Kayıt Ol

Bilinmezlik ve Kumandan

Çevrimdışı Light

  • **
  • 359
  • Rom: 7
    • Profili Görüntüle
Bilinmezlik ve Kumandan
« : 16 Mayıs 2014, 20:01:08 »
                                                               I

    Halkın Serdar'ı, kanı, şanı, her şeyi.
    Artık kimdi?
Ordu tarumar olmuştu, imparatoru ölmüştü. Şimdi bir mağarada hayata gözlerini yummakta olan bu adam kim olduğunu bilemez, artık serdar olamaz ve sadece ölebilirdi. Elinden gelen bu, gelmeyen çok fazla şey vardı. Bıraktı ruhunu derinliklere, süzülmeye başladı rahatlıkla başlayan ızdıraba. Bedeni rahat, vicdanı rahatsızdı; kalbini okşayan kordan bir kılıç gibi ruhunu rahatsız ediyordu. Artık dayanamıyordu. Şayet tanrılar varsa ya da O varsa diye, yalvardı: ''Alın beni ebediyetin makamına, lütfen...''
   
Halkın Serdar'ı orta boylu, göğsü geniş, yakışıklıca bir adamdı. Karısına aşık, evlatlarına düşkün, halkına düşkün, düşen bir adamdı. Nereye düştüğü bilinmez, düştü mü bilenmez, düşecek mi bilinmez ve sadece düşen bir adam.

Bir ses işitti; ''Sus, (Kumandan yaraları yüzünden inliyordu.) seni aşağılık kumandan. Beş bin ölünün acılarının yanında seninki hiçbir şey. Artık diğer taraflarda başına geleceklere hazırlan, çarpışmaya giriyorsun. ''
Kumandan; ''Tek bir çarpışmaya daha dayanamam, ben lanetli bir adamım. '' diye söylendi kendi kendine ve şaşırdı. Bu hayatın bir cilvesi miydi? Oysa ki asla inanmamıştı.

Gerisini hatırlamıyordu. Neredeydi? Nasıl gelmişti? Neden gelmişti? Mağaradan dışarı çıktı ve etrafın değiştiğini gördü. Hem korkudan, hem de hayranlıktan başı döndü. Birden içinde bir enerji hissetti. O da neydi? Kıyafetlerine ne olmuştu? O tuvalet çukuruna düşmüş gibi tezek kokan pis kıyafetler neredeydi? Bu kıyafet de neyin nesiydi? Mağaraya yeniden girdi ve bir süre düşündü. Çıkıp dolaşmalı, neler olduğunu anlamalıydı. Karnı tuhaf bir şekilde tokdu, vücudu kendini toparlamış, sakalları kesilmiş bir haldeydi; Serdar bu durum karşısında en son duyduğu şeyi hatırladı, kesin bir tonla: ''Yeni bir hayata başlıyorsun, yaptığın şeylerin karşılığını bir şekilde ödeyeceksin, herhangi bir şekilde.''

Serdar bir zaman dilimini şok içinde geçirdi. Ne yapacağını bilemedi ve bilmesine imkan da yoktu zaten. Diğer gün dışarı çıkıp yürümeye başladı. Yürüdü de yürüdü. Ormandaki bir patikayı takip etti. Bir pınar bulup bu pınardan su içti ve yoluna devam etti. Birkaç günlük yolculuk sonunda yaşlı bir köylü gördü. Yaşlı adam uzun boylu, top sakalı olan irice bir adamdı. Serdar, ''Merhaba'' diyerek bağırdı ve adam anlamadı. Serdar bu adamın yabancı olduğunu sezmişti, aslında yabancının kendisi olduğunu sonradan öğrenecekti tabii ki. Serdarın üst düzey bir eğitimi vardı ve kendi dilinden başka, üç yabancı dil biliyordu.
 
Adam savaştıkları halklardan birinin dilinde ''Anlamadım?'' dedikten sonra onların dilinde konuşmaya başladı. Bu kadar iyi konuşmasına şaşırmıştı, zira normalde bu kadar iyi konuşamıyordu. Köylüye ''Bana yardım et lütfen, sana her işte yardım ederim. Sağlıklı bir adamım, ne dersen yaparım; perişan haldeyim.'' dedi. Köylü biraz düşündükten sonra daha otuzlarına yeni girmiş genç adamın tekin biri olduğuna karar verip teklifini kabul etti. Zira artık yaşlanmıştı ve işlere yetişemiyordu. Vergilerini verebilmesi için çalışması gerekiyordu.

Serdarla biraz yürüdüler daha sonra Serdara ''Artık yaşlandım, sevgili kızım ile işlere yetişemiyoruz, kız perişan oldu. Bu yüzden sana iş vereceğim ama tanrı aşkına buralarda ne yapıyordun ve konuştuğun dil de hangi yörenin?'' sorusunu yönelttiğinde Serdar, ''İnan ki bilmiyorum, bu konuyu daha sonra ve daha detaylı konuşabiliriz. Benden size zarar gelmez.'' dedi. Yaşlı adam bu sözlere tokdu artık. İnsanları iyi tanıyor, iyiyi ve kötüyü seçebiliyordu. Genç adam iyi birine benziyordu fakat bunu kimse bilemezdi, bu yüzden gözü her zaman genç adamın üzerinde olacaktı.
   
Yaşlı adam biraz daha yürüdükten sonra; ''Çiftliğime yaklaştık, bu günlük dinlenebilirsin fakat yarın sabah işe başlayacaksın. Senin için kulübem var. İdare edecek bir yer. '' dedi ve genç adamı kulübeye yerleştirdi. Bu genç adama neden yardım ettiğini bilmese de etmişti işte ve bu içinden gelmişti. Önemli olan buydu, zaten artık yardıma ihtiyaçları vardı.
   
Karısı on yıl önce ormanda kaybolmuştu, hayatının aşkı Legeath son zamanlarda aklını kaybediyordu ve yaşlı adam bu duruma çok üzülmüştü. Dışarı ile olan ilişkisini kesmiş, çiftlik işleriyle uğraşıp kendince kağıtlara yazılar yazar, zamanında kasabadan aldığı kitapları tekrar tekrar okurdu. Son beş yılda iki oğlu da ölmüştü. Rylian bir yaban domuzunun saldırısına uğramış, Yuwen'i ise nedenini bilmediği bir hastalık tarafından kaybetmişti. Duyguları iyice uyuşmuş ve ona yakın olan sadece Gwoilith kalmıştı. Gwoilith, dünya tatlısı kızı, aşkının meyvesi, sahip olduğu tek şey. Gwoilith güzel bir kızdı ama onu gün yüzüne çıkarmak istemiyordu. Zira onu kaybetmekten korkuyordu. Yaşlı adam Gwoilith'e kendisi bizzat olarak okuma yazma öğretmiş ve eğitmişti. Gwoilith bu yıl yirmi dört yaşına basmıştı. Şu an Gwoilith şehirlilerin çoğundan daha fazla bilgi sahibiydi. Gwoilith geçen yıl ölen Yuwen'dan sonra içine kapanmış, ancak ara sıra babasıyla konuşur olmuştu. Yaşlı adam kızı için endişeleniyordu. Yaşlı adam birçok üzüntü içinde kendini yatağına attı.
 

-Serdar ''Kumandan'' anlamına geldiği için adamı ''Serdar'' olarak niteledim.Kahramanın adı ''Serdar'' değildir.
-Yazıyı gözden geçirdim ve karakterlerin isimlerini değiştirdim. Nitelediğim karakterler değişmiş olabilir.
-Diğer bölümler yorumlarda.
-Yorumlarınız  yol göstericim olacaktır.
-İleriki bölümlerde kendimi geliştirdiğimi söylemekte fayda var.
Alıntı yapılan: W.S.
Yet do thy worst, old Time; despite thy wrong
My love shall in my verse ever live young.

Çevrimdışı Loial

  • *
  • 39
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bilinmezlik ve Kumandan - Kan Hırsızı I. Bölüm
« Yanıtla #1 : 17 Mayıs 2014, 13:57:30 »
 Güzeldi aslında... Ama yazı daha çok ham! Üstünden kesinlikle geçilmesi gerekiyor. Hatalı kısımlar kendini çok belli ediyor.
  Ormandaki bir patikayı takip etti.Bir pınardan su içti ve devam etti.Bir kaç günlük bir yolculuk sonunda bir yaşlı bir köylü gördü. Bu kısım birlerle dolu...
   Anna geçen yıl ölen Daniel'dan sonra içine kapanmış, ara sıra babasıyla konuşur olmuştu.Yaşlı adam kızı için endişeleniyordu.Yaşlı adam bir çok üzüntü içinde kendini yatağına attı...
   Sabah Serdar daha güneş doğmadan çiftliği gezintiye çıktı.  Buralarda hızlı gitmiş... 

Çevrimdışı Light

  • **
  • 359
  • Rom: 7
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bilinmezlik ve Kumandan - Kan Hırsızı I. Bölüm
« Yanıtla #2 : 17 Mayıs 2014, 16:56:19 »
Güzeldi aslında... Ama yazı daha çok ham! Üstünden kesinlikle geçilmesi gerekiyor. Hatalı kısımlar kendini çok belli ediyor.
  Ormandaki bir patikayı takip etti.Bir pınardan su içti ve devam etti.Bir kaç günlük bir yolculuk sonunda bir yaşlı bir köylü gördü. Bu kısım birlerle dolu...
   Anna geçen yıl ölen Daniel'dan sonra içine kapanmış, ara sıra babasıyla konuşur olmuştu.Yaşlı adam kızı için endişeleniyordu.Yaşlı adam bir çok üzüntü içinde kendini yatağına attı...
   Sabah Serdar daha güneş doğmadan çiftliği gezintiye çıktı.  Buralarda hızlı gitmiş... 

Birler konusunda haklısınız, kendimi kaptırmışım. Bir hatası düzeltildi.

Ama dediğiniz bölümde hızlı gittiği konusuna katılamıyorum. Yaşlı adam uyuduktan sonra adam uyuyamadığı için çiftliği geziyor. Hızlı giden bir durum sezemedim fakat yaşlı adam kendini yatağa attıktan sonra başka bir bölüme başlanabilir, orada bırakılabilirdi.

Edit: Boşluk.
Alıntı yapılan: W.S.
Yet do thy worst, old Time; despite thy wrong
My love shall in my verse ever live young.

Çevrimdışı M.K.Immortal

  • **
  • 290
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bilinmezlik ve Kumandan - Kan Hırsızı I. Bölüm
« Yanıtla #3 : 21 Mayıs 2014, 01:24:48 »
Noktalama işaretlerinden sonra boşluk bırakmamanız biraz zorluyor okumayı. Bunun dışında bir ara hikayeden koptum diyebilirim.

Ancak anlatım güzel. Detaylar da öyle. Fakat konuya hala girememiş gibi bir hava olduğundan açıkçası merak uyandırmıyor. Umarım sonraki bölümlerde biraz daha merak uyandıracak şeyler okuruz :) Elinize sağlık.

Çevrimdışı Light

  • **
  • 359
  • Rom: 7
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bilinmezlik ve Kumandan - Kan Hırsızı I. Bölüm
« Yanıtla #4 : 25 Mayıs 2014, 01:33:17 »
Noktalama işaretlerinden sonra boşluk bırakmamanız biraz zorluyor okumayı. Bunun dışında bir ara hikayeden koptum diyebilirim.

Ancak anlatım güzel. Detaylar da öyle. Fakat konuya hala girememiş gibi bir hava olduğundan açıkçası merak uyandırmıyor. Umarım sonraki bölümlerde biraz daha merak uyandıracak şeyler okuruz :) Elinize sağlık.
Size yorumunuz için teşekkür ederim, diğer bölümleri yorumunuzu dikkate alarak yazacağım.

Edit: Boşluk.
Alıntı yapılan: W.S.
Yet do thy worst, old Time; despite thy wrong
My love shall in my verse ever live young.

Çevrimdışı Light

  • **
  • 359
  • Rom: 7
    • Profili Görüntüle
Bilinmezlik ve Kumandan
« Yanıtla #5 : 11 Haziran 2014, 19:33:32 »
                                                             II

Serdar uyuyamadı ve güneşin daha ışımamasına rağmen çiftliği gezintiye çıktı. Fazla büyük bir yer değildi. Gördüğüne göre kendi kendilerine yetiyorlardı ve ileride tarlaları vardı. Bir tarlaya yaklaştığında arkasında hafif hareketlilik olduğunu sezdi ve yavaşça arkasına doğru döndü. Serdar bilmese de kızın yeninin içinde bir hançer vardı. Karanlıktan yüzünü göremiyordu.

Kız usulca ve pusun hissettirdiğine denk bir soğuklukla ''Sen de kimsin?'' diye sordu ve bu arada hava çok hafiften aydınlanmaya başlamıştı. Buna rağmen kızın yüzünü göremiyordu ama Serdar kızı; cahil, çirkin bir köylü kızı olarak hayal etmişti. Babasına yardım eden, yabani ve medeniyetten uzakta büyümüş bir kız. Yanılsa da bir şey değişmezdi, yanılmasa da. Tam o arada yere çökmüş olan pusun arasından kızı hafiften görmeye başladı. Kıza cevap veremiyordu çünkü şaşırmıştı, günün bu saatlerinde kimin arkasından bu şekilde yaklaşırsanız herkes bu tepkiyi verirdi.

Kız gerçekten alt tabakadan biri gibi giyinmişti, Serdar kızın saray hanımefendisi gibi giyinmesini de beklemiyordu, ama kesinlikle ''çirkin'' değildi. Kız bir altmış beş boylarında, hafiften esmer tenli, kehribar gözlüydü. Yüzü kesinlikle güzeldi, küçük burnu ve tonu Serdar'a deniz köpüğünü çağrıştıran beyaz saçları tapılasıydı.

Gwoilith tekrardan ''Sana bir soru sordum yabancı.'' dedi. Serdar, Gwoilith'in kaçmasını beklerdi, çünkü ıssız yerlerde genelde kızlar yabancıları değil, yabancılar kızları tehdit ederdi ve hesap sorarlardı. Gwoilith'in hiç de korkuyormuş gibi bir yanı yoktu; Serdar kızın yüzünde tereddütün taneciğini aradı ama bulamadı.

Kızın yanında hareket eden varlıkları sonradan fark etti, fark etmez olaydı. Bir pars türünün evcilleştirilebildiğini ilk defa gören Serdar, bayılacak gibi oldu. Bu Pars; kürkü is kadar kara, dişleri mızrak ucu kadar, gözleri ise insanın içini korku kesecek kadar keskin kızıl tonu olan bir avcıydı. Serdar'ın bayılacak gibi olmasının nedeni belki de buydu. Diğer yandan da bir pars çıkıverdi. Bu Pars'ın kürkü; ilk Pars'ın aksine bembeyazdı ve bu hayvanlar kuyruğu hariç en az iki metre vardı.

Bu anormal bir şeydir, Serdar zamanında birçok ava çıkmıştı ve pek çok Pars ile münasebeti olmuştu, en bozlarının boylarını dahi buradan biliyordu. Bu hayvanlar su götürmez bir şekilde tehlikeliydiler ve buna bağlı olarak evcilleştirilemezlerdi. Serdar Parsların akrabası olan Jaguarları evcilleştirmeyi denemişti ve bu girişimin sonunda hiç de iç açıcı olmayan sonuçlarla karşı karşıya kalmıştı. Adamlarından ikisi ölmüş ve biri ağır yaralanmıştı. Sonunda Jaguarları öldürmek durumunda kalmıştı. Zira öldürmeseydi; ölen adamların silah arkadaşları tarafından hor görülecekti veya askerlerinin gözünde emrindeki adamları boşu boşuna ölüme gönderen, adamlarını öldüren yaratığı besleyen bir kumandan olurdu. Tabii ki askerler de, Serdarın alt kademedeki kumandanları da böyle bir imaj çizen kumandanı sevmezlerdi. Özellikle de kuzeni Unord ondan nefret edecek ayrı bir bahane bulmuş olurdu.
  
Serdar, ne yapsa ne etse bilemedi ve vücudunda dolaşan adrenalini hissetti. ''Ahh, keşke yanımda bir mızrak olsaydı. Belki o zaman bir şansım olabilirdi.'' diye düşündü.
Alıntı yapılan: W.S.
Yet do thy worst, old Time; despite thy wrong
My love shall in my verse ever live young.

Çevrimdışı Ryld Argith

  • ****
  • 879
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bilinmezlik ve Kumandan - Kan Hırsızı I. Bölüm
« Yanıtla #6 : 12 Haziran 2014, 17:11:41 »
1- Bir iki küçük harf hatası gözüme çarptı ama önemsiz şeyler ön okuma yaparsan düzeltirsin :) Bende genelde paylaşmadan önce o heyecanla ön okumaya pek dikkat edemiyorum :/

2-Cümlelerde okumayı zorlaştıran hatalar gözüme çarptı : "Köylü biraz düşündükten() daha otuzlarına yeni girmiş genç adamın tekin biri olduğuna karar verip teklifini kabul etti." Herhalde zihninde kurduğun cümlelere parmaklarının hızı yetişememiş olacak ki parantez koyduğum yerde "sonra" gibi bir kelime eksik kalmış sanki :)

3-İkinci bölümde "İmparator..." diye başlayıp "...ölmeseydi." diye biten paragraf nereden çıktı anlayamadım. Bana çok alakasız geldi. Anladım karakterimizi tanıtmak istemişsin ama o tanıttığın yer bunun için pek uygun değil. Bir an için kız ve parsları Serdar'ımızla yüz yüzeyken bir anda nedenini anlayamadığımız bir şekilde Serdar amcasını anımsamış. Bilgileri vereceğin yerlere biraz daha dikkat et bence :)

4- Ama kurgusunu sevdim özellikle ikinci bölümde daha bir okuyasım geldi :)
"Ben neysem oyum Regene. Sen nasıl ışığın bir parçasıysan, ben de karanlığın bir parçasıyım. Bence biri diğerinden daha iyi veya daha kötü değil"
Kara Dalamar

Çevrimdışı Light

  • **
  • 359
  • Rom: 7
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bilinmezlik ve Kumandan
« Yanıtla #7 : 17 Haziran 2014, 16:30:05 »
1- Bir iki küçük harf hatası gözüme çarptı ama önemsiz şeyler ön okuma yaparsan düzeltirsin :) Bende genelde paylaşmadan önce o heyecanla ön okumaya pek dikkat edemiyorum :/

2-Cümlelerde okumayı zorlaştıran hatalar gözüme çarptı : "Köylü biraz düşündükten() daha otuzlarına yeni girmiş genç adamın tekin biri olduğuna karar verip teklifini kabul etti." Herhalde zihninde kurduğun cümlelere parmaklarının hızı yetişememiş olacak ki parantez koyduğum yerde "sonra" gibi bir kelime eksik kalmış sanki :)

3-İkinci bölümde "İmparator..." diye başlayıp "...ölmeseydi." diye biten paragraf nereden çıktı anlayamadım. Bana çok alakasız geldi. Anladım karakterimizi tanıtmak istemişsin ama o tanıttığın yer bunun için pek uygun değil. Bir an için kız ve parsları Serdar'ımızla yüz yüzeyken bir anda nedenini anlayamadığımız bir şekilde Serdar amcasını anımsamış. Bilgileri vereceğin yerlere biraz daha dikkat et bence :)

4- Ama kurgusunu sevdim özellikle ikinci bölümde daha bir okuyasım geldi :)
   Sağolun, hataları elimden geldiğince düzelttim.
Alıntı yapılan: W.S.
Yet do thy worst, old Time; despite thy wrong
My love shall in my verse ever live young.

Çevrimdışı grikunduz

  • **
  • 368
  • Rom: 6
  • Est solarus oth mithas
    • Profili Görüntüle
    • HayalGezer
Ynt: Bilinmezlik ve Kumandan - Kan Hırsızı
« Yanıtla #8 : 21 Haziran 2014, 20:55:57 »
Yazınız güzel bir hikayeye yol açacak gibi. Takip edeceğim devamını. Ancak;

1- Babasının Gwolithi gün yüzüne çıkarmak istemediğinden bahsettiniz, ardındansa Gwolith babasından başka kimseyle konuşmaz oldu dediniz. İlk anlatımınız babasının Gwolithi gizlice ve kimseye göstermeden yetiştirip eğittiği izlenimi uyandırıyor bizde. Ancak ardından babasından başka kişilerle eskiden konuşuyordu ancak artık terketti gibi bir ortama dönüyor bu durum. Beni rahatsız etti hafiften.

2- Yabancının kendisi olduğunu sonradan öğrenecekti demişsiniz. Bu kısmı okuyunca ilk başta ihtiyar adamla serdarın aynı kişiler olduğu (zaman yolculuğu kendini görme falan) izlenimine kapıldım. Sonrasında asıl yabancı olanın serdar olduğu şekilde kastettiğinizi anladım. O kısım ufak bir rutüşle düzeltilebilir.

3- Gene ilk bölümde Serdara iş verme sebebini, onun içindeki iyiliği görmesinden ve de çiftlikte iş ihtiyacı olması şeklinde belirtmişsin. Ardından ise neden iş verdiğini bilmediğinden bahsetmişsin.

4- Son olarak da ikinci bölümde betimlemeler hep küt bırakılmıştı. Daha güzel işlenilip bitirilebilirdi.

Not: Böyle uzun uzun yazdığıma bakma. Küçük detaylar aslında bunlar. Biraz gayretle hikaye oldukça düzelebilir.

Çevrimdışı Light

  • **
  • 359
  • Rom: 7
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bilinmezlik ve Kumandan
« Yanıtla #9 : 24 Haziran 2014, 11:38:12 »
Yazınız güzel bir hikayeye yol açacak gibi. Takip edeceğim devamını. Ancak;

1- Babasının Gwolithi gün yüzüne çıkarmak istemediğinden bahsettiniz, ardındansa Gwolith babasından başka kimseyle konuşmaz oldu dediniz. İlk anlatımınız babasının Gwolithi gizlice ve kimseye göstermeden yetiştirip eğittiği izlenimi uyandırıyor bizde. Ancak ardından babasından başka kişilerle eskiden konuşuyordu ancak artık terketti gibi bir ortama dönüyor bu durum. Beni rahatsız etti hafiften.

2- Yabancının kendisi olduğunu sonradan öğrenecekti demişsiniz. Bu kısmı okuyunca ilk başta ihtiyar adamla serdarın aynı kişiler olduğu (zaman yolculuğu kendini görme falan) izlenimine kapıldım. Sonrasında asıl yabancı olanın serdar olduğu şekilde kastettiğinizi anladım. O kısım ufak bir rutüşle düzeltilebilir.

3- Gene ilk bölümde Serdara iş verme sebebini, onun içindeki iyiliği görmesinden ve de çiftlikte iş ihtiyacı olması şeklinde belirtmişsin. Ardından ise neden iş verdiğini bilmediğinden bahsetmişsin.

4- Son olarak da ikinci bölümde betimlemeler hep küt bırakılmıştı. Daha güzel işlenilip bitirilebilirdi.

Not: Böyle uzun uzun yazdığıma bakma. Küçük detaylar aslında bunlar. Biraz gayretle hikaye oldukça düzelebilir.

Öncelikle teşekkür ederim. Acemiliğime verin, bazı hatalar kesinlikle olacaktır, ilk hikayem. Sadece elimden geldiğince redaksiyon işini yapıp yayımladım.

1-Başkalarıyla konuşuyordu, evet. Annesi kayboluyor ve ardından iki erkek kardeşini kaybediyor. Konuşacak birileri varmış zamanında. Bu olaylardan sonra içine kapanıp çok samimi olduğu babasıyla bile seyrek konuşmaya başlıyor. Kurgu bu şekilde, tabii önerilerinize açığım.

Alıntı
Gwoilith geçen yıl ölen Yuwen'dan sonra içine kapanmış, ancak ara sıra babasıyla konuşur olmuştu.

3-Orada asıl olay o adama neden iş vermek istediğidir. İlerleyen olaylarla göreceğiz bunu. Orada içindeki iyiliği gördüğünü söyleyen bir cümle veya kelime dizisi de yok maalesef. Sadece bir şey nedensizce onu buna itmiş.

4-''Küt'' derken kast ettiğiniz şeyi yazarsanız (Özel mesaj veya buradan, fark etmez.), beni aydınlatmış ve yardım etmiş olursunuz.

Edit: Boşluk.
Alıntı yapılan: W.S.
Yet do thy worst, old Time; despite thy wrong
My love shall in my verse ever live young.

Çevrimdışı Light

  • **
  • 359
  • Rom: 7
    • Profili Görüntüle
Bilinmezlik ve Kumandan
« Yanıtla #10 : 23 Temmuz 2014, 13:42:56 »
III
Serdar yaşadığı şok ve kanında dolaşan adrenalinin ona gönderdiği ''Buradan kaç!'' sinyalleri arasında düşünemiyordu. Birden buranın başka bir yer olduğunu unutarak kendi dilinde konuştu, Leaban dilinde. ''Beni buraya yaşlı adam getirdi, ben kötü bir şey yapmadım. '' dedi ve sonra çok büyük bir baş ağrısı eşliğinde her şey karardı.

Uyandığında kendini çok farklı bir atmosferin içinde buldu, başı artık ağırmıyordu fakat serseme dönmüştü. Bilmediği bir ormanın içinde, yapraklardan yapılmış ince bir tabakanın üzerinde bir pelerine sarılmış şekilde uyandı. Yanındaki çıkının içinde duran ekmek, peynir ve balın yanına konmuş matara artık tek başına olduğunun göstergesiydi adeta. Güneş neredeyse tamamen dik bir açıyla ağaçların üzerine vursa da çoğu ışık Serdara ulaşmıyordu. Bir gölge diyarının ortasında olan Serdar için ne yapacağı muamma idi.
  
Yürümeye başladı, yürüdükçe ağaçlar bayağı seyrekleşmeye başlamıştı ve bir patika ortaya çıkmıştı. Akşama doğru güneş batmadan patikanın batıya doğru uzanan kolundan giderken bir atın yaklaşma sesini duydu. Hemen bir ağacın arkasına saklanmayı düşündü fakat nafile olacağına karar verdi; etraftaki en iri ağacı aradı, tepesine tırmanmaya başladı. İyi bir tırmanıcı olduğu için pek zorlanmadı, yeterince yüksek olduğunu düşündüğünde bir dalın üstünde beklemeye ve gelenin kim olduğuna bakmaya karar verdi. Kimseye güvenemeyeceğini biliyordu. Çıkınını yakında bir dala astıktan sonra tırmanmaktan susamış olacak ki mataradan suyunu içti ve dikkatini sesin geldiği yöne doğru verdi.

Patikanın batısından gelen adamın etrafını saran akşam güneşinin içinden önce ışık saçan silüeti ve dalgalanan ince pelerini göründü. Uzun boyluydu fakat bir şövalye kadar iri değildi. Gözleri hafif çekik adamın siyah uzun saçları omzunun üzerinden dalgalanıyordu. Altındaki kahverengi savaş atının siyah yeleleri, adamın sakalları ile uyum içindeydi. Atın değerli olduğu su götürmez bir gerçekti; çünkü at savaş atlarına göre iriydi . Ne kadar büyük, sağlam ve formda olduğu ortadaydı.

Serdar o atı kıskanmasa ayıp etmiş olurdu ki o anda son savaşında ölen atı aklına geldi. At yaralanmış olsa da onu saklanacak bir yere kadar taşımıştı ve bu uğurda can vermişti; mağaranın yakınlarında yıkılarak ölen atının altında kalmış ve bacağında büyük bir ağrı oluşmuştu fakat kırık olmadığını biliyordu, mağarada ağıran bacağı şu an tamamen iyileşmişti. Ölen atının adı Sake idi. Bu adın hakkını vermesini dileyerek koymuştu.

Adamın atı patikadan saparak tam da Serdarın tırmandığı ağacın yanında durdu. Adam attan inip atının kafasını avuçlarının arasına aldı ve o anda yukarı baktı. Serdarı gördüğünde yüzünde hiçbir duygu belirtisi yoktu. Nasscerli dilinde ''İn aşağıya, ben Mitronland Lordu'nun oğlu ve varisi Maegar'ım. Emrediyorum.'' dedi. Serdar, ''Senin Meagar olduğunu nereden bilebilirim, sana neden güveneyim. Maegar olsan bile beni öldürmeyeceğini nereden bilebilirim?'' sorusunu sorduktan sonra Maegar olduğunu söyleyen kişi: ''Seni Gwoilith, -son gördüğün kişi- gönderdi. O senin özel biri olduğunu düşündü, savaşçı ruhlu bir Sacyn ha. Nereden geldin bilmiyorum ama işime yarayabilirsin, seni bir süre misafir edeceğim. Şimdi aşağıya ineceksin ve Ever -atım- ile burada beklemeyeceğiz, çünkü akşam oluyor. Beklerdik ama sen bizle geleceksin, er geç ineceksin, beni yorup da sinirlendirme.'' dedi.

Serdar, ''Madem başka çarem yok.'' dedikten sonra on metrelik yükseklikten inerek Maegar olduğunu söyleyen kişinin yanına geldi; elinden bir şey gelmezdi, adam haklıydı. Ata binmiş olan Maegar, ''Senin Mitronland'ın neresi olduğunu bile bildiğini sanmıyorum, o yüzden 'Senin Maegar olup olmadığını nereden bileyim?' saçmalığını kes ve arkama atla. Surların içine gidiyoruz, seni bir kuleye yerleştirelim, kaçmaya kalkma. Zira sana yardım etmeye çalışıyorum ve nankörlüğü ben de babam da sevmeyiz. Güzel kılık bu arada.'' dedi ve Serdar arkasına atladıktan sonra atı mahmuzladı.

Yolda Serdar Maegar'a Sacyn'in ne olduğunu sordu. Maegar sadece: ''Efsaneleşmiş (Artık görülmeyen.), içinde doğadan bir parça taşıyan, doğayı anlayabilenlere verdiğimiz bir addır.'' demekle yetindi ve ay ışığındaki yolculuk sırasında konuştukları tek şey bu oldu. Serdar Maegar'dan kurtulabilirdi fakat bu ona bir şey kazandırmazdı, nerede olduğunu bile bilmedikten sonra.

Serdar ''Kahretsin, neler oluyor.'' düşünceleri arasında geceye karıştı. Zira içinde yerini dolduramadığı bir boşluk vardı.
Alıntı yapılan: W.S.
Yet do thy worst, old Time; despite thy wrong
My love shall in my verse ever live young.

Çevrimdışı Aget

  • *
  • 14
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bilinmezlik ve Kumandan
« Yanıtla #11 : 03 Ağustos 2014, 01:01:16 »
Alıntı
Bir kaç günlük yolculuk sonunda yaşlı bir köylü gördü. Yaşlı adam uzun boylu, top sakalı olan irice bir adamdı.

Sevgili Mert, daha önce de belirttiğim gibi köylünün en azından top sakalını kirli sakal ile değiştirsen, köylü en azından mühendis havasını atar üzerinden. :D Böyle de iyi ama, takıntı yaptı bende :D

Alıntı
  Serdar bilmese de kızın yeninin içinde bir hançer vardı.


Gwoilith'in yeninde taşıdığı hançer gereksiz ayrıntı gibi geldi. Sadece böyle bir hançerin varlığından söz ediliyor fakat karakter bu hançere elini bile sürmüyor.



Bunların dışında mükemmel bir kurgu, özellikle 3. bölümde olaylar zihnimde çok net canlandı. 3. bölümde Sadece Maegar'ın gelir gelmez Serdar'ın yerini bilmesine anlam veremedim ben.

Devamını merakla bekliyorum. Tebrikler Mert. :)

Çevrimdışı Light

  • **
  • 359
  • Rom: 7
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bilinmezlik ve Kumandan
« Yanıtla #12 : 15 Ağustos 2014, 15:12:10 »
Alıntı
Bir kaç günlük yolculuk sonunda yaşlı bir köylü gördü. Yaşlı adam uzun boylu, top sakalı olan irice bir adamdı.

Sevgili Mert, daha önce de belirttiğim gibi köylünün en azından top sakalını kirli sakal ile değiştirsen, köylü en azından mühendis havasını atar üzerinden. :D Böyle de iyi ama, takıntı yaptı bende :D

Alıntı
 Serdar bilmese de kızın yeninin içinde bir hançer vardı.


Gwoilith'in yeninde taşıdığı hançer gereksiz ayrıntı gibi geldi. Sadece böyle bir hançerin varlığından söz ediliyor fakat karakter bu hançere elini bile sürmüyor.



Bunların dışında mükemmel bir kurgu, özellikle 3. bölümde olaylar zihnimde çok net canlandı. 3. bölümde Sadece Maegar'ın gelir gelmez Serdar'ın yerini bilmesine anlam veremedim ben.

Devamını merakla bekliyorum. Tebrikler Mert. :)

Harun abi, seninle bir ara oturup konuşalım şu köylü işini, düzgün bir tip yapalım o zaman, madem takıntı yaptı. :D

Gwoilith'in ne olduğu ile alakalı bir şey o hançer, biraz da tehlikeli bir hava katsın diye eklemiştim bunu, sıradan bir insan değil Gwoilith.

Ever'ın Serdar olarak nitelediğimiz şahısı bulmasının açıklaması biraz olsa da üçüncü bölümün sonunda açıklığa kavuşuyor.

Teşekkür ederim.
Alıntı yapılan: W.S.
Yet do thy worst, old Time; despite thy wrong
My love shall in my verse ever live young.

Çevrimdışı umutlu_kurgucu

  • *
  • 18
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bilinmezlik ve Kumandan
« Yanıtla #13 : 18 Ağustos 2014, 17:58:52 »
Yazdıklarınızın üzerinden bir süre sonra tekrar geçmenizi ve size hatalı gelen kısımları acımasızca değiştirmenizi tavsiye ederim.  :)

Öykü hızlı hızlı ilerliyor, bu bazı yerlerde anlatmak istediğinizin tam olarak algılanmasını zorlaştırıyor.

Bir de biraz daha merak uyandırıcı biçimde konuyu ve anlatımı düzenlemeye çalışabilirsiniz. Adamın kendisiyle tanıştığını öğreniyoruz ama nedense o şaşkınlığı yaşamıyoruz ve "Nasıl yani?" diyemiyoruz.

İnsan yazdığını hemen paylaşmak ister ama biraz sabır gösterip düzeltmeler yapmak en iyisidir.  ;)


Çevrimdışı Light

  • **
  • 359
  • Rom: 7
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bilinmezlik ve Kumandan
« Yanıtla #14 : 02 Eylül 2014, 23:02:07 »
 @umutlu_kurgucu,
Yorumunuz için teşekkür ederim. Bu ilk kurgum olduğu için, kurgu iyi olsada işlemede sorun olabilir, mazur görün lütfen. İleride geriye dönüp kesinlikle daha iyi işleyebileceğim bir kurgu yaratmaya çalışacağım veya bu kurguyu daha ileri seviyelere taşıyabileceğim.

Şu an çeşitli ustalardan kitaplar okuyorum, gerek tarih gerek polisiye gerek mitoloji gerekse felsefe olsun. Kendimi geliştirebildiğime inanıyorum.

Bu arada adam ne ara kendisiyle tanıştı? Beni aydınlatırsanız sevinirim şahsen. :)
Alıntı yapılan: W.S.
Yet do thy worst, old Time; despite thy wrong
My love shall in my verse ever live young.