Kayıt Ol

Hayvan Yemek ve Vejetaryenlik

Çevrimdışı

  • ***
  • 581
  • Rom: 47
  • Hayvan Yemeyelim!
    • Profili Görüntüle
    • http://bulentozgun.blogspot.com/
Ynt: Hayvan Yemek ve Vejetaryenlik
« Yanıtla #15 : 11 Şubat 2014, 20:58:58 »
Olayı daha da derin bir boyuta taşıyarak, neden sadece acı çeken canlıların yenmesine karşı çıkıyoruz demek istiyorum. Dünyadaki her canlının yaşamaya hakkı olduğunu savunup sırf ağaçlardan düşen meyveleri yiyerek hayatta kalmaya çalışan kabileler var mesela. (Örnek vermek istediğim noktayı anlatabilmişimdir umarım)

Demek istediğinizi anlıyorum; lakin bitkilerin yaşam hakkını ellerinden alıyoruz zaten diye, hayvanların yenmek için öldürülmesine katkıda bulunmaya devam etmek pek doğru gelmiyor bana. "Ona kalırsa bitkiler de canlı, onları niye yiyorsun" diyorlar bana. Ben elimden geleni yapıyorum. Hayvansal ürün yemiyorum. Bir yanlış başka bir yanlışı meşru kılmaz.

Alıntı
Sanırım olay daha önce de denildiği gibi et tüketmek değil, hayvanların nasıl kullanıldığı, ne şartlarda kesildiği gibi şeylere değinmek olacaktır. Ki bu değinme bile en fazla facebook veya benzeri yerlerde "vahşet!" başlıkları altında tartışmalardan öteye gitmeyecektir. Tüm insanları doğru yola sevk edebilsek zaten ilk başta savaşlar ve ırk ayrımı düşünceleri biterdi. O yüzden böyle bir tartışmanın da anlamı yok diye düşünüyorum. Savunduğumuz şeyleri fanatizme dönüştürmeden, "ben buna inanıyorum, sizler ne düşünüyorsunuz" gibi düzeyli bir tartışmayla bilgi alışverişi yapmalıyız, ki daha fazlasını da yapamayız zaten.

Olay hayvan yemenin ta kendisi. Biz hayvan yemeye devam ettikçe, buna bağlı olarak talep ve üretim arttıkça hayvan üretimi ve kesimi konusunda hız ve tedbirsizlik de artacak. Vahşete bu tedbirsizlik neden oluyor. Toplumsal tüm haraketler küçük bir grupla başladı ve genişledi. Bugün savaşlar ve ırkçılık bundan yüzyıl öncesine göre daha azsa bunlar üzerine tartışma cesareti ve gücü taşıdığımız için öyle.


Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hayvan Yemek ve Vejetaryenlik
« Yanıtla #16 : 12 Şubat 2014, 17:05:00 »
Olayı daha da derin bir boyuta taşıyarak, neden sadece acı çeken canlıların yenmesine karşı çıkıyoruz demek istiyorum. Dünyadaki her canlının yaşamaya hakkı olduğunu savunup sırf ağaçlardan düşen meyveleri yiyerek hayatta kalmaya çalışan kabileler var mesela. (Örnek vermek istediğim noktayı anlatabilmişimdir umarım)

Demek istediğinizi anlıyorum; lakin bitkilerin yaşam hakkını ellerinden alıyoruz zaten diye, hayvanların yenmek için öldürülmesine katkıda bulunmaya devam etmek pek doğru gelmiyor bana. "Ona kalırsa bitkiler de canlı, onları niye yiyorsun" diyorlar bana. Ben elimden geleni yapıyorum. Hayvansal ürün yemiyorum. Bir yanlış başka bir yanlışı meşru kılmaz.


Bana da "sadece" hayvan haklarının bu şiddetle savunulması itici geliyor. Geçmişten itiberen doğanın insanı getirdiği yeri reddedip kendi yarattığı yüksek ahlaki değerlerine göre yaşanması gerektiğini söyleyen ve bu iddialarına uymayan tüm insanları cani, "hayvan katili" ve ahlaksız olarak nitelendiren bu düşünceyi yanlış buluyorum. Bu düşünceyi benimseyip bana alenen katil diyen bir insana da isteyerek saygı duymamı ve destek vermemi beklemeyin. Kimseyle kişisel bir derdim yok, derdim bu düşüncenin bana göre yanlış olması.

https://eksisozluk.com/bitki-haklari--1589225
https://eksisozluk.com/cicek--55507?a=search&author=limon%20kimyon%20zorro
https://eksisozluk.com/modern-dunyada-hayvan-oldugunu-unutan-insan--2531943?a=search&author=limon%20kimyon%20zorro



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı

  • ***
  • 581
  • Rom: 47
  • Hayvan Yemeyelim!
    • Profili Görüntüle
    • http://bulentozgun.blogspot.com/
Ynt: Hayvan Yemek ve Vejetaryenlik
« Yanıtla #17 : 12 Şubat 2014, 17:16:24 »
Alıntı
Bana da "sadece" hayvan haklarının bu şiddetle savunulması itici geliyor. Geçmişten itiberen doğanın insanı getirdiği yeri reddedip kendi yarattığı yüksek ahlaki değerlerine göre yaşanması gerektiğini söyleyen ve bu iddialarına uymayan tüm insanları cani, "hayvan katili" ve ahlaksız olarak nitelendiren bu düşünceyi yanlış buluyorum. Bu düşünceyi benimseyip bana alenen katil diyen bir insana da isteyerek saygı duymamı ve destek vermemi beklemeyin. Kimseyle kişisel bir derdim yok, derdim bu düşüncenin bana göre yanlış olması.

Düşünce itici veya yanlış değil, onu savunan kişilerin bazıları itici ve hatalı olabilir. Bu, islamiyetin gücünü terörle yaymak isteyenleri görerek o dini kötülemek gibi bir şey olur. Bir düşünce, bir fikir, onu çirkince savunanlar yüzünden çirkin olmaz. Kimse size burada katil demedi. Size göre düşüncenin yanlış olmasının sebebi insanlar olmamalı, fikirleri nesnel bir biçimde değerlendiriniz, yine yanlış geliyorsa ne ala.

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hayvan Yemek ve Vejetaryenlik
« Yanıtla #18 : 12 Şubat 2014, 17:45:44 »
Fikri ve uygulayıcıları ayrı olarak değerlendirmek konusunda haklısınız. Ben düşüncenin uygulanabilir olmadığını ve fazla abartıldığını düşünüyorum ilk olarak. Bu düşünceyi saldırgan tavırlarla insanlığa ait bir görüş yapmaya çalışanları da itici buluyorum. Bu düşüncenin neden bence yanlış olduğuna ilk mesajımda değinmiştim. Düşünceyi uygulayanların yaptıklarına ve bunu nasıl karşıladığıma da deminki mesajımda değindim. Ayrıca bu size göre itici ya da yanlış değil. Bir başkasına göre her ikisi de olabilir. Bana göre düşünce yanlış, düşünceyi uygulayan bazı insanların davranışları da itici.

Herkesi zan altında bırakmamak gerek, bazen bunu unutabiliyorum özür dilerim. Saldırgan olmayan düşünce savunucularına karşı değilim. Ben et yemiyorum diyen birine de zorla et yedirmeye çalışmam. Bir yerde karşıma çıksa bu konu hakkında iyi ya da kötü bir yorum yapma, onunla dalga geçme ihtiyacı ya da isteği de duymam. Şu ana kadar bu fikrin propogandasını yapan kişilerin çoğunlukla(çoğunlukla önemli, herkes değil) takındığı "Et yediğiniz için ahlaksızsınız, kötüsünüz." tavrı bana göre itici.

Yazarken gelen ekleme: Şimdi düşündüm de, bu düşünceyi saldırgan tavırlarla savunanları kişisel olarak itici buluyorum. Buradaki temel sorun düşünceden çok bunun savunulma şekli. Başka bir düşünceyi de bu tarzla savunsalardı benim açımdan iş değişmeyecekti. Bunu fark ettim sayenizde, teşekkür ederim. Yine de hayvan yememe üstüne kurulu bir dünya düzeni yaratmak bana göre neredeyse imkansız olduğu için vejetaryenlik dünya için cazip bir seçenek değil.



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı M.K.Immortal

  • **
  • 290
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hayvan Yemek ve Vejetaryenlik
« Yanıtla #19 : 12 Şubat 2014, 18:54:56 »
Normalde tekrar yazmayacaktım ama dayanamadım :D Tartışma isteğim ağır bastı :D

Daha önceki mesajımda tam olarak anlatamadım sanırım demek istediklerimi. Hayvan Yemek kötüdür çünkü o hayvanlar kesilirken acı çekiyorlar, çıkış noktamız bu değil mi? Demek istediğim şey ise, herkes hayvan yemeyi bıraksa bile onlar acı çekmeye devam edecekler. Misal bir hayvanınızı veterinere teslim ettiğinizde bile ona çok iyi mi bakılıyor sanıyorsunuz? Ne işkenceler gördü bu gözler, hele ki kendine eğitimci diyen şeref yoksunu insanların dahi bunu yaptığını gördüm. Ki bu meslekten soğumamın en büyük nedenidir.

Daha yakın zamanda haberlerde kediye işkence eden adam vardı mesela. İnsanlara empati kurmayı öğretemediğimiz sürece hayvanlar acı çekecektir. Hayvanların acı çekmesini engellemek isterken bunu çok acayip bir yol ile yapılması yanlış. Çocuk pornosunu engellemek için seks yapmayı yasaklamak gibi oluyor. Toplumun yanlış bulduğu bir meseleyi kapatırken, toplumun çoğunun sevdiği şeyden mahrum kalmasını isteyemezsiniz. Özgürlüğünü kısıtlayamazsınız.

Elbette yürüyen, canlı, yüzüne baktığınızda bile sizi mutlu eden bir hayvanın bir saat sonra tabağınızda olduğunu düşünmek insanı çok kötü yapıyor. Fakat bu kadar duygusallıkla yaşamamız mümkün değil. Keza afrkada insanların ne işkenelere maruz kalarak çıkardıkları elması eşine alırken, hayvan yemenin kötü olduğunu savunan insanlar da gördüm. Ama bu durum "elmas almayın" demeye gelemiyor. Onun çıkarılmasında insanları işkeneye sürükleyen kişilere karşı durmalıyız asıl. Sorunun kökünü kazımadıkça sorun her zaman devam edecektir.

Daha önceden de dediğim gibi, hayvanların acı çekmemesine yönelik işlerde bulunmak emin olun çok daha iyidir. Güvenli, acısız yapılan kesimler, mezbahada çalışanların hayvanların da canı olduğunu hatırlatacak sistemler getirilmeli. Eski cellatlar mesela bahçıvanlıkla uğraştırılırlarmış ki insanlıklarını kaybetmesinler.

Söyleyeceklerim bu kadar. Umarım bu sefer tam olarak ifade edebilmişimdir kendimi :)

Çevrimdışı

  • ***
  • 581
  • Rom: 47
  • Hayvan Yemeyelim!
    • Profili Görüntüle
    • http://bulentozgun.blogspot.com/
Ynt: Hayvan Yemek ve Vejetaryenlik
« Yanıtla #20 : 12 Şubat 2014, 19:36:47 »
Daha önceki mesajımda tam olarak anlatamadım sanırım demek istediklerimi. Hayvan Yemek kötüdür çünkü o hayvanlar kesilirken acı çekiyorlar, çıkış noktamız bu değil mi? Demek istediğim şey ise, herkes hayvan yemeyi bıraksa bile onlar acı çekmeye devam edecekler. Misal bir hayvanınızı veterinere teslim ettiğinizde bile ona çok iyi mi bakılıyor sanıyorsunuz? Ne işkenceler gördü bu gözler, hele ki kendine eğitimci diyen şeref yoksunu insanların dahi bunu yaptığını gördüm. Ki bu meslekten soğumamın en büyük nedenidir.

Ben bu ifadeyi anlamakta güçlük çekiyorum. Hayvanların çoğu yiyecek için öldürülüyor. Birleşmiş Milletler'deki Food and Agricultural Organization(FAO)'a göre insanlar, balık ve deniz hayvanları dışında, yemek için yılda yaklaşık olarak 53 milyar -yani 53,000,000,000- hayvan öldürüyor.
Yani, biz et yemeyi sürdürdüğümüz için
her gün 145 milyon,
her saat 6 milyon,
her dakika 100 bin,
her saniye 1.680 hayvan öldürülürken, nasıl oluyor da biz yemeyi bıraksak bile acının aynı kalacağını söylersiniz. Biz insanlar sırf öldürmek için hayvan üretiyoruz.

Alıntı
Daha yakın zamanda haberlerde kediye işkence eden adam vardı mesela. İnsanlara empati kurmayı öğretemediğimiz sürece hayvanlar acı çekecektir. Hayvanların acı çekmesini engellemek isterken bunu çok acayip bir yol ile yapılması yanlış. Çocuk pornosunu engellemek için seks yapmayı yasaklamak gibi oluyor. Toplumun yanlış bulduğu bir meseleyi kapatırken, toplumun çoğunun sevdiği şeyden mahrum kalmasını isteyemezsiniz. Özgürlüğünü kısıtlayamazsınız.

Hayvanların ölümüne kayıtsız kaldıkça empati yeteneğimizin gelişeceğin sanmıyorum. Vahşeti görmezden geldikçe nasıl empati geliştirebiliriz ki. Çocuk pornosu-seksi yasaklamak bağını da anlamadım. Kimse kimseye yemek yemeyin demiyor. Başka yiyecekler varken sürekli hayvan yemeyin diyoruz. İnsanoğlu dünyadaki bilinen yenebilir gıdaların sadece % 0,25 ile beslenmeyi tercih ediyor. Bilinmeyenleri de araştırma zahmetine girmiyor. İnsanoğlu yapabileceği her şeyi yapmaya "özgürlük" diyor. Ya hayvanların yaşama özgürlüğü ne olacak? Bir hayvanın mahrum kaldığı (tüm hayvanlar için yaşamak, bir tavuk için kanat çırpmak, bir inek için açık havada dolaşmak gibi) şeyleri düşündüğümde bizim mahrum kaldığımız şey bana komik geliyor.

Alıntı
Elbette yürüyen, canlı, yüzüne baktığınızda bile sizi mutlu eden bir hayvanın bir saat sonra tabağınızda olduğunu düşünmek insanı çok kötü yapıyor. Fakat bu kadar duygusallıkla yaşamamız mümkün değil. Keza afrkada insanların ne işkenelere maruz kalarak çıkardıkları elması eşine alırken, hayvan yemenin kötü olduğunu savunan insanlar da gördüm. Ama bu durum "elmas almayın" demeye gelemiyor. Onun çıkarılmasında insanları işkeneye sürükleyen kişilere karşı durmalıyız asıl. Sorunun kökünü kazımadıkça sorun her zaman devam edecektir.

Bir hayvanın katledilmesine karşı durmayı "aşırı duygusallık" olarak nitelendirmek sorunun kökü aslında. Dünyadaki sefaleti bitirmek istiyorsak da hayvan yememeliyiz. ABD'de besi hayvanlarını beslemek için kullanılan tahıl, istense 1.3 milyar insanı doyurmak için de kullanılabilir. Sorunun kökü bu zaten.

Alıntı
Daha önceden de dediğim gibi, hayvanların acı çekmemesine yönelik işlerde bulunmak emin olun çok daha iyidir. Güvenli, acısız yapılan kesimler, mezbahada çalışanların hayvanların da canı olduğunu hatırlatacak sistemler getirilmeli. Eski cellatlar mesela bahçıvanlıkla uğraştırılırlarmış ki insanlıklarını kaybetmesinler.

Daha önce de söylediğim gibi:

Hayvan yemeyi bir keyif olarak gördükçe o fabrikalar hep var olacak. Hayvan yemekten zevk alanların sayısı azalmazsa, her geçen gün o insanlara et yetiştirmek için daha çok fabrika açılacak, daha çok hayvan üretilecek ve daha fazla hayvan ölecek. Sayı arttıkça tedbirsizlik de artacak, artıyor. Bu fabrikalar da çalışan bir işçinin iş yükü her geçen gün artıyor çünkü (özellikle tavuk eti) et her geçen gün ucuzluyor, talep artıyor, üretim artıyor, çalışma saatleri artıyor, tedbirsizlik artıyor, umursamazlık artıyor, vahşet artıyor, bazı hayvanlar kesim sırasında saatlerce acı çekiyor.

Her açılan fabrika daha fazla üretim demek.
Daha fazla üretim daha ucuz et demek.
Daha ucuz et daha fazla talep demek.
Daha fazla talep daha fazla hayvanın üretilmesi demek.
Daha fazla hayvan daha fazla vahşet, kan ve ölüm demek.

Bu denklem bu kadar basit. Zor olan bu denklemin içindeki yerimizi bilmek ve bunun sorumluluğunu kabullenmek.


Çevrimdışı Sayhh

  • **
  • 189
  • Rom: 15
  • Her şey başladığı yere döner.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hayvan Yemek ve Vejetaryenlik
« Yanıtla #21 : 12 Şubat 2014, 19:39:30 »
Bu konu buraya taşındığı için memnunum ve bu kadar tepki aldığını görünce yazmak istedim. Eti severek tüketenlerden biriyim, ancak eskiye oranla bunu oldukça azalttım ve tamamen kurtulmaya çalışıyorum bu alışkanlıktan. Eskiden bana normal gelen bu durumu ilk kez, buradaki gibi rahatsızlığa sebep olan şeklilde et yememeyi savunan arkadaşlarım sayesinde sorgulamıştım. Başkalarının bakış açısına göre durduğumuz yeri beğenmememiz o insanlara öfkelenmemizi gerektirmiyor bence. Farkındalık oluşabilmesi açısından bu bakış açısının da ortaya konulabilmesi gerekir. Ben vejetaryenlerin edindikleri bilgileri paylaşmalarını ve evet onlar açısından böyleyse bizi cani olarak gördüklerini dillendirmelerini cesur ve ilham verici buluyorum. Bu düşüncelerin burada konuşulması aramızda bazı kişileri esinleyebilir, dolayısıyla konu düşüncelerini açıklayan kişinin bunu yapmaya hakkının olup olmadığı gibi bir noktaya gelmemeli bence.

Başkalarının bize yanlış yapıyorsunuz demesinden neden bu kadar korkuyoruz bilmiyorum. Kendimize öyle mi acaba diye bile sormadan hemen savunmaya geçiyoruz. Geçen yüzyıla kadar kölelik serbestti örneğin, insanın mal olması etik olarak kabul görüyordu. Binlerce yıllık geçmişi ve yaygınlığı, yapılanın doğru kabul edilmesine neden oluyordu. Bugün hayvanlar hala mal, onlara sahip olmak da onları yemek de normal. Doğamızda var deniliyor ama doğada hiçbir hayvan diğerinin malı değildir, sıkıntılı olan onları esir etmek, yaşam deneyimlerini ellerinden alıp hisseden canlılara eşya gibi davranmak. Doğada bir hayvan diğerinin ölüm anından sorumlu oluyor sadece, biz ise doğdukları andan itibaren onların tüm hayatlarını alıyoruz. Yaşadıkları sürece onlara yaptığımız her işkenceyi hissediyorlar. Empati kuralım, bir gün dünyaya bizden daha zeki canlıların gelmesi ve bizden yararlanmak için bizi hareket edemeyeceğimiz, sürekli sabit durarak yıllarca yaşayacağımız karanlık yerlere hapsetmeleri insancıl olmazdı değil mi?
 
Hayvan yemek ya da yememek kişinin özgürlüğü olmalı diyoruz, peki o hayvanların özgürlüğü? Onları mal olarak görme hakkını nereden buluyoruz? Sadece yenilmek üzere üretip işkence dolu bir hayat geçirmelerine sebep oluyoruz. Bu kadar yerleşik bir şeyden vazgeçmek, itiraz etmek kolay değil ama hatalı bir durum var. Yüzleşmemiz gerekiyor. Üretenlere karşı çıkmak, bunu sanayiye dönüştürenlere kızmak çözüm değil, arza sebep olan şey talep. Talep oldukça bir yolunu bulacaklar, yemekten vazgeçmemiz gerekiyor.


Son olarak bitkiler de canlı değil mi konusuna değineceğim, daha önce burada konuşulmuş. Doğal tarımda insanın yerini yok edici değil döngüyü destekleyici olarak görüyorum. Bitkilerde ürün olgunlaştığında toplanır, çürümeden önce, bitkiler esas yaşamlarını tamamladıklarında. Bu ürün mesela domates ise çekirdekleri alınır aynı tohum yeniden toprağa ekilir, gübre vs. ile yaşaması desteklenir. Yani bitki üretiminde yaşamı sonlandırma değil yaşamın sürmesine yardımcı olmak esastır.

Çevrimdışı M.K.Immortal

  • **
  • 290
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hayvan Yemek ve Vejetaryenlik
« Yanıtla #22 : 12 Şubat 2014, 19:56:58 »
Demek istediğim anlaşılıyor ama cımbızlanıp da yorumlanınca sanki çok kötü şeyler söylemişim gibi oluyor :D Kusura bakmayın ama demagoji gibi görüyorum buradaki tutumu.

Kendi verdiğiniz örnekten yola çıkalım mesela. Kölelik "sakın köle almayın" diyerek bitmedi. Köle tacirlerine açılan savaş ile yok oldu. Yani suç oldu ve insanlar yapmaya korktular. Aynı şeyin hayvanlar için de yapılması gerektiğini savunuyorum diyorum.

Kimi üretim çiftlikleri özgür yaşama uygundur mesela. Kendi kendini sağan ineklerin olduğu çiftlikler var. Özgürçe, çit olmadan dolaşan tavukların olduğu yerler var. Nasıl ki günü gelen bitki öldürülüp yerine yenisi konuyor, aynı şeyler hayvanlara da yapılıyor. Hayvanların son gününe kadar özgürce yaşadıkları sistemlerin yasallaşması gerektiğini düşünüyorum.

Yanlış anlaşılmasın bu konuya ben de duyarlı biriyim. Ama yapılan çalışmaları saçma bulduğumu dile getirmek istiyorum. Olayın sonlandırmak için zor yolu tercih ediyorsunuz. Yasal çalışmalara el atmak her zaman daha net çözümler getirir.

Çevrimdışı

  • ***
  • 581
  • Rom: 47
  • Hayvan Yemeyelim!
    • Profili Görüntüle
    • http://bulentozgun.blogspot.com/
Ynt: Hayvan Yemek ve Vejetaryenlik
« Yanıtla #23 : 12 Şubat 2014, 20:06:46 »
Demek istediğim anlaşılıyor ama cımbızlanıp da yorumlanınca sanki çok kötü şeyler söylemişim gibi oluyor :D Kusura bakmayın ama demagoji gibi görüyorum buradaki tutumu.

Sanırım demagoji yapan ben oluyorum. Hemen sözlüğe bakmam lazım, zira ne yaptığımı bilemedim şimdi. TDK "laf cambazlığı" demiş. Yine anlamadım. Vikipedi, "halkın isteklerine, önyargılarına ve korkularına dayalı olarak yapılan siyaset ve destek arayışıdır" demiş. Demagoji yaptığımı bilmiyordum. Zira destekten çok karşı çıkışla karşılaşıyorum şu an.

Kimsenin söylemediği bir şeyi söylemiş gibi göstermedim aslında. Sadece espri yaptığınız kısımları kestim konuşmalarda.

Tartışmayı kişisel bir alana çekmek en son istediğim şey. Ben burada dilimin döndüğünce düşündüklerimi anlatmaya çalışıyorum. Eğer rahatsız olduysanız, konuşmalarınızın alıntılarını silebilirim.

Çevrimdışı KoyuBeyaz

  • ********
  • 2753
  • Rom: 59
  • Rasyonalist dominant.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hayvan Yemek ve Vejetaryenlik
« Yanıtla #24 : 12 Şubat 2014, 20:53:07 »
Bu tarz bir düşüncenin tüm insanlar üzerinde yayılmasından bahsediyoruz sanırım, bunun için öncelikle kişinin kendi üzerinde "yapabilir miyim?", "nasıl yaparım?" diye düşünmesi gerek. Düşüneyim, kendi açımdan cevap vereyim istedim; konuyla alakasız bir insan olarak böyle bir düşüncenin nasıl tepki aldığına/karşılandığına bir örnek daha teşkil etsin.

Et yemeyi severim. Et yemeyi "hayvan yemek" olarak adlandırmak burada görmesem aklıma gelmezdi, zira "hayvan yemek" içerisinde olumsuz bir tını barındırıyor bana göre ve ben olumsuz bir şey yaptığımı düşünmüyorum et yerken. Hayvanların insanların doyması için çoğaltılıp katkılı besinlerle beslenmesine ve bir sanayileşme içerisinde katledilmesine sıcak bakan bir insan değilim kesinlikle. Fakat bu duruma aynı işlem insanlar üzerinde uygulanıyormuşçasına karşı çıkılmasına da katılmıyorum. Onların da canı var, onlar da acı çekiyor, onların da hakları var, doğru. Fakat merhamet etmenin onlardan faydalanmayacağımız anlamına gelmesini doğru bulmuyorum. Dünyadaki belki en temel ve kuşkusuz gerçeklerden birinin doğal seçilim olduğunu düşünüyorum ve bir aslanın bir geyiği avlayarak yemesi doğada uygunsa, insanın bir "besi hayvanı" olan ineğin etinden faydalanması da uygun olmalı. "Bizim bir tercih hakkımız var, onu yemeden de yaşayabiliriz" diyorsunuz fakat bu tercih hakkı insanın saf iradesine bağlı bir hak değil. "Yemiyorum." diyerek insanlığın gidişatını değiştirmek imkansız derecesinde zor.

Karşı durulan şeyi destekliyorum fakat bunu "et yemeyi bırakarak" gerçekleştirebileceğimize maalesef inanmıyorum. Doğru, tüm devrimler, hareketler, akımlar küçük grupların düşünceleriyle, insalara yayılmasıyla başlar ve belli bir zaman alır; başta az sayıda insanın umursadığı ve çoğunluğun karşı çıktığı fikirler seslendirildikçe büyür ve toplumları etkisi altına alır. Ama hayvan yemeyi bırakın çağrısı yukarıda örnek olarak verilen köleliğin kaldırılması ya da feodalitenin yıkılması gibi bir süreçle sonlanmayacaktır. Çünkü insanın hayvan yemeden yaşayabildiği bilimsel olarak kanıtlanmışsa bile; tüm dünya bunu bir şekilde bilse bile hayvanlar yenmeye devam edecektir. Her şey bir yana, insanlar otçul yaşamaya geçmeye çalışsa bile alışkanlıklar kolay bırakılmaz ve dünyadaki tüm insanların kendilerini zorlayarak varoluşlarından beri alışık oldukları temel yaşam şekillerine yüzlerini dönmesini beklemek gerçekçi bir yaklaşım değil.

Hayvanların sanayileşmesine karşı çıkmayalım mı? Çıkalım. Katledilmelerine, bir makine gibi kullanılmalarına karşı sesimizi yükseltelim. Günlük hayatta insanlara yapılan kötülüklerden çok hayvanlara yapılanlar beni üzer ve sinirlendirir, bunun hangi hayvan olduğunun bir önemi de olmamalı zaten. Ama bunu yapmanın yolu et yemeyi bırakmak değil söz konusu tesislerin belli standartlara bağlanması gibi daha gerçekçi bir seçenek olmalı diye düşünüyorum.

Fikrinizi destekliyorum ve bu konuda bir şeyler yapılmasının artık herkesin bildiği "küresel ısınma" sorunu gibi yaygın, bilinen ve çözülmesi için uğraş verilen bir sorun olması gerektiğine kalpten inanıyorum. Yalnızca bunu yapmak için seçilen yolun farklı olması gerektiği taraftarıyım.

Tahminimce 1000 yıl sonra tamamen otçul şekilde yaşamaya alışmış insanların yaşadığı bir dünyada doğan bir çocuğun et yemeye vereceği tepki de sanırım buna oldukça benzer olacaktır.
Uzay elbisemle kavgaya hazırım.

Çevrimdışı

  • ***
  • 581
  • Rom: 47
  • Hayvan Yemeyelim!
    • Profili Görüntüle
    • http://bulentozgun.blogspot.com/
Ynt: Hayvan Yemek ve Vejetaryenlik
« Yanıtla #25 : 12 Şubat 2014, 21:21:33 »
Et yemeyi severim. Et yemeyi "hayvan yemek" olarak adlandırmak burada görmesem aklıma gelmezdi, zira "hayvan yemek" içerisinde olumsuz bir tını barındırıyor bana göre ve ben olumsuz bir şey yaptığımı düşünmüyorum et yerken.

Allah aşkına "hayvan yemek" ifadesinin neresi "et yemek"ten farklı? Yaptığımız edimin sorumluluğundan kaçmanın başka bir yolu bu. Kötü bir şey yapmadığınızı düşünebilirsiniz, ama "hayvan yemediğinizi" söyleyemezsiniz.

Alıntı
Hayvanların insanların doyması için çoğaltılıp katkılı besinlerle beslenmesine ve bir sanayileşme içerisinde katledilmesine sıcak bakan bir insan değilim kesinlikle. Fakat bu duruma aynı işlem insanlar üzerinde uygulanıyormuşçasına karşı çıkılmasına da katılmıyorum. Onların da canı var, onlar da acı çekiyor, onların da hakları var, doğru. Fakat merhamet etmenin onlardan faydalanmayacağımız anlamına gelmesini doğru bulmuyorum.

Bu ifade üzerine ne diyeceğimi bilemedim. Elim ayağım kesildi.

Alıntı
Dünyadaki belki en temel ve kuşkusuz gerçeklerden birinin doğal seçilim olduğunu düşünüyorum ve bir aslanın bir geyiği avlayarak yemesi doğada uygunsa, insanın bir "besi hayvanı" olan ineğin etinden faydalanması da uygun olmalı. "Bizim bir tercih hakkımız var, onu yemeden de yaşayabiliriz" diyorsunuz fakat bu tercih hakkı insanın saf iradesine bağlı bir hak değil. "Yemiyorum." diyerek insanlığın gidişatını değiştirmek imkansız derecesinde zor.

Ben et yememenin insanın saf iradesinin ötesinde olduğuna inanamıyorum. Sırf ABD'de 7.3 milyon insan et yemeden yaşıyor. Bu yedi milyon insanıın sayısı milyarlara ulaşırsa elbette ki gidişat değişir. Bunun çok zor olacağını düşünebilirsiniz ama imkansız ve faydasız olacağını düşünmek bana çok yanlış geliyor.

Alıntı
Karşı durulan şeyi destekliyorum fakat bunu "et yemeyi bırakarak" gerçekleştirebileceğimize maalesef inanmıyorum. Doğru, tüm devrimler, hareketler, akımlar küçük grupların düşünceleriyle, insalara yayılmasıyla başlar ve belli bir zaman alır; başta az sayıda insanın umursadığı ve çoğunluğun karşı çıktığı fikirler seslendirildikçe büyür ve toplumları etkisi altına alır. Ama hayvan yemeyi bırakın çağrısı yukarıda örnek olarak verilen köleliğin kaldırılması ya da feodalitenin yıkılması gibi bir süreçle sonlanmayacaktır. Çünkü insanın hayvan yemeden yaşayabildiği bilimsel olarak kanıtlanmışsa bile; tüm dünya bunu bir şekilde bilse bile hayvanlar yenmeye devam edecektir. Her şey bir yana, insanlar otçul yaşamaya geçmeye çalışsa bile alışkanlıklar kolay bırakılmaz ve dünyadaki tüm insanların kendilerini zorlayarak varoluşlarından beri alışık oldukları temel yaşam şekillerine yüzlerini dönmesini beklemek gerçekçi bir yaklaşım değil.

Ben bunun zorluğunu kabul ediyorum, zor ama imkansız değil. Baştan zor olduğu için bırakırsak, zaten hiçbir şey yapamayız. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Bunun arz-talep ile ilgili olduğunu defalarca söyledim. Yemeyi bırakırsak üretim azalacak. Bu kadar basit!

Alıntı
Hayvanların sanayileşmesine karşı çıkmayalım mı? Çıkalım. Katledilmelerine, bir makine gibi kullanılmalarına karşı sesimizi yükseltelim. Günlük hayatta insanlara yapılan kötülüklerden çok hayvanlara yapılanlar beni üzer ve sinirlendirir, bunun hangi hayvan olduğunun bir önemi de olmamalı zaten. Ama bunu yapmanın yolu et yemeyi bırakmak değil söz konusu tesislerin belli standartlara bağlanması gibi daha gerçekçi bir seçenek olmalı diye düşünüyorum.

Tesislere standart getirilemiyor. Kimsenin umrunda değil. Üretenin de umrunda değil denetleyenin de. Üretim arttıkça iş yükünün altından kalkmak için daha hızlı çalışmak gerekiyor. Maliyetleri düşürmek için saat başına düşen üretimi arttırmaya çalışıyorlar. Bu da tedbirsizlik demek. Bu da dikkatsizlik demek. Bu da vahşi kesimler demek. Can çekişen hayvanlar demek.

Alıntı
Fikrinizi destekliyorum ve bu konuda bir şeyler yapılmasının artık herkesin bildiği "küresel ısınma" sorunu gibi yaygın, bilinen ve çözülmesi için uğraş verilen bir sorun olması gerektiğine kalpten inanıyorum. Yalnızca bunu yapmak için seçilen yolun farklı olması gerektiği taraftarıyım.

Başka yollar var. Ama kimse o yolları seçecek kadar cesur değil. ALF ve PETA gibi örgütler hayvan zulmüne karşı çeşitli eylemlerde, hukuki mücadelerlerde bulunuyorlar. Hepsi cesur insanlar. Ama ben öyle değilim. Ben sadece bu pis sistemdeki yerimi azaltmaya çalışıyorum, elimden gelen bu. Rahatımı bozmadan bu kadarını yapabiliyorum. Kapa bir hesapla 10 milyon insanın et yemediğini düşünelim. Sırf Abd'de 7,3 milyon ise bu tahmin abartılı olmaz sanırım. Bu da Belçika veya İsviçre'de yaşayan insan kadar vejetaryen var demek. Neden daha fazla olmasın. Niye bu kadar zor, hatta imkansız olsun?

Ek: Küresel ısınmanın başlıca nedeni sınai hayvancılık.
Hayvan Yemek adlı kitaptan: Yediğimiz hayvanların %99’u sınaî çiftliklerde yetiştiriliyor. Bu sektör, küresel ısınmanın başat sebeplerinden biri. Dünyada sera gazı yayılımının %51’inden sınaî çiftikler sorumlu.

Çevrimdışı KoyuBeyaz

  • ********
  • 2753
  • Rom: 59
  • Rasyonalist dominant.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hayvan Yemek ve Vejetaryenlik
« Yanıtla #26 : 12 Şubat 2014, 21:37:05 »
Hayvan yemek şu şekilde et yemekten farklı: Aynı anlamı karşılıyorlar evet, yediğimiz et de hayvanlardan geliyor ve et yediğimizde hayvan yemiş oluyoruz. Fakat söyleyiş biçimi olarak ben bu şekilde tercih etmem. Siz bunu sorumluluktan kaçma olarak görüyorsunuz fakat ben bunun sorumluluğunu kabul ederek yiyorum. Kaçmaya ihtiyacım olduğunu düşünmüyorum çünkü bunun yanlış olduğunu düşünmüyorum. Söylemek istediğim buydu. Hayvan yemek kullanım itibariyle daha "suçlayıcı" bir ifade olarak geliyor bana. Ben et yemenin bir suç olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca hayvan yemediğimi söylemedim, bu şekilde adlandırmayı tercih etmezdim, aklıma da gelmezdi dedim sanıyorum, yanlış anlaşılmış olabilir.

Merhamet konusundaki sözümü yanlış anladığınıza inanıyorum. İnsanlar birbirinden de faydalanır. Hayvanlardan faydalanmanın da kötü bir şey olduğunu düşünmüyorum. Doğada her canlının belli bir yeri var ve hayvanlar bitkilerden olduğu gibi birbirlerinden de faydalanıyor. İnsanın bir tercih hakkı olduğu konusunda kimsenin bir şüphesi yok fakat biyolojik sınıflandırmalarda hayvanlarla aynı kategoride olmamızın da belli sebepleri var. Çok ayrıntıya girmeye gerek olduğunu düşünmüyorum, demek istediğimi anlatabildiğimi umuyorum. "Haydi hayvanların hepsini kullanalım!" gibi bir kastım bulunmuyor.

Kürsele ısınma konusunda da: Söylediğinizde haklı olabilirsiniz fakat bunu insanlar bilmediği sürecede bir değeri yok. Bu bilgiyi paylaşmanız bana göre et yemeyi kesmekten daha faydalı bu amaç uğruna, zira insanların bir şeyleri değiştirmesi için mantıklı da olsa direkt kısıtlamalardan daha kurnaz yollara ihtiyaç var. Bilinçli insanların yapmasını istediğiniz ya da bir bilinç haline gelmesini istediğiniz düşünceler genel kitlede hiç sıcak karşılanmayabilir. Bunu da düşünmek gerek.

Söylediklerimin geri kalanına verdiğiniz cevaplar da zaten kişisel görüşler olduğundan üzerine söylenecek bir şey yok. Dediğim gibi davanızı haklı buluyorum fakat yola katılmıyorum.
Uzay elbisemle kavgaya hazırım.

Çevrimdışı Vega

  • ****
  • 1023
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hayvan Yemek ve Vejetaryenlik
« Yanıtla #27 : 12 Şubat 2014, 21:44:44 »
Hayvanların insanlardan aşağı görülüp köleleştirilmesi, alınıp satılması pek de bana uygun olmayan şeyler. Ne canlı, sevilmeye hazır ve nazır kedi köpekler olsun ne de çiftlik hayvanları. Yaşayan, az çok duyguları olan; yaşadığının fazlasıyla bilincinde canlıların hayatına son verip sonra onları yeme fikri midemi bulandırıyor açıkçası. Gücendirmek istemem ama ama yediğiniz köftelerin hayvanlardan yapıldığı gerçeğini göz ardı edip ağaçta yetişiyormuş gibi "Hayvan yemek kulağa olumsuz geliyor" gibi şeyler söylemek komik. Et yiyorsanız bari en azından ne yaptığınızı inkar etmeyin.

Sokaktaki kedi köpekten tek farkımız gelişkin zekamız. Öyleyse onu kullanmakta ne yanlış var? Bir aslan geyiği yiyor evet çünkü bunun etiğini düşünecek halde değil. Madem bu kadar doğal sistemin parçasıyız o zaman nüdist olup ormanda kafamıza göre yaşayalım, sincap falan avlayıp çiğ çiğ yiyelim? Hayır mı? Medeniyet kavramı ortaya atıldığı andan itibaren doğal sistemin parçası olmaktan uzağız. Normlar yarattık ve de diğer hayvanlardan uzaklaştık. Bari bunu olumlu anlamda yapalım.

Kimsenin beslenme şekline karışmıyorum, sadece fikirlerimi söylüyorum burada. Bir yandan da söylemem gerekiyor ki bazı vejetaryenlerin veya veganların "Biz üstün insanız, en erdemli biziz, come to the light side we have soya" tavırlarını biraz kendini beğenmiş buluyorum.

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Hayvan Yemek ve Vejetaryenlik
« Yanıtla #28 : 13 Şubat 2014, 01:00:24 »
2 gündür kendi görüşümü belirtip belirtmemek konusunda gidip geliyordum; ama sonunda ben de iki kelam edeyim istedim. Öncelikle ben de et sever bir insanım, hatta en yakınımdakiler başta olmak üzere, çevrem tarafından 'aşırı' et tükettiğim söylenir. Haftada 10-12 porsiyon et yemekten bahsediyorum (Günde üç öğün olduğunu, haftada 21 öğün olduğunu varsayarsak, öğünlerimin yarısında et var demek istiyorum).

Bununla ilgili olarak okumuşluğum, araştırmışlığım, düşünmüşlüğüm de var. Bu süreçlerin nedeni de bahsedildiği üzere bu durumdan 'rahatsız' olmamdı. Ama ben kendi içimde barış sağladım ve şu an et yerken gönlüm oldukça rahat. (Et yemek, ya da hayvan yemek, benim açımdan farketmiyorum; ama negatif konotasyon konusunda KoyuBeyaz'ın söylediklerine katılıyorum. Bence de 'hayvan yemek' deyince kendinden bir olumsuzluk katılıyor.)

Hayvan yemekle ilgili olaraksa tercih sıralamam kırmızı et, deniz ürünleri ve beyaz et şeklinde gidiyor. Şu an bile bile rahatsız etmeye çalışıyor gibi görünüyor olabilirim; ama seçimlerim konusunda rahat olduğumu göstermeye çalışıyorum sadece. Çünkü neticede vicdani olarak, gerek sürdürülebilir bir dünya, gerek hayvan hakları, gerekse etik olarak bir ikilem yaşamıyorum.

Devam etmeden önce et/hayvan yerken de olabildiğince bilinçli bir tüketici olduğumu düşündüğümü  belirtmek isterim. İngiltere'de yaşarken farkettim ki bazı etlerin üzerinde özellikle 'free-range' olduklarını belirten etiketler vardı. Bu etiket o etin temin edildiği hayvanın kapalı bir ortamda değil, açık hava gördüğü, gezebildiği bir çiftlik ortamında yetiştiğini ifade etmek için kullanılıyordu.

Seçtiğim ürünlerde buna dikkat ediyorum. Sadece et değil, hayvanlardan sağlanan tüm ürünlerde... Yumurtalarımın -daha iyi bir sözcük bulamadığım- köy yumurtası olmasına, balıklarımın çiftlik değil deniz balığı olmasına, etlerimin free range olmasına... Kullandığım süt ve süt ürünlerinin tesislerinde nasıl işlemler yapıldığını araştırıyorum. Danone'nin hayvan hakları açısından oldukça başarılı olduğunu biliyorum. Yörsan, Dimes gibi bazı markaların bu kriterlere dahil doğru düzgün kalite kontrolü bile bulunmadığını da...

Gerek kullandığım hijyen ürünlerinde, gerek Kırmızı Saçlı Kız'ın kullandığı kozmetik ürünlerinde, gerekse genel ev temizliği ürünlerinde hayvanlar üzerinde deney yapılmadığından emin olmak için (cruelty-free) tavşan şeklinde bir logo, bir damga vb. bir işaret aramam gerektiğini biliyorum, ve bütçe-aciliyet denklemi buna el verdiği sürece bu logoya sahip ürünleri kullanıyorum.

Bunlarla birlikte kullandığım arabaların karbon emilimine, kendi yıllık karbon ayak izime de dikkat etmeye çalışıyorum (ama bu konuda o kadar da bilgili değilim).

Sokak hayvanları için olabildiğince yemek ve barınak sağlamaya çalışıyorum, WWF başta olmak üzere, doğa ve ekosistemin korunması, sürdürülebilirliği için yapabileceğim şeyler hakkında bilgilenmeye çalışıyorum.

Yazın babamla balık tuttuğum zaman mutlaka yanımda cetvel bulunduruyorum. Yavru olan balıkları, cinslerine bakmaksızın denize tekrar atıyorum (bazı balıkların yavruları da porsiyon büyüklüğünde olabiliyor, bazı balıkları yakalama olasılığı çok düşük olabiliyor).

(Daha da genelleştiriyor ve konudan da uzaklaşıyorum) Yolda 'Greenpeace'e ayda 5 TL verirseniz dünyayı kurtarırsınız' diyen kişiye kafamı çevirerek hızla uzaklaşıyorum; ama hem Greenpeace'in aktivitelerini o yolda çeviren kişiden daha iyi takip ediyorum, hem de mevzu bahis konuları Greenpeace'den daha iyi sürdüren kuruluşların hangileri olduğunu biliyorum.

Bununla birlikte yediğim ve kullandığım bitkilerin de olabildiğince ilaçsız, kiimyasal gübre kullanılmamış, mümkünse organik olması için özen gösteriyorum.

İyice genele vuracak olursam da, sürdürülebilir bir dünya için elimden geldiğince araştırma yapıyorum.
İnsanlar "Türkiye'de nükleer santrale hayır!" dedikleri zaman onlara kızmıyorum. Ama onlara Türkiye'deki enerji ihtiyacının henüz (önümüzdeki belki de 50 yıl için) sadece "hidroelektrik", rüzgar, güneş vs. sürdürülebilir enerji santralleriyle sağlanamayacağını, nükleer enerjiye geçilmediği takdirde termik santrallere ihtiyaç olacağını, ve çevre açısından her zaman en kötüsünün "termik santraller' olduğunu anlatmaya çabalıyorum.

Tekrar hayvan yeme özeline geri dünüyorum.
Metabolizmamın evrimsel olarak kırmızı et barındırmayan bir dieti kaldırma olasılığının çok daha düşük olduğunun bilincindeyim.
Et tüketerek (özellikle de kırmızı et) alabileceğim amino asitleri sadece bitki tabanlı bir diet uygulayarak almam için çok daha ölçülü, dikkatli düşünülmüş, ve disiplinli bir yemek programı edinmem gerektiğini biliyorum.
Sindirim ve sinir sistemimin, hormon dengelerimin, hele ki böyle programsız (hatta daha da kötüsü bilinçsiz) bir şekilde başlarsam, sadece bitkiden oluşan bir diete karşı tepki göstereceğini, çeşitli kronik hastalıklara, cilt anomalilerine, sinirsel rahatsızlıklara sebep olabileceğini de biliyorum.
Ve pek tabii bunlarla birlikte, bir vejeteryanın da hiç bahsettiğim sorunlarla karşılaşmadan yaşayabileceğini, gayet de sağlıklı (belki daha sağlıklı) olabileceğini de biliyorum.

O halde sözü nereye getiriyorum?

Ben et/hayvan tüketiyorum. Ve bunu olabildiğince bilinçli yapmaya çalışıyorum. Üstelik sadece etlerinden değil, yünlerinden, derilerinden faydalanırken de bir etik ya da vicdani kaygı duymuyorum. Bunun beni rahatsız etmiyor olması da bence bir sorun teşkil etmiyor; çünkü bu konuda içimi rahatlatabilecek kadar (başka şekillerde) bilinçli etkinlerde bulunuyorum.

Elbette diyebilirsiniz ki o kadar şey yapıyorsun; nasıl hayvan yemeye devam ediyorsun. Bırakman lazım.
Cevap basit. İstemiyorum. Özünde, et/hayvan yemeyi seviyorum. En sevdiğim üç yemeğin sırasıyla ıspanak-kereviz-bamya olduğu şu dünyada hele ki kırmızı etin tadından vazgeçmek istemiyorum.

Yediğim her bir hayvanın da (tabiri caizse) diyetini ödediğimi bilmek beni rahatlatıyor. Çünkü biliyorum ki benim bu konuda yaptığım olumsuz tüm hareketleri dengeleyecek olumlu hareketlerde de bulunuyorum. Ve neticede bu da sürdürülebilirliğin en büyük parçası değil midir? Eğer ben ekosistemdeki yerimi dengeleri değiştirmeyecek şekilde koruyabiliyorsam, o zaman kendi normlarımı değiştirmeme gerek yok değil midir? Ve pek tabii, herkesin benim gibi/kadar bilinçli olmadığını biliyorum ama (ve yine tabii ki bazı vejeteryanların da eşit derecede bilinçsiz olduğunu söylememiz gerekir) zaten tek başıma yapabileceğim kadarının üstünde bir şey yapmadığım için suçlanabilir miyim?

İşte böyle bir şeyler.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Denaro Forbin

  • *****
  • 2114
  • Rom: 54
    • Profili Görüntüle
    • Bilimkurgu Kulübü
Ynt: Hayvan Yemek ve Vejetaryenlik
« Yanıtla #29 : 13 Şubat 2014, 03:55:59 »
İlk sayfanın tümünü okudum fakat ikinci sayfayı henüz okumadan yapıyorum bu yorumu. Bu yüzden, söyleyeceğim birkaç şeyi benden öncekiler dile getirmiş olabilir, kusura bakmayın.

Konunun başlığına olacak ilk eleştirim. İnsanların herhangi bir konuda, a ve b olarak ayrılmasına karşıyım ben ve inanıyorum ki buradakilerin büyük çoğunluğu da bu kanıdadır, bundan şüphem yok ve fakat, konu başlığı ayrımcılık kokuyor. İnsanları zenci ve beyaz şeklinde ayırmak gibi tıpkı. Hayvan yiyenleri kötü, vejetaryenleri ise iyi insanlar olarak gösteriyor bu başlık ve bence çok yanlış. Yapılmamalı böyle bir şey. Bu bir.

Bu konunun foruma kazandırılması, işin ciddiyetini kavramamız ve konuya daha geniş bir pencereden bakmamızı sağlaması açısından oldukça önemli, bu yüzden yeri gelmişken teşekkürümü de edeyim. Ama, vejetaryenliği diğer insanlardan üstün görmek ve profilin bir köşesine "Vegan olun!" diye emredercesine not düşmek de çok sağlıksız bir durum ve açıkçası insanların kaale alacakları varsa bile, almazlar. Yani almayabilirler, kişiden kişiye göre değişir. Ben hoş karşılamıyorum ama. Bu iki.

Şimdi her şeyi bir kenara bırakalım. Dinleri ve bilimi özellikle. Günümüz itibarıyla dünyada yaşamaya mahkumuz. Dünyanın bin bir çeşit nimetinden faydalanmak da en doğal hakkımız çünkü bir şekilde hayatta kalmaya devam etmeliyiz. Ama sefalet içinde, ama paralar içinde, günler birbirini kovalıyor ve günde yedi milyardan fazla insan besleniyor.

Şimdi, kısa vadede imkansız bir şey bu fakat uzun vadede, belki yüzyıllar ve belki de binlerce yıl sonra bunu başarıp, insanlar et yemekten alı konabilir, olabilitesi düşük bir şey değil bu. Ama insanoğlu öyle bir varlık ki, neden et dururken günde üç öğün ot yiyeyim ki, der.

Coğrafyalara göre a'dan z'ye her şeyin değiştiği bir dünyada, insanlar da değişiklik gösteriyor. Zengin ailelerde doğup, en iyi eğitimleri alıp, bu konuda bilinçlenerek büyüyen insanlar olacaktır elbette lakin sen Breziya'daki Honkiponki Kabilesi'ne bunu nasıl anlatacaksın? Evet, yıl 2014, evet, uzay çağındayız fakat dünyamız hala ilkel, insanlarımız hala ilkel. Kötü bir şekilde ayırmadım burada insanları, sakın yanlış anlamayın, dünyanın gerçeklerinden bahsettim sadece.

Hal böyle olunca, bahsettiğim o uzun vadede olabilitesi yüksek olan bu olay, böyle yüz yüze konuşmalarla, kitaplar okumakla olacak iş değil. Yani büyük bir kesim öyle olacak fakat ya bahsettiğim dünyanın diğer yüzü? O halde o kabileleri ve okuma yazma bilmeyen insanları toplayıp, bacasından dumanlar tüten fabrikavari yerlere kapatıp, ilaç ve türevleriyle aşılamaya çalışalım. Ne kadar doğru?

O zaman da işte Zamyatin'in Biz'i, Orwell'ın Bin Dokuz Yüz Seksen Dört'ü, Huxley'nin Cesur Yeni Dünya'sından farkımız kalmaz. O distopyaları bire bir soluruz. Bu da üç.

Çok ilginç şeyler yani bunlar. Neyse burada kesiyorum yorumumu.

Ha bir de son olarak, bu durum zaman zaman beni de rahatsız ediyor, bir ara ciddi cidi düşünmüştüm hem de fakat "dur bugün de yiyeyim, yarın vejetaryen olurum"dan ileri gidemedim ne yazık ki. Üzülüyorum işte yahu. Onlar da can evet. Deri eşyalara ve kürklere sonuna kadar karşı safta yer alan biri olarak et yemek arada bir beni rahatsız ediyor fakat bu da etlerin çok lezzetli olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Yiyoruz işte ne bileyim.

Umarım kendimle çelişmemişimdir. Fikirlerimi belirtmek istedim, kırıcı bir yanı varsa yazdıklarımın özür dilerim...