Eğer doğrudan veya dolaylı olarak bir yayıncı veya editör tanımıyorsanız hikayelerinizi okutamıyorsunuz. Ülkemizin nasıl dokuzda onu şairse, okumayan yayıncı ve yazarlarıyla da önder konumdadır.
İşte bu yüzden "kendi kitabını yayınla" sloganıyla çıkıp cebinizdeki paraya göz diken yayıncılar peyda olmuştur. İlk tavsiye: Bunlardan uzak durun.
Dergi ve fanzinler: Bunlar da belli bir arkadaş grubu veya zümre tarafından çıkarılan ve organik bağlarla beslenen topluluklardır. Buralara girmeniz için bağlantıya ihtiyacınız vardır. Girseniz de pek bir işe yaramayacaktır zira okunma oranları çok düşüktür.
Yarışmalara gönderebilirsiniz. Bunda dikkat etmeniz gereken husus rüştlerini ispat etmiş olmalarıdır. Şöyle ki: Daha öncesinde bu yarışmayı düzenlemiş ve katılımcılarına vaat ettiklerini gerçekleştirmiş olmalıdır. Fakat bu tür yarışmalarda da başka bir sorun ortaya çıkmaktadır. Jüriler bu kadar çok dosyayı okurken kısıtlı bir süreye sahiptir ve bu yüzden çok iyi ürünler harcanabilmektedir.
Yukarıda yazdığım tüm maddeler tecrübe edilmiş unsurlardır. Bunların dışında önce yazıları yayınlamak isteyip aylarca cevap vermeyen web sayfaları, kitabın yoksa dergide basamayız, bir yerde basılmadıysa kitap nasıl olur diyen dergi ve yayınevi sahipleri gibi pek çok moral göçertici olayla karşılaşacaksınız.
Ben son çare olarak internet ortamında çeşitli mecralarda yayınlamayı seçtim. Tek bir kişi bile okusa yeter.
Gerisi hikaye