Kayıt Ol

Hiç Durmamacasına

Çevrimdışı muaet

  • **
  • 215
  • Rom: 12
  • Carai an Ellisande!
    • Profili Görüntüle
Hiç Durmamacasına
« : 28 Şubat 2014, 12:26:15 »
Adam koridorda koşuyordu, durmamacasına, sağa sola sapmaksızın dümdüz koşuyordu. Bu bir binaydı sonuçta, değil mi? Elbette koridorun sonuna gelecekti, elbette bir çıkışa denk gelecek ve bu lanet olası yerden bir an önce paçayı kurtarıverecekti.

Koştu, koştu... Adam o kadar hararetli koşuyordu ki, nefes almayı unutuyor, ara ara ciğerleri yanmaya başlıyordu. Bir rivayet vardır hani, yavaş nefes aldığında zaman da yavaşlar derler. O da o misal belki bir dakika, belki bir saat koştu; bilmiyordu. Zaman kavramını yitirmişti. Şimdiden bir kilometre yol kat ettiğini biliyordu ancak koridor ne bir yere sapmış, ne bir pencere ne de bir kapı ilişmişti gözüne.

Ömrünü bu kahrolası mimari harikasında çürütmek istemiyordu. Kim böylesi saçma bir yapı tasarlayabilirdi ki? Kapı yok, baca yok; her yer dört duvar. Hem böylesi kapalı bir yere nasıl gelmişti? Neden durmaksızın koşuyordu böyle? Tek istediği durmak, soluklanmaktı. Belki gerisin geri koşarsa girdiği yerden geri çıkabilirdi. Çok parlak bir fikir!

Fakat tam durmayı akıl etmişken arkasında anlam veremediği bir ses yankılandı. Bir kurt sesi ya da ona benzer bir şey. Daha çok bir... kedi miyavlaması?

Ses normal değildi. Sanki bozuk bir plaktan çıkan pop şarkıları gibiydi. Sesin sahibini tanıyamasanız da şarkının ritmini yakalarsınız hani, onun gibi. Adam bunun bir kedi olduğunu farz etti ancak içinde istemsiz bir korku oluştu. Sesi böyleyse, kendisi nasıl bir hilkat garibesiydi Allah aşkına?

Tekrar koşmaya başladı. Bu kez daha da hızlı çünkü ses gittikçe yaklaşıyordu. Arkaya bakmaya cesaret edemedi, çünkü öyle bir koşuyordu ki tek bir dikkat dağınıklığında tökezlemesi işten bile değildi. Her ne kadar koşarsa koşsun, o metalik ses her an daha yaklaşıyordu. Ses tam ensesine ilişmişken, karşısında bir aydınlık gördü. Canı pahasına koştu, pencereyi fark etti ve tüm kuvvetiyle cama doğru uçtu...

Düşüşü kısa sürmüştü ancak o aptal sesi hala duyuyordu. Gözlerini açtı ve birden gözlerine dolan gün ışığına karşı kolunu siper etti yüzüne. Canı yanmıştı, düşerken kolunu incitmişti anlaşılan. Adam gözlerini kırpıştırdı tekrar, demek dışarıda vakit gündüzdü. Yavaşça yerden doğruldu sesin kaynağını aradı. Ses bir yastıktan geliyordu. Yastık? Elini attı, yastık yüzünden sesi boğulmuş telefonu çekti, çıkardı. Yastık! Odasındaydı! Saat kaçtı böyle!

Adam telefona baktı işe yarım saat gecikmişti bile. Hemen pantolonunu geçirdi ayağına, gömleğini giydi, kravatını geçirdi boynuna. Cüzdanını ve anahtarını aldı masanın üstünden ve pencereye doğru koştu. Hayır, evinde kapı vardı! Uyku mahmurluğuyla ayağına geçirdiği farklı çoraplarıyla müthiş bir uyum oluşturan pabuçlarını giydi ve koşmaya başladı.

16-A'ya yetişmesi için beş dakikası vardı, durağa yetişmesi içinse on beş dakikalık bir yolu. Adam koştu, koştu... Hiç durmamacasına, ciğerleri yanarcasına koştu. Ömrünün sonuna kadar da koşacaktı zaten. Tam soluklanmayı akıl etmişken bir ses duyacaktı arkasında. Hani bazı sesler vardır, ömrünüzde ilk kez duyuyor olsanız da ne olduğunu anlarsınız. Hiç görmediğiniz bir hayvan sesi ya da ona benzer bir şey. Daha çok... ecelin sesi?
“My father used to say that there are two kinds of people in the world,” Kaladin whispered, voice raspy. “He said there are those who take lives. And there are those who save lives. I used to think he was wrong. I thought there was a third group. People who killed in order to save.” He shook his head. “I was a fool. There is a third group, a big one, but it isn’t what I thought. The people who exist to be saved or to be killed…The victims. That’s all I am.”

Çevrimdışı duhan

  • **
  • 284
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hiç Durmamacasına
« Yanıtla #1 : 28 Şubat 2014, 12:55:44 »
Bitti mi? Başka bir şey söylemek için ham bir yazı. Devamı gelmeli yoksa pek anlam ifade etmedi bana.

Çevrimdışı M.K.Immortal

  • **
  • 290
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hiç Durmamacasına
« Yanıtla #2 : 01 Mart 2014, 14:18:00 »
Konu hoş. Dil sade ve güzel. Şimdi duhan arkadaşımız için de bir spoiler kutusu açayım :D

Spoiler: Göster
Adamın rüyası bir şekilde gerçeğe dönüyor anladığım kadarıyla. Yani o koşuşturma, işe geç kalmasıyla tekrar yaşanıyor ve rüyasında gördüğü, arkasından gelen ses de gerçek hayattaki araba sesi, fren, korna... Tabi benim anladığım bu :D


Tabi şöyle bir eleştirim olacak. Kurgu iskelesi için yeterli mi bu öykü? Yani mistik bir durum mu var yoksa tesadüf mü yaşananlar? Öykü bu sorulara cevap vermiyor ve fantastik bir öyküden uzak gibi duruyor.

Araya belki bir iki tane felsefi paragraf ekleyerek, duruma açıklama getirseydiniz bu konuda daha iyi olabilirdi. Anlatımınız ve konu önceden de dediğim gibi güzel. Okuması hızlı, temposu yerinde bir öyküydü. Elinize sağlık.

Çevrimdışı muaet

  • **
  • 215
  • Rom: 12
  • Carai an Ellisande!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hiç Durmamacasına
« Yanıtla #3 : 02 Mart 2014, 01:20:16 »
Yorumlarınız için teşekkür ederim. Anladığım kadarıyla iletiyi aktarmada biraz sıkıntı olmuş, bir dahakine buna dikkat edeceğim. Ve hayır, devamı gelmeyecek hikayenin.

Immortal, rüyalarımız tüm bildiklerimizden daha fantastik ve soluk kesici değil midir sence de? :)
“My father used to say that there are two kinds of people in the world,” Kaladin whispered, voice raspy. “He said there are those who take lives. And there are those who save lives. I used to think he was wrong. I thought there was a third group. People who killed in order to save.” He shook his head. “I was a fool. There is a third group, a big one, but it isn’t what I thought. The people who exist to be saved or to be killed…The victims. That’s all I am.”