Kayıt Ol

Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları

Çevrimdışı Nightmare

  • ***
  • 627
  • Rom: 8
    • Profili Görüntüle
    • Saklı Günlükler
Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
« Yanıtla #45 : 29 Mart 2015, 16:20:05 »
Bu konu unutulmadı arkadaşlar! Yakında güzel bir süpriz sizleri bekliyor!
Yaşa be bende biri hortlatsın diye bekliyordum :D
Bekliyoruz o zaman.

Çevrimdışı cankutpotter

  • ****
  • 1233
  • Rom: 14
    • Profili Görüntüle
    • Büyülü Kale, Hayallerinizin adresi.
Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
« Yanıtla #46 : 29 Mart 2015, 23:33:12 »
Bak merak ettim şimdi ne yapacaksınız ki?

Ayrıca vizelerimden sonra ben de yapmak isterim bir düello. Gelin kapışalım. :D Şaka bir yana kafaları çalıştırmış oluruz, sınavlardan sonra iyi gelir.
İnsan, hayalleriyle vardır.

Çevrimdışı

  • ***
  • 403
  • Rom: 7
  • ☆★
    • Profili Görüntüle
Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
« Yanıtla #47 : 30 Mart 2015, 14:58:10 »
Tapançalarınızı doldurun beyler bayanlar :D. Güzel olacak güzel!
İt was one of those March days.
When the sun shines hot,
And the wind blows cold.
When the summer in the light,
And winter in the shade.

Çevrimdışı

  • ***
  • 403
  • Rom: 7
  • ☆★
    • Profili Görüntüle
Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
« Yanıtla #48 : 11 Ocak 2016, 21:04:08 »
Selamlar arkadaşlar.

Bu başlığı tam bir yıl önce açmıştım, başlıkla ilgili bazı planlamalar oldu fakat sonrasında bunlardan vazgeçildi. Şimdi, tıpkı önceki düellolarda olduğu gibi devam ettirmek istiyorum.

gunisiginamektuplar'la beraber bir düello atmaya karar verdik. Çook yeni bir üyemiz olmasına rağmen, kendisine teklifimi kabul ettiği için teşekkür ediyorum. Düellomuz ''Kan'' teması altında yapılacak. Öykülerimiz de bu ayın on üçünde; bir sorun, sıkıntı çıkmadığı vakit en geç saat altı sularında paylaşılacak.

Olumlu - olumsuz yorum ve eleştirilerinizi, oylarınızı eksik etmezsiniz umarım :).

Oylama da her zamanki gibi şurada yapılacak.

Beklemede kalınız :D.
İt was one of those March days.
When the sun shines hot,
And the wind blows cold.
When the summer in the light,
And winter in the shade.

Çevrimdışı gunisiginamektuplar

  • *
  • 16
  • Rom: 0
  • nev-i şahsına münhasır deli.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
« Yanıtla #49 : 11 Ocak 2016, 21:46:15 »
Plana benimle başlanacak olması fikrini sevdim. Tamam rastgele bir şey oldu aslında ama sevdim. Olsun. Yeniden yazmaya bu kadar hızlı başlaacağımı da düşünmezdim. Vesile olduğun için teşekkürler.  :xD

Çevrimdışı

  • **
  • 106
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
    • Emrecan Doğan
Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
« Yanıtla #50 : 13 Ocak 2016, 20:26:02 »
Ben de katılmak istiyorum da biri bana meydan okusun :D Ben yeniyim buralarda şerif, biri meydan okuyana kadar da ben de oturup ustaları izler feyz alırım :)

Çevrimdışı

  • ***
  • 403
  • Rom: 7
  • ☆★
    • Profili Görüntüle
Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
« Yanıtla #51 : 13 Ocak 2016, 20:46:58 »
Ben de katılmak istiyorum da biri bana meydan okusun :D Ben yeniyim buralarda şerif, biri meydan okuyana kadar da ben de oturup ustaları izler feyz alırım :)

Nightmare'a taze kana gel derim :D. Efendim meydan okuyanınız bol olsun. Amatörüz çoğumuz bu arada :).

Spoiler: Göster
Kendi adıma amatörün de amatörüyüm ;D.


Bu arada günisiginamektuplar henüz geri dönüş yapmadığı için düellomuz biraz gecikecek gibi gözüküyor :fringa.
İt was one of those March days.
When the sun shines hot,
And the wind blows cold.
When the summer in the light,
And winter in the shade.

Çevrimdışı gunisiginamektuplar

  • *
  • 16
  • Rom: 0
  • nev-i şahsına münhasır deli.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
« Yanıtla #52 : 13 Ocak 2016, 21:16:39 »
Ben de katılmak istiyorum da biri bana meydan okusun :D Ben yeniyim buralarda şerif, biri meydan okuyana kadar da ben de oturup ustaları izler feyz alırım :)

Nightmare'a taze kana gel derim :D. Efendim meydan okuyanınız bol olsun. Amatörüz çoğumuz bu arada :).

Spoiler: Göster
Kendi adıma amatörün de amatörüyüm ;D.


Bu arada günisiginamektuplar henüz geri dönüş yapmadığı için düellomuz biraz gecikecek gibi gözüküyor :fringa.
Bence bu adam fazlasıyla alçak gönüllü davranıyor. Hiç sanmıyorum Hatunkız. Bekleyip göreceğiiz. :D

Çevrimdışı

  • ***
  • 403
  • Rom: 7
  • ☆★
    • Profili Görüntüle
Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
« Yanıtla #53 : 13 Ocak 2016, 21:28:32 »
Her zamanki gibi öykülerin hangimize ait oldukları anket sonuçlandıktan sonra belli olacak. Herkese keyifli okumalar :).

Kan Hırsı

"Et yiyin ve kan için. Yiğitlerin etini yiyeceksiniz ve dünya beylerinin kanını içeceksiniz. Sarhoş oluncaya kadar kan içeceksiniz." (Tevrat, Hezekiel Bölümü 39/18-20)
"Onları kasaplık koyunlar gibi ayır ve öldürme günü için onları hazırla." (Tevrat, Yeremya Bölümü, 12/3)

Başka yaşamlardan buraya daha güçlü olmak, insan denilen ve kendini mükemmel sanan ırkın aslında hiçbir şey olmadığını ispatlamak için gönderildim. Yaklaşık 2000 yıldır tek başıma avlanırım. Yarattığı topraktan varlıkların tüm kanlarını tek bir seri hareketimle akıtarak Tanrı’ya müteşekkir olduğumu hatırlatırım. İnsanların yaşadığı bu küçük gezegene ilk geldiğimde ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Ta ki karşımda kanlı canlı, ne yapacağını bilemez duran bir insan görene kadar… içimde durduramadığım bir öldürme arzusu belirdi henüz nasıl öldüreceğimi bilmeden. Fakat ona yaklaştıkça bunun için biçilmiş kaftan olduğumu anladım.

Benim yanımda bir cüce gibi duran insanın boyu, ancak bir serçe parmağım kadardı. Tırnağımla boynuna attığım küçük bir çizik; onun tüm hayatının, geleceğinin sonu oldu. Her insanın öldürme günü farklıydı. Her insanın kıyameti benim ellerimdeydi. Ben hesap vermeleri için onları Tanrı’ya rastgele gönderirken diğer meleklerin tüm işleri de bana verilmişti. Bazen Güneş’i saklardım insanlardan. Bazen bereket saydıkları yağmuru. Yüce Tanrı’nın gazabından korkan bir ben vardım. Tüm melekler çoktan helak olmuştu. Her şey benim için güzeldi. Adeta Tanrı’nın sağ koluydum. Hatta sol kolu da.
Hep takdir alan küçük aile çocuğu gibiydim. Takdir aldıkça daha çok öldürüyordum. Tek başıma yetişemeyince kan arzumu diğerlerine de aşılıyordum. Toplu katliamlar gerçekleştiriyordum. Gördüğüm en güzel öğrencim geldi aklıma.

Ne yaptığını merak edip kendi işlerime ara verme gereksiniminde bulundum ve onun yanına gittim. Bana sunduğu manzara devasa bir dağ oluşturmuş insan bedenleriydi. Kanları özenle çekilmiş ve benim adıma Tanrı’ya sunulmuştu. O günden sonra onu oğlum belledim. Bir insanoğlunu gerçekten mükemmel saydım ve beraber saydık. İçinde tıpkı benim gibi bitmeyen bir öldürme arzusu vardı. Hep daha güçlüsünü öldürüyordu. Onun Tanrısı da bendim. Beni memnun ettikçe kendisi memnun oluyordu. Fakat bir gün, kendi Tanrısının canını alıp alamayacağını araştırmaya cüret edince, onu da kendi Tanrıma kurban ettim. Kimi dilde Azrail idim. Kimi dilde Erlik. İnsanoğlu binlerce isim bulup yakıştırdılar. Ama işte ben, ismi olmayan bir Tanrı hizmetkarıyım.
Fakat son zamanlar… bir ceza gibiydi benim için. Şimdi de.
Şimdi devasa boyutlarımla bile sonunu göremediğim bir ormanın sonunda kayboldum. Ağaçlar kuru. Tek bir yaşam belirtisi yok. Güneş’in ruhu çağrılarıma cevap vermiyor. Yüzlerce yıldır bir bereket damlası çağırıyorum. Buraya bir insanın gelebilmesi için içimden Tanrı’ya yalvarıyorum. Onun da evinin kapısı sonuna kadar sürgülü. Bir ses duyamıyorum. İnsan ırkı tükendi ve benim bu dünyada canını alabileceğim tek bir varlık kalmadı. Görevim sadece bununla ilgiliydi. Şimdi ne yapmalıydım? Kendimi mi öldürmeliydim? Bu güçte bir varlığı ancak Tanrısı öldürebilirdi. Ama onu öldürmeye tenezzül bile etmiyordu. Yüzlerce yıl dolandım durdum.

Ve en sonunda anladığım şey şuydu. Son nefesini verdiğinde değil, seni hatırlamayacak tek bir varlık kalmayınca ölürsün. Son nefesimi hala vermiş değilim. Tanrı’dan merhamet dilenerek geçiriyorum yıllarımı. Beni duyması için yalvarıyorum.  En sonunda ne mi oldu?
Cevap; aslında evrimin görebildiğimiz yerlerindeki birer süreci. Kendimi affediyorum. Kendimi  kutsuyorum. Arındırıldım. Tüm kirlerimden, kesiklerimin üzerinde kuruyan kabuklarımdan, çukurlarımı biriktiren ıslak toprağımdan, üzerimde seslendirilen acı dolu ağıtlarımdan, çığlıklardan ve saklambaç oyunlardan, sevgimi her an hazinem gibi gizlilerimde saklamamı isteyenlerden. Hepsinden bütünümle arındım. Artık, temizim.

- SON -


Yıldız Kanı

Piehes, ışıkların arasında tek başına yaşardı. Tek dostu yıldızlardı. Onları izlemeyi ve onlarla sohbet etmeyi çok severdi. Bir gün yıldızları seyrederken, en sevdiği yıldızlardan biri kayıverdi. Piehes ne kadar ararsa arasın onu hiç bir yerde bulamadı. O günden sonra içini bir korku kapladı, ya bir gün sevdiği diğer yıldızlar da kaybolursa diye. O da ışıkların arasından emretti ve en sevdiği on yıldızı ak krallığına çağırdı. O zamandan sonra ışıkların arasında birlikte oturdular.

Yine bir gün, bu on yıldız aynı rüyaya kadir oldular ve bu rüyalarını çok sevdiler. Bundan Piehes’e bahsedip, ondan dileklerini gerçekleştirmesini istediler. Fakat Piehes eğer bu dileği gerçekleştirirse yine yanlız kalacağını biliyordu. İlk başta pek yanaşmadı buna. Lakin yıldızlar rüyalarında ne kadar mutlu olduklarını anlatarak ikna ettiler onu. O da içinden gelmeyerek yıldızlara kendi rüyalarını gerçekleştirecek güçleri ödünç verdi ve dedi ki: “Orada hiç kaybolmadan dolaşacaksınız. Rüyanızı gerçek kıldığınız vakit ise ödünç alınan geri verilecek. Nefesiniz kesilir ise size ve soyunuzdan gelenlere cennetimde yer verilecek.” Yıldızlar bundan bir şey anlamadılar fakat Piehes’in bu dediklerini kabul ettiler.

Yıldızlar birlik olup, elde ettikleri bu güçlerle dünyayı var ettiler. Onu yuvarlak kıldılar, aynı rüyalarındaki gibi. Dört bir yanını denizlerle kapladılar. On yıldız da el ele vererek denizlarin altından karayı çekip çıkardılar. Ve birlikte tasarladılar her yerini. Ödeşme günü geldiğinde ise ödünç alınan güçler geri verildi, lakin biri hariç. Tüm yıldızlar kandırılmıştı. Bunların hepsini planlayan, o rüyayı tüm yıldızların akıllarına aynı anda sokan bir diğeriydi. Emanetini de geri vermedi. Ve tüm gücünü kullanarak gizlendi. Aslında niyeti kötü değildi ama sözün tutulması gerekiyordu. İşte o vakit tüm yıldızlar anladılar kandırıldıklarını. Af dilediler Piehes’ten, onları tekrar ışıktan krallığına alsın diye.

Fakat Piehes çok kırılmıştı buna, kendinin yanından bu kadar kolayca ayrılabilmelerine. Seslendi cennetinden onlara: “Sizi kandıranı ve beni aşağılıyanı alt edip, emanet alınanı geri getirmediğiniz sürece sizleri yanıma almayacağım, çünkü çok kırıldım sizlere. Ama yine de yalnız bırakmayacağım sizi, gün ışığı akşamında solsa da sabahleyin yeniden doğacak!”

Yıldızlar da söz verdiler bunun için. Ve böylece Dandukis’i avlamaya başladılar.

Yıldızların her birine seçme hakkı tanındı. Her çift, bir ırkın atası oldular. İmarin’in eşi ise onun yaptığını yanlış bulmasına, ona katılmamasına rağmen seçme hakkı elinden alınarak bir insan şekline girmeye zorlandı ve kendi ırkının atası olma şansı yok oldu. Çiftler kendilerine yurt edindikleri yerlerde çoğalmaya, kültürlerini geliştirip Piehes’in dileğini gerçekleştirmek için çalışmaya başladılar.

Ancak, insanlar zamanla çok paranoyaklaşmaya başladılar. Bir diğer çift atayı da yanlarına alarak, diğer iki çifti kurban etmeye ve buradan elde ettikleri güçle bir silah dövmeye karar verdiler. Çünkü atalar ölümsüzlerdi ve sihirleri de çok güçlüydü. Kanları da yıldız kökenlerinden geldikleri için ilahi bir metal alaşım elde etmelerini sağlayacaktı. İnsanların bu planını öğrenen Fanhek’ler kaçtılar. Kaçmadan önce de kurban olması planlanan diğer ataları uyarmışlardı. Fakat onlar Fanhek’lere inanmayarak yollarına devam ettiler. Fanhek’ler sırra kadem bastı.
Lakin haklılardı. İnsanlar, müttefik oldukları atalarla birlikte diğer çifti yok ettiler ve onların kanından bir yay dövdüler. Yay çok büyük bir güce sahipti. Onu kullanmanın sonuçlarını kimse bilmiyordu. O sırada insan atalarının ilk erkek çocukları Oroghan ortaya çıktı ve yayı eline alarak tüm ahaliye seslendi:

- Öyleyse ben kullanırım, atalarımın dileğini gocunmadan gerçekleştiririm. Sonucu ne olursa olsun. Ya Piehes’in cennetinde ışıktan krallığında ya da burada dünyada yaşamaya devam ederim.

Böylece ortak, devasa bir ordu toplandı ve tek seferde Dandukis’i alt etmek için büyüsünün izini sürdüler... Bu ordunun başına da yayı kullanacak olan ilk evlat Oroghan getirildi. Sonunda onu bulduklarında Dandukis, ne kadar onlara zarar vermek istemese de atalar ve emrindekiler onu bastırmak ve yok etmek için var güçleriyle saldırdılar. Dandukis hepsini geri püskürttü lakin bu enerji patlamasıyla Piehes’in görüş alanına yeniden girmişti. Gök yarıldı, bulutlar patladı ve Dandukis’in saf güçten oluşmuş parlayan bedeni yere yapıştı. Çamurla birlikte şekli değişmeye ve biçimlenmeye başladı.

Dandukis dönüştüğü şeyden nefret etti, kendinden iğrendi. Oroghan onun bu şok olmuş, zayıf anından faydalanarak yayını gerdi ve gücü serbes bıraktı. Yaydan bembeyaz bir ışık kütlesi fırladı ve Dandukis’in bedenini yeryüzünden sildi. Fakat Oroghan bu büyünün ağırlığını taşıyamayarak mahvoldu ve oracıkta tüketti büyü onu. Atalar Dandukis’i alt ettiklerini sanıp tanrılarından bağışlanma dilediler fakat tanrı Piehes, onların kurtulmak için birbirlerini yok etmelerinden hiç hoşlanmamıştı ve sessiz kaldı. Zaten Dandukis de yok olmamıştı, sadece bir çift yıldız atasının kanından dövülen yay ancak Dandukis’i uyutacak kadar güç salabilmişti. Oroghan’in soyu devam ettikçe de öyle kalacaktı.

Yıllar geçti ve zaman içerisinde yapılan savaşlar sonucunda tüm atalar teker teker öldüler. Eskiye dair önemli meseleler unutuldu. Biri dışında, ne olursa olsun Oroghan’ın soyu kurumamalıydı.

- SON -

İt was one of those March days.
When the sun shines hot,
And the wind blows cold.
When the summer in the light,
And winter in the shade.

Çevrimdışı

  • **
  • 106
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
    • Emrecan Doğan
Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
« Yanıtla #54 : 13 Ocak 2016, 21:58:28 »
O zaman ben Nightmare'a meydan okuyorum önerinle iyi mi ettim kötü mü bilmem :D

Birinci Öykü Yorum: Başta Tevrat olması çok hoştu yazarı bayaa kültürlü olmalı. Dini olarak Azrail ve Erlikten de bahsedilerek zaten bunu yeterince açık etmiş. Öldürme hırsının bir insanı -karakter insan olmasa dsa- nelere götürebileceğini gösteren güzel bir hikaye çıkmış ortaya

İkinci Öykü Yorumum: Bu da güzeldi sanırım basit bir şekilde sıradan Yaratılış Efsanesi yeni karakterlerle yeniden kurgulanmış. Ataların ya da onlardan oluşan ırkların adları biraz karıştı ve dikkatim dağıldïysa da kurgusu sağlam.


Sevmek bakımından favorim Kan Hırsı oldu :) Bence yaratıcı ve sorgulayıcı bir öykü

Çevrimdışı Nightmare

  • ***
  • 627
  • Rom: 8
    • Profili Görüntüle
    • Saklı Günlükler
Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
« Yanıtla #55 : 13 Ocak 2016, 22:57:10 »
Yetiştim yetiştim!
Emrecan Doğan düello teklifi yapmışsın. Ben de evde kısılıp kalmıştım (Halı saha sonrası sakatlık). Teklifini kabul ediyorum. Özel mesaj kısmına gel ;)

Bu arada öyküler şahane. Öykülerin yazarlarını bilmiyoruz tabi ama her halükarda hatunkızın amatör olmadığı belli.

Kan hırsı hikayesi oldukça etkili bir hikayeydi. Akıcı ve güzel bir üslüpla yazılmış. Azrail isimli meleğe güzel bir bakış açısıyla yaklaşılmış. Uzun zamandır forumda böyle bir hikaye okumamıştım. Çok beğendim.

Yıldız kanı da aynı şekilde çok iyiydi. Dünyanın yaratılışı vardı bu kezde önümüzde. Yıldızlara verilen güç belli değildi sanırım. Ya da ben gözden kaçırdım. Bu hikayeyi de beğendim.

Yalnız benim dikkatimi çeken şey her iki öyküde de ilahi kavramlar kurgulanarak hikaye ortaya konulmuş. Temanın kan olmasına rağmen iki hikayeninde bu yönden benzerlik göstermesi ilginç olmuş. Acaba planlı mı yazıldı bu şekilde?

Her neyse iki hikayenin de yazarını tebrik ediyorum. Elinize sağlık. Bu konunun tekrar canlanması iyi oldu :)
Bu arada kan hırsı bir tık daha iyiydi sanki ;)

Çevrimdışı seabiscuitxx

  • **
  • 60
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
« Yanıtla #56 : 14 Ocak 2016, 14:37:24 »
İki yazarı da tebrik ediyorum. Üzerinde düşünülmüş hikayeler ama durağan anlatım iki hikayeyi de boğmuş. Hatta benzer tarzlar karşı karşıya gelmiş. Yani aynı kalemden çıkmış gibi.
Seçtiğimi burada belirtmeyeceğim. Oylamaya bırakıyorum.
Ölüm sadece başlangıçtır.

Çevrimdışı milenya

  • **
  • 260
  • Rom: 6
  • Belki de Tanrı bize inanmıyor!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
« Yanıtla #57 : 14 Ocak 2016, 23:07:28 »
Hikayeler benim için fazla kısaydı, dakikalar içinde bittiler. Üzdüler beni ama sanırım bu sayede iki kez okuyabildim.
Kahraman bakış açısını her zaman çok sevmişimdir. Kan Hırsı bu yönüyle beni çok memnun etti lakin istediğim duyguyu alamadım. Birincil kişiyle yazılan hikayelerin duygu yönünden daha dolu olmalarını bekliyorum şahsen. Konu bütünlüğünü bu kadar kısa bir yazıda yakalamış olman harika. (Bunu yapabilen kişileri cidden kıskanıyorum. :) )
Yıldız Kanı ile ilgili yapılmasını sevmediğim yorumlardan birini yapacağım ama okudukça aklımda döndü durdu. WoW'un hikayesinde dünyaların yaratılışı o kadar çok kafamda döndü ki hikayeni okuduktan sonra döndüm WoW'un hikayesini tekrar bir gözden geçirdim. Benzerlik yok ama çağrışım yapıyorlar. (Bütün yaratılış hikayeleri çağrışım yapar zaten.) Akıcılığını beğendim, diğerine göre daha fantastik ve daha hızlı bir hikayeydi.
İkinizin de ellerine sağlık. Bu düello konusu epey hoşuma gitti, bu sayede rıhtımın karanlık köşelerinde çıkıp biraz daha aktif olabildim umarım devam eder.
Spoiler: Göster

Çevrimdışı

  • **
  • 106
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
    • Emrecan Doğan
Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
« Yanıtla #58 : 17 Ocak 2016, 18:59:19 »
Nightmare ile olan düello kaynadı ama Milenya'ya meydan okuyayım bari :) Madem karanlıklardaydı çıkmışken gel de ez beni :D

Çevrimdışı gunisiginamektuplar

  • *
  • 16
  • Rom: 0
  • nev-i şahsına münhasır deli.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Vahşi Rıhtım Kısa Öykü Düelloları
« Yanıtla #59 : 17 Ocak 2016, 19:37:40 »
Oylama bittiğine göre sevgili Hatunkız'ı yorumlayabilirim. Fakat öncelikle anlatım  biçimlerimizin ciddi manada benzeştiğini ben de fark ettim. Ruh eşim ilan ediyorum onu. :D
Yorumuma gelecek olursaak. Şöyle ki tema ve anlatım üzerinde biraz daha vakit ayrılırsa mükemmel bir hikaye çıkabilirdi karşımıza. Yazarken bir sayfayı aşmamak için sanırım sevgili Hatunkız, isimleri bize tanıtmaktan çekinmiş. Yazarken aynı konuda ben de zorluk çektim o yüzden olabildiğince betimlemeye ve iç konuşmalara yer vermeye çalıştım.
Ama okurken yine de zevk aldım. Diğer arkadaşlara yorumları için çok çok teşekkür ederiz.

Dipnot: Hatunkız, hala amatör olduğuna inanmıyorum. Saygılar. :)