Kayıt Ol

Kötü Para [Western Kurgusu]

Çevrimdışı Methild

  • *
  • 28
  • Rom: 0
  • En Ağır Sözler Silah Gibidir...
    • Profili Görüntüle
Kötü Para [Western Kurgusu]
« : 19 Mayıs 2014, 11:46:48 »

KÖTÜ PARA - Üç Kurşun

"Marco Cadda, ölmeden önce söylemek istediğiniz bir şey var mı?"

"Canınız cehenneme!"

Son sözlerim üzerine kasaba halkı gülme krizine girdi. Herkes eğleniyordu, bende eğleniyordum. Özellikle Şerif Dakota, hepimizden çok eğleniyordu. Benim gibi azılı bir banka soyguncusunu ilk fırsatta yakalamak büyük beceri gerektirirdi; şerifte bu fırsatı değerlendirebildiği için kendisini becerikli bir adam sanıyordu. Ahmak herif!

Kasaba halkına acıyordum. Böyle korkak, kendini bir avuç para için satacak birini şerif seçmişlerdi. Doğrusunu söylemek gerekirse adam şanslıydı. Beni, Meksikalı bir kızla yatarken yakalamıştı. Belki de kızı o, ayarladı. Eğer öyleyse beklediğimden çok daha akıllı.

İnsanın birkaç dakika sonra öleceğini bilmesi ve buna rağmen korkmaması çok tuhaftı. Hiçbir şey hissetmiyordum. Kızgın güneş, yüzümü yakarken bile. Leşçi akbabalar gökyüzünde beni selamlıyorlardı. "Ahbap, ölmeni bekliyoruz."

Şehir haklı sabırsızlanmıştı. Karılar kocalarına bir şeyler fısıldıyor, belki de bana lanet okuyorlardı. Eğer ellerinden kurtulur da kaçarsam diye korktukları için çatılara yerleştirdikleri adamların namlularının ucu kafama doğru nişan almıştı. Eh, anlaşılan her türlü ölecektim. Ayağımın altındaki sandalye de sürekli sallanıyordu. Rahip, duasını bitirdiğinde asılmış olacaktım. "Ulu tanrım, bu adamın kötülüklerini affet."

İpin ucu boğazıma geçirildi. Ölüm. Gençliğimden beri ölüm ve ben... Yakın dost sayılırdık. Annemin ve babamın öldürülüşü, eski çeteden arkadaşlarımın ölümü ve hapishanede bize uygulanan işkenceler...

Hepsinin ismini hatırlıyorum: Yılan John, Garold, Sosa, Kızıl Peter...

O eski çeteden geriye bir ben kalmıştım. Fırtınalar estirdiğimiz yılları hatırlıyorum. Biz beşli, kuru topraklarda atımızı sürerdik. Geçtiğimiz her kasabada ismimiz ve resimlerimiz asılmış olurdu. Kızıl Peter, "şu resmimi görse babam benimle gurur duyardı," derdi. Evet. Gurur duyarlardı. Oğulları soyguncu olduğu için gurur duyarlardı.

Ayağımın altındaki sandalye kaldırılıverdi. İp boğazımı sıkmaya, beni boğmaya başladı. Ayaklarım istem dışı boşluğu tekmeliyor, çırpınıyordu. "Tanrım! Ölüyorum." Zar zor nefes alıyordum. İpin yakıcı sıcaklığı boğazımı alev gibi yakıyordu. Nefes alış-verişim yavaşlamıştı.

Şerif, kasabalı halk, çocuklar... Hepsi gülümsüyordu bana. Gözlerim kayıyordu. Karanlığı değil. Aydınlığı, beyazlığı görüyordum. Akbabalar, kanatlı meleklere dönüşmüştü. Gülümsüyordum. Şerifte sırıtıyordu.

"Cehennemde görüşürüz, evlat." Evet. Görüşürüz şerif.

Bir anda, kalabalığın içinden biri ateş etti. Bir duman... Asılı olduğum ip kesildi ve yere yuvarlandım. Kalabalığın ayakları arasında sürünmeye başladım. Kargaşa yüzünden halk dağılmaya başladı. Çatıdaki adamlar bir bir vurulup aşağıya süzüldü. İşler tersine dönmüştü.

Hala nefes alıyordum ve sanırım bugün ölmeyecektim. Şerif, şimdi sırıtabiliyor muydu acaba? Onu göremiyordum. Kaçıp gitmişti herhalde.
 
Saman yığınlarına doğru süründüm. Çatışma şiddetlenmişti. Göremediğim iki adam, şerifin adamlarıyla çatışıyordu. Adamlardan biri yanıma yaklaşıp bana silah uzattı. Silahı kaptım. Nişan almadan rastgele etrafa ateş etmeye başladım. Bir yandan da atların olduğu tarafa doğru koşuyorduk. Bana yardım edenler kimdi merak ediyordum. Ama zamanı değildi.

Atletik bir hareketle benim için getirilen ata bindim. Atlarımızı çıkışa doğru sürerken, bir çiftçi at arabasıyla gidiş yolumuzu kapadı. Sağ tarafa dönüp başka bir sokağa girdik. Çatılarda atlayan, zıplayan adamlar bizi takip ediyordu. Dagwood Kasabası yazan tabelanın altından tozu dumana katarak çıktığımızda arkama bakmak için fırsat buldum.

Şerif ve on adamı arkamızdaydı. Adamlardan birine nişan aldım. Namlu, elimde sağ sola sallanıyordu. Bir patlama ve duman... Adamlardan biri yuvarlandı. Onu boğazından vurmuştum.

Yandaşlarımdan biri geriye doğru döndü ve arkadaki adamlardan birini vurdu. Çok iyi ateş etmişti. Anlaşılan işini bilen birileriyle beraberdim. Atlarımızı dağlara doğru sürerken, kalkan dumanlar gözümü rahatsız ediyor, önümü görmemi engelliyordu. Tekrar arkaya dönüp ateş ettim. Adamlardan biri atından düştü. Sonra arkamızdakiler gruplara ayrıldı. Bende başka yöne dönmeye karar verdim ve atımı sola döndürdüm. Sağa doğru gitmeye yeltenen iki dostum, yönlerini sola çevirdiler; beni takip ediyorlardı.

Korkmamıştım. Belki çetelerine lider arayan biriydiler. Bizim buralarda bu durum çok yaygındı.
Adamlardan birinin yüzünü görme fırsatım oldu. Genç ve beyaz tenli bir İrlandalıydı.
Uzun ve dağınık turuncu saçları şapkasının altından dalgalanıyordu. Şerif ve adamları ortalıktan kaybolduğunda gölgeli bir ağacın altında durduk. Hemen atımı ağaca bağladım. Silahımı onlara doğrultum.

"Evet, beyler. Kim olduğunuzu söyleme vakti geldi."

Adamlardan biri atından indi. Şapkasını çıkardı. Onu tanımıştım. "Yılan John!" Silahımı indirdim. "Sen ölmüştün!"
 
Gülümsedi. Biraz yaşlanmıştı ama hala beyaz dişlere sahipti. "Beni öldürmek için bir mermi yetmez." Gömleğini açıp eski yarasını gösterdi. Tam göğsünden vurulmuştu. Ama hala dimdik ayaktaydı. "Beni nasıl buldunuz?"
 
"Arada bir gazetelere baksan iyi olur." Yanındaki İrlandalı`ya baktım. "Bu kim?"

"Bu, Malcolm. Onunla barda tanıştım. Son derece güvenilir biri." Birbirimize selam verdik. Eğer John, güvenilir diyorsa güvenilirdi. Eyerlerimizi indirdik. Ben bir ateş yaktım. Ateşin başına oturduk ve gecenin sonuna kadar sohbet ettik.


Kendimi geliştirmek adına her gün yeni bölüm yazıp bir gün arayla yayınlamaya karar verdim. Bu hikaye kesinlikle devam edecektir. Akşam kovboy filmi izledim, biraz onun etkisi oldu ;D

Çevrimdışı duhan

  • **
  • 284
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kötü Para [Western Kurgusu]
« Yanıtla #1 : 19 Mayıs 2014, 12:59:22 »
Selamlar. Hikayenizi okudum, kısa ve okunaklı olmuş. Giriş bölümü için yeterli bir bölüm ancak, tam bir spagetti western sahnesi olmuş. Klişe derler ya, işte öyle. Bu kötü bir şey mi? Elbette değil ama beklenti içinde oluyor insan yeni birşeyler okurken. Aksayan bir iki yer daha var onları da belirteyim.

Birincisi, idam esnasında ateş edilip ip kopunca, sürünmeye başlayan kahramanımıza silah uzatılıyor. İdan esnasında ( asılarak idam edilenlerde) eller arkadan bağlanır ki, kurtulmaya çalışmasın diye. Bu durumda elleri bağlıyken tabancayı alması biraz mantık hatasına girmiş.
Bir diğer sırıtan durum, atla kaçarken nişan alıp peşindekilerden birini vurması. Vurmasında sıkıntı yok ama at üstünde hızla giderken adamı boğazından vurduğunu görebilmesi gerçekten fantastik olmuş :) buradaki gariplik hikayenin 1. tekil şahıstan anlatılıyor olmasından kaynaklı. Hem yaşayan hem anlatan olunca böyle şeyler garip kaçabilir dikkat edin.

Son olarak ; kızıl saçlı beyaz tenli adama bakar bakmaz irlandalı oluşunu anlaması. gerçekten bu çok garip olmuş. İrlandalıya benziyordu yada irlandalı olma ihtimali yüksek deseniz sorun teşkil etmezdi ama bu cümleyle biraz fazla zorlamışssınız.

devamını bekliyorum. kolay gelsin.

Çevrimdışı Methild

  • *
  • 28
  • Rom: 0
  • En Ağır Sözler Silah Gibidir...
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kötü Para [Western Kurgusu]
« Yanıtla #2 : 19 Mayıs 2014, 13:16:45 »
Öncelikle eleştirileriniz için teşekkür ederim. Yazarken bazı şeylere dikkat etmem gerektiğinin farkına vardım. Normalde mantık hatası var mı, ya da saçma olan bir yer var mı diye bakmazdım. Artık bakacağım. Bu birazda aceleci olduğumdan kaynaklanıyor. Artık daha yavaş ve sakin yazacağım.

Boğazından vurmasını da, adamın boğazından kan fışkırdığını görmesi olarak düşündüm. İrlandalı`da ise haklısınız.

Şu eksiklerimin farkına vardım: Mantık hataları yapıyorum, 1.tekil şahısta anlatırken bazı hususlara dikkat etmiyorum, yazarken aceleci davranıyor ve doğru düzgün kontrol yapmıyorum.

Okuyup eksiklerimi söylemeye devam ederseniz sevinirim. Hatalarımı not edeceğim ve yeni bölümü yazarken baş ucumda tutacağım. 

Çevrimdışı duhan

  • **
  • 284
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kötü Para [Western Kurgusu]
« Yanıtla #3 : 19 Mayıs 2014, 13:56:10 »
Eksikleri gidermenin en iyi yolu sizin de dediğiniz gibi okumak ve yazmaktır. Bir hikaye baştan sonra saçma olabilir ama bu kendi içinde çelişmesi anlamına gelmez. kendi içinde tutarlı olmak zorundadır her hikaye ya da film.

Şu vurulunca kan fışkırması olayı sadece filmlerde olur. Vurulan insanlardan kan fışkırmaz. Dışarıya kan yada doku parçası saçılması genelde kurşunun çıkış deliğinde meydana gelir. Çok özel ve ağır bir silah değilse ateş edilen silah, bir çok insan vurulduğunun bile farkına varamaz ilk etapta. Çok yakın mesafe ve hayati organa denk gelmesi durumunda ise elbette bu durum değişir.  Nerden biliyorum diye sorarsan çok vurulan ve vurulumuş insan gördüm.

Hikayeni kurgularken, yazdığın döneme hakim olman işini kolaylaştırır. Vahşi batıda kullanılan silahların hemen hemen hepsi yarı otomatik silahlardı. Yani ikinci atış için kullanıcının müdahalesini gerektiren silahlardı. Ve büyük bir çoğunluğu, özellikle kişisel silahlar kısa menzilli ve çok etkili olmayan silahlardı ki, filmlerde gördüğümüz tüfekler ve tabancalar bu gruptadır. Pek çok kez birini öldürmek için tek kurşun yeterli olmamıştır.

Bunlarda ek bilgi olsun :)

Çevrimdışı Methild

  • *
  • 28
  • Rom: 0
  • En Ağır Sözler Silah Gibidir...
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kötü Para [Western Kurgusu]
« Yanıtla #4 : 19 Mayıs 2014, 14:04:03 »
Ek bilgiler için teşekkür ederim. Zaten şu an o döneme ait araştırmalar yaparak zamanımı harcıyorum. Bu ek bilgi de iyi oldu. İnşallah, ikinci bölüm bu tür hataların olmadığı bir bölüm olacak. Sonuçta bu döneme ait bilgim ve tecrübem yok, o yüzden yazarken zorluk çekebiliyorum.