Kayıt Ol

Luvi

Çevrimdışı TyFn

  • *
  • 2
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
    • Kısa ve Dizi Şeklinde Bilim Kurgu Hikayeleri
Luvi
« : 08 Haziran 2014, 01:48:48 »
Merhaba arkadaşlar.Belki hikayemi biraz normalde izlediğimiz dizi veya filmler gibi yada DC veya Marvel karakterleri gibi bulabilirsiniz fakat, bence Türkiye' de de böyle bir karakter güzel olabilir.Şimdiden teşekkürler.


   Karşısında duran adamın pis, kirli suratına bakmamak için elinden geleni yapmaya çalışıyordu.Adam sanki yıllardır duş almamıştı.Uzuncaya sakalları üzerindeki kraker kırıntıları, kravatına dökülmüş en az iki günlük ketçap lekesi ve ütüsüz gömleği hem bu adamın ne kadar iğrenç olduğunu hem de onu işe alan şirketten ne kadar hayır geleceğini belli ediyordu.Üniversite mezunu olup ta iş bulamayınca başka çaresi kalmamıştı.Hayatta hep daha fazlasını yapabileceğini düşündüğü ve buna hayatı pahasına inandığı halde bugün burada olmak insanın başına gelebilecek en acı durumlardan biriydi.Ben buraya nasıl geldim, neyi nerede yanlış yaptım diye düşünürken adamın telefonu çaldı.Düşüncelerinden bir anda sıyrılıp, adamın müsade bile istemeden telefonu açışını hayretle izledi.O telefon ile konuşurken etrafı izlemeye başladı.Odanın aşırı kasvetli havası durumu daha da çekilmez bir hale getiriyordu.Hele ki yere atılmış çöpler, duvarda gezinen böcekler her saniye onu vazgeçirmeye yönlendiriyordu.Kenarda rengi kırmızı gibi duran sözde bir koltuk ve yanında küçük, parçalanmış bir sehpa duruyordu.Oda da sadece bu ikisi ve adamın çalışma masası ile sandalyesi vardı.Onları da incelemek hiç içinden gelmedi.Midesi yavaş yavaş bulanmaya başlamıştı.Koşarak odadan çıkmak isteği tüm vücudunu sardığında, adamın sert sesi ile kendine geldi.

- Şimdi soracağım soru prosedür icabıdır.Elinizden geldiğince normal bir cevap vermeye çalışın.Hayattaki amacınız tam olarak nedir?
   
   Bunu daha önce defalarca düşünmüştü. Hayattaki amacım ne? Sorunun cevabını çok iyi biliyordu. Her zaman tek bir amacı olmuştu ama bunu ona söylemeye değer miydi? Nasıl olsa işi almak gibi bir amacı yoktu.Yinede kaybedeceğim bir şey yok diye düşündü.

- Benim hayatta tek bir amacım var ve o da insanlığa yardım etmek.

-Anladım.Teşekkür ederim.Biz size geri döneceğiz.

   Klasik iş veren lafı.Bunun hiç bir anlamı olmadığını iki tarafta çok iyi biliyordu.Kesinlikle geri aramayacakları ve arasalarda işe alamayacaklarından bahsedeceklerdi.Bundan önceki 53 durumda da böyle olmuştu.Teşekkür bile etmeden arkasını döndü ve hiç içinden gelmese de adama güzel bir beddua salladı."İşten atılıp hiç çalışamayacak duruma gelirsin inşallah." Binadan çıkarken yine üzerindeki umutsuzluk perdesiyle evinin yolunu tuttu.Adamı düşündükçe aklına hep kötü şeyler geliyordu.Gelecek ile ilgili planlarını yapmaya başladı.Hiç bir zaman öğrenemeyeceği şey ise, o adama iş çıkışı bir araba çarpacağı ve ömrünün sonuna kadar felçli olarak yaşayacağı idi.

   Otobüse verecek ekstra parası olmadığı için onca yolu şimdi yürümek zorundaydı.Adamın sorusu tekrar aklına geldi.Hayattaki amacın? Daha kendine bile yardıma dokunamazken nasıl başka insanlara yardım edecekti.Parasız, işsiz ve aç iken kimseye faydası olmazdı.O an ne kadar aç olduğunu fark etti.Sabahtan beri azına bir lokma ekmek girmemişti.En azından iş görüşmesine gündüz gitmeyi planlamıştı ama ne gariptir ki gece görüşmeye çağrılmıştı.Bu saate kadar da açlığı iyice bastırmıştı.Köşede bir pilavcı gördü.Elini cebine attı ve bozuklukları saymaya başladı.Ancak üç lira çıkmıştı.Bununla ne kadar yiyebileceğini bilmiyordu ama şansını deneyecekti.Belki bir tabak pilav ve ayrana parası yeterdi.

- İyi akşamlar kolay gelsin.Ne kadar bir pilav?

-Üç lira kardeşim.Vereyim mi bir tabak?

-Olur.

-Ayran ister misin yanına?

   Keşke ayrana da yetecek kadar param olsaydı diye geçirdi içinden.Kuru kuru tek pilav boğazından nasıl geçerdi ki? Pilavcı dayı dönüp suratını gördüğünde hemen durumu anladı.Yeteri kadar parası olmadığı adamın her halinden belli oluyor diye düşündü.Temiz bir yüzü var ama hayat işte oyunu hiç adil oynamıyor.Pilavcı yapması gereken sanki buymuş gibi pilav ve ayranı uzatıp "Afiyet olsun kardeşim, buyur" dedi.Para uzatıldığında ise " bu da benden olsun" dedi.Duruma çok şaşırmıştı.Neden bedava versin ki? Israr etti ama dayıyı vazgeçiremedi.Sayısız teşekkür ettikten sonra hem yürüyüp hem de yemeye başladı.
   
   Yemeğini bitirip tam çöpe attığı sırada elektrikler kesildi.Sokağın bütün ışıkları kara delik gibi bir anda boşluğa çekildi.İçinde bir ürperti hissetti.Normalde de elektrik çok kesilirdi fakat bu seferkinde bir başkalık hissetti.Anlam veremiyor ama hissediyordu.Gözleri bu yeni duruma alıştığında yürümeye devam etti.Sağ sağlim eve varmak şu an için hayatındaki tek amaçtı.Tam dar bir sokağın önünden geçtiği sırada bir çığlık sesi karanlıktan çıkarak üzerine geldi.
   
   Neler olduğunu çok merak ediyordu.Acaba birisi saldırıya mı uğramıştı.Çığlığın bir bayana ait olduğunu tahmin etti.Ne yapması gerektiğine karar verirken vücudunda gezen o yoğun adrenalini hissetti.Vücudu onu zorla karanlığın içine sokmak istiyordu.Sanki kontrol kaybetmiş gibiydi.Beyninin hakimiyeti gitmiş yerine başka bir şeyin gücü gelmişti.Karanlığın içine bir iki adım attı ve yan taraftaki bir camdan gelen hafif ışık hüzmesi ile gördüğü sahne karşısında şoke oldu.

   Şapkalı, sakallı ve kilolu bir adam kadının birinin boynuna bıçak dayamıştı.Kadının ne derece korktuğu surat ifadesinden belliydi.Aynı korku derecesini şu an o da yaşıyordu her ne kadar bıçak onun boynunda olmasa da.Attığı adımların sesi bıçaklı adama ulaştığında kafasını çevirip hemen ona doğru baktı.Gözlerindeki öfke birini öldürmekten korkmayacak gibiydi.Asıl korku işte o an geldi.İliklerine kadar hissediyordu.Ölüme ilk defa bu kadar yakın hissediyordu.Bu akşam, bu karanlık, pis sokakta cesedini bulabilirlerdi.Ama sanki bir güç ona güven veriyordu.Her şeyin iyi olacağına dair bir fısıltı duyuyordu sanki.Adamın avı bir süreliğine de olsa değişmişti.Kadına attığı tokatla yere serdi.Acımasız olduğu her halinden belliydi.Önce bu davetsiz misafiri halledecek, daha sonra da yeni oyuncağı ile oynayabilecekti.

   Karanlıkta duran adamın yüzünü görmüyordu acımasız adam.Sadece orada duruyordu.Bıçağı hemen adamın yüzüne nişan alarak kaldırdı ve tehditlerini savurmak için hazırlandı.Tam konuşmaya başlayacağı sırada elindeki bıçak birden yok oldu.İki adamın da şaşkınlıkları yüzlerinden belli oluyordu.Karanlıktaki adam, acımasız adamın elindeki bıçağın yok olmasını düşünmüştü.Bu düşüncesi gerçek olduğunda ilk beş saniye afalladı fakat daha sonra yeni bir düşünce aklında belirmeye başladı.Keşke bu tarz insanlar gezegende yaşamasaydı, keşke bu acımasız adam hayatta bile olmasıydı.Asıl şaşkınlık işte bu sırada geldi.Adam kaybolup yerini küçük bir toz bulutuna bıraktı.Yoksa bu gerçekten ben istediğim için mi oldu diye düşündü ilk şoku atlattıktan sonra.Düşündüğüm şeyler gerçek mi oluyor? Duygu karmaşası tüm benliğinde sardığında ince bir bayan sesi ile kendine geldi." Hayatımı kurtardınız, teşekkür ederim.Size nasıl borcumu öderim bilmiyorum."

   Az önce birinin hayatını mı kurtardım? Ama bunu yaparken başka birinin hayatını aldım.Neler oluyor bana?

   Kadın, adamın suratını hala görememişti.Adam hiç bir şekilde kıpırdamıyordu.Yanına doğru yavaş yavaş ilerlemeye başladı."Benim adım Esra.Senin adın ne? Hayatımı kurtaran kişinin adını bilmek isterim."

   Az önce hayatını kurtardığı kadının ona doğru yaklaşmakta olduğunu gördü.Ne yapmalıydı? Kaçmalı mıydı yoksa konuşmalı mıydı? En iyi çözümün kaçmak olduğuna karar verdi ve arkasını dönüp koşmaya başladı.200 metre koştuktan sonra soluklanmak için bir köşede durdu.Olayları tekrar aklından geçirdiğinde aklını daha farklı bir düşünce sardı.Hayattaki tek amacı aklına geldi.İnsanlara yardım etmek.Tutunması gereken, hep inandığı şey buydu.Bundan sonra da öyle yapacaktı.