Umarım doğru yerde paylaşıyorumdur bunu arkadaşlar. Yazılarımın tamamı bana aittir.
Sevgilisinin, horlamasına artık dayanamadığını söyleyip onu terk etmesinden sonra tıbbi yardım almaya karar vermişti. Ertesi güne doktor için randevu alırken aklına bir fikir geldi; o gece uyurken kendi sesini kaydedip, horlamasının gerçekten de bir insanın ondan ayrılmasını isteyecek kadar kötü olup olmadığını görecekti. Ses kayıt cihazını kurduktan sonra yatağına girdi, çok geçmeden uykuya dalmıştı.
Ertesi sabah uyandığında ilk iş kayıt cihazını kapatıp ses dosyasını bilgisayarına atmak oldu. Dizüstü bilgisayarını mutfak tezgahına yerleştirdi, arka planda kendi horlamasını dinleyerek tavaya birkaç yumurta attı. Kızgın yağda patlayan su kabarcıklarının öfkeli seslerine rağmen horlama seslerini duyabiliyordu, gerçekten de horlaması gecenin sessizliğinin de etkisiyle adeta gök gürültüsü gibiydi.
Kahvaltısını yaparken, ses kaydının artık yarım saat kadar ilerlemiş olduğunu gördü. Kulaklarını tırmalayan horultularından kendi bile bıkmıştı. Durdur tuşuna basmak için fareye uzanırken birden beklemediği bir ses çıktı bilgisayarının hoparlöründen. Her gün istisnasız olarak günlük hayatının bir parçası olarak duyduğu, ancak kayıtta olması imkansız olan bir sesti. Belki kayıttan değil de, dışarıdan gelmiştir diye düşünerek birkaç saniye geri aldığında ise, tekrar duydu. Ses kesinlikle kayıttan geliyordu.
Duyduğu, yatak odasına ait kapının yavaşça açılırken çıkardığı hafif gıcırdama sesiydi.