Kayıt Ol

Siyah Gül (Bölüm 2 Yayında!)

Çevrimdışı Kardit

  • *
  • 6
  • Rom: 0
  • got rum?
    • Profili Görüntüle
Siyah Gül (Bölüm 2 Yayında!)
« : 29 Haziran 2014, 13:33:54 »
Beyazın siyaha aşık olup koynuna girmesiydi evrenin ilk günahı. Ve gri doğdu hiç kimseye söylemeden, sessizliği kardeş edinerek... O'nun gördüğüyse, ne siyah ne beyaz ne de griydi. Hayatı kızıl, aynadaki yansıması grinin kendisiydi...


Bölüm 1 - Kaderin Kaçağı

     Islak çimenlere uzanmış yıldızları seyrediyordu. Hava ılık, gökyüzü açıktı.

          "Yıldızlar," diye mırıldandı. "Ne kadar da güzeller..." Gülümserken tek elini yakalamak ister gibi yıldızlara uzattı.

          “Senin için bu çok yeni bir şey, değil mi?” dedi geriden bir ses. Yaşlı, güçlü ve otorite sahibi bir kadın sesiydi. Siyah saçlı kız gülümseyerek doğruldu.

          "Evet, oldukça yeni bir şey… Burada ne işin var? Yapacak önemli işlerin var sanıyordum.”

          “İşleri diğerlerine bıraktım. Senin yanına gelip ne yaptığına bakmak istedim.” Kahverengi saçları omuzlarına dökülen kadın yavaşça yuvarlak omuzlarını silkti. Çamur rengi gözleri tuhaf bir ışıltıyla parlıyordu.

          “Ne oldu?” diye sordu siyah saçlı genç kız.

          “Zaman doldu. Kararın nedir Hayalet Kan1Bu iyiye alamet değildi.

          “Yani, ya buraya sonsuza dek bağlı kalacağım, ya da beni kapıya koyacaksın, öyle mi?”

          “Hayır. Ya buraya sonsuza dek bağlı kalacaksın ya da boyutlar arasında sürüklenmeye mahkûm olacaksın.”

          “Benim ifade şeklim daha gerçekçiydi,” diye homurdandı siyah saçlı kız. Yaşlı kadın güldü.

          “Teknik olarak, evet,” ardından ciddileşerek; “kararın nedir?”

          “Geri dönmek istemiyorum. Burayı seviyorum.”

          “Yani?”

          “Varis olmayı ve bunun beraberinde gelecek olan her şeyi kabul ediyorum.”

     Kadın gülümsedi. “Doğru kararlar veriyorsun.”

          “Doğru kararlar vermemi sana borçluyum Friella.”

          “Biliyorum.” Friella ayağa kalktı. “Yarın burada eğitimine başlıyorum. Seni tahta çıkarana kadar bir sır olarak saklamak istiyorum, Karanlık Meleğim. Krallığa geçme sakın.” Friella, siyah saçlı kızın cevap vermesine fırsat bırakmadan dönüp güçlü ve mağrur bir şekilde yürümeye başladı.

          “Emredersin,” diye homurdandı kız arkasından. Emir almaktan hoşlanmıyordu. Tekrar çimenlere uzanıp gözlerini yıldızlara dikti.

     Artık her şey için çok geçti, geri dönemezdi. Tek istediği Işık’ın zalim saray kurallarından ve onun için önceden yazılmış saçma kaderden kaçmaktı. Şimdi ise Karanlık’ın yumuşak siyahlığında neredeyse kapana kısılmış gibi hissediyordu. Fakat Friella ona bir seçenek sunmuştu. Her şeyi unutup gidebilirdi ya da onu acı içinde dışarı atan Işık’a karşı dimdik durabilirdi.

     O korkak biri değildi. Kaderini bozup kaçarken korkmamıştı. Karanlık’a bağlanırken korkmamıştı. Şimdi yeni varis olarak eğitilmek zorundaydı ve bundan da korkmuyordu. Doğrulup oturdu şakaklarını ovuşturdu. Değişimi çoktan yaşamıştı ama yine de merak ediyordu. Karanlık’a ait olduğunu o zamandan beri biliyordu işte. Değişim onu heyecanlandırmış, aynı zamanda meraklandırmıştı. Ama artık beklemekten başka yapacak bir şeyi yoktu. Friella yarın onun yanına gelecekti. Çayırda kalmayı istiyordu. Burada kalıp yıldızları izlemek paha biçilemezdi.

     Işık’ın parlak mavi gökyüzünü hatırladı bir anda. Uçsuz bucaksız ve sonsuz bir mavi... Kendini bildi bileli o gökyüzü hiç değişmemişti. Sınırlar, diye düşündü. Sınırlar her zaman belirgindi ama bunu hiç fark etmemişti. Eskiden merak etmesine bile gerek yoktu. Çünkü her zaman birileri onun yerine yapmışlardı.

     Siyah saçlı kız omuzlarını silkti. Çim yatağı rahattı, toprak altında enerjiyle kaynıyordu. Derin bir nefes aldı. O sırada hafif, muzip bir esinti baş gösterdi. Adeta şarkı söylüyordu. Bir ölüm şarkısı… Hayır, hayır! Bir ölüm şarkısıydı evet ama burada ölen kişi sadece eski benliğiydi. Bu gece ölü bir prensesin beyaz elbisesinden sıyrılıp kızıl geceliğini giyen bir kraliçenin doğuşuydu.

          “Işığın prensesi Leydi Elena’nın kanlı gözyaşlarının arasından doğan Kızıl Kraliçe,” diye mırıldandı. “Onun ölümü, benim yeniden doğuşum olacak. Elveda seçeneksiz yaşantım, elveda güneşli gökyüzü, elveda ışık saçan gülümsemeler.” Siyah saçlı kız tüyler ürpertici bir şekilde gülümsedi. Hayat artık onu kontrol etmeyecekti. Bundan sonra kaderi o kontrol edecekti.

1: Hayalet Kan onun resmi adı. Daha önce kullanan hiç olmamıştı.

Çevrimdışı Kardit

  • *
  • 6
  • Rom: 0
  • got rum?
    • Profili Görüntüle
Siyah Gül / Bölüm 2 - Gece'ye Gülümse
« Yanıtla #1 : 29 Haziran 2014, 17:17:05 »
Bölüm 2 - Gece'ye Gülümse

     Friella onu aynı çayırda buldu. Burayı sevmişti anlaşılan. Ama onun gibi biri, bizzat Karanlık'ın Hükümdarı tarafından seçilmiş bir varis için bir çayır… Çok sıradandı. Yanlış bir seçim mi yapmıştı acaba? O kız bir hata mıydı? Bunu öğrenecekti. Friella sırtını dikleştirdi, meclis bugün toplanmayacaktı. Ah, harika! Kız buraya geleli sadece on üç gece olmuştu ve henüz sadece Ruin, Alamir ve Friella ile ilgili kısa bilgileri biliyordu. Ona her şeyi açıklamak zor olacaktı. Hele de önceki seçimleri gibi güçlü fakat budalaysa her şey iyice karışacaktı.  Saçlarını savurup kızın yanına gitti. Kız onu görünce sırıtarak el salladı. Hala saf mıydı, merak ediyordu Friella. Muhtemelen öyleydi çünkü karşısındakinin onu Karanlık'a kabul eden sevecen Friella değil de hükümdarı olan Yasemin Kraliçe olduğunu fark edememişti.

          “Ayağa kalk,” diye emretti Friella güçlü sesiyle. Artık arkadaş havasını çoktan geçmişlerdi. Şu an onun karşısında güçlü ve mağrur bir kraliçe duruyordu. Kız önce irkildi ama bir şey söylemeden ayağa kalktı. Temkinli gözlerle Friella’yı süzüyordu.

     Güzel, diye düşündü, değişikliklerden şüphe etmeyi öğrenmiş.

          “Eğitimine hemen şimdi başlıyoruz.”

          “Başlayalım. Ben hazırım.” Kızın sesi güçlü, omuzları dik, duruşu sağlamdı. Korkmamıştı. Gereklerini yerine getirecekti.

          “Eğitimin sekiz aşamadan meydana gelecek. İlk altı aşama Karanlık’a hükmetmen için sahip olman gereken özelliklerin zihnine kazınmasıyla ilgili olacak.”

          “Eğitimin altı aşamalı olduğunu söylemiştin.”

          “Seni fazladan eğiteceğim. Daha dayanıklı daha güçlü olmanı istiyorum.” Friella bile neden böyle bir karar verdiğini bilmiyordu. Kraliçe olmak için gereken altı şartı yerine getirebileceğinden bile emin değilken neden fazladan iki eğitim daha eklemişti? Karar vermişti ama bir kere ve kendi öğretilerinden, eğitimlerinden bildiği, zihnine kazınanlardan biri de bir kraliçenin asla yolundan dönmeyeceğiydi. Bu yüzden Karanlık da bir kraliyet ailesi yoktu, kraliçe olacak kişi bunu hak ederek başa geçmek zorundaydı. İyi biliyordu Friella, kendinden önceki kraliçenin anlattığı kadarıyla o eğitimleri tamamlayana kadar sayısız kız ölmüştü bu eğitimlerde. Peki öyleyse, neden fazladan eğitim koyuyordu Friella?

          “Pekâlâ. Anlaşılan dün her şeyi kabul ediyorum derken biraz aceleci davranmışım.”

          “Pes mi edeceksin?” Friella bunu o kadar alaycı bir şekilde sormuştu ki kızın kaşları çatıldı.

          “Ben korkak değilim,” dedi kız sert bir sesle. “Başlayalım!”

     Friella küçümsemeyle kızı süzdü. “Cesursun küçük kız,” dedi. “Ama yeterince cesur musun acaba?”

          “Senin tatmin olacağından çok daha cesurum! Sakın beni küçümseme.”

          “Hah! Bakalım ne kadar dayanabileceksin!” Friella çayırın sonuna doğru yürümeye başlarken soğuk bir rüzgarın saçlarını savurduğunu ve kalbine dokunduğunu hissetti. O henüz bilmiyordu ancak sadece onun kalbine dokunan bu soğuk rüzgarın içinde taşıdığı buz parçaları aslında korkunun ilk işaretleriydi... Uçurumdan Karanlık'a bakarken aslında çayırın oldukça iyi bir eğitim yeri olduğunu düşündü. Saray, Gül Bahçeleri ve Çağlayan’ı eksiksiz görebildiği yegâne yer bu çayırın sonundaki uçurumdu.  “Buraya geleli on üç gece geçirdin. Neler fark ettin?”

          “Burada Güneş doğmuyor,” dedi kız yavaşça. “Günlerin akışı Beyaz Ay ve Kara Ay’ın hareketlerine göre belirliyorsunuz.”

          “Başka?”

          “Saray şu ilerideki akarsu, ters taraftaki güllerin tam ortasında kalıyor,” kız bahsettiği yerleri işaret etmeye başladı. "Ama şehir göremeyeceğim kadar uzakta, karanlıkta. İnsanlardan neden bu kadar ayrı?" diye sordu kız kaşlarını çatarak. Bu onu rahatsız etmişti. Halk olmazsa bir krallığın ne anlamı kalırdı ki?

          “Oralar sıradan akarsu ve zavallı güllerden oluşan bölgeler değil,” diye tısladı kadın, sorduğu soruyu görmezden gelerek. Friella insanların gereksiz olduğunu düşünüyordu çünkü. Bakılması gereken bir yükümlülük... Gücünün kaynağı onlar değildi. Onlar sadece Karanlık'a sığınmış bir avuç evsizdi.

          “Benim için sıradan,” dedi kız omuz silkerek. Sonuçta kimse ona buraların özelliğini anlatmamıştı. Nereden bilebilirdi ki? Hepsinden önemlisi Friella'nın neden sorusuna cevap vermediğini öğrenmek istiyordu
ama ısrar etmedi. Nasıl olsa kısa bir süre sonra gizli kalan her şey ortaya çıkardı.

          “Orası,” dedi kadın uzaktaki akarsuyu işaret ederek. “Çağlayan. Orası bizim için en önemli mekândır. Karanlık oradan doğup büyür.” Tersi yöndeki gülleri işaret ederek, “Orası ise; insanlığın gerçekleridir. Gözyaşının bir parçasından oluşur güller. Kan ile büyür, acı ile olgunlaşır.” Friella’nın güçlü sesi etraftaki bütün seslerin silinmesine sebep olmuştu. Kanat çırpan bir kuşun sesinden tutun, rüzgârın sesine kadar... Genç kız ondaki gücü hissediyordu.

          “Her neyse,” dedi kız rahatsız bir tavırla. “Eğitme geçsek?”

          “Madem bu kadar çok istiyorsun, peki.” Friella kıza doğru döndü. Gözlerini kırpmadan ona bakıyordu.

          “İlk altı aşamadan sağ çıkmayı başarır ve gereken performansı sergilemiş olursan, gelecekte benim yerime geçeceksin. Şimdi söyle;" dedi güçlü sesi ve ifadesiz suratıyla. Bir kraliçenin mağrur silueti doldurmuştu yeri, göğü ve her şey sorunun ardındaki kapıda başlıyordu. "Bir insanı kraliçe yapacak özellik nedir?”

     Kız güç demeyi düşündü. Ama doğru cevap bu değildi. Neydi peki cevap? Güven? Sadakat? Hayır, hayır! Bunların hiçbiri değildi.

          “Onur,” dedi kız güçlü bir sesle. “Bir insan her şeyden önce onurlu olmalıdır. Güçlü olabilirsin ama onursuz biriysen beş para etmezsin.”

     Friella baştan aşağı kızı süzdü. Güç demesini beklemişti. Ya da belki sadakat… Aslında cevabı bulmasını bile beklemiyordu. Ama bulmuştu. Hem de duraksamadan. Bu kız diğerlerinden farklı olacaktı ve bunu bilinçsizce verdiği fazladan eğitim kararıyla bile biliyordu.

          “Madem öyle işte ilk dersin. Karanlık onurludur. Bu ders beynine kazınacak. Sana işkence edilecek. Eğer canlı çıkarsan, yani sınavı geçersen, güce ve özgürlüğüne bir adım daha yaklaşırsın.”

     Friella döndü ve kızı geride bırakarak uzaklaşmaya başladı. Çayırdan çıkar çıkmaz, hayat eski akışına dönmüştü. Genç kızın acı çığlıkları o an başlamıştı.

     Rüzgâr, kızın haykırışlarına eşlik edercesine şarkı söylüyordu. Friella gülümsedi. Buz gibi rüzgar tekrar saçlarını havalandırırken kendini sakinleştirdi. Bu kız doğru varis olamazdı. Tahtı terk etmek zorunda kalmasına imkân yoktu.

     Karanlık'ın acımasız kışını haber veren ilk kar Yasemin Kraliçe'nin son adımını attığı yere düştü ancak o an için kimse bunu fark etmedi.

Çevrimdışı grikunduz

  • **
  • 368
  • Rom: 6
  • Est solarus oth mithas
    • Profili Görüntüle
    • HayalGezer
Ynt: Siyah Gül (Bölüm 2 Yayında!)
« Yanıtla #2 : 01 Temmuz 2014, 21:33:36 »
Enteresan bir hikaye.

Ancak İlk bölümde kendine varis arayan bir kraliçe hayal ediyoruz, hikaye ilerlerken ise özellikle sınav kısmında kraliçenin varisi aradığını hissediyoruz. Ama ikinci bölümün sonunda bu varisi istemediği gibi bir algı oluşuyor. Tabi bu hikayenin orjinal kurgusundan da kaynaklanıyor olabilir.

Alıntı
riella’nın güçlü sesi etraftaki bütün seslerin silinmesine sebep olmuştu. Kanat çırpan bir kuşun sesinden tutun, rüzgârın sesine kadar... Genç kız ondaki gücü hissediyordu.
Bu kısımda ses kelimesinin tekrarı amatör bir görüntü çizmiş düzeltirseniz daha güzel bir metin oluşacak kanısındayım.