Başlığı gördüğümde tepkilerin ne kadar haklı olduğunu düşünerek biraz okuyup hak vermek ve kendim de birkaç şey yazmak için tıkladım. Ama tepkilerin nedenini ve özellikle de tepkilerin geldiği insanları görünce sadece şaşırdım ve hızla ölümüne saçma bulanlar arasına katıldım. Ben sadece, okudukları şeyin dizisini izlemek isteyen insanların, dizinin kitapla tüm bağını tamamen kopararak farklı bir eser haline dönüşmesinden duydukları üzüntüyü dile getirdiklerini zannetmiştim.
Bir okuyucunun/izleyicinin tercihini bir eseri okumaktan/izlemekten yana kullanması kadar, okumamak ve izlememek yönünde kullanması da elbette kendisinin hakkıdır, ve bunu tartışmaya açmak bile saçma olur. Örneğin bu dizi/kitap için konuşacak olursak, kişiye fazla sert geliyordur, okuyup izlerken irrite oluyor ve bu hissi yaşamayı sevmiyordur, elbette bunu kendisine yapmamayı seçebilir, ya da tamamen kendisine kalmış sebeplerden ötürü takip etmeyi bırakabilir ve buna da kimse karışamaz. Son derece basit.
Saçma bulduğum nokta, bir yazara "kurguda girilemez bir noktaya girdin ve şimdi başına neler gelecek, bekle ve gör seni lanet olası" şeklinde kurumsal olarak politik yaptırım uygulanması, bazı konuların "kurguda ele alınamaz, gösterilemez" şeklinde genelgeçer bir kural haline getirilmesi, tabulaştırılması. Böylelikle yazarların girmekten korktukları alanların oluşması. Bu, ifade özgürlüğü konusunda neredeyse son yüzyıldaki tüm kazanımlarımızı silip atan, ve bana sorarsanız çok da tırt bir "duyarlılık yapma" pozu. O yüzden tepkinin geldiği insanları görünce bu kadar şaşırdım ya zaten. Benzer bir olay, Batgirl'ün kapağı için de olmuştu ve benzer şeyleri orada da yazmıştım.
Ben, kurguda girilemeyecek hiçbir olayın olmadığını düşünüyorum. Kurguya ve yazarlara bu tarz toplu politik tepkilerle baskı uygulayarak sınırlar çekmenin, engeller koymanın da sansürden bir farkını görmüyorum ve muhafazakarca olmanın ötesinde, direkt olarak yobazca buluyorum. Çünkü olayın niteliklerini düşünmüyor, sorgulamıyor bile. Bir yazar yazdıklarından ötürü okuyucu kitlesinden kayıp yaşayabilir, fakat toplu olarak, birlik olarak onun yazdığı şeye bir karşı duruş sergilemek politik bir tutumdur, ve bu tutumu benimsemeyi reddedenleri, direkt olarak yazarın görüşüne dahil eden bir tavır da yaratır. "Bizden değilsen ondansın." Oysa ortada böyle bir şey yoktur. Sen tecavüze karşısın ve tecavüzün bir kurgu öğesi olamayacağını savunuyorsun. Ben de tecavüze karşıyım fakat kurgu öğesi olabileceğini savunuyorum. "Yazılamaz" diye bir kuralı faşistçe buluyorum. Kurgu öğesi olabileceğini savunmak ile tecavüzü savunmak aynı şey değildir. Ben kurgu öğesi olamayacak bir konunun olmadığını düşünüyorum, tecavüzü filan savunmuyorum. Yazar da eserinde bunu savunmuyor, olumlamıyor. Sadece bir olgu olarak gösteriyor. Ama sen bunu düşünmek istemiyorsun. Sadece görmemek istiyorsun. Bunun için de okumaman yeterli. Ama "ben takibi bırakıyorum, tecavüze karşı olan herkesi de bırakmaya davet ediyorum" kafası çok hastalıklı. Sen sana ait sebeplerle bırakırsan bırak. Ama bunu yazarın kalemine bir müdahale amacı taşıyan, kitlesel politik bir saldırıya, yazara bir baskı aracına dönüştürme. Yani Kayıp Rıhtım böyle bir şeyin dışında kalmak isterse tecavüzü savunuyor filan olmaz, korkmasın.
Kaldı ki, bu dizide gösterilen üçüncü tecavüz. (Üçü de kitapta yoktu.) Aklınız başınıza şimdi mi geldi? Kitapta ise, diziye hiç yansımamış sayısız tecavüz olayı yaşanıyor. Tecavüz o evrende, o devirde adeta sıradan bir şey. Acı, fakat sıradan. Tam bir ortaçağ kafası. Tecavüz yenen taraf için bir hak. Kadınlar için ise acı bir durum. Köle olarak alınıp satılıyorlar, fahişe olarak pazarlanıyorlar, keyif için öldürülüyorlar. Hatta bir karakterin tüm mücadelesi seyirci olduğu bu olaylardan duyduğu tiksinti üzerine başlıyor. Başka bir karakter insanları "tecavüze uğrayanlar sizin kadınlarınız olacaklar" söylemleriyle mücadeleye teşvik ediyor. Yani eserin tüm olayı bu zaten. Kalkıp "Biliyorum, Sansa evliliğini plana göre yürütebilmek için bir cinsel ilişkiyle tamamlamalı, ama o zaman neden ona üstünlük hakkı vermiyorsunuz? Bırakın kontrol biraz onda olsun." demek nasıl bir saçmalıktır? Eser böyle bir dünyada geçmiyor, karşısındaki karakter böyle birisi değil. Ne bekliyorlardı, o dünyada o karakterle romantik bir akşam yemeği ve yorgan altında gıdıklanma mı? O zaman kurgu içinde bunu inandırıcı mı bulacaklardı? Yine kaldı ki, dizide onca seks sahnesi açık açık gösterilirken, bu sahne açıkça gösterilmedi. Sadece bu olay yaşandı, yaşanan şeyin şiddetinin yarattığı tiksintiyi de ona şahit olan karakterin yüz ifadelerinden okuduk. Tüm sahne bundan ibaretti. İnsanlarsa sahnenin olmayan brutalliğini, aykırılığını filan bile değil, "x olayının kurguda yer alıp alamayacağını" tartışıyorlar. Şaka gibi, gerçekten de Ortaçağ'da filan hissettim kendimi.
Sonunda varacağı nokta aynı bile olsa, ben okuduğum şeyi izleme hevesiyle diziye başladığım için ekranda tamamen diziden farklı, yeniden kaleme alınmış bir eser görmekten üzüntü duyuyordum. Buna rağmen yazarların yaptıkları işin arkasında durmalarını ve Batgirl örneğinde olduğu gibi takipçi kaybetmemek adına geri adım atmayı reddetmelerini takdir ettim.