Kayıt Ol

Açlık

Açlık
« : 14 Ocak 2014, 19:48:55 »
Arama kurtarma ekibinde helikopter pilotu olarak çalışmaya başlayalı birkaç yıl olmuştu. Üsleri, dağların ormanlarla adeta sarılı, karın ölümcül olduğu, kışın çetin ve acımasız geçtiği; dağcılık kazalarının, arabaların buzdan dolayı kayıp karda sıkışmalarının neredeyse günaşırı gerçekleştiği bir bölgedeydi.

Bir gün helikopterinde olağan devriye görevini yaparken, yavaşça kara gömülmeye başlamış bir uçak enkazı gördü. Bu bölgelerde bir uçak kazası gerçekleştiğinin haberini almışlardı daha önce, ancak arama çalışmaları sonuç vermemişti. Soğuk bir profesyonellikle telsizinden koordinatlarını üssüne belirtti, bir ekip gönderileceği cevabını aldıktan sonra prosedür gereği enkazın yakınlarına iniş yaptı ve ilk kontrolleri yapmak üzere metal parçalarına doğru yürümeye başladı.

Enkaza yaklaştıkça parçaların bir mağara veya bir sığınak gibi dizilmiş olduklarını gördü. Demek ki insanlar vardı burada, belki de hala canlı olabilirlerdi! Bu düşünce tam aklından geçiyordu ki metal yığınının arasından iki kişi koşarak çıktı dışarıya. Biri on beş, belki on altı yaşlarında genç bir oğlandı; diğeri ise muhtemelen annesi olduğunu düşündüğü, kucağında en fazla dört yaşında ufak kız çocuğu taşıyan orta yaşlı bir kadındı. Anne oğul mutluluktan olsa gerek, ağlıyorlardı. Pilotun uzaktan fark edemediği küçük kız ise dünyadan bihaber, uyuyordu. Üçünün de elbiseleri kurumuş kan içindeydi. İyice yaklaştıklarında ise dişlerinde, ellerinde, çenelerinde de kurumuş kan lekeleri olduğunu gördü.

Her ne kadar korkunç bir düşünce olsa da, daha önce böyle durumlarla maalesef karşılaşmıştı. Şehre uzak yerlerde gerçekleşen kazalarda, hele yılın bu zamanlarındaki gibi yiyecek bulmanın mümkün olmadığı koşullarda, uçak kazalarında canlı kalanların ölüleri yemekten başka ne seçenekleri olabilirdi ki?

Anne ve çocuklarını kısa bir süre sorguya çektikten ve başka kurtulanın olmadığından emin olduktan sonra helikoptere götürdü. Araca doğru yürüdükleri kısa yol süresince uçaklarının haftalar önce düştüğünü, bir süre erzaklarıyla idare ettikten sonra yiyecekleri bitince mecburen ölüleri çiğ çiğ, dişleriyle kopara kopara yemek zorunda kaldıklarını anlattı anne. Oğlan ağlıyordu, küçük kız hala mışıl mışıl uyuyordu.

Helikoptere binip havalandılar, üsse doğru yola çıkmışlardı. Bu esnada, olay yeri inceleme ve kurtarma ekipleri enkaza ulaşmış, bilgileri doğrulamak adına telsiz üzerinden helikopterle temasa geçmişlerdi.

“-Anne ve çocukları üsse naklediyorum. Onların haricinde kurtulan olmamış. Erzaklar haftalar önce tüketilip bitirilmiş, tamam.”

Olay yerindeki ekip arkadaşından bir süre yanıt gelmedi. Geldiğinde ise, sesinden kafasının karışık olduğu anlaşılıyordu.

“-Uçaktaki erzak stoklarını bulduk. Paketlerin hiçbiri açılmamış, konservelerin bir tanesi dahi yenmemiş. Kaza esnasında uçakta bulunan yolcuların biri bile düşüşten sağ kurtulamamış. Tekrar ediyorum, yiyecek stoklarına dokunulmamış bile. Tamam.”

Helikopterin sağır edici gürültüsünün arasından minik bir bedene ait öksürük sesi duydu.

Küçük kız uyanmıştı.

Annesine bir şey söylüyordu, sözlerini böylesine büyük bir gürültüde duymaktan çok, hissetti.

“-Anne, ben acıktım.”
"The woods are lovely, dark and deep,  
  But I have promises to keep,  
   And miles to go before I sleep,  
    And miles to go before I sleep."

Sentetik Distopya tüm kitap sitelerinde mevcuttur a dostlar. (Ayrıca, daginikoda.com'a bir bakın derim)

Çevrimdışı

  • ***
  • 581
  • Rom: 47
  • Hayvan Yemeyelim!
    • Profili Görüntüle
    • http://bulentozgun.blogspot.com/
Ynt: Açlık
« Yanıtla #1 : 14 Ocak 2014, 23:08:39 »
Çok güzel bir öykü ve yine çok iyi bir son. Gözümde tüm açıklığı ile canlanan görüntüler, kulaklarımda sesler. Ellerinize sağlık.

Sizin öykülerinizi okuyan birisi bunu kendisinin de kolaylıkla yapacağını düşünür. Kısacık öyküler, etkileyici son. Lakin sizin farkınız, o etkileyici son olarak görünen cümlelerin bir başlangıç cümlesi olması. Yani siz bize başlangıçları veriyorsunuz, geri kalan bizim zihnimizde canlanıyor. Okuyanın hayal gücü ne kadar kuvvetli ise öykünüz o kadar etkileyici oluyor. Tabi bunu söylerken sizin yazdıklarınızdan çok okuyucunun önemi var demiyorum. Siz öyle bir dünya kurup okuyucuyu öyle hızlı içine dahil ediyorsunuz ki okuyucu öyküyü bitirdikten sonra da zihninde onunla uğraşıyor.

Dili ve noktalama imlerini kullanışınızı da çok seviyorum ve saygı duyuyorum, forumda kimi arkadaşlar noktalama ve imlayı pek umursamıyorlar; sizin bu hassasiyetiniz saygıyı fazlasıyla hak ediyor.

Tekrar, tekrar ellerinize sağlık.

Ynt: Açlık
« Yanıtla #2 : 23 Ağustos 2014, 02:46:33 »
Çok güzel bir öykü ve yine çok iyi bir son. Gözümde tüm açıklığı ile canlanan görüntüler, kulaklarımda sesler. Ellerinize sağlık.

Sizin öykülerinizi okuyan birisi bunu kendisinin de kolaylıkla yapacağını düşünür. Kısacık öyküler, etkileyici son. Lakin sizin farkınız, o etkileyici son olarak görünen cümlelerin bir başlangıç cümlesi olması. Yani siz bize başlangıçları veriyorsunuz, geri kalan bizim zihnimizde canlanıyor. Okuyanın hayal gücü ne kadar kuvvetli ise öykünüz o kadar etkileyici oluyor. Tabi bunu söylerken sizin yazdıklarınızdan çok okuyucunun önemi var demiyorum. Siz öyle bir dünya kurup okuyucuyu öyle hızlı içine dahil ediyorsunuz ki okuyucu öyküyü bitirdikten sonra da zihninde onunla uğraşıyor.

Dili ve noktalama imlerini kullanışınızı da çok seviyorum ve saygı duyuyorum, forumda kimi arkadaşlar noktalama ve imlayı pek umursamıyorlar; sizin bu hassasiyetiniz saygıyı fazlasıyla hak ediyor.

Tekrar, tekrar ellerinize sağlık.

Çok çok geç verilen bir cevap, ve bir o kadar geç edilen bir teşekkürdür bu yazdığım efendim. Umarım kızmazsınız, zamansızca kaçmak zorunda kaldım bu forumdan. Şimdi kayıp zamanın telafisini yapmaya çalışıyorum. Güzel sözleriniz, düşünceleriniz, ve hikayemi okuyup fikir belirtmeye vakit ayırmanız benim için paha biçilemezdir. Güzel kalın!
"The woods are lovely, dark and deep,  
  But I have promises to keep,  
   And miles to go before I sleep,  
    And miles to go before I sleep."

Sentetik Distopya tüm kitap sitelerinde mevcuttur a dostlar. (Ayrıca, daginikoda.com'a bir bakın derim)

Çevrimdışı umutlu_kurgucu

  • *
  • 18
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Açlık
« Yanıtla #3 : 25 Ağustos 2014, 01:20:55 »
Merhaba.

Öykü bana biraz karışık geldi. Anlatmak istediğini tam anlatamıyor gibi... Yanlış anlamadıysam sanırım o ailenin uçak kazasıyla bir alakası yok ve yamyamlar. Eğer böyleyse bunun hakkında daha fazla ipucu olması gerekirdi. Yani düşündüğüm şeyin doğruluğundan emin olamadım.

Bir de heyecan öğesini eksik buldum.
"İyi anlatılmış bir hikaye, anlatılmaktan çok gösterilmiş bir hikayedir." derler.
Görmemiz gereken yerler hızlı hızlı anlatılarak geçiliyor bence...

Aslında daha önceden gerekli ipucu verilse sonu güzel bir son olacakmış. Ama bu haliyle bitmemiş izlenimi uyandırıyor.

İmzanızdan da cesaret alarak çok fazla olumsuz yorumda bulunmuş oldum.  ;D Herkes benim gibi düşünmeyebilir tabi...  :)

Ynt: Açlık
« Yanıtla #4 : 11 Eylül 2014, 15:27:16 »
Merhaba.

Öykü bana biraz karışık geldi. Anlatmak istediğini tam anlatamıyor gibi... Yanlış anlamadıysam sanırım o ailenin uçak kazasıyla bir alakası yok ve yamyamlar. Eğer böyleyse bunun hakkında daha fazla ipucu olması gerekirdi. Yani düşündüğüm şeyin doğruluğundan emin olamadım.

Bir de heyecan öğesini eksik buldum.
"İyi anlatılmış bir hikaye, anlatılmaktan çok gösterilmiş bir hikayedir." derler.
Görmemiz gereken yerler hızlı hızlı anlatılarak geçiliyor bence...

Aslında daha önceden gerekli ipucu verilse sonu güzel bir son olacakmış. Ama bu haliyle bitmemiş izlenimi uyandırıyor.

İmzanızdan da cesaret alarak çok fazla olumsuz yorumda bulunmuş oldum.  ;D Herkes benim gibi düşünmeyebilir tabi...  :)

Merhaba umutlu kurgucu.

Aslında hikayelerimin bitmemiş izlenimi uyandırmalarının sebebi, bitmemiş olmalarıdır. Bitirmeyi sevmiyorum. Ben kimim ki size dikte edeyim hayal dünyanızı? Ben sadece size kuralları sunuyorum, gerisi size ait. :)

Ciddiyetsizlik bir yana;

Hikayedeki görselliğin, betimlemenin neredeyse yok denecek kadar az olduğunu görüyorum, haklısınız. Tercihim bu şekilde yazmaktır aslında, görselliğe güvenmemeyi seçiyorum. Ancak bu bir eksikse daha fazla yer vermem gerekebilir, bunu bana aktardığınız için teşekkür ederim.

"İyi anlatılmış bir hikaye, anlatılmaktan çok gösterilmiş bir hikayedir."...
Güzel ve doğru bir sözdür. Ancak bir yandan da psikolojik öğeler de vardır, ve bizi gerçekten korkutan şeyler somut şeyler midir, soyut şeyler midir? Bir hissi, bir düşünceyi, paranoyayı nasıl gösterebiliriz? Bunun üzerine düşüneceğim.

Daha az karışık yazmaya çalışacağım. (Amacım kafa karıştırmak olmadığı sürece tabii :P)

Teşekkür ederim. Umutlu kalın!
"The woods are lovely, dark and deep,  
  But I have promises to keep,  
   And miles to go before I sleep,  
    And miles to go before I sleep."

Sentetik Distopya tüm kitap sitelerinde mevcuttur a dostlar. (Ayrıca, daginikoda.com'a bir bakın derim)