Kayıt Ol

Ütopya Simülasyonları - Zombi Simülasyonu 1

Çevrimdışı M.K.Immortal

  • **
  • 290
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ütopya Simülasyonları - Zombi Simülasyonu 1
« : 22 Ocak 2014, 12:32:43 »
     “Mermim bitti Brian!”

     Brian sıkıca tuttuğu silahın namlusunu, üzerine doğru gelen yaratıklara rastgele doğrultup ateş ederken Scott’ın söylediklerini duymamıştı. O an için tek derdi, kısılıp kaldıkları marketten dışarıya bir çıkış yolu bulmaktı.

     “Lanet olsun Brian, bana bir şarjör at!”

     Baretta’sındaki mermilerin tamamını bonkörce harcadığında, sadece dört tane zombiyi yere serebilmişti. Yirmiden fazla olan sayıları gittikçe artan bu yaratıkların hareketleri hantaldı ama yavaş ve emin adımlarla kurbanlarına doğru ilerliyorlardı.

     Brian, elini kemerine attığında iki şarjör mermisi kaldığını öğrenmenin sonucunda, “hassiktir” lafını istemsizce söylemişti. Yiyecek stoklarını doldurmak için çıktıkları bu tehlikeli yolda, yiyecekten daha kıymetli olan mermilerinin neredeyse tümünü harcamışlardı. Hatta birkaç dakika önce William’ın ölümünü izlemişti. Mavi kana dönüşüp yok olduğunda, sonunun tıpkı onunki gibi olmasını istemediğini fark etti. İki haftadır bu yaşam savaşını veriyordu ve bütün emeklerinin bir zombinin dişleri arasına girip çiğnenmesine razı gelemezdi.
 
     Silahını tekrar doldurup marketin en uç köşesine doğru koştular. Brian, Hanry ve Scott, sekiz kişilik grupta geriye kalan son kişilerdi. Grubu tekrar toplamak zor olsa da imkansız değildi. Asıl sorun, ölmemekti.

     “Baltaya geçiyorum” dedi Brian, diğerlerine bakarak.

     “Saçmalama!” diye karşı çıkan yine Scott olmuştu. “Lanet mermiler öldükten sonra bir işe yaramayacak. Yakın dövüş silahlarıyla bu kadar çok sayıda zombiyi püskürtemeyiz. Silahını kullan.”

     “Buradan çıksak bile dışarıda silaha ihtiyacımız olacak. Zipper Çetesi üyelerini unuttun galiba! Bizi buraya kadar takip ettiler, biliyorsun.”

     Zipper Çetesi, diğer yaşayanları öldürüp eşyalarını yağmalayarak hayatta kalan, tüm insanların uzakta durmayı tercih ettikleri en korkutucu gruptu. Otuz kişilik çetenin başında Korkusuz Jim denilen bir adam vardı. Diğerlerini yakalamak ve öldürmek konusunda çok ilginç stratejiler kullanmaktaydılar. İlk zamanlar aralarına arkadaş gibi sızıp onları esir aldıkları ortaya çıktıktan sonra çok daha sert saldırılar ile karşılık vermeye başlamışlardı. Genelde sık sık öldükleri için seviyeleri düşük olmasına rağmen sayıca olan üstünlükleri korkutucuydu.

     “Ben kendimi feda ediyorum çocuklar” dedi Scott son derece kararlı bir ses tonuyla. “Üç günlük hayatımın pek bir önemi yok. Zombiler benimle oyalanırken siz temizlik reyonundan sıvışabilirsiniz. O taraftan sadece üç zombi geliyor. Onları haklayın ve yolunuza devam edin.”

     “Tamam” diyerek karşılık veren Hanry’nin duygusuzluğunu kimse garipsememiş, hatta Brian’ın istemsizce gülmesine neden olmuştu. Normal şartlarda veya filmlerde “asla seni bırakmayız” şeklinde ilerleyen bu sahnenin bu kadar bencilce yaşanıyor olması ona fazlasıyla komik gelmişti.

     Çok geçmeden planı uygulamaya koyulmuşlardı. Scott, sırt çantasındaki bütün eşyaları Brian ve Hanry’ye verdikten sonra zombilerin üzerine doğru koşmaya başlamıştı. Lobutlar gibi devrilen zombilerin birkaçı Scott’ı sıkıca tutup yere yatırmışlar ve uzuvlarını tek tek parçalamışlardı. Çok geçmeden Scott’tan geriye kalan mavi kan da yok olup gitmişti.

     Temizlik reyonundaki zombileri, %95 olarak geliştirdiği isabet oranı, %20 fazla hasar veren becerisi ve 16 puanlık gücü sayesinde teker teker etkisiz hale getirmişti Brian. Yakın dövüşlerde ve tek elle kullanılan silahlarda gayet etkili olan, sekizinci seviye bir savaşçıydı onun bedeni. Böyle bir bedeni kaybetmeyi hiç ama hiç istemiyordu.

     Birçok simülasyonda olduğu gibi, zombi simülasyonunun da en kötü yanlarından biriydi geliştirilebilir beden özelliği. Çünkü haftalarca uğraşılıp geliştirilen bedenler öldüğünde onca emeğin boşa gittiği hissi simülasyon kullanıcılarının en kötü kabusu gibiydi. Üstelik karakter öldüğünde tekrar simülasyona girmek için yüz kredi harcamak, hele haftalarca onu geliştirmek gibi zorlukları tekrar yaşamak istemiyordu hiç kimse. Hele Brian gibi, bu dünyada tıpkı Hızlı Amanda, Kahrolası Kennedy veya Korkusuz Jim gibi adını duyurmak isteyenlerin en korkulu rüyasıydı ölmek. Çünkü isimlerini duyurabilmek için olabildiğince uzun süre yaşamak zorundaydılar.

     Marketten dışarıya adımlarını attıkları gibi etrafı hızlıca kontrol ettiler. Sokağa dağılmış, sayıları az olan zombilerin dışında Korkusuz Jim veya onun ekibinden kimse görünmüyordu. Hemen karşılarındaki binanın arkasında benzin istasyonu olduğunu hatırlıyordu Brian. Oraya gittiklerinde belki kendi tanıdıkları kişiler arasından bazılarını görebilirler umudunu taşıyordu. Araçlarına benzin doldurmak için arada sırada istasyonları ziyaret edenler arasında Korkusuz Jim’in korkutucu ekibi de bulunuyordu. Bu yüzden, hem zombilerden kaçacak kadar hızlı, hem de işlerini garanti altına almak adına diğerlerine görünmeyecek kadar gizli ve yavaş ilerlemeleri lazımdı.

     İlk iş olarak karşılarındaki binanın kapısını balta ile kırmaya başlamışlardı. Sesi duyan etraftaki zombiler ağır adımlarla onlara doğru yaklaşırken Hanry’nin kendisinden çok etrafındakileri gerilime sokacak şekilde çıkan ses tonu duyulmuştu.

     “Çabuk ol dostum! Geliyorlar!”

     Gözcü olarak simülasyona giren Hanry’nin hızlı koşması, tuzakları fark etmesi ve iyi tuzaklar kurabilmesi gibi özellikleri şu an düştükleri durumda pek işe yaramayacak gibi görünüyordu. Kurtuluşları yine Brian’ın elindeydi ve Brian da elinden geleni yapıyordu.

     Kapıyı parçalara ayırıp açılan delikten içeriye kendilerini attıklarında, hemen karşılarındaki, üst kata çıkan merdivenin önündeki zombi ile göz göze geldiler. Brian sıkıca tuttuğu baltayı tekrar savurduğunda görüş alanının kenarlarında parlayan sarı ışıklar yüzünden, daha balta zombiye ulaşamadan yere düşmüştü. Tüm yorgunluk puanını kapıyı kırmak için harcadığından, balta savurmak veya koşmak gibi güç gerektiren işleri yapabilmek için dinlenmesi gerektiğinin işaretiydi gördüğü sarı ışıklar.

     Yapacak fazla şey kalmadığından belindeki silahını çekip karşısındaki zombiye nişan aldı. Yorgunluğu nedeniyle %95 olan isabet oranı %47’ye kadar düşmüştü. Nişan almakta zorlanan kollarını sabit tutmaya çalışırken, karşılarındaki zombi ile aralarında birkaç adım kalmıştı. Sonra ardı ardına üç el ateş etti. İkisi zombinin omzunu sıyırıp üçüncüsü göğsüne saplanmıştı fakat onu durdurmaya yetmemişti. Sonradan yükselen iki el silah sesi ise zombinin iki adım geriye gitmesine, hemen ardından ateşlenen mermi ise yere devrilmesine neden olmuştu.

     Hanry vakit kaybetmeden var gücüyle merdivenlere koştu. Belinden çıkardığı bıçağı ile karşısına çıkabilecek tehlikeleri savuşturmayı umut ediyordu. Arkasından, yorgunluğu nedeniyle yavaş yürüyen Brian’ı ise unutmuştu sanki.

     Brian birkaç adım atması ile yere devrildi. Bacaklarında hissettiği baskının nedeniyle kafasını girişe doğru çevirdi. Onu, belinden aşağısı olmayan bir zombinin yakaladığını görünce ne yapacağını düşünüyordu. Yüz üstü düştüğü için silahı altında kalmıştı. Bir an önce sırt üstü yatıp zombiyi haklaması gerektiğini biliyordu çünkü kapıdan giren diğerleri ziyafete katılmak için acele ediyorlardı.

     Brian daha arkasını dönemeden bacağına sarılan zombinin onu bir çubuk kraker gibi kırıp koca uzvunu yerinden sökmesini izledi. O an için “iyi ki acı hissetmiyorum” diye aklından geçiyordu. Bacağını yemeye koyulan zombiden kurtulmasının ardından yerde sürünerek merdivenlere doğru ilerlemeye başladı. Hanry’ye bağırırken siniri yüzünden okunuyordu.

     “Bana yardım et!”

     “Güvenli evde görüşürüz dostum, ben kaçtım” cevabını aldığında yine kendisini gülmekten alıkoyamamıştı. Yine klasik bir sahne yaşanmıştı fakat verilen tepkiler gerçek hayattan fazlasıyla uzaktı. Gerçekten ölüyor olsaydı yine böyle olur muydu diye düşünüp gülerken, tepesinde toplanan zombiler son gördüğü şeyler olmuştu. Ardından karanlığın önünde kırmızı harflerde yazan kelime belirivermişti.

     “ÖLDÜNÜZ!”

     Gözlerini açtığında Ütopya Simülasyonu içindeki evindeydi. Tekrar zombi simülasyonuna girecek kredisi vardı fakat bunca uğraşısının heba olmasının verdiği sıkılganlık yüzünden bunu yapmadı. Simülasyondan çıkıp bir yemek yedikten sonra Vahşi Batı simülasyonunda bir süre takılmaya karar verdi. Belki daha sonra tekrar zombilerle olan macerasına geri dönecekti, fakat şu an değil…

Çevrimdışı Oghertay

  • **
  • 139
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
    • Issız Kelimeler
Ynt: Ütopya Simülasyonları - Zombi Simülasyonu 1
« Yanıtla #1 : 28 Ocak 2014, 02:17:09 »
Simülasyon iyiymiş beğendim. Teknoloji gelişiyor ve imkanlarda çoğalıyor şüphesiz. Bi zombili simülasyon oynamak isterdim yani:)
Yazın güzel olmuş The Walking Dead'in böyle her sezon sonunda yayımladığı ana karakterlerin içinde olmadığı hikayeler gibi:)
Hikayene pek bi yorum yapmadım kusura bakma hocam ama ben diyorum ki 'eğer bu zombi işleri ile ilgileniyorsan bir eser meydana getirmelisin, çünkü bildiğim kadarıyla ülkemizde buna yeltenen kimse yok henüz.(muhtemelen vardır.)
Saygılarımla..
Cahillik lisan bilmemek değil insan bilmemektir..

http://www.oghertay.blogspot.com/

Çevrimdışı M.K.Immortal

  • **
  • 290
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ütopya Simülasyonları - Zombi Simülasyonu 1
« Yanıtla #2 : 28 Ocak 2014, 04:14:51 »
Öyküyü beğenmenize sevindim :) Çoğu kişi kadar ben de elbette zombileri seviyorum. Son zamanlar zombi öyküleri yazma isteğim var, hatta iki gün önce çok orjinal olabileceğini düşündüğüm, kitap olabilecek bir fikir gelmişti aklıma. İki saat önce ise bu fikrin de benzerinin bir kitapta olduğunu öğrendim arkadaşımdan  :-\ (her ne kadar kitabın küçük bir bölümünde geçtiğini söylese de, benzerlik benzerliktir)

Yine de bu benzer fikirli dediğim zombi olayını da öyküleştirip kurgu iskelesine koymayı planlıyorum. Fakat, büyük bir eser için daha orjinal fikirler olmalı diye düşünüyorum. Aksi halde aynı şeyleri pişirmekten öteye gitmez yazdıklarımız :)

Yorumunuz için çok teşekkür ederim.

Çevrimdışı Oghertay

  • **
  • 139
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
    • Issız Kelimeler
Ynt: Ütopya Simülasyonları - Zombi Simülasyonu 1
« Yanıtla #3 : 28 Ocak 2014, 13:53:51 »
Bu zombi olayını farklı malzemelerle tekrar tekrar pişirip önümüze sunuyorlar bizde afiyetle yiyoruz(bkz. Brad Pitt)
Bende diyorum ki neden bir türk yazarımız çok popüler olan bu konudan muhteşem bir hayal gücü ve kurguyla yararlanıp yazın yeteneğini konuşturmuyor.
Elbette popüler bir tür olması bu zombi kardeşlerin hikayelerini daha da bir cazip hale getiriyor. Bunu hakkını verip yazabilecek bir Türk yazar ismini Türkiyeye hatta şansı yaver giderse tüm Dünyaya duyurabilir(bizler gibi amatör olması en büyük dileğim). Ben dizisini ilk izlediğimde aklıma geldi ama bu tür üzerine yazmak istemiyorum açıkçası benim alanım değil. :)
Bir deneyin kendinizi İskelemizde belki buradan muhteşem bir kurgu ile bir kitap çıkaracak bir hikayeye sahip olabilirsiniz..
Neden olmasın..
Cahillik lisan bilmemek değil insan bilmemektir..

http://www.oghertay.blogspot.com/

Çevrimdışı M.K.Immortal

  • **
  • 290
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ütopya Simülasyonları - Zombi Simülasyonu 1
« Yanıtla #4 : 28 Ocak 2014, 19:23:03 »
Yine dün, sizin yorumunuzdan sonra bu bahsettiğim zombi olayını kitap yapmaya karar verdim işin aslı :D Fırıldak gibi dönüyor düşüncelerim biraz değil mi :D

İlk bölümü bugün yazdım. Kontrolden sonra İskeleye eklemeyi düşünüyorum birkaç saat içinde. Klasik zombilerden biraz faklılıklar var, hatta konu olarak zombi konseptinden biraz uzaktalar. Gerçi ilk bölümden belli olmuyor bunlar :D

Umarım onu da okuyarak düşüncelerinizi benimle paylaşırsınız :) Hatta neler düşündüğünüzü duymayı çok isterim. Yorumunuz için teşekkürler.

Çevrimdışı Oghertay

  • **
  • 139
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
    • Issız Kelimeler
Ynt: Ütopya Simülasyonları - Zombi Simülasyonu 1
« Yanıtla #5 : 28 Ocak 2014, 19:37:51 »
Tabi ki neden olmasın. Fazla da acele etmeden güzel bir seri başlatmanızı dilerim bizde keyifle okuruz inşallah :)
Cahillik lisan bilmemek değil insan bilmemektir..

http://www.oghertay.blogspot.com/

Çevrimdışı grikunduz

  • **
  • 368
  • Rom: 6
  • Est solarus oth mithas
    • Profili Görüntüle
    • HayalGezer
Ynt: Ütopya Simülasyonları - Zombi Simülasyonu 1
« Yanıtla #6 : 05 Şubat 2014, 16:45:39 »
Gene M. K. Immortal gene garip alışılmadık bir kurgu. İlgiyle okudum hikayeyi bu zombi arayışınızın ucu nereye varacak merakla beklemedeyim. :D

Ancak hikayeye isim seçiminiz biraz garip olmuş. Amatör bir görüntü veriyor sanki.

Çevrimdışı duhan

  • **
  • 284
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ütopya Simülasyonları - Zombi Simülasyonu 1
« Yanıtla #7 : 05 Şubat 2014, 16:48:05 »
Hikayenin başlığı kurguyu ele veriyor desem? Böyle olunca, sondaki kandırmaca pek etkili olamıyor. hikayenin ismini değiştirirseniz daha iyi olur derim.

Çevrimdışı M.K.Immortal

  • **
  • 290
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ütopya Simülasyonları - Zombi Simülasyonu 1
« Yanıtla #8 : 06 Şubat 2014, 02:13:54 »
@grikunduz; zombilere olan açlığımı Gri Gözlü Lanet'i bitirerek tamamlayacağım sanırım :D Yine de burada, ilerleyen zamanlarda zombi simülasyonunun devamını da ekleyerek biraz daha olsun bu açlığı gidermeye niyetliyim. Güzel yorumunuz için teşekkür ederim.

@duhan; başlığın kurguyu ele vermesiydi zaten düşüncem. Normalde aylık öykü seçkisinde 6 aydır devam eden "Ütopya Projesi" adında bir öyküm (gerçi kısa roman oldu artık ama öykü diyelim :D ) bulunmakta. Yine simülasyonların söz konusu olduğu bu seride, simülasyonlara çok fazla yer vermediğim için, o evrendeki her simülasyonu anlatacak şekilde kısa kısa öyküler yazmak adına bu başlığı açtım. Yakın zaman içinde "Vahşi Batı" ve "Arcadia" simülasyonlarını da ekleyeceğim buraya. (amma çok simülasyon dedim)

Kısacası amacım okuyucuya sonradan darbe vurmak değil, bu evrendeki simülasyon anlayışını bir nebze olsun tanıtmaktı.

Yorumunuz için teşekkür ederim.

Çevrimdışı M.K.Immortal

  • **
  • 290
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ütopya Simülasyonları - Vahşi Batı Simülasyonu 1
« Yanıtla #9 : 17 Şubat 2014, 13:19:43 »
     Öğle güneşi bulutsuz gökyüzündeki yerini almıştı. Ahşap pencerelerin ardına saklanmış gözler kasabayı ikiye bölen kumlu yola yönelmişti. Birbirine olan nefretlerini sona erdirmek için düelloyu seçmiş iki kovboyun dikkatini ve kasabanın durgunluğunu bozan tek şey rüzgarın sesi ve tam ortalarından yuvarlanarak geçen çalı yığınıydı.

     Kaza kurşununa denk gelmemek ve merak arasında kalan insanların gözleri ve bazen kafaları görünüp yok oluyordu etraftaki binalardan. Her an kovboylar altıpatlarlarına davranıp birbirlerine delice ateş etmeye başlayabilirdi. Bu gibi durumlarda isabet oranı düşük olan kovboylar yüzünden ölenler çok oluyordu.

     Kaza kurşununa denk gelmek istemeyenlerden biri olan şerif de bankanın geniş, karelere bölünmüş penceresinden dışarıyı gözlüyordu. Yanındaki bankacıyı omzundan sarsarak konuşmaya başladığında, gerçek anlamda bir şerif olmanın çok uzağında olduğu anlaşılıyordu.

     “Brian, Brian” sesindeki heyecan Brian’ı da etkilemişti. “Soldaki bizim William. Silah ustalığıyla tanınıyormuş.” Hanry’nin seçtiği şerif rolü nedeniyle, baktığı herkesin bilgileri gözlerinin önünden akıyordu. Bu bilgileri bir yandan okurken bir yandan da yanındaki arkadaşıyla paylaşıyordu. “Oooo şunu dinle bak, dört gün önce Taramalı Tekliler çetesini tek başına haklamış. Ondan önce de Sivri Larry’yi hapishaneye teslim etmiş. Vay canına, bu simülasyonda bu kadar takıldığını bilmiyordum.”

     Okuduklarıyla ağzı sulanan şerifin rolüne girememesini, gayet normal karşılamıştı Brian. Seçilen karakterlerin özümsendiği bu simülasyondaki aykırı tiplerden biriydi Hanry. Çoğu simülasyonda olduğu gibi bunu da sadece kendi çıkarları doğrultusunda kullanan ve eğlenceden çok yükselmeyi hedefleyen biri olması, kendini karakterine tam olarak verememesine neden oluyordu.

     İştahlı konuşması gökyüzünde beliren rakamlar ile son buldu. Üçten geriye doğru akan koca puntolu rakamlar sıfıra ulaşınca düellocular ateş etmeye başlayacaktı. Eğer sıfır olmadan ateş eden çıkarsa suçlu olarak kayıt edilecekti. Suçlu öldürmek ödül getirirdi ve kanun adamları bu kişilere karşı fazladan isabet, hasar ve güç eklentisi kazanırlardı.

     Sayı sıfırı göstermeden kovboylardan biri silahlarına davrandı. Rastgele ateş eden düellocu William’ın göğsüne üç kurşun isabet ettirdi ve onu öldürdü. Ardından William mavi kana dönüşüp toza karıştı. Diğer kovboy, kazandığı başarımın tadıyla çıkardığı kahkahası tüm kasabada yankılanırken, Brian yakın arkadaşına dönüp durgun bir ifadeyle bakmaya başladı.

     “Eee” dedi Brian. “Adam suçlu oldu. Bir şey yapmayacak mısın?”

     “Ne yapmamı bekliyorsun ki, William’ın bir aylık karakteri bir anda ölüverdi. Demek efsaneler bile kolayca ölebiliyormuş.”

     “Haklısın, gerisini kanun adamlarına bırakmak gerek.” Brian’ın sesinde alaycılık vardı.

     “Hadi ama dostum, planımızı yapamadan ölmemi mi istiyorsun?”

     Günlerdir başının etini yediği planın birlikte bankayı soymak olduğunu hatırladı yine Brian. Biri bankacı diğeri şerif olacaktı ve aynı kasabada simülasyona başlayana kadar giriş yapmaya devam edeceklerdi. On sekizinci denemelerinde büyük bir şans eseri aynı kasabaya düşmüşlerdi ve günlerdir planını kurdukları soygunu gerçekleştirmek için artık her şey onlardan yanaydı.

     “Bu akşam bunu rahatlıkla halledebiliriz. Silahşorların çoğuna görev verildiği bilgisi geldi şimdi. Büyük bir tren soygunu görevi verilmiş haydutlara ve muhtemelen herkes orada olacaktır. Geriye kalanlar da salondaki etkinliğe katılacak zaten. Haliyle banka da bize kalacak. Sen ve ben. Şerif ve bankacı. Bu iş daha kolay olamazdı.”

     “Anladım, tamam.”

***

     Saatler birbirini kovalayıp akşam geldiğinde, sokağı aydınlatan gaz lambaları ve salondan yayılan ışığın haricinde gökyüzündeki yıldızlar vardı. Kasabanın çoğunluğu salondaki NPC kadınların dans ettiği eğlenceyi izlemeye gitmişti. Arada sırada çıkardıkları yüksek sesler kasabanın diğer ucundaki bankadan uğultulu şekilde duyuluyordu.yy

     Brian ise bankayı kapatmış ve hemen karşısındaki ahşap kulübelerin arasındaki boşlukta bulunan fıçıların arkasına saklanmıştı. Sessizce, Hanry’nin etrafı kontrol edip silahları alıp gelmesini bekliyordu. On dakika kadar, ondan başka kimsenin görmediği, önünde hologram olarak listelenen şarkı listesinden, ondan başka kimsenin duymadığı, Vahşi Batı müziklerini tek tek dinleyip az sonra yapacakları soyguna en uygununu bulmaya çalışıyordu.

     Simülasyonun kredi ile ödüllendirilen görevlerinin yanı sıra banka soymanın da gerçek hayattaki kredilerine eklendiğini biliyorlardı. Bankadaki paranın yüzde beş kadarı, eğer soygunu tamamlayıp suçlu listesinden kaybolana kadar saklanmayı ve ölmemeyi başarırlarsa, kendi kredilerine eklenecekti. Şu an için bankada 18.400 dolar vardı ve yüzde beşi olan 920 kredi, gerçek hayatta onların çok işlerine yarayabilirdi.

     Yaptıkları suç gerçek hayattaki insanları etkilemese de, simülasyonu kullananların biriktirdikleri parayı çalmak ve onların emeklerini zorla almaya döndüğü için ahlaki olarak Brian’ın canını sıkıyordu. Her ne şekilde olursa olsun bir emek vardı ortada. Fakat bütün bunların birer simülasyondan ibaret olması ve kimsenin gerçek hayatta acı çekmeyeceğini düşünmek, ahlaki yanını bir kenara bırakmasına neden oluyordu.

     Hanry de fıçıların yanına geldiğinde listeyi kapatıp kızgın bir ifadeyle ona baktı.

     “Nerede kaldın!” sessiz konuşması ile kızgınlığı birbirine karışmıştı.

     “Silahları almak için gittim ama hücreye tıktığım adam beni gördü. Silahları aldığımı görürse şüphelenip, beni takip etmeleri için arkadaşlarına haber verebilirdi.”

     “Eee? Ne yaptın peki?”

     “Önce hücrenin anahtarlarını düşürdüm kapısının önünde. Sonra dışarıya çıktım. On dakika kadar onun çıkmasını bekledim. Çıkınca da kaçak diye arkasından vurdum. Hemen ardından da silahları alıp geldim.”

     Brian, arkadaşının getirdiği çifteliyi eline aldı. Eski, isabet oranı ve hasar puanı düşük olan silahı bir süre inceledikten sonra “ne yani bu mu?” der gibi kaşlarını çatıp Hanry’ye baktı.

     “Ne oldu?” diyerek cevap verebilmişti Hanry. Brian’ın imasından en ufak bir şey anlamadığı yüzünden belli oluyordu.

     “Daha iyi bir şey yok muydu elinde?”

     “Şerif maaşları ne kadar sen biliyor musun? Ancak bu kadarını alabildim simülasyona başlarken verilen parayla. Zaten çatışmaya ihtiyacımız kalmayacak. Kimse görmeden gidip, paraları alıp çıkacağız.”

     Brian “tamam” anlamında kafasını sallayıp ayağa kalktı. Birlikte tam karşılarındaki bankaya sessizce ilerlemeye başladılar. Salondaki insanlardan mümkün olduğunca uzakta kalıp gölgelere karışarak ilerlemek zorundaydılar. Bu yüzden çömelerek, gizlenme yeteneklerini olabildiğince kullanmaya çalışıyorlardı.

     Fakat gizlenme yeteneklerinin “Siğz de kimiissin?” sorusuyla ne kadar düşük olduğunu anlamışlardı. Soruyu soran adam ayakta zor duran, içkiden dolayı refleksleri ve görüş alanı olabildiğince azalmış bir kullanıcıydı. Karşısındaki siluetlere bakarken onların kim olduğunu anlamaya çalışıyor gibi bir ifadesi vardı.

     Hanry bozuntuya vermeden ayağa kalktı ve adama döndü.

     “Ben şerif Hanry. Bankayı kontrol etmeye geldik.” Adamın belindeki silahı işaret ederek “O silahın ruhsatı var mı?” diye sordu. Amacı adamı telaşa düşürüp ortamdan hızla uzaklaşmasını sağlamaktı.

     Adam sorunun ardından sarhoşluğundan eser kalmamışçasına dik durdu. Bir şerif, herhangi bir kullanıcıya baktığı anda onun tüm geçmişini okuyabilirdi. Ve kılık değiştirerek kasabaya karışmaya çalışan bir haydudu da rahatlıkla tanıyabileceğinden korkmuştu. Rol yapmayı bırakıp belindeki altıpatlara sarıldı ve hemen karşısındaki adamları kurşun yağmuruna tuttu.

     Daha neler olduğunu anlamayan Brian ise “ÖLDÜNÜZ!” yazısıyla karşılaşmıştı. Haftalardır yaptıkları plan sarhoş numarası yapan bir haydut yüzünden suya düşmüştü. Ve o gün Brian anlamıştı. Bir daha asla Hanry’nin planlarına uymayacaktı.

Çevrimdışı serhan1310

  • **
  • 91
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ütopya Simülasyonları - Zombi Simülasyonu 1
« Yanıtla #10 : 17 Şubat 2014, 16:42:04 »
ıkıncı sımulasyon cok hosuma gıttı. Ozellıkle sonunda tam dumur oldum.  Sımdıden ucuncude ne olacak merak ettım.
cesaret yoksa zaferde olmaz

Çevrimdışı M.K.Immortal

  • **
  • 290
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ütopya Simülasyonları - Zombi Simülasyonu 1
« Yanıtla #11 : 17 Şubat 2014, 16:44:42 »
Yorumunuz ve beğeniniz için teşekkür ederim :) Sıradaki simülasyon "Arcadia" simülasyonu olacak büyük ihtimalle. Fantastik bir evrene yolculuk var :D

Çevrimdışı thevoice

  • **
  • 73
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ütopya Simülasyonları - Zombi Simülasyonu 1
« Yanıtla #12 : 17 Şubat 2014, 17:08:54 »
İşte olduğumdan ötürü yarısına kadar gelebildim ve tamamını okumadan yorum yapmak istememiştim ama engel olamadım kendime :D Kesinlikle çok beğendim , zaten zombi ve türevlerine balıklamasına atlayan ben yedim yuttum ilk sahneleri. Devamını ve türevlerini beklemekteyim , ellerinize sağlık harika olmuş :D
Kendini hapiste bulan bir insan kalkıp evine gitmek istedi diye onu nasıl küçümseyebiliriz? Kaçamıyorsa bile duvarlar ve gardiyanlar dışında birşeylerden sözetmesi suç mu? Mahkum onu göremese de dışarıdaki dünya hâlâ gerçektir. Kaçış ihtimali en çok kimi telaşlandırır? Elbette gardiyanları!

J.R.R. Tolkien

Çevrimdışı M.K.Immortal

  • **
  • 290
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ütopya Simülasyonları - Zombi Simülasyonu 1
« Yanıtla #13 : 17 Şubat 2014, 17:12:58 »
Teşekkür ederim thevoice :) Zombi simülasyonuna daha sonra devam edeceğim. Umarım diğerlerini de beğenirsiniz :)

Ek Not: İlk simülasyonda isimleri ters yazmışım :D Şimdi düzelttim. Karışıklık için özür dilerim.

Çevrimdışı duhan

  • **
  • 284
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ütopya Simülasyonları - Zombi Simülasyonu 1
« Yanıtla #14 : 18 Şubat 2014, 16:29:25 »
Simülasyonların bana "gamer" filmini anımsatıyor. Hikayeler de eğlenceli olunca, film izler gibi okuyorum. Ayrıca soru işaretleri yaratmak gibi bir gayen de olmadığı için şuna buna takılmadan sular seller gibi okunuyor.

Arcadia yı bekliyorum sanırım uzay ile alakalı olsa gerek ???

Hoşça geçirttiğin vakit için teşekkürler kalemine sağlık.