Bunun sebebi bana kalırsa yazma alışkanlıklarımızı hangi yönde kullandığımıza bağlıdır. Burada "yazmak" derken, kağıt ve kalemi kast ediyorum.
Şimdi kağıt ve kalemi ömrümüz boyunca ne amaçla kullandığımıza dikkat edersek ortaya çıkması olası ihtimaller;
Ömrümüzün belli bir kısmı öğrenci olarak geçmiştir ve bizler alfabeyi, bunları birleştirip kelime yapmayı ve bu kelimelerle anlamlı cümleler oluşturmayı okullarda öğrenmişizdir. Fakat güzel başlayan bu yolculuk bazılarımız için pekte zevkli gitmez, çünkü öğrencilik hayatı sürekli kısıtlamalar ve stresle, korku ve panikle dolu olabilir. Öte yandan bizim sistemimizde bana göre öğrenciler, çocuklar yaratıcı çalışmalar yapmaya yöneltilmiyor. Yani nasıl açıklayabilirim bilmiyorum ama bizim matematik bilimimiz yok, matematik dersimiz vardır. Edebiyat sanatımız yoktur, edebiyat dersimiz vardır. Bu nedenle devamlı not tutarız, bu notları tutarken belli bir sisteme ve düzene uymamız gerekir ve sınırlarımız vardır. Bilimin veya sanatın sınırsızlığı içinde kaybolup heyecanlanmayız ve yazma eylemini gerçekleştirirken tamamen ezberimiz bizi kontrol eder.
Bilgisayar ve internet ile tanışmamız ise daha farklı ve eğlenceli aslında hepsinin biraz harmanlanmış halinin sınırsız dünyasına düşmenin yarattığı bir seviye atlama var. Artık ne öğrenmek istediğiniz sizin parmaklarınızın ucundadır. Onu kötü veya iyi işleriniz için kullanmanız tamamen sizin tasarrufunuzdadır. Zamanla bir foruma kaydolabilir, bir blog sahibi olabilir, bir sosyal medya hesabında paylaşımlar yapabilirsiniz ve bu paylaşımlar, düşüncelerinizi belirttiğiniz yazılarınız veya öyküleriniz klavyeden dökülmüştür. Yani bu tarz şeyleri yaparken bir sistematiğe ve ezbere bağlı kalmadan, tamamen zihin gücünüz ve yaratıcılığınız ile oluşturmuşsunuzdur. İşte bu klavyenin yarattığı farkındalık olabilir.
Toparlamak ve özet geçmek gerekirse, biz aslında hiçbir zaman toplum olarak kağıdı ve kalemi yaratıcı çalışmalarımızın birer unsuru olarak görmedik ki... Bundan dolayı bizim beynimizden, kalemimize akan yolun tıkanıklığı, bilinçaltının ve alışkanlığın ürünüdür bana göre.
Elektronik cihazlarla bu işimizi görmediğimiz yıllarda bile bizim ülkemizde bu tarz yazınların daktilo gibi makinelerde yazıldığı olmuştur ama o dönemin alternatifsizliğinden ötürü elbette kağıt ve kalem kullanan değerli sanatçılarımız olmuştur. Onları tenzih eder, sözlerimi bugünün insanlarına atfeder, genelleme yaptığımı belirtmek isterim.
Bizler elektronik ve global dünyanın insanları olarak kendimizi burada rahat görüyoruz ve bundan dolayı zihnimizden klavyeye akan yol daha berraktır.