izliyordu adeta.

“ Karaciğer enzimleriniz yükselmiş, ayrıca yağlanmaya bakarak uzun süredir ve sıklıkla alkol tükettiğiniz anlaşılıyor. Sanırım risklerini biliyorsunuz, bilmiyorsanız detaylı biçimde açıklayabilirim, kısaca açıklamak gerekirse, karaciğerinizde problem var ve alkol bunu daha da kötü bir hale getiriyor. Bence  bırakın”

Dan bir an için deja vu yaşadığını zannetti.  Böyle olmasa da buna yakın şeyleri daha önce de duymuştu hem de doktorundan. Bu adam gerçekten deli miydi yoksa deha mı? Sadece yüzüne bakarak Dan ve doktorundan başkasının bilmediği bir sağlık sorununu pat diye yüzüne söyleyivermişti adam. Gerçekten normal olmadığı belliydi. Bu Dan’ı daha da sevindirdi.
“Muhteşem bir program olacak” aklından geçen tek şey buydu.

“Artık iş konuşalı mı ne dersiniz?” diyerek bir an önce konuya girme isteğini açıkça belli etmişti Dan.
“ iş mi? “ diye yanıtladı adam.

“Evet iş” dedi Dan ve ekledi “ Canlı yayında sizinle röportaj yapmak istiyorum. Aslında röportaj değil bir nevi reality Show, karşılığını alacağınız bir Show. Ancak sadece benim programıma çıkacağınızı ve benden başkası ile röportaj yapmayacağınızı ve sizinle birlikte bir dizi başka programlar yapacağımızı anlaşma altına almak istiyorum”

Çekmecesini açıp birkaç sayfadan oluşan sözleşmeyi adamın önüne attı. “ imzalayın ve hemen detayları konuşalım”

“imza?... Siz insanlar sözünüze sadık kalamadığınız için sürekli bir şeyleri imzalayıp duruyorsunuz. Tutamayacağınız sözleri vermemelisiniz. Verdiğiniz sözü tutarsanız böyle gereksiz şeylere gerek kalmaz. Sadece bu ve bunun gibi gereksiz şeyleri imzalamak için yılda kaç ağaç kestiğinizi bilseniz sanırım bundan vaz geçerdiniz. Ama sanmıyorum. Ağaçları umursuyor olsanız ahşap bir masanın ardında oturuyor olmazdınız”

Bu ukala ve kibirli laf kalabalığı sinirlerini bozsa da adamı avcunun içine alana kadar görmezden gelmeyi yeğleyecekti.

Çevrimdışı duhan

  • **
  • 284
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: "ŞEY" ile görüşme
« Yanıtla #4 : 10 Ekim 2013, 17:12:26 »
……
3…2…1…. Sendeyiz Dan!!....

       -İyi akşamlar millet… Yeni ve çok acayip bir bölümle karşınızdayım bu akşam. İlklerin televizyoncusu olmak kolay değil, sizler için ne zorluklara katlandığımı bilseniz, adıma yardım kampanyaları düzenleyip benim için oturup ağlardınız…

Stüdyoda bolca bulunan alkış başlatıcılar hemen işe koyulunca stüdyo bir anda alkış sesleriyle doluvermişti. Şakşakçılar olmasa belki kimse alkışlamazdı bu bayat lafları. Alkış tufanı dindiğinde, konuk sandalyesinde oturan adamı seyircilere taktim etti Dan;

      -işte tüm dünyada bir anda fenomen haline gelen….

Bir an için duraksadı, adamın ismini bile bilmiyordu, görüşmelerde sormak aklına bile gelmemişti.
      -Evet dostum sana nasıl hitap etmemiz gerekiyor, sanırım bir ismin vardır….
Adam ifadesiz suratıyla, farketmez anlamında başını salladı ve ;

      - Geldiğim yerde isme ihtiyaç duymayız. Siz istediğiniz şekilde hitap edebilirsiniz… Sizden olmayanlara ne diyordunuz? Uzaylı..? Yaratık…?  Şey…?

Dan çok enerjik bir adamdı. Sürekli tribünlere oynadığı için karşısındakini ezmeye çalışan bir tarzı vardı.

       -O zaman sana ŞEY diyelim ne dersin?” sesinde yine o alaycı ton vardı.
Dan masasına yerleşip, önündeki tablete göz gezdirdi. İzleyicilerden yağmur gibi soru ve yorum geliyordu.

       -Ben soracağım sen cevap vereceksin, seyircilerimizden de soru alacağız, seni sorguya çekiyoruz adamım”  stüdyodan sitcomlarda ki gülme efektlerini anımsatan bir ses yükselmişti.

       -ilk sorumuz bir izleyicimizden gelsin” diyerek boğazını temizledi Dan ve ekledi,

     -Videoda uzaydan geldiğini iddia ediyorsun hangi gezegenden geldiğini merak ediyormuş. Bir ikincisi de, uzay gemini nereye park ettiğini soruyor ve ekliyor, umarım zenci mahallesine bırakmamışsındır, eğer oraya bıraktıysan dönüş için otostop çekmen gerekecek.

Stüdyo da kahkaha tufanı koptu yine.

Donuk yüzlü adam sakin görünüyordu. Aslında başka türlü göründüğüne kimse şahit olmamıştı şu ana dek. Sanki canlı değildi. Bal mumundan yapılmış gibi mat bir ifadesi vardı. Robot gibi de denilebilirdi. Kahkahalar azalarak bitince tüm stüdyoyu hızlıca süzdü ve konuşmaya başladı.

      -Teknolojik gelişim hızınıza bakarak konuşacak olursam önümüzdeki 300 yıl boyunca geldiğim gezegeni size gösterebilecek bir teleskobunuz olmayacak. Sadece çok uzak olduğunu söyleyebilirim. Siz sormadan ismini de belirteyim – sizin dilinize çevirebileceğim bir ismi yok- biz isim kullanmayız, buna ihtiyacımız yok. Belli işaretlerle oluşturulmuş bir alfabe ve dilimiz yok. Daha önce de belirttiğim gibi konuşarak irtibat sağlamıyoruz.

Çok ciddi görünen bu adamın ifadeleri stüdyoyu arı kovanına çevirmişti adeta. İnanalar, inanmayanlar, dalga geçenler… hepsi uğultuya ortak oluyordu. Dan uğultunun geçip seyircinin susmasını bekledi müdahale etmeden.

Biraz sonra sessizlik sağlandığında, Dan tekrar konuştu;

         -Konuşmuyoruz dedin yanlış anlamadıysam, nasıl haberleşiyorsunuz peki? Güvercin falan mı??
Yine bir kahkaha tufanı ve ardından gelen sessizlik.

Adam istifini bozmamıştı yine.
       -Sizin deyiminizle telepati kuruyoruz. Ama daha karmaşık bir şekli var. İletişim kurmak istediğimiz kişiye zihin yoluyla bağlanıp düşüncelerini okuyoruz diyebilirim sade biçimiyle.
Dan yine alaycı bir biçimde hemen lafa atıldı ;

       -Sanırım bluetoth dan bahsediyorsun. Evet biz de kullanıyoruz, birbirimize çıplak resimlerimizi gönderirken.

Yine bir kahkaha tufanı. Bu sefer ıslık ve böğürtüler de doldurmuştu stüdyoyu. Dan ın özgüveni gittikçe artıyordu. Seyircinin keyfini yerinde görmek o nu doğru yolda olduğuna çabucak ikna etmişti.

       -İnsani ihtiyaçlar hissetmiyoruz. Açlık, susuzluk, acı , şehvet ve diğer tüm insanı hisleri barındırmıyoruz. Sizi zayıf yapan da bu hisler zaten. Mantığınızı bloke edip aptalca kararlar vermenize neden oluyorlar.

Bu cüret tüm stüdyoyu bir anda ayağa kaldırdı. Canlı kanlı bi insan insanlara hakaret ediyordu. Aslında stüdyodakiler üzerine alınmıştı denilebilir. Adamı köşeye sıkıştırıp dalga geçtiklerini düşünürken böyle bir cevap onları kızdırmıştı. Gürültü azalarak bittiğinde seyircilerden biri ısrarlı biçimde el kaldırıyordu. Dan, seyirciye kayıtsız kalmadı ve ;

      -Evet bayım… Bir soru da stüdyodan alalım.
      -Herkese merhaba. Ben bu adama sormak istiyorum, konuşma ihtiyacı hissetmeyen biri İngilizceyi nasıl bu kadar düzgün ve aksansız konuşabiliyor? Hangi dil okuluna gittiyse adresini istiyorum yarın gidip kayıt olacağım.

Ufak çaplı bir kahkaha tuhafının ardından sessizlik olmasını beklemeden koltuğunu seyircilere doğru döndüren adam konuşmaya başladı. Ancak garip olan konuştuğu dil, uzak doğu dillerinden biriydi, en azından çağrışım yapıyordu. Bir müddet sonra Arapça, Almanca, Fransızca, Felemenkçe ve Rusça olarak devam etti adam konuşmasına. Herkes hayretler içerisinde, çok akıcı biçimde, değişik bir çok dili  konuşabilen bu adama baka kalmıştı. Adam sustuğunda, stüdyo yine arı kovanına dönmüştü. Uğultu bu sefer çok yüksekti ve herkes yanındakine az önce şahit olduğu şeyin açıklamasını sorar gibiydi. Yılların kurt televizyoncusu, izleyicinin tekrar programa odaklanması için yüksek perdeden konuşmaya girdi. Bu arada kanalın telefonları kilitlenmişti. Yayını izleyenler kanalı telefon yağmuruna tutmuş, adamın söylediklerinin gerçekten anlamlı mı yoksa rastgele seçilmiş kelimeler mi olduğunu soruyordu. Dan kulaklığından sürekli reji ile bağlantı halindeydi ve gür bir sesle seslendi.

       -Lütfen sessizlik. Bu şaşırtıcı olayı çözümlemek için arkadaşlarımız çalışıyor. Kayıt içerde tekrar izleniyor. Bu olayı açıklığa kavuşturacağız. Bu arkadaş bir sahtekar mı yoksa gerçekten tüm bu dilleri konuşabiliyor mu anlayacağız ancak bize yardımcı olmanızı isteyeceğim. Aranızda, Fransızca, Almanca, Rusça vs vs…. bu dilleri bilenler varsa lütfen şimdi buraya gelsin ve kayıtları arkadaşlarımızla birlikte izlesin. En çabuk bu şekilde açıklığa kavuşturabiliriz.

Cümlesi biter bitmez on kadar kişi oturdukları yerden kalkıp sahneye doğru geldi. Kimisi Almanca, kimisi Fransızca, kimisi Rusça bildiğini söylüyordu.

Çevrimdışı grikunduz

  • **
  • 368
  • Rom: 6
  • Est solarus oth mithas
    • Profili Görüntüle
    • HayalGezer
Ynt: "ŞEY" ile görüşme
« Yanıtla #5 : 12 Ekim 2013, 18:13:50 »
Enteresan bir hikaye şekillenmekte. Etkilenmedim desem yalan olur. Uzaylı ya da dışarlıklı diye de tanımlanabilecek bu karakterimizin halleri biraz tanıdık olsa da(Konuşarak iletişim kurmuyoruz, siz insanlar zayıfsınız falan) hikayesi oldukça farklı duruyor. Dışarıdan gelen birinin gözünden insanlığı incelemek çok zevkli olacak gibi geliyor bana.

Çevrimdışı BerkeB

  • ***
  • 494
  • Rom: 7
  • Onu bulan herşey'i bulur
    • Profili Görüntüle
Ynt: "ŞEY" ile görüşme
« Yanıtla #6 : 12 Ekim 2013, 20:20:08 »
Bana yazar puanı verme hakkı verin yada biri yazar puanı versin arkadaş bu ne ya O_O. Adam yazıyor...
Bakmayın şiir yazdığıma romantik değilim :).

Çevrimdışı duhan

  • **
  • 284
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: "ŞEY" ile görüşme
« Yanıtla #7 : 14 Ekim 2013, 13:12:16 »
teşekkürler grikunduz ve BerkeB . tam da kendi kendime yazıp durduğumu düşünmeye başlamıştım ki yorumlarınız geldi. sanırım kayıp rıhtımın en büyük sorunu yorum eksikliği 100 kere görüntülenen bir hikayeye kimsenin yorum yapmaması insanların şevkini kırıyor. okuduğum her hikayeye iki kelime de olsa yorum yazmya dikkat ediyorum ama sanırım herkes böyle değil. yüzlerce hikaye varki 200- 300 kez görüntülenmiş olmasına rağmen tek bir yorum yok. can sıkıcı bir durum bu.

hikayeye gelirsek, bittiğinde neler olacağını kestimek biraz zor. beyin fırtınası yaratmak istiyorum, insanlara acaba dedirtebilirsem ne mutlu bana. bekleyip görelim :)

Çevrimdışı duhan

  • **
  • 284
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: "ŞEY" ile görüşme
« Yanıtla #8 : 14 Ekim 2013, 14:26:15 »
Dan biraz endişeli görünüyordu. Adamın uzaylı olması ihtimali keyfini kaçırıyordu. Dan sadece bu adamın yakaladığı popülariteyi kullanıp, kendine rant sağlamakla ilgileniyordu çünkü. Gafil avlanmak fikri hiç hoşuna gitmemişti. Üstelik kontrolü ele alamazsa, insanlarda  bunun önceden ayarlanmış bir tiyatro olduğu kanısı oluşabilirdi ve bu Dan için felaket senaryolarının en kötüsüydü. Uzaylının stüdyodaki insanları kızarmış piliç haline getirmesi bile daha korkunç olamazdı.

Sürpriz yaşamamak için kontrolü derhal el alma zamanı gelmişti onun için.

     -Evet sayın konuklar, şimdi bu durumu açıklığa kavuşturalım. Aranızdan seçtiğimiz arkadaşları arkaya gönderip hepsine ayrı ayrı çeviri yaptıracağız. Bu arkadaşlar birbirinden habersiz olacaklar, sonra onları buraya alıp çevirileri okutacağız. Şimdi kısa bir ara veriyoruz…

10 dakika kadar sonra, çevirmenler stüdyoda hazır halde beklerken, Dan, arayı değerlendirip bir kadeh viskiyi yuvarlamış, makyajını tazeletmiş, bir iki telefon görüşmesi yapmış ve geri dönmüştü. Klasik alkış seremonisinden sonra ;

     -Evet şimdi bakalım neyimiz var.
Yan yana dizilmiş  5 adamdan ikinci sırada duranı yanına çağırıp, hangi dilde ne dediğini söylemesini istedi.

Adam, çeviriyi kağıda yazmıştı ve stüdyoya doğru çevirip bekledi. Kameralar çeşitli açıdan zoom yapıp hem tv karşısında izleyenlere hem de, sütdüyodaki dev ekrana kağıdı net biçimde gösteriyordu.
Kağıdın üstünde;Dilin rusça olduğu yazılıydı. Hemen altında da çevirisi ;

     “ Kibriniz, mantığınızdan daha büyük. Çok yakında öleceksiniz ve kibriniz size yardımcı olmayacak”

Homurtular, kızgın bağırışlar hatta hakaretler duyuluyordu stüdyoda. Dan hemen elleriyle işaret ederek sessizliği sağladı. Adamlardan en sondakini yanına çağırdı. Bu adam da aynı şeyi yapıp kağıdı çevirdi.

       Felemenkçe ; “Büyük kibir sahibi olmak, yaklaşan ölümden sizi kurtarmayacak…”

Stüdyo yine aynı tepkileri verirken Dan, diğer çevirmenleri de tek tek yanına çağırıp aynı şeyi yaptırdı. Hepsi benzer manaya gelen şeyler yazmışlardı kağıtlara.  Dan şaşkındı, kontrolden çıkmaya başlayan stüdyoya doğru dönüp yüksek sesle sakin olmalarını istedi. Elindekileri oturan adama fırlatmaya çalışan birkaç seyirci güvenlik tarafından dışarı çıkartıldı, uğultu azalarak bitti ve Dan konuşmasına devam etti ;

      -Görüyoruz ki bütün bu dilleri konuşabiliyorsun yada hepsinden birer cümle ezberleyip geldin. Sana tavsiyem insanları tahrik etmemen. Onlara hakaret ediyorsun gibi düşünüyorum. Ne dersin buna bir son verecek misin?

      -Gerçekleri duymaya cesaretiniz hiç olmadı. Genel itibariyle gerçeğe değil, inanmak istediğinize inanmak gibi bir sorununuz var. Bu yüzden pek çok gerçek yalan, pek çok yalan da gerçektir. Size hakaret etmediğime eminim. Sadece uyardım.

Dan kendi kontrolünü kaybetmekten korkmaya başlamıştı.  Her ne kadar deneyimli bir televizyoncu olsa da , programlarının tarzı bu olmamıştı hiçbir zaman. Hep önceden yazılıp çizilmiş tiyatroları sunardı. Onlarca dam herşeyi ayarlar o sadece sunardı. Böyle doğaçlama bir programda olabilecekler ön görülemezdi ve Dan sürpriz kaldıramayan biriydi.

Dan konuyu toplamak adına adama sorular sormaya ve dağılan dikkatleri adama odaklamayı düşündü. Seri halde sorulacak birkaç soru ile izleyicinin algısını değiştirip adamı linç edilmesi gereken biri halinden çıkartmayı umuyordu.

      -Yanılmıyorsam az önce öleceğimizden bahsettin. Bunula neyi kastettin? Dünya yok mu olacak yada uzaylı istilası gibi bir şey mi?

Aslında soru çok fazla Hollywood variydi. Film senaryolarından bahsediyor gibiydi ve insanların büyük çoğunluğu bunları gerçekçi, dahası olabilir görmüyordu. Sadece konuyu dağıtmamak için sorduğu öylesine bir soruydu. Adam cevap vermekten kaçınıyor gibi görünmüyordu. hErşete sükûnet içinde gayet ciddi cevap vermişti şimdiye kadar, bu soruları istediği belli gibiydi.

      -Hepiniz öleceksiniz. Dünya da yok olacak. Ama bunun ne şekilde olacağını bilmem mümkün değil.  Uzaylı olduğumu söyledim ama geleceği bilmek gibi bir yeteneğim yok. Dünyanın yok olacağını siz de biliyorsunuz değil mi? Bunun için geleceği bilmeye gerek yok. Peki insanların bir gün öleceğini ? Bu da mutlak bir gerçek öyle değil mi? Yaşamın başlangıcı olduğu gibi bir sonu da var. Her gün birileri doğuyor ve birileri ölüyor. Ve ben size bunu söylediğimde tehdit gibi algılayıp tepki gösteriyorsunuz. Şu an seyircilerinizin arasında duran 3 kişi ciddi biçimde bana saldırıp zarar vermeyi düşünüyor. Yine seyircilerinizin arasında bulunan 23 kişi bana saldırmayı düşündü ama şu an düşünmüyorlar. Ve stüdyodan çıkarttığınız kişilerden birisi şu an bina dışında programın bitmesini ve dışarı çıkmamı bekliyor. Karşıda bulunan parkın, sağ tarafında, 3. Ağacın altındaki bankta oturuyor ve oldukça sinirli. Aslında sinirli değil, tüm beyni egosunun kontrolü altında ve mantığı devre dışı. Kapıdan çıkarken kalabalığın arasından üzerime atlayıp taşla kafama vurmayı planlıyor. Ölüp ölmeyeceğimi bilemiyor ama bunu yapmak için kararlı. Hatta taşı bile hazır. Şu an yanı başında bankın üzerinde duruyor.

Dan bu kadarını beklemediği için kahkahasına engel olamadı. Seyirciler de gülüyordu, adam iyice zıvanadan çıkmış görünüyordu. Kahkahasını güç bela bastıran Dan, adama;

      -Şimdi de geleceği gördüğünü mü söylüyorsun ? Az önce geleceği bilmenin imkansız olduğunu söylememiş miydin? Demek adam seni öldürme planları yapıyor… Çok afedersin ama sanırım bu biraz fazla oldu. Şimdi tarif ettiğin yere gitsek adamı orada bulur muyuz? Bize el sallar mı peki?

      -Geleceği gördüğümü söylemedim. Size geleceği tarif de etmedim. Sadece yaşanmış düşünmüşlükleri ve geleceğe dair düşünmüşlükleri görebildiğimi söyledim.
 
      -Kusura bakma ama dediklerinden bir şey anlamam gerekiyorsa eğer şunu anladım ; sen gerçekten çılgınsın dostum. Gerçekten…

     -Aslında deli demek istemiştin. Daha doğrusu düşünmüştün ama çılgın kelimesini kullanmayı tercih ettin. Tüm bunlar beyninde saniyenin binde biri bir zaman diliminde tasarlandı.
Dan için bir şok demek daha oldu bu. Adam aynen aklından geçeni söylemişti. O na deli demek istemişti ama ağır kaçacağını düşünerek çılgın demeyi tercih etmişti. Adam bunu nasıl bilmişti peki? Tahmin edilebilir bir durum muydu bu yoksa bu adam gerçekten dahi bir deli miydi? Bozuntuya vermeden devam etti ;

      -Adamı gidip çeksek diyorum, rejiden rica edelim, canlı yayın kameralarından birini karşıdaki parka yollayabilir miyiz? Katil adayımızı görelim bakalım, taşla birlikte o bankta mı hala?

Adam sakin biçimde ;

      -Hala orada sağdan 3. Ağacın altındaki bankta. Taşı bankın altına sakladı. Bankta oturan bir adamın yanında kocaman bir taşın durmasının, gelip geçenler tarafından garip karşılanacağını düşünüp dikkat çekmesin diye bankın altına koydu. Birini öldürüp hapse girmenin normal birşey mi olduğunu düşünmek yerine, insanların yanından geçerken, onu bir taşla otururken gördüklerinde onun normal olmadığını düşüneceklerini hesapladı. İşte size anlatmak istediğim şey bu. Siz insanlar kendi içinizde binlerce parçasınız. İçinizde sizden binlercesi var. Ve siz onları birleştirip tek bir merkezden yönetmeyi beceremediğiniz için hala yaşamın nasıl başladığını tartışıyorsunuz.

Çevrimdışı BerkeB

  • ***
  • 494
  • Rom: 7
  • Onu bulan herşey'i bulur
    • Profili Görüntüle
Ynt: "ŞEY" ile görüşme
« Yanıtla #9 : 14 Ekim 2013, 15:58:00 »
Forumun ağır toplarının hala bu konuya yorum yapmamasına şaşırıyorum. Akıcı bir dille yazılmış gayet güzel ilerleyen yaratıcı bir kurgu görüyorum. Ya benim gözler bozuk yada bu aralar bizim ağır toplar fazla meşgul.
Bakmayın şiir yazdığıma romantik değilim :).

Çevrimdışı

  • ***
  • 581
  • Rom: 47
  • Hayvan Yemeyelim!
    • Profili Görüntüle
    • http://bulentozgun.blogspot.com/
Ynt: "ŞEY" ile görüşme
« Yanıtla #10 : 15 Ekim 2013, 08:48:26 »
Bilindik bir konu, çok işlendi daha evvel ama yine de merakla okudum. İyi bir kurgu olup olmadığını öykü bittiğinde göreceğiz. En başta öykünün yabancı isimlerle muhtemelen yabancı bir ortamda geçmesi beni rahatsız etti; artık sıkıldım Amerikanvari ifadelerden. Yazmaya hevesli arkadaşlarımız neden çoğunlukla Amerikalılara özeniyorlar anlamış değilim. Bu öykü, pekâlâ, Türkiye topraklarında da geçebilirdi, baş kişinin adı Dan olunca daha mı havalı oluyor? Öykü bilindik olunca okur farklı bir söyleyiş arıyor, maalesef o da yok. Olayları merak ediyoruz, dil de rahatsız etmiyor; ama o kadar, zengin bir anlatım göremedim. Öyküde yanlış yazılmış bir çok sözcük var, kesme işareti yerine boşluk var, noktalama işaretlerinden önce de boşluk var vs. Aceleyle yazılmış olabilir ama okura saygı sebebiyle, öykü gözden geçirilip bu yanlışların düzeltilmesi gerekirdi.
Yine de merakla okudum, devamını da okuyacağım, umarım devamında bir söyleyiş güzelliği ararsınız.

Çevrimdışı duhan

  • **
  • 284
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: "ŞEY" ile görüşme
« Yanıtla #11 : 17 Ekim 2013, 10:51:41 »
sevgili bülend yorumun daha doğrusu eleştirin için teşekkür ederim.
öykünün yabanacı bir ortamda yabancı kişiler arasında geçmesi seni rahatsız etmi olabilir ama bunu havalı olsun diye yaptığım kanısına varman senin yazıyı okumaya başlarken ön yargılı olduğun anlamına geliyor malesef. konu çok işledi artık bırakalım dememiz mi gerekiyor? tarih hususunda kitaplar yazıldı, filmler çekildi artık çekmeyin yazmayın diyebiliyor musun? yada başka bir edebiyat dalında? aradığın yenilik nedir bilemiyorum, yenilik vaad ettiğimi de söylemedim zaten. kayıp rıhtım kendi halinde yazarların buluştuğu bir yer. fikirlerini başkalarına artarmakta kullandıkları amatör bir site. yenilik ve çok sağlam bir kurgu görmek istersen bu işin profesyonel yapıldığı bir çok ortam var oralarda vakit geçirebilirsin.

zengin bir anlatım için ne yapmak lazım? stüdyo ortamında geçen bir reality show un tasvirinde tek tek dekorları falan mı tasvir etmeliyim? yada sunucunun alnında biriken kaç ter damlası var onu mu saymalıyım bilemiyorum.

ameriakn özentiliği diye bir durum söz konusu değil. sen kovboy hiakyesini yozgat da canlandırırsan sanırım pek hoş olmaz. herşeyin ait olduğu bir kültür var. şahsen bir uzaylı ile reha muhtar'ın söyleşi yapması benim hoşuma gitmez. gitmediği için de seçimimi bu yönde yaptım. eleştirirken kelimelerini seçerek eleştiride bulunursan daha faydalı olabilirsin. fırça atar gibi eleştiri yapmanın kimseye faydası yok. umarım aradığını bulursun hikayede. bulamazsan da yapacak bişeyim yok, sipariş üzerine yazmadım çünkü. rezalet birşey de çıkabillir ortaya. kim bilir?

Çevrimdışı ülfet

  • **
  • 184
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: "ŞEY" ile görüşme
« Yanıtla #12 : 17 Ekim 2013, 12:52:35 »
Kayıp rıhtıma çoktandır girip hikaye okumadım. Uzun bir aradan sonra okurken, hatta bu hikayenin amatör kalemlerden çıktığını bilmek beni çok heyecanlandırdı. Hikayenin iyi bir akıcılığı var. Olayların yabancı kültürde geçmesi bence normal. Hikayeyi bana Türk isimleriyle verseydin ben çok komik bulur ve okumazdım sanırım. Çünkü; ahmet mehmet hüsamettin ve uzaylı kardeşimi aynı karede düşünemiyorum. Temel fıkraları gibi geliyor bana. Evet hikayede alışılagelmişlik, herkesin işlediği konular işlenmiş olabilir. Ama bilim kurgu hikayesi deyince aklıma uzay geliyor. Arkadaşın oturupta kendi uzaylarını oluşturmasını beklemek saçma. Burada hayal güçlerimizi yarıştırmıyoruz. Sadece okumak, üretmek ve keyif almak için buradayız. En azından ben bunun için buradayım. :)

Kalemine sağlık duhan devamını merakla bekliyorum.
Azrail yorulma kanka intihar edicem...

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: "ŞEY" ile görüşme
« Yanıtla #13 : 17 Ekim 2013, 13:34:10 »
Selamlar,

Ben de severek ve sonrasını merak ederek okudum, okumaya devam edeceğim. Uzaydan gelen bilinmez insansı biçimlere sahip olan gizemli kişi algısı her zaman ilgi çekicidir zaten, biraz da kalem oynatabilme yeteneğiniz varsa okuyucuyu kazanırsınız. Ki siz bunu fazlasıyla yapmışsınız :)

Yalnız, cümleler hatalarla dolu. Hikâyenizi yayınlamadan ikinci kez okuduğunuzu düşünüyorum ama özellikle Bülent Bey’in de belirttiği hususlara dikkat etmenizde yarar var. Zira merak unsuru üst düzeyde olsa da, bu tür hatalar okuma hızını ciddi ölçüde etkiliyor ve bu nedenle okuyucudaki takip ve ilgi durumu azalıyor. Microsoft Word ile yazıyorsanız, bu bahsi geçen hataları otomatik olarak gösterecektir zaten, böylece öykünün biçim ve yapısı çok daha düzenli duracaktır.

Son olarak şunu söylemek istiyorum. Kayıp Rıhtım’ın bu kategoriyle ilgili en büyük sorununun yorum eksikliği olduğunu dile getirmişsiniz bir önceki mesajlarınızda ve bu durumun şevk kırıcı olduğunu belirtmişsiniz. Fakat sonrasında gelen bir eleştiriye neredeyse “Sen kim oluyorsun da benim yazdığım öyküye bu tür bir yorum yapma haddinde bulunuyorsun?” gibi cevap vermişsiniz. Sizce doğru mu bu şimdi? :) Bülent Bey’in diğer öykülere ve yazılara yaptığı yorumlara da göz atabilirsiniz, size karşı bir art niyet ile bu yorumu yazmamış olduğunu göreceksiniz. Yorum yok diye söyleniyoruz ama gelen yorumları da beğenmiyoruz ve üstüne kırıcı bir mesaj yazıyoruz. Bu ve benzer cevaplarını gören üyeler de sadece öyküleri okumakla kalıyor. Nihayetinde ortaya birbirini tetikleyen bir kısır döngü çıkıyor.

Her şeyden önce dil ve üslubumuza dikkat etmemiz gerektiği kanaatindeyim. İnanın bu sayede kaleme aldığınız öykü çok daha iyi ve okunaklı bir kıvama gelecektir.

Ellerinize sağlık, devamını da merakla bekliyorum.
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı

  • ***
  • 581
  • Rom: 47
  • Hayvan Yemeyelim!
    • Profili Görüntüle
    • http://bulentozgun.blogspot.com/
Ynt: "ŞEY" ile görüşme
« Yanıtla #14 : 18 Ekim 2013, 08:13:04 »
duhan'a:
magicalbronze, size layıkıyla cevap vermiş zaten, kendisine teşekkür ediyorum. Keşke "yorumum daha doğrusu eleştirim" için teşekkür etmeseydiniz, hem eleştiriyi beğenmeyip, sinirlenip hem de teşekkür etmeniz samimiyetinizi zedelemiş. Neyse, siz istiyorsunuz ki öykülerinizi beğendiğimizde övelim beğenmediğimizde susalım. Bu size ne fayda sağlayacak, bilmiyorum.
Yenilik ve sağlam bir kurgu görmem için başka yere gitmeme gerek yok, buradaki bir çok yazar bunu yapabiliyor zaten. Dahası madem bilindik bir konu işliyorsunuz, bunu başka bir anlatım biçimi kullanarak "yeni" yapabilirsiniz. Benim eleştirdiğim nokta, Hollywood'un oluşturduğu uzaylı mitini birebir kullanmanın mantıklı; onu yerelleştirmenin mantıksız olduğunu savunmanız. Bizler Bilim-Kurgu'yu yahut Fantastik Kurgu'yu yerel bir zemine, yerel olmasa da en azından Hollywood zemininden başka bir yere taşırsak, hep aynı şeyleri gevelemekten kurtuluruz diye düşünüyorum. Zengin anlatımın sadece ayrıntıları vermekten geçtiğini savunuyorsanız benim söyleyecek bir şeyim kalmıyor.

Bir de "sen"li konuşma tarzınızı değiştirmenizi temenni ederim, bana "siz" diye hitap etmenizi yeğ tutarım.

Umarım öykünüzdeki uzaylının dediklerini dikkate alırsınız, çünkü:
 “Kibriniz, mantığınızdan daha büyük.”
Bu kibir sizi öldürmeyecek belki ama yazarken gelişmenizi engelleyecek, sözcüklerinizi kısırlaştıracak.
Kalın selametle, bundan sonra da öykülerinizi okuyacağım ve sadece beğendiğimde "yorum" yazacağım.