Kayıt Ol

Akbaba - Kafka

Çevrimdışı TheWalkingIdeas

  • **
  • 348
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Akbaba - Kafka
« : 18 Şubat 2015, 22:58:41 »

     Akbaba, Dost Kitabevi’nden bizlere sunulan Babil Kitaplığı’nın 18. kitabı. Kafka’nın bu eseri Dava ve Şato çevirileri ile tanıdığımız Kamuran Şipal tarafından Almanca öz dilinden çevirilmiş. Borges’in hazırladığı 30 eserlik Babil Kitaplığı’ndan okuduğum ilk eser oldu. Bence muhteşem olan Borges önsözü ile başlayan kitap 11 adet Kafka öyküsüyle devam ediyor. Önsözden ufak bir alıntı yapacağım ve öykülerin ismini yazdıktan sonra ufak bir parça bahsedeceğim kitaptan.

“...Kafka ise, kendisine büyük ün kazandıran roman ve anlatıları yakması için Max Brod’u görevlendirdi. Bu bildik olaylar arasındaki yakınlık, eğer hata yapmıyorsam, yanılsatıcıdır. Vergilius, dostlarının inanç dolu itaatkarlığına, Kafka ise Brod’a güveniyordu. Ancak Shakespeare’in eserlerinin baskısından çok temsiline ilgi gösterildiğini, onun için asıl önemli olanın sahne olduğunu belirtir. Öte yandan, kitaplarının yok edilmesini isteyen hiç kimse bu işi bir başkasına bırakmaz. Kafka ve Vergilius bunu istemiyordu; tek istedikleri bir yapıtın kişiye yüklediği sorumluluktan bağışık olmaktı.”

Kitaptaki Öyküler:

1- Akbaba
2- Bir Açlık Şampiyonu
3- İlk Acı
4- Melezleme
5- Kent Arması
6- Prometheus
7- Gündelik Bir Şaşkınlık
8- Çakallar ve Araplar
9- On Bir Oğul
10- Akademi İçin Bir Rapor
11- Çin Seddi’nin İnşasında

“Bir Açlık Şampiyonu” isimli öykü Ceza Sömürgesi’nde var. “Çin Seddi’nin İnşaasın’da” ise sanırım Altı Kırk Beş tarafından aynı isimle basıldı. Başka kitaplarda varsa da öykülerden bildikleriniz yazarsanız memnun olurum.

     Öyküleri tek tek yazıp bahsetmeyeceğim. Hatta bazı öykülerin bir kelimesini bile yazmak istemiyorum. Yanlış anlamayın, beğenmediğim için değil aksine hayran olduğum için bir saniyesinin bile zevkini kaçırmak istemem. Kitaba ismini veren öykü “Akbaba” ufacık 1,5 sayfalık bir öykü, adeta devasa bir eserin bağrından koparılmış bir dialog gibi. Ufak ama akıl dolu, Kafka gerçekten birkaç satırda dakikalarca düşündürmeyi, beynimizi KIRBAÇlamayı muntazam şekilde başarıyor.

     Prometheus isimli öykü mitoloji severler için olayların farklı yorumuna ilişkin belirgin izlenimler sunuyor. On Bir Oğul, öyküsünü okurken ise benliğini parçalara bölüp bireyselleştirmiş gibi hissettim. Çünkü bahsettiği özelliklerin ve yargıları bazılarının içine girebilirken veyahut en azından “ben de böyle miyim” diyebilirken ; kesinlikle tamamen birine dahil edemedim kendimi.

     En sevdiğim ki bence kitaptaki en muhteşem öykü “Akademi İçin Bir Rapor”. Hakkında bir şey yazmak bir yana çözümleme yapmak bile istemiyorum. Kitabı bulun okuyun veya öyküyü başka kitapta bularak okuyun. O da mı yok, internette PDF’sini bulun ve okuyun. Bitirin, oturup düşünün ve tekrar okuyun. Kurgusu, teması ve konusu ; hangi özelliğini sayabilirseniz sayın hepsi için sadece “sanırım bunlar için söylenecek doğru kelimeyi bilmiyorum” diyebilirim, diyebilirsiniz. O sözcüğü de biliyorsanız lütfen bu başlık altına yazın.

     Bazı öyküleri birkaç kez okumanız gerekebilir, şayet kimi öykünün sonunda “ne demek istedi şimdi?” dediğim olmadı değil. Kafka’nın zihnindeki labirentten çıkabilmek oldukça güç fakat bunu başardığınızda da bir o kadar zevkli, belki biraz da gurur verici. Farkındalık sağlamak için illaki bir Distopya yazmak gerekmediğinin ve bu farkındalığın fantastik unsurlarla oldukça harika bir şekilde sağlanabileceğinin çok büyük bir kanıtı bence Kafka.

     Kafka, eserlerinin yükümlüğününden kurtulmak için eserlerin ancak ölümünden sonra basılabilmesini sağladı. Yükün altında ezilir miydi ; dimdik durur muydu bilemiyorum ama belki de Borges gibi insanlar biraz olsun o karanlığa batmış ruhunu aydınlığa çıkarıp gülümsetebilirdi diye düşünüyorum.


"Sahtekârlığın evrensel düzeyde egemen olduğu dönemlerde, gerçeği söylemek devrimci bir eylemdir."