Kayıt Ol

var/yok olmanın dayanılmaz ağırlığı

Çevrimdışı zçaiqü

  • **
  • 76
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
var/yok olmanın dayanılmaz ağırlığı
« : 11 Kasım 2014, 14:41:53 »
     varoluş ve yok oluş. sanırım kundera’nın kitabında fark ettim ilk defa, bu iki sözcüğün ‘dayanılmaz ağırlıklarını’. şimdi tam hatırlayamıyorum ama bir satır arasında bu iki sözcükten birine dikkat kesildim. bir an unuttum o paragrafta neden bahsedildiğini. yalnızca –kabul edelim- ‘varoluş’u düşündüm. hiç dikkat etmemiştim o zamana kadar. kelimeyi böldüm sonra, ayrı ayrı ve bütün olarak düşündüm. ‘var’ ve ‘olmak’. var ne demektir? bir şeyin bir yerde mevcut bulunması. peki olmak? o da bir geçişi ifade ediyor ya da bir durumu bu bağlamda. şimdi ikisini birlikte düşünelim, özgün anlamında. var olmak…mevcut bulunma, evrende bir yer işgal etme, diğer akıllarca bu mevcudiyetin onaylanması. evet böyle. bir de şöyle düşünelim tüm bu sayılan niteliklerin devam ettirilmesi ve ondan daha önce ve ilginç olarak da bu özelliklerin ilk olarak kazanılması! bir şeyin var olması ya da var olmaya başlaması şu demek: onun daha önceden yok durumunda olması. yani hiç olması. daha doğrusu hiç mi hiç olmaması!

     ben var oldum ve var olmaya devam ediyorum. sözcüğün ağırlığını kavrayabiliyor musun? oldum ve oluyorum. her dakika ve her saniye. ve bu mutlak yaratıcı hariç herkes ve her şey için geçerli olan bir şey.

     şimdi bir de ‘yok oluş’a bakalım. bu da benim için diğeriyle aynı ilginçlik ve ürkünçlükte. aynı metodu uyguluyorum. yok: bir şeyin –ki bu bile yadırganabilir- mevcut olmama durumu. olma ya da oluş: yine bu bağlamda bir geçişi ifade edebildiği anlamının yanında bir durumun sürdürülmesi.  peki ya yok oluş ve yok olma? yok oluş, varlığın hiçliğe bulanmaya, dönüşmeye başlaması ya da başlamışsa bu sürecin sürdürülmesi. yok olma ise varlık alanının –gözlemlediğimiz varlık alanının-  tamamen terk edilmesi.

     demin var olduğumu ve olmaya devam ettiğimi söylemiştim. ama şu da kesin ki aynı anda yok da oluyorum. bu kavramların arasında tecrübe etmediğim-iz, yalnızca çok çok uzaklardan, buzlu camlar arkasından tanıklık ettiğim-iz sadece bir tanesi var. ki onu da biliyorsun.

     beni bu denli şaşırtıp heyecanlandıran şeyin tam olarak ne olduğunu kestirememiş olabilirsin. bunun sebebi, bu kadar ağır, her şeyi kapsayan ve dilimizde kendisini çok ironik bir şekilde konumlandıran bu kavramların idrakine henüz varıyor olmam. bunların, o paragrafın akışının bir anda kesilip tokatmışçasına suratımda patlaması.

     özellikle de ‘yok olma’nın kendinde var ettiği o inanılmaz şaka!

h. barış beledin
ruveranva.tumblr.com