Kayıt Ol

KANAL ZEHİR Çaresizliğime Serzeniş eklendi

Çevrimdışı duhan

  • **
  • 284
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: KANAL ZEHİR on yıl sonra (günümüz) bölümü eklendi
« Yanıtla #15 : 17 Şubat 2014, 10:10:53 »
M.K İmmortal'ın da dediği gibi dark city e ek olarak dreamcatcher'i de anımsattı bana. Tabi ilerleyen bölümlerde yaşanacak gelişmeler sadece anımsatma olarak bırakabilir. Dil gerçekten güzeldi, sıkmayan okuması rahat ve anlattıklarınızı zihinde rahat canlanmasını sağlayan bir uslupta idi.
Eğleniyorum ve merak ediyorum, devamını da bekliyorum.

Çevrimdışı serhan1310

  • **
  • 91
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: KANAL ZEHİR on yıl sonra (günümüz) bölümü eklendi
« Yanıtla #16 : 17 Şubat 2014, 22:29:50 »
Çaresizliğime Serzeniş 1 ara bölüm.

   ‘Nereden başlasam. Bu kelimeleri yazarken amacım ne? En azından başarısız olursak belki birilerini uyandırabilmeyi umut ettiğimdendir. Sizlere tüm hayatınızın bir film senaryosu gibi yazılı olduğunu söylesem ne derdiniz acaba? Ya bana güler ya da tipik Kadercilerden olduğumu düşünürdünüz. Bir zamanlar bende aynı tepkiyi verirdim. Ama şimdi, kaderimizi kendimiz yazarız diye cahilce düşündüğüm yılları geride bıraktım. Tüm dinlerin kutsal kitaplarında, kaderin yazılı olduğu bizlere söylendi. Tam hatırlamasam da Kuran’da bile yaşadıklarımız ve yaşayacaklarımız çoktan yaşandı bitti gibi bir şeyler vardı ya da belki de başka bir kutsal kitaptı. Bilmelisiniz ki inançlarımın tümü, bildiklerimle sarsılıp yok oldu. Bu kadar kelimeden sonra bile anlatacaklarımın özüne inebilmeye çok uzağım.

   Hepiniz özgür irade sahibi olduğunuzu sanıyorsunuz ama değilsiniz. En basiti şöyle düşünün, elinize bir bıçak alıp yaşamınıza son verebilecek bir kesik atabilirsiniz. Bunu kendiniz mi seçtiniz yoksa yazılı olan bu muydu? Ya da tam aksini yaptınız ve bıçağı bir kenara bıraktınız. Özgür iradeyle mi karar verdiğinizi sandınız. Peki ya bıçağı bıraktığınız yazılıysa. İşte kadercilik. Sizlere ne kadar özgür iradeniz olduğunu söyleyeyim. Bir filmdeki aktörün senaryodaki özgür iradesinden daha fazla iradeniz yok.

   Bunları ilk öğrendiğimde aklımı kaybettiğimi sandım. Hayatımı hep birkaç saniye ileriden yaşıyordum. Hepinizin dejavu dediği olayın, aslında sizin bilinçaltınızın bir tür aksaklık sonucu üste çıkıp öz bilincinize yansıması olduğunu biliyor muydunuz? Peki ya bu yansımayı değiştirirseniz neler oluyor. İşte bu kısımda benim hikayem başladı.

   Kulaksızları ilk o zaman görmeye başladım. Önce ne olduklarını anlamadık şimdi ise ne olduklarına dair sadece tahminler yürütebiliyorum. Belki bir uzaylı, belki de dünyada var olduğu söylenen alemlerden en tepede olanı. Renkleri bir denizanasının soluk beyaz ve ışıltılı hali gibi ama kısa boyları, iri gözleri ve olmayan ağızlarıyla daha çok tipik uzaylılara benziyorlardı. Önce her şeyin sorumlusunu onlar sanıyordum ama kulaksızlar da bir hizmetçiden öte değillermiş.

   Bir ara onların Azrail olduğunu düşündüğüm zamanda vardı. Şimdi bu düşünceler şaka gibi geliyor. Bir gün önünden geçtiğim bir parkta yaşlı bir adam gördüm. Neşeyle, parkta oynayan çocukları izliyordu ve hemen yanında bir kulaksız vardı. Bu onları, uyarıldığımızdan beri ikinci görüşümdü. İşimize karışmayın demişlerdi ve merak içinde izledim. Elini adamın gözlerinin üstüne koydu ve elini uzaklaştırdığında adamın gözlerinden süzülen bir ışıltı kulaksızın ellerine doğru aktı. İncecik bir ışık demetiydi ve kısa süre sonra kaybolduğunda, ışık demetinin, o küçük, biçimsiz, soluk beyaz bedende, süzülerek gezindiğini ürpererek fark ettim. Bağırmak istedim ama inanın korkuyordum. Kulaksız, ışıkla birlikte kaybolduktan sonra, yaşlı adam elini göğsüne götürdü  ve bir anlık titredikten sonra yere yığıldı. Ölmüştü. Ben ise resmen gördüğüm şeyden ötürü donmuştum. Bazı ölümden dönüş deneyimlerinde bir ışık vardı ve birini gördüm diyenlerin şimdi aslında ne gördüğünü tahmin edebiliyorum.

   Evet, onlar bizim ruh dediğimiz enerjiyle besleniyorlardı belki de ve bu olaydan sonra kurallara uymamaya başladım. En yakın arkadaşlarıma bile söylememiştim kuralların dışına çıktığımı ve sonra ilk lekeliyi gördüm. Aynı fiziksel görünüme sahiptiler ama onları da kimse görmüyordu. Tek farkları denizanası gibi bir renge sahip değillerdi. Daha çok hastalıklı gibi, kızıl siyah, gri ve bir şekilde çamuru anımsattı bana. Trafik ışıklarında karşıya geçmek için doğru ışığın yanmasını bekleyen, küçük bir kız çocuğunun yanındaydı. Çocukla hemen hemen aynı boydaydı. İlk defa gördüğüm için yine donup kalmıştım. Her şey öyle çabuk oldu ki bazı şeylere o zamanlar anlam verebilseydim engel olabilirdim. Lekeli, elini çocuğun kafasının içine sertçe soktuğunda bağırdığımı hatırlıyorum. Çocuk olan bitenin farkında olmadan bana bakmıştı ve lekeli de bana bakıyordu. Hastanelerdeki hemşire fotoğraflarında olan klasik sus işaretini yaptı ve zorlanırcasına kızın başından elini çıkarttı. Öyle yoğun bir ışık kızdan lekelinin eline geçti ki gözlerimi kaçırdım. Yine kimse farkında değildi ve koşmaya başlamıştım. Sadece bir cadde vardı aramızda. Kızın ışığı yaşlı adamınki gibi süzülüp çıkmıyor, adeta tekrardan kıza dönmek için geri çekiliyordu ama lekeli bırakmayıp ışığı daha sert çekiştirdi. Bunun tarifi nasıl yapılır bilmiyorum ama bir halatı çeker gibiydi ve sonra ağzını gördüm. Ağız olmayan yerde birden bire belirmişti. Işıktan kalın halatı ısırıp kopardıktan sonra lekeli bedeni güneş gibi parıldarken kaybolduğunda caddenin yarısına anca varmıştım.
 
   Tam o anda kızın ayağı kaldırıma takıldı ve caddeye düştü. Gelen araba fren yapabilmek için fazla hızlıydı ve gözlerimin önünde küçücük bir hayat soldu.

   İşte o günden beri bir yol arayıp durdum. Onlarla savaşabilmek ve programı değiştirebilmek için. Sonrasıysa şans eseri diyeceğim ama artık şansa inanmıyor olduğumu da tahmin edebilirsiniz. Bir yöntem tesadüf eseri önüme çıktı. Tüm insanların bilinçaltına işlenmiş, yazılı kaderleri yerle bir edebilecek bir yöntem. Tıpkı yunan mitolojisindeki titanların tanrılara meydan okumaları gibi, biz insanlarında bu kulaksızlara meydan okumasını sağlayabilecek yöntem…

   Yine de ilk karşılaşmamızda kulaksızın dedikleri dün gibi aklımda. Döngü sizi tekrar bir araya getirecek ve olması gereken olmazsa milyonlarca yaşamın belki de son bulacağı ile ilgili karmaşık kısım. Kimse bilmiyordu. Özellikle de en yakın arkadaşlarım. Hepsi o kazada çarptıkları kişinin ölmesi gerektiğini düşünüyordu ama olan bitenin farkında değillerdi. Adama çarptıktan sonra şarampole yuvarlandığımızı gördüm. Arkadaşlarım baygındı. Belki de o yüzden kazanın sonrasındakileri benim kadar iyi göremediler. Bana ne olduğuna gelirsek. Bayılmamıştım. Acıyı hissediyordum. Bir dal parçası boğazımı delip geçmişti. Sonra çarptığımız adamın yukarıdan yardım edin diye bağırdığını hatırlıyorum ve sonrasıysa karanlıktı… Evet tahmin etmişsinizdir belki ama ölen bendim.

   Döngü bizi sürekli bir arada tuttu ve ben afallamıştım. Eğer yaşarsam büyük bir felakete sebep olacaktım. Kendimi öldürmeye kalktım. Bir depresyona girdim ve bir süre tedavi gördüm. Sonra ise bir doktor geldi. Amerikalı bir nörologdu. Anlattıklarımdan sonra bana deliymişim gibi bakmayan belki de tek doktordu ve o da görebiliyordu.

   Şimdi ise her şeyi değiştirebilecek bir buluşa imza attık. Zehre…’

   “Heyy kayıtlı olan herkes gelmek üzere son kontrolleri yapalım.”
   
   ‘Sanırım bu günlük yazacaklarım bu kadar. Umarım başarısız olursam bu yazdıklarım hepinize bir ışık tutacak ya da saçma bir felsefi yaklaşım olarak kalacaktır…’
cesaret yoksa zaferde olmaz

Çevrimdışı duhan

  • **
  • 284
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: KANAL ZEHİR Çaresizliğime Serzeniş eklendi
« Yanıtla #17 : 18 Şubat 2014, 17:20:05 »
Sanırım bu oyun neticesinde tüm düğümleri çözeceğiz. Ara bölüm olmasına rağmen gayet akıcı ve okunaklıydı. Devamını da bekleriz :)