Kayıt Ol

Casino Real (Oyun Devam Ediyor - Yeni Bölüm)

Çevrimdışı duhan

  • **
  • 284
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Casino Real (Oyun Devam Ediyor - Yeni Bölüm)
« : 11 Şubat 2014, 12:05:20 »
Sahip olduğun en değerli şey nedir?
Sahip olduğun en değerli şey ne kadar eder?
Sahip olduğun en değerli şeyi riske atabilir misin?
Burası Casino Real. Burada kazanabilceğin tek şey, zaten sana ait olan bir şey. İyi düşün ve bahsini oyna. Bahisler kapanıyor…

Bol Şans...

hikayenin devamı aşağıdaki mesajlarda başlamış bulunmakta.

Çevrimdışı serhan1310

  • **
  • 91
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Casino Real
« Yanıtla #1 : 11 Şubat 2014, 12:16:52 »
fallout  3 oyunundakı sıerra otel mıydı neydı oradakı casıno dırek canlandı onumde ne sınır bozucu yerdı
cesaret yoksa zaferde olmaz

Çevrimdışı duhan

  • **
  • 284
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Casino Real
« Yanıtla #2 : 11 Şubat 2014, 14:05:38 »
fallout  3 oyunundakı sıerra otel mıydı neydı oradakı casıno dırek canlandı onumde ne sınır bozucu yerdı
:) oyunun adını çok duydum ama hiç oynamadım. Esasen Casino royal den esinlendim isim konusunda. konuya da uygun olacak bi isim oldu.

Çevrimdışı thevoice

  • **
  • 73
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Casino Real
« Yanıtla #3 : 11 Şubat 2014, 15:54:49 »
Çok güzel , çok beğendim :)
Kendini hapiste bulan bir insan kalkıp evine gitmek istedi diye onu nasıl küçümseyebiliriz? Kaçamıyorsa bile duvarlar ve gardiyanlar dışında birşeylerden sözetmesi suç mu? Mahkum onu göremese de dışarıdaki dünya hâlâ gerçektir. Kaçış ihtimali en çok kimi telaşlandırır? Elbette gardiyanları!

J.R.R. Tolkien

Çevrimdışı duhan

  • **
  • 284
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Casino Real
« Yanıtla #4 : 11 Şubat 2014, 16:38:18 »
Çok güzel , çok beğendim :)

Daha başlamadı hikaye :D ama teşekkür ederim. Devamını da beğenirsiniz umarım.

Çevrimdışı thevoice

  • **
  • 73
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Casino Real
« Yanıtla #5 : 11 Şubat 2014, 17:35:07 »
Çok güzel , çok beğendim :)

Daha başlamadı hikaye :D ama teşekkür ederim. Devamını da beğenirsiniz umarım.

Bakın bu yorumunuz da beni neşelendirdi ve güldürdü :D
Kendini hapiste bulan bir insan kalkıp evine gitmek istedi diye onu nasıl küçümseyebiliriz? Kaçamıyorsa bile duvarlar ve gardiyanlar dışında birşeylerden sözetmesi suç mu? Mahkum onu göremese de dışarıdaki dünya hâlâ gerçektir. Kaçış ihtimali en çok kimi telaşlandırır? Elbette gardiyanları!

J.R.R. Tolkien

Çevrimdışı duhan

  • **
  • 284
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Casino Real
« Yanıtla #6 : 11 Şubat 2014, 18:02:31 »
Umut gözlerini açtığında,  hissettiği tek şey, ağır bir yorgunluktu. Sanki günlerce, dinlenmeden sırtında taş taşımış kadar bitkindi. Yatakta olduğunu fark etmesi bile biraz zaman almıştı. Doğrulmak istediğinde, göğsünde ve bileklerinde hissettiği ağırlık, onu yatağa sabitleyen kemerlerin yarattığı baskıydı. Tam olarak göremiyor, duyamıyor, hissedemiyordu. Bir şeyi idrak etmesi için birkaç saniye geçmesi gerekiyordu. Kemerlerin niye kolunda ve göğsünde olduğunu bilmiyordu ama kurtulmak için de çok bir şey yapamadı. Kurtulmayı denemek bile gelmedi içinden.

Tekrar gözlerini yumdu, ya ortalık çok sessizdi yada Umut sağır olmuştu. Kulaklarında sorun olmadığını anlamasına yardım eden şey, beyninde çınlayan, metalik bir sesti. Muhtemelen yağsız kalmış bir kapı menteşesinin isyanıydı bu. Ne olduğunu anlamak için, bakması gerekiyordu ama gözlerini bile açamayacak durumdaydı. Yarı baygın haldeydi ama şuuru yerindeydi. Sadece bu baygınlık durumunun sebebini merak ediyordu.

Gıcırtıların ardından, ayak seslerini duydu belli belirsiz. Aralamaya çalıştığı gözleri açılmamak için direniyordu adeta. Çok fazla üstelemedi o da. Vücudunda gezen şeyin bir el olduğunu anlaması yine birkaç saniye sonrasına denk gelmişti. El hummalı bir şekilde, bedeninin üstünde çalışıyordu. Daha sonra, kollarında gezinmeye başladığında, kemerlerin açıldığını anlamıştı. Doğrulmak istiyor ama beyni kendisine gönderilen emri yerine getirmek için herhangi bir çalışma içinde değil.

Neler oluyor diye düşünürken, kolunda hissettiği sızı, koluna bir şeyler sokulduğunun habercisi gibiydi ve muhtemelen bu bir iğneydi. Önce ayak sesleri tekrar duyuldu ve ardından yine o kulak tırmalayan metalik ses…
Bedeninde başlayan değişimi fark etmesi çok çabuk olmuştu, açılmamak için direnen gözlerini araladı ilk önce, birkaç saniyelik bulanıklık ve giderek netleşen detayları görebiliyordu artık. Aslında detay demek biraz zordu keza, beyaz duvarlar, yine beyaz ve bir penceresiz demir kapıdan başka bir şey göremiyordu. Yavaşça doğrulmaya çalıştı, göğsünde ve bileklerinde baskı olmadığını görünce, yanılmadığını anladı. Yatakta doğrulup oturur vaziyete geldiğinde, içinde olduğu odayı şöyle bir kolaçan etti. Şaşkın ve merak doluydu. Gerçekten de kapı haricinde, herhangi bir şey yoktu bu odada. Üzerinde oturduğu yatağın, kenarlarından muhtemelen deriden yapılmış şeritler uzanıyordu ki, bunlar onu yatağa bağlayan kemerlerden başka bir şey değildi.

Usulca ayaklarını yataktan sarkıtıp, ayağa kalmak niyetindeydi. Ayağının altında hissettiği soğuk, algılarının düzeldiğini gösteren en büyük kanıttı. Önce ayaklarını denedi, yatağa tutup, yavaş yavaş kalktı, yardım almadan ayakta durabileceğini anladığında yavaşça yürümeye başladı. Hedefi kapıydı ama muhtemelen kilitliydi. Burasının neresi olduğu ve niye burada olduğu dışında herhangi bir şey düşünmüyordu. Kapının tutamacından tutup, kendine çekti ve yanıldığını anladı. Kilitli değildi. Önce başını uzattı kapıdan etrafı kontrol etti. Uzun bir koridorun, hemen hemen ortalarına bir odada olduğunu anladı. Sağına ve soluna doğru devam ediyordu koridor. Tedirginliği giderek artsa da, neler olup bittiğini anlamak için, kişisel bir çaba sarf etmesi gerektiğinin farkındaydı. Etrafta kimseler görünmüyordu. Dışarıdan mı yoksa koridorun uzak köşelerinden mi geldiğini anlayamadığı, bazı sesler duyuyordu sadece. Sese doğru gitmeye karar verdi.

İlerledikçe, sesin binanın içinden geldiğine kanaat getirdi. Her adımda daha net duyuyordu. Hem yürüyor, hem de binayı tanımaya çalışıyordu. Yürüdüğü koridor da, tıpkı çıktığı oda gibi, beyaz ve sadeydi. Tavandan beyaz ampullerle aydınlatılıyordu ve sağlı sollu kapılardan başka hiçbir şey yoktu. Hastane koridorlarını andırıyordu.
Koridorun sonuna doğru, sağ tarafta büyük ve sadece camdan bir kapı gördü. Yaklaşıp, eşikten başını uzattı. Tehlikeli bir yer olduğunu seziyordu buranın, her saniye artan merak duygusu, tedirginliğini artırıyordu. Kapının öte yanı hiç te düşündüğü gibi çıkmamıştı. Kafeteryayı andıran bir dekorasyonu vardı. Masalar ve sandalyeler vardı. Oturan insanlar gördü. Kimisi sohbet ediyor, kimisi tek başına bir şeyler içiyordu. İki kişi muhtemelen satranç ya da benzeri bir oyun oynuyordu. Kitap okuyanlar, gazete okuyanlar bile vardı. Tedirginliği biraz olsun azalmıştı ama bilinmezlik onu korkutuyordu.  

İçeridekilerden biri birden bağırınca, irkildi. Telaşa kapılıp, bir iki adım geri gitmeye çalıştı, ayağı kapının pervazına takıldığında, neredeyse sırtüstü düşecekti.

“Gel hele gel”

Kendisine seslenen bu adamın, rahat tavırları haricinde, anormal bir durum görünmüyordu. Adam seslenince, içeridekilerin dikkati kapıya yönelmişti. Birkaç saniye sonra bazıları meraklı gözlerle bakmaya devam etti, bazıları da önüne dönüp, yaptığı şeye devam etti.

“ Gel biraderim gel, hoş geldin, yabancı yok burada, biz bizeyiz”

Bu aşırı samimi diyalog onu şaşırtmış ama beynini kemiren “neler oluyor” sorusuna cevap bulabileceğini düşünerek, sahte bir gülümseme ile adamı başıyla selamladı.

“Yav uzak kalma gel şöyle”

Daveti geri çevirmemiş, yavaş adımlarla adama doğru yürürken,

“ Selamun  aleykum” diyerek, herkesi bir nevi selamladı.

Bazıları duymazdan gelirken, bazıları “ ve aleykum selam” diyerek cevap verdi.
Kendisine seslenen adam birkaç adım kalmıştı ki, adamın tiz sesi tekrar duyuldu,

“Aboovv kendini asmış ya la bu”

Umut adamın ne dediğine anlam verememiş olsa da, yüzündeki sahte gülümsemeyi bozmadı. Adam patavatsız birine benziyordu ve sürekli konuşuyordu.

“ Niye yaptın hemşerim derdin neydi senin?”

Salakça bulduğu bu sorulardan bunalmış, herkesin kendine  baktığını, hatta içten içe alay ettiklerini düşünmeye başlamıştı.

O an aklına gelen ilk şeyi söyleyiverdi ;

“ Lavabo nerede acaba?”

Buradan çıkıp gitmek için iyi bir bahane olabilir diye düşünmüştü.  Tiz sesli adam cevap verdi yine ;
“Kapıdan çıh, sağa dön yürü yürü, goridorun sonunda solda..”

Umut  “eyvallah” deyip, arkasını döndü ve kapıdan çıktı. Artık kendini daha iyi hissediyordu. Hareketleri normale dönmüş, hafif uyuşukluk dışında herhangi bir aksaklık kalmamıştı vücudunda. Hızlıca tarife uydu ve kendini tuvalete attı.

Kapıdan girince gördüğü ilk şey, yan yana dizilmiş aynalar ve lavabolar olmuştu. Onların hemen karşısında, kabinler halinde tuvaletler vardı. Ortalık oldukça temizdi. Burnuna çalınan koku, muhtemelen, temizlikte kullanılan kimyasalların kokusuydu.

Lavabolardan birine yanaştı, suyu açtı, eğildi, suyu yüzüne çarptı birkaç kez. Kafasını kaldırıp, aynaya baktığında anlamıştı, tiz sesli adamın dediklerini. Boynundaki kolyeyi andıran, siyahla mor arası çizgi oldukça dikkat çekiciydi. İzi görünce zihninde şimşekler çaktı, hatırlamaya başladı.

Son hatırladığı, üstüne çıktığı sandalyeyi ayaklarıyla devirip, kendini boşluğa bırakmasıydı. Hissettiği acı ve kesilen soluğu pişman olmasına yetmiş artmıştı ama, çırpınmak boynundaki ipin daha ölümcül olmasından başka bir işe yaramayacaktı. Ciğerlerinde kalan son oksijen damlası da tükendiğinde, bilincini yitirmeye başlamıştı. Sonra burada açmıştı gözlerini.

Aynadaki yansımasına dikkatlice baktı. Uzun sayılabilecek siyah saçlarının arasında, tek tük beliren beyazlar, istilanın yakın olduğunu anlatır gibiydi. Kahverengi gözlerinin altında, gözleriyle renk birliği yapmışçasına beliren torbalar, daha da dikkat çekecek boyuta gelmişti. Elini boynundaki ize dokundurduğunda hala canının yandığını anladı. Ölüme yaklaşmışken peyda olan son pişmanlığı fayda etmiş, biri ya da birileri onu ipten almış olmalıydı.

Çevrimdışı M.K.Immortal

  • **
  • 290
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Casino Real
« Yanıtla #7 : 11 Şubat 2014, 23:41:05 »
Virgül cümbüşü nedeniyle okunması çok zorlaşan, fakat virgülleri görmezden gelince gayet akıcı bir öykü girişi olmuş. Virgüllerin çoğunu silseniz, bazılarını da nokta yapsanız çok daha iyi olacak gibi.

Okurken Umut'un yatakta hala bağlı olduğunu, hatta adamların yanına sırtında bağlı olduğu yatağı taşıyarak gittiğini düşündüm :D Sonra tekrar kontrol ettiğimde daha önce bağlanmış veya bağlanması için kullanıldığını anladım ki bunu bir şekilde belirtseydiniz keşke :) Veya tam bilmediğimiz bazı şeyler var ki bunun ipuçlarıydı yazılanlar.

Konu anlamında henüz söylenecek pek bir şey yok. En baştaki girişten sonra böyle bir bölümle devam etmesi öyküyü ilginç kılıyor. Acaba bağlantılar neler diye düşündürüyor. Devamını okumak dileğiyle. Ellerinize sağlık.

Çevrimdışı duhan

  • **
  • 284
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Casino Real
« Yanıtla #8 : 12 Şubat 2014, 00:07:24 »
Umutun yatakta bağlı olduğunu zaten yazdım dikkatinizden kaçtı heralde

Çevrimdışı Stormholder

  • *
  • 46
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Casino Real
« Yanıtla #9 : 12 Şubat 2014, 02:48:38 »
Daha onceki hikayeniz de gordugum bir yazim hatasi gozume carpti tekrardan. Bunu bildiginizi dusunuyorum fakat hatirlatmaktan zarar gelmez. Baglac olan -de sertlesmeye ugramaz. Tabi kucuk bir ayrinti fakat rahatsiz edici olabiliyor. Tekrardan dikkatli bir okumayla bu cok kucuk hatalarin ustesinden gelinebilir. Onun disinda diyaloglarin sokak agzinda olmasi hosuma gitti. Okurken yuzume bir tebessum oturdu. Devamini bekliyorum, elinize saglik.

Çevrimdışı darrel standing

  • **
  • 51
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Casino Real
« Yanıtla #10 : 12 Şubat 2014, 03:20:45 »
Güzel bir giriş olmuş. Hikayenin nasıl devam edeceğini merak ettiriyor. Anlatım da oldukça akıcı yalnız ufak bir detay, bazı yerlerde gereksiz kelime tekrarları olmuş.
"Sanki günlerce, dinlenmeden sırtında taş taşımış kadar bitkindi"
Bu tür şeyler önemsiz görünse de göze batıyor ve dikkat dağıtıyor. Bunun dışında başarılı bir kurgu olacağını düşünüyorum. Devamını bekliyorum, elinize sağlık.

Çevrimdışı M.K.Immortal

  • **
  • 290
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Casino Real
« Yanıtla #11 : 12 Şubat 2014, 12:49:20 »
Elin kemerleri açtığı kısmı atlamışım pardon :D Şimdi tekrar bakınca gördüm, kusuruma bakmayın.

Çevrimdışı serhan1310

  • **
  • 91
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Casino Real
« Yanıtla #12 : 13 Şubat 2014, 21:08:48 »
Merak uyandırıcı ve sürükleyici. Bende oluşturduğu tek olumsuzluk “Kapıdan çıh, sağa dön yürü yürü, goridorun sonunda solda..” cümlesi oldu. Başta şivesiz konuşan sonra birden bire konuşma tarzı değişen bir imaj yarattı bende.
cesaret yoksa zaferde olmaz

Çevrimdışı grikunduz

  • **
  • 368
  • Rom: 6
  • Est solarus oth mithas
    • Profili Görüntüle
    • HayalGezer
Ynt: Casino Real
« Yanıtla #13 : 14 Şubat 2014, 12:54:21 »
Garip ilerleyen bir hikaye. Diğer dünya(en azından öyle olduğunu düşünüyorum. Yani bence adamın şizofren falan olmasından daha eğlenceli olurdu) kurgularını severim genelde. Bakalım sizinki nasıl çıkacak.

Not: Bu arada belirtmek isterim ki hiç tanımadığı bir yerde uyanan insanların aptalca ses gelen yere doğru gitmelerinden nefret ederim. "Kaçsana oğlum" diye söylenmedim desem yalan olur. :D

Devamını bekliyorum. :)

Çevrimdışı duhan

  • **
  • 284
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Casino Real
« Yanıtla #14 : 14 Şubat 2014, 13:12:25 »
Garip ilerleyen bir hikaye. Diğer dünya(en azından öyle olduğunu düşünüyorum. Yani bence adamın şizofren falan olmasından daha eğlenceli olurdu) kurgularını severim genelde. Bakalım sizinki nasıl çıkacak.

Not: Bu arada belirtmek isterim ki hiç tanımadığı bir yerde uyanan insanların aptalca ses gelen yere doğru gitmelerinden nefret ederim. "Kaçsana oğlum" diye söylenmedim desem yalan olur. :D

Devamını bekliyorum. :)

sevgili grikunduz yotumun için teşekkür ederim. Ama bu hikayenin öbür dünya ile alakası yok, onu belirteyim de beklentilerinin yönünü beriye çevir :D

Sese gitme olayından ben de nefret ederim ama, insanın bilinmeyene doğru gitmek gibi bir rahatsızlığı da vardır. Kimbilir belki de sesleri korkutucu bulmamıştır. :)