Kayıt Ol

Altın Böcek - Edgar Allan Poe

Çevrimdışı TheWalkingIdeas

  • **
  • 348
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Altın Böcek - Edgar Allan Poe
« : 12 Şubat 2015, 00:52:06 »

     Kitabı şans eseri bulup aldım diyebilirim, cumartesi günü Doğukan’la (Denaro Forbin) otururken Nadirkitap’ı karıştırıyordum. -Bir sürü kitap alıp doymadık- Baktım bildiğim bir sahafta bu kitap var, Varlık Yayınları ve eski baskı -herkes gıcır gıcır kitap sever ben sararmış yapraklı seviyorum- olunca kalkıp gidelim dedim, hem de iki tane varmış gidip aldık. Şansıma 60 senelik kitap baskıdan çıktığı gibi duruyordu, yaprakları bile birbirine yapışıktı ben maket bıçağı ile ayırdım. İyi ki almışım. Poe’nun tüm şiirlerini okumuştum fakat hiç öyküsünü okumamıştım, son zamanlarda okuduğum en harika öykü kitabı. (Bilimkurgu öykülerini de arıyorum elinde bulunan varsa bana ulaşabilir.)

     1955 baskısı, 109 sayfalık cep boy olan bu kitapta 2 adet harf hatası hariç hata görmedim. Buna dikkat çekmemin nedeni yıl 2015, onlarca bilgisayara ve teknolojiye sahibiz fakat yeni baskı kitaplarda onlarca hata bulabiliyoruz. Belki de bu teknolojik ilerleme, bu özenin kaybolmasına neden olmuştur.

     Bu öyküler hem şaşırtıp hem korkuturken hem de merak uyandırmayı başarıyor ayrıca Poe’nun zekasını ortaya koyuyor.

Kitap uzunlu kısalı 8 Poe öyküsünden oluşuyor, isimlerini sıralayıp tek tek bahsedeyim:
-Altın Böcek
-Kızıl Ölümün Maskesi
-Aksak Kurbağa
-Doktor Tarr ve Profesör Fether’in Sistemi
-Mustatil Sandık
-Sfenks
-Kara Kedi
-Bir Hafta İçinde Üç Pazar


Not: Doğukan, Poe’nün tüm öykülerinin toplandığı kitapta bu öykülerin hepsinin olduğunu söyledi.


Altın Böcek

     En uzun ve kitaba ismini veren öykü. Ana karakterimiz William Legrand, varlıklı bir aileye mensup fakat servetini kaybederek yaşadığı yerden uzaklaşmış, hizmetkarı ile birlikte Sullivan adasına taşınmış biridir. Öykü Legrand’ın arkadaşının ağzından anlatılıyor. Legrand, böcek koleksiyonculuğuyla kafayı bozmuş, okumuş -tahsilli- biridir. Sullivan Adası, sert kıllı hurma ağaçları ve genelde mersin ağaçlarıyla kaplı ufak bir adadır.

     Arkadaşı, bir gün Legrand’ın evine gider. Legrand evde yoktur, bir süre onu bekler. Legrand çok heyecanlı bir şekilde arkadaşını karşılar. Yeni bir böcek türü bulduğunu heyecanlı bir şekilde anlatır. Bundan sonra bazı süre gelen olaylar olur, bir şifre bulunur ve çözülmeye çalışılır. Şifre çözülür ve hedefe ulaşılır. Bundan sonrasında Legrand ve arkadaşı otururlar. Legrand anlatmaya başlar başından sonuna dek; hangi ipucuna nasıl ulaştı, nasıl bilgi topladı ve şifreyi nasıl çözdü, anlatır. Bu son kısım bana çok keyifli geldi. Ve öyküyü çok sevdim.

Kızıl Ölümün Maskesi
     
     “Kızıl Ölüm” isimli bir hastalık bir memleketi sarar. Önceleri çok ciddiye alınmayan hastalık iyice yayınlınca kral sarayının tüm giriş çıkışlarını kapatır ve inzivaya çekilir fakat sarayda kadından şaraba, eğlenceden soytarıya değin her şey eksiksizdir. Halk dışarıda hastalıktan kırılırken kralın umrunda olmaz. Bir gün bir balo düzenlenir…


Aksak Kurbağa

     Şakaya çok düşkün, oldukça şişman -hangi kral zayıf ki- kral ve 7 vezir -yardakçı- … Büyük bir bayram dolayısıyla bir balo düzenlenecektir, kral özgün bir fikir arar fakat kararsızdır. Soytarısı olan Aksak Kurbağa’yı çağırır -Sakatlığı gerçekten kurbağa gibi sekmesine neden olduğu için bu isim verilmiş- özgün bir fikir bulmasını ister. Aksak Kurbağa’yı huzuruna çağırmışken kendisine kötü davranır ve Tripetta’ya vurup suratına şarap döker. Tripetta, soytarı ile aynı memleketli olup onun tek dostudur. Bu sırada soytarının aklına güzel bir balo fikri gelir. Krala anlatır, kral kabul eder ve hazırlıklar yapılır…

Doktor Tarr ve Profesör Fether’in Sistemi

     Karakterimiz Fransa’nın güneyini gezerken, yol arkadaşıyla beraber adını meslektaşlarından sıkça duyduğu bir akıl hastanesinin yakınından geçmekte olduğunu fark eder. Yol arkadaşına kısa bir süreliğine yollarını değiştirip buraya uğramayı teklif eder. Arkadaşı müdürünü tanıdığını ve içeri girilmesi zor olduğu için gidip hastaneye bırakabileceğini teklif eder sonrasında ise geri dönmek zorunda olduğunu söyler.

     Hastanenin müdürünü kapıda karşılar ve nazik bir şekilde buyur eder. Akıl hastanesini merak etmesinin nedeni “kendi haline bırak” denilen bir sistemin ilk ve tek burada uygulanıyor oluşudur.

     Hikaye ilerledikçe bir şeylerin farkına vararak rahatsızlık duydum ve hikayenin içine girdim. Bu durum bence çok güzel şekilde kurgulanmış oldukça hoşuma gitti. Kitapta en sevdiğim öykülerden.

Mustatil Sandık

     Çok harika bir öykü, kolayca tahmin edilemeyen bir şekilde kurgulanmış. Okurken en zevk duyduğum öykü bu oldu.

     “Independence” isimli bir yolcu gemisi vardır. Wyatt, karısı ve 2 kız kardeşi ile birlikte gemide yolculuk etmek için yer ayırtmışlardır. Karakterimiz de bu gemide yolculuk edecektir. Wyatt da eski bir tanıdığıdır.

     Gemideki kamaralar 2 kişiliktir fakat Wyatt, 4 kişi olmalarına rağmen 3 kamara kiralar. Bizimki buna takılır ve incelemeye başlar. Karısı ve Wyatt aynı odada kalacağına göre kardeşleri neden ayrı odalarda kalsın veyahut karısı ile Wyatt neden başka odalarda kalsın diye düşünür. Kardeşlerin farklı odalarda kalmasını beklerken, kardeşler aynı odada kaldığı gibi bir de mustatil sandık oraya çıkar ; sandık oldukça büyük olmasına karşın Wyatt ve karısının kaldığı odaya yerleştirilir. Tek oda boşta kalır. Bunun üzerine karakterimiz aileyi daha da fazla gömlemlemeye başlar.

Sfenks

     Karakterimiz bir salgın hastalık yüzünden kendini eve kapatır, ev sahibi ile birlikte bir villada yaşamaktadırlar. Günlerinin çoğunu kitap okuyarak ve pencereden dışarıyı izleyerek geçirir. Bir gün pencereden karşı sahilin tarafında ormanlık alanda toprak kayması sonucu oluşan boşluğa dikkatini vermiştir. Kısa bir süre sonra gemiye benzer bir şeklin tepedeki boşluktan ormana doğru daldığını görür, oldukça büyük bir cisimdir. Fazlaca şaşırır ve kendisine bir süre gelemez. Kendisini toparladıktan sonra bunun bir canavar olduğu kanaatine varır. Birkaç gün düşünür ve ev sahibine anlatır.

     En zayıf bulduğum öykülerden biriydi.

Kara Kedi
     
     Batıl şeylere inanmasam da okurken yazılışının güzelliğinden kaynaklı olarak içimi ürperttiğini söyleyebilirim. Biraz gerilimli bir öykü.

     Oldukça nazik, hayvanları çocukluğundan beri oldukça seven, hayvanları arkadaşlarına tercih edecek kadar onlarla ilgilenen bir adamın zamanla içki yüzünden tersi bi kişiğine bürünüp hayvanlara eziyet edip karısına vurup fenalıklar edecek kadar kendini bozan adamın başına gelen bazı fenalıkları konu edinmiş Poe.

Bir Hafta İçinde Üç Pazar
     
     Okuyunca konusunu ve sonunu oldukça basit bulabilirsiniz fakat Poe’nun bunları 19. yüzyılda yazdığını unutmadan değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.

     Başlıktan da anlaşılacağı üzere “bir hafta içine üç pazarı nasıl sokarız?” sorusunu yanıtlayıp bu konuyu huysuz bir adamın yiğeninin, sevdiği kızla evlenmek için -dayısına- ihtiyara ispatlaması üzerine kurgulanmış.



"Sahtekârlığın evrensel düzeyde egemen olduğu dönemlerde, gerçeği söylemek devrimci bir eylemdir."

Çevrimdışı Metaroid

  • *
  • 39
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Altın Böcek - Edgar Allan Poe
« Yanıtla #1 : 14 Şubat 2015, 17:26:59 »
Edgar Allan Poe hakikaten çok iyi bir yazar. Kuzgun şiirini de okumuştum. Kitabın ismini taşıyan öyküyü küçükken bir öykü derlemesinde okumuştum sanırım ve büyülenmiştim. Diğer birkaç öyküyü de öyle. Bu kitabı almak için yarın çarşıya çıkacağım, tanıdık bir sahaf var. İnşallah vardır onda.

Çevrimdışı TheWalkingIdeas

  • **
  • 348
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Ynt: Altın Böcek - Edgar Allan Poe
« Yanıtla #2 : 14 Şubat 2015, 17:40:18 »
Eski sahaflarda varlık Yayınlarının kitapları çok kolaylıkla bulunuyor, bunu da bulursunuz sanıyorum. 1955 baskısı olan bir bu kitap var bir de aynı baskı farklı kapak tasarımı ile 66da basılmış yanlış söylemiyor isem.  Umarım bulursunuz okuması hayli keyifli
"Sahtekârlığın evrensel düzeyde egemen olduğu dönemlerde, gerçeği söylemek devrimci bir eylemdir."

Çevrimdışı Auguste Dupin

  • **
  • 84
  • Rom: 8
  • geceleri esen terör
    • Profili Görüntüle
Ynt: Altın Böcek - Edgar Allan Poe
« Yanıtla #3 : 27 Mart 2015, 21:01:08 »
Edgar Poe okuyacaksanız Hasan Fehmi Nemli çevirisini şiddetle öneririm. Lovecraft'i de çevirdi kendisi.

“House”
Sometimes I think it’s like I live in a big giant head on a hilltop
made of papier mache, a big giant head of my own head.
I polish the eyes which would be windows, or
mow the lawn, I mean this is my house we’re talking about here
even if it is a big giant papier mache head that looks just like mine.
And people who go past
in cars or buses or see the house the head on the hill from trains
they think the house is me.
I’ll be sleeping there, or polishing the eyes, or weeding the lawn,
but no-one will see me, no-one would look.
And no-one would ever come. And if I waved no-one even knows it was me waving.
They’d all be looking in the wrong place, at the head on the hill.
I can see your house from here.
-Neil Gaiman

Çevrimdışı azizhayri

  • ***
  • 581
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Altın Böcek - Edgar Allan Poe
« Yanıtla #4 : 27 Mayıs 2015, 14:33:47 »
Şöyle bir dolaşırken gördüm Poe sayfasını. Akşam eve dönünce açayım tekradan okuyayım istiyorum. Anımsatma için teşekkür ederim.
"İnsanlığın en büyük trajedilerinden biri ahlakın din tarafından ele geçirilmesidir." Sir Arthur Charles Clark