Kayıt Ol

Büyük Budapeşte Oteli (The Grand Budapest Hotel 2014)

Çevrimdışı Denaro Forbin

  • *****
  • 2114
  • Rom: 54
    • Profili Görüntüle
    • Bilimkurgu Kulübü
IMDb Puanı: 8.1

Kendine has tarzı ve sinema anlayışıyla özel bir konumda bulunan Wes Anderson'ın son filmi "The Grand Budapest Hotel", geniş oyuncu kadrosu ve renkli atmosferiyle 2014'ün öne çıkan yapımlarından biriydi. Film, bu yıl Oscar Ödülleri'nde En İyi Film ve En İyi Yönetmen başta olmak üzere adeta teknik dallara ambargo koyarak toplamda 9 adaylık elde etmiş durumda.


Her şeyden önce, Wes Anderson ilginç bir adam. Hayal dünyası sınırsız ve rengarenk. Onun düşüncelerinden beyazperdeye dökülenlerin izleyicide farklı bir tat bıraktığı aşikar. En azından bu tür film izlemekten hoşlananlar için Anderson'ın filmleri birer başyapıt.

Kadro geniş demiştim, hemen sayayım: Ralph Fiennes, Evward Norton, Adrien Brody, Willem Defoe, Jude Law, Bill Murray, F. Murray Abraham, Tilda Swinton ve daha kimler kimler... Yıldızlar geçidi demek pek tabii mümkün. Film bu yönüyle de Anderson'ın diğer filmlerinden ayrılıyor. Önceki filmlerinde oldukça mütevazı olan oyuncu kadroları, The Grand Budapest Hotel'de doruk noktasına ulaşıyor resmen. Böyle olması sevindirici aslında, her oyuncunun hayran kitlesi bu sayede Wes Anderson'ı tanımış oldu ve bu güzel bir olay. Andersonseverlerin artması yani.

Oyuncu kadrosu geniş, süre de kısa olunca, her oyuncunun rol aldığı dakika sayısı da ne yazık ki biraz az. Ama özellikle Ralph Fiennes, Edward Norton ve Adrien Brody başta olmak üzere hemen herkes rolünün hakkını vermiş diyebilirim. En sevdiğim karakter hiç kuşkusuz Norton'ınkiydi: Henckels.

Film, konusunu ünlü Avusturyalı yazar Stefan Zweig'in eserlerinden alıyor. Bire bir olmasa da, bir esinlenme söz konusu. Edebiyattan beslenen yönetmenleri her zaman takdir etmiş ve sevmişimdir. Wes Anderson da bu yönüyle beni kendisine hayran bırakan isimlerden biri. Zweig sevdiğim bir yazar ve eserlerinden esinlenilerek çekilen bu film de, artık çok sevdiğim filmler arasında.

Bu bilgilerin ardından biraz da filme değineyim.

2.Dünya Savaşı döneminde, Avrupa'da hayali bir şehirdeyiz: Zubrowka. Şehirde bulunan ihtişamlı Büyük Budapeşte Oteli'nin en görkemli zaman dilimine konuk oluyoruz. Otelde konsiyerj görevlisi Gustave H. ile otele komi olarak alınan Zero Mustafa'nın arkadaşlıkları günden güne daha samimi bir tona bürünür, ülkede süregiden savaşın boyutu da zamanla artmaktadır.

Gustave, yaşlı kadınlardan hoşlanan ve onlarla arkadaşlıklar kuran ilginç bir adamdır. Otelde zaman zaman ağırladığı yaşlı sevgilisi Madam D.'nin esrarengiz ölümü ve vasiyetinde Gustave'e paha biçilmez değerde bir Rönesans tablosu bırakmış olması, olayların seyrini de iyiden iyiye değiştirecektir.

Masalsı, samimi, sıcak, pamuk şekeri kıvamında, tam bir "pazar filmi", aileyle izlenip eğlenilecek türden. Her sinemasevere rahatlıkla önerebilirim.