Kayıt Ol

Bir Haz Markası: Beautiful You - Chuck Palahniuk

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Bir Haz Markası: Beautiful You - Chuck Palahniuk
« : 11 Haziran 2015, 10:34:17 »

Tanıtım:

Alıntı
“Bir Milyar Kocanın Pabucu Dama Atılmak Üzere”

Ezik çağdaş erkek ruhunun klasikleşmiş portresinin çizildiği, Dövüş Kulübü’nün yazarı şimdi de kadın hazzına dair karanlık pazarlama imkânları hakkında bir roman kaleme almıştır. Kız kardeşler bir başlarına haz alabileceklerdir. Ve bunu habire, defalarca, durmadan yapacaklardır… Penny Harrigan Manhattan’daki büyük bir hukuk bürosunun alt kademe çalışanlarından biridir. Asansörü bile bulunmayan tek yatak odalı bir apartman dairesini iki arkadaşıyla paylaşmaktadır. Hak getire bir aşk hayatı vardır. “Orgazm-Pınarı” lakaplı, yazılım mega-milyarderi, dünyanın en nefes kesici ve en başarılı kadınlarının sevgilisi, seçkin C. Linus Maxwell tarafından akşam yemeğine davet edilince aklı başından gider. Maxwell, bu yemek sonrasında Penny’yi Paris’e uçuruverir. Onu orada günler boyunca, aralıksız hazzın akla hayale gelmez doruklarına ulaştırır. Peki, bunun nesi hoşa gitmez? Şu: Penny, dünya çapında Beautiful You adlı marka şemsiyesi altında pazarlanacak bir dizi ürünün geliştirme sürecindeki deneklerden biri olduğunu fark eder. Bu ürünler o kadar güçlü ve etkilidirler ki, milyonlarca kadın ilk günlerden itibaren bunların satıldığı Beautiful You mağazalarının önünde kuyruğa girer. Sonra da kendilerini odalarına kapatıp hiç dışarıya çıkmazlar. Yeni pillere ihtiyaç duymaları dışında… Maxwell’in erotizme dayanan dünya hâkimiyeti planının önüne geçilmedir. Ama nasıl?


Yorumum:

Kitabın beni en cezbeden yanı Grinin Elli Tonu'na bariz bir taşlama olmasıydı. Grinin Elli Tonundaki kadın ve erkek karakterin benzerleri bu kitapta başrol oynuyor. Zengin, güçlü ve kafayı sekse takmış bir multimilyarder güçlü erkek ve sakar, özgüvensiz, gösterişsiz bir kız. Ha, kız bakire değil bu kitapta.

Penny, magazinlerden düşmeyen Maxwell'le sakarlığı sonucu tanışır, kendini rezil eder ve adamın ilgisini çeker. Sonrasında kur yapmalar, gönül almalar derken Grinin Elli Tonu'na taşlamalar başlıyor. Nasıl ki o kitabın başkarakteri (Grey mi adı ne, o işte) kadın karakteri anlaşmalı bir seks kölesi yapıyorsa, Maxwell de Penny'i bir kobaya çeviriyor. Maxwell, Grey gibi tensel bir birliktelik yaşamıyor Penny ile. 136 gün boyunca üzerinde, daha sonra bir haz markası olacak Beautiful You ürünlerini deniyor da deniyor. Böylece kitap boyunca kadın üreme sistemine dair o kadar çok şey öğreniyoruz ki, jinokolog olup çıkabilirsiniz.

Bu gibi etmenler beni kitabı almaya iten şeylerdi. Yani, Palahniuk'a güveniyor ve tiksindiğim malum seriye dair harika bir taşlama ortaya koyacağını düşünüyordum. Kendi adıma, yanıldım.

Kitabın yarısına kadar bir hayli sıkıldım. Nerede o daha ilk sayfasından ağzımızın suyunu akıtarak okuduğumuz kitapları? Bu onlardan biri değil. Yarısına gelene kadar aldığıma pişman oldum zaman zaman. Kitapta (bence) fazlaca tekrar söz konusu. Konu bir türlü bir yere varamıyor ve bir kısır döngüde dönüp duruyoruz.

Dahası, kitap boyunca altını çizmek istediğim bir-iki cümle bulabildim. Oysa Gösteri Peygamberi, Görünmez Canavarlar ya da Palahniuk deyince aklınıza hangi kitap geliyorsa, onlarda neredeyse her satırla aşk yaşıyordum.

Penny bir canavar yaratıyor. Penny, orgazmın markalaşmış halinin son deneği olarak ona  son halini verecek kişi. Fakat Penny'nin bu olanlarda gönüllü olması kadınların da sonunu getirecek. Böylece modern hayat taşlamaları başlıyor, fakat başlamakta geç kalıyor bence. Çirkin ayakkabıların kapış kapış gitmesi, Beautiful You ürünleri bağımlılarının genç erkek gruplarının manasız şarkılarına olan saplantısı (One Direction), vasat vampirli aşk romanlarını elden düşürmemeleri (Twilight) gibi tüketim çılgınlıkları had safhaya ulaşıyor. Böylece güzel kadın vücutlarıyla alakasız bir sürü şey aldırılan erkekler, porno kültürüyle beslenen erkek bireylerin yerini kadınlar alıyor. Bir mastürbasyon markası kadınların tüm alım güdümünü ve tercihlerini etkiliyor. Hatta öyle ki, kadınlar evlerini terk ederek adeta zombileşiyor.

Şu hemen bir üstte yazdıklarım harika bir konunun ürünü, ama güzel işlenememiş benim gözümde. Bir kere Palahniuk büyüsünden yoksun cümlelerle anlatılıyordu. Asıl buralar bir renklendirilmeli, çeşitlendirilmeliydi. Ama yazar bunlara kısa kısa değinip sonra yine mastürbasyon seanslarına dönüyor, konu ve örnekler yine tekrara giriyor.


Kitabın sonu yine nispeten daha iyiydi. Sonlarına doğru merakla devam ettim açıkçası. Ortaya çıkan bazı şeyler hoştu, fakat kitabın bütününe bakınca yine bir hoşnutsuzluk kalıyor damağımda.

Özetle, beğenmediğim ve okuduğum en kötü Palahniuk kitabı oldu. Tekrarlar, yarısına kadar bir arpa boyu yol alamayan konu gibi etmenler bana beklediğimi veremedi. Üstelik çok daha başarılı bir taşlama beklerdim.

Ben bu romanın bir Palahniuk romanı olduğuna inanamıyorum. Fikir çok güzel, gerçekten çok güzel ve tam aradığım şey. Ama bu işleniş neden böyle oldu? "Vaktim yoktu, başkasına yazdırdım" dese inanacağım.

Çeviri:

Çevirmenin Funda Uncu olmaması beni çok üzdü. Ahmet Aybars Çağlayan ise diptnotlarla kitaba bir hayli özenmiş, "ama" eski Türkçe kelime seçimleri romanda çok sırıtıyor.

Modern hayatın yerden yere vurulması olan bir kitapta, artık kullanılmayan kelimeleri görmek romanın yapısıyla oldukça çelişiyor. Romanla çeviri arasında bir zaman farkı, dille kurgu arasında bir boşluk oluşturuyor. Neden böyle yaptı bilmiyorum ama keşke böyle bir tercihi olmasaydı.

Dahası, bazı kelime seçimleri okurken insanın gözüne batıyor. Mesela, "parmak şıklatmak" deriz, değil mi? "parmaklarını şıkırdattı" derse biri ben ne kastettiği konusunda önce şüpheye düşerim. İlk anda anlamam. Bunun gibi birkaç örnek daha da mevcut.

Çevirmenin hakkını yemek istemiyorum, fakat kelime seçimleri de bu romandan tat alamamamda etkilidir.

Son olarak, bazı kelimelerdeki eksik ekler okumayı güçleştiriyor. Bir de birkaç cümle var ki okuduğumdan hiçbir şey anlamadım. Ya çeviri hatası ya da editöryel bir hata mevcut onlarda.

Kitabın adına dair çevirisi: Yahu niye "Beautiful You" diye bırakıldı adı :(. Başına "Bir Haz Markası" diye ekleyip aradan sıyrılmışsınız ama. Tamam bu bir marka ama gayet Türkçeleştirilebilirdi. Neden :/?

Mesela, Gösteri Peygamberi'nin orijinal adı Survivor'dır, ama biz onu Gösteri Peygamberi diye tanıdık. Böyle bir şey yapılabilirdi. Ayrıntı Yayınları gibi bir yayınevine yakıştırmadım.

Basıma Dair Not: Orijinal kapağındaki ters duran Yusufçuk bu kapağa konmalıydı. O derin anlamı tek bir görselle sağlayan kapağın aksine, neredeyse hiçbir şey vermeyen bir şey var ortada. Tamam, detaylı inceleyince anlıyoruz da o Yusufçuk orada olmalıydı ya.

Orijinal kapak,

Spoiler: Göster


Bizdeki kapağı Dövüş Kulübü'nün çakması gibi olmuş -_-.

Sonun sonu: Gerçek Palahniuk bu değil! Daha eski romanlarından okumadıklarıma göz atacağım. Son romanları pek çok hayranında hayal kırıklığı oldu.

Çevrimdışı

  • ***
  • 581
  • Rom: 47
  • Hayvan Yemeyelim!
    • Profili Görüntüle
    • http://bulentozgun.blogspot.com/
Ynt: Bir Haz Markası: Beautiful You - Chuck Palahniuk
« Yanıtla #1 : 11 Haziran 2015, 12:27:51 »
Ah Hazal Hanım, bu güzel inceleme için teşekkürler; lakin diğer Palahniuk eserleri gibi olmayışını sizden duyunca kitaba olan isteğim de söndü. Uzun zamandır okumuyorum Palahniuk, heveslenmiştim. Demek ki ben de okumadığım diğer kitaplarına yöneleceğim.

Kapak konusuna gelince: Ayrıntı'nın ivedilikle bu pop-art kapak inadından vazgeçmesi lazım. Aykırılık yapacağız diye tüm kitapları aynılaştırıyorlar. Can Yayınları'nın atağını çok yerinde bulmuştum, Ayrıntı da yapar umarım.