Kayıt Ol

Fırtınakıran - Carmelo Taglionini / Einfergel

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Fırtınakıran - Carmelo Taglionini / Einfergel
« : 29 Haziran 2015, 17:59:15 »
Oyun Sayfası

Seviye: 0

İsim: Carmelo Taglionini
Yaş: 29
Cinsiyet: Erkek
Bağlılık: Einfergel Cumhuriyeti
Erdem ve Kusur: Sabır/Şehvet
Karakter Tasviri: Saman sarısı saçları daima ensesinden bağlanarak at kuyruğu yapılmıştır. Gözleri deniz mavisidir ve cildi güneş yanığı tonundadır. Orta boylu ve oldukça ince, adeta bir dansçıya yakışacak bir vücuda sahiptir. Zaten dans etmek hayatının bir parçasıdır. Sağ elmacık kemiğinde kısa bir kesik izi vardır. Burnu daha önce kırıldığını belirtecek şekilde biraz sağa doğru eğiktir. Güçlü batıl inançlara sahip.
Özgeçmiş: Korsan/Serseri

Gemisi/gemileri:
Rakı Balık[*]Karavel[/*] - Kaptan Carmelo Taglionini
-

Subaylar:
-

İtibar:
Kerak Krallığı: -10
Hjotar Krallığı: -10
Einfergel Cumhuriyeti: +20
Ghaccio Düklüğü: -10
Caballo Cumhuriyeti: -10
Malhonette Krallığı: -5
Pendros İmparatorluğu: -20

Başarımlar:
-



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Fırtınakıran - Carmelo Taglionini / Einfergel
« Yanıtla #1 : 01 Temmuz 2015, 20:58:03 »
Langerhofen Limanı, Einfergel - 1 Temmuz 758, saat 13.00

Başkent Langerhofen'daki liman bugün pek de alışık olunmayan bir kalabalığa ev sahipliği yapıyordu. Caballo'dan gelen, yeni kıta ile ilgili haberlerin ülkeye ulaşmasının üstünden daha bir hafta geçmemişti ki Meclis acil bir şekilde toplandı, ezici bir oy çoğunluğu ile kaşiflere verilecek devlet desteği hakkında bir kararname çıkarıldı. Kararname duyurulduktan kısa süre sonra limanın ortasındaki meydana sefere çıkacakların isimlerini kaydetmek ve görevlerini dağıtmak üzere küçük bir platform kuruldu.

Platformu sekiz masanın başında oturan sekiz memur, dosyalarla dolu onlarca dolap ve sabah erken saatlerde başlayan uzun bir kuyruk dolduruyordu. Denizcilerin yoğun talebi ve oluşturulan sıraların standart kuyruk davranışının aksine, kısalmak yerine uzamayı seçmiş olması da memurları canından bezdiren detaylardan biriydi. Tıpkı tüm limanı dolduran balık, şarap ve terin karışık kokusu gibi.

Carmelo Taglionini de şu anda platformda bulunan denizcilerden biriydi. Önündeki hijyenden nasibini alamamış denizcilerin kokusu burnunun direğini kırmak için muhteşem bir çaba gösterirken kayıt yaptırmak için sırada bekliyordu. Kaptanın yanında etrafı süzen, Rakı Balık'ın serdümeni Adriana Lamia vardı. Uzun siyah saçları rüzgarda hafif hafif dalgalanırken kadın durumdan rahatsız olduğunu gösterecek bir tepki vermemişti.

Kadının başından geçenler düşünülürse böyle basit bir şeyden rahatsız olması da beklenmezdi hani. Ailesi tarafından istismar edilmiş ve on üç yaşında Malhonette'deki aşk evlerinden birine satılmış, yirmili yaşlarının başında kesesi dolu bir tüccara satılana kadar orada çalışmak zorunda kalmış Caballo'lu bir kadını ne etkileyebilirdi ki? Carmelo'nun gençliğinde yaptığı baskınlardan birinde esir olarak bulduğu kadın üç senedir Rakı Balık'taydı ve hala tanımadığı insanlarla konuşmakta zorluk çekiyordu.

Carmelo ve Adriana beklerken bir mucize gerçekleşti ve önlerindeki denizcilerin işi sonunda bitti. Sonunda kayıt masasını yakından görebildiler. Masadaki görevli hayatından bezmiş gibi duran cılız bir tipti. Önündeki kağıt yığınlarının arasında kamburunu çıkartarak oturmuştu, gidenlerin arkasından aldığı rahat nefesi karşısında yeni birilerini görünce püfleyerek verdi. İşinden memnun olmayan ancak görevini yapmaktan da kaçmayacak bir adam oturuyordu karşılarında.

"Einfergel'in cesur kaptan ve denizcileri, hoş geldiniz." dedi adam monoton bir sesle. "Halkımız ve meclis, bu sefere katılacak herkese sonsuz teşekkürlerini ve başarıyla eve dönecek olanlara da cömert ödüllerini sunuyor." Adam masadan boş bir kağıt alıp size uzattı. Sizin kağıdı almanız ve incelemeniz için bir süre durakladı.

"Kaptan, gemi ve mürettebatınız hakkında gerekli boşlukları doldurun lütfen. Eğer ihtiyacınız varsa ordumuzun değerli mensuplarından birini subay ve gözlemci olarak güvertenize alabilirsiniz. Uygun adayların listesi burada." Başka bir kağıdı işaret etti. "Eğer askerler dışında başka birini arıyorsanız tüm subay başvuru ve alımları Meclis'in emri üzerine Kanatlı Kertenkele'de yapılıyor, oradan uygun birini bulabilirsiniz."



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Fırtınakıran - Carmelo Taglionini / Einfergel
« Yanıtla #2 : 01 Temmuz 2015, 23:10:42 »
Sırada bekleyen adamların kokusu Carmelo'nun burnunu kırabilirdi, tabii daha önce defalarca kez kırılmış olmasaydı.

O sabırlı bir adamdı. Her tür şey olabilirdi, ama sabırsız değil. Önünde balık istifi gibi uzanan adamları dalgın gözlerle izliyordu. Bekleyebilirdi. Carmelo'nun yaptığı en iyi şey beklemek ve doğru anı kollamaktı. O yüzden bekliyordu. Şans nasıl olsa kafasına göre esen bir rüzgar gibi davranacak ve dilediğinin gönlüne konacaktı.

Sıra onlara geldiğinde Adriana'nın önden buyurması için nazikçe elini öne uzattı. Carmelo piçin teki olabilirdi, ama kimse şunu inkar edemezdi ki, o centilmen bir piçti.

Böylece kadının arkasından gidip memurun bulunduğu masaya vardı. Adam monoton sesiyle bir şeyler diyordu ama Carmelo dinlemiyordu. Kaçırdığı önemli bir şey olursa nasıl olsa Adrianası ona söylerdi. Bunun yerine tek elini masaya dayayıp hafifçe adama doğru eğilmiş, diğer elini de beline koymuş şekilde bomboş bir yüzle adama bakıyordu.

Bir kağıt uzatıldı. Aldı. Ama bir başkası daha vardı. Onu da aldı.

"Canım, gemimizle ilgili gerekli yerleri doldurur musun?" dedi ilk kağıdı kızın eline tutuşturarak. Sonrasında kızı hafifçe dirseğinden yakalayıp kendine doğru çekti ve fısıldadı.

"İşe yasal yollardan girmeye alerjim var," Mümkün olduğunca dudaklarını oynatmadan ve memura bakmadan konuşuyordu. Gözleri kendi elinde tuttuğu ikinci kağıttaydı. "Gemime bir asker ya da bürokrat girerse beni hayalarımdan kaptan kamarasına çivile. Bizi buna zorlayamazlar."

Adriana'ya cevap bekler biçimde kısa bir bakış attı. Carmelo kız bu kadar yakınındayken olduğu gibi, bir kez daha onu yanına almakla ne kadar doğru bir karar verdiğine dair kendini sayısız övgü dizdi. İçinden elbette. Kız hikayesini anlattığında, Malhonetteliler'in onu aşk evlerinde çalıştırmasına hiç şaşırmıştı. Kanındaki o Malhonetteli de bunun oldukça doğru bir tercih olduğunu düşünmüş ve hiç yadırgamamıştı. Hatta böyle bir yere sahip olsa kendisi de aynısını yapardı.

Uzun süre fısıldaştıklarından endişe etti bir an. Şüphe çekmemek için başını kaldırıp memura pek çok kadına sunmaya alışık olduğu geniş bir gülücük sundu.

"Ne de olsa burası özgür bir ülke, değil mi bayım?"

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Fırtınakıran - Carmelo Taglionini / Einfergel
« Yanıtla #3 : 03 Temmuz 2015, 16:41:27 »
"Canım, gemimizle ilgili gerekli yerleri doldurur musun? İşe yasal yollardan girmeye alerjim var. Gemime bir asker ya da bürokrat girerse beni hayalarımdan kaptan kamarasına çivile. Bizi buna zorlayamazlar."

Adriana kaptanın sözlerini ve bakışını sessizce, sadece başını sallayarak onayladı. Memurun verdiği kağıdı aldı, masanın köşesindeki bir boşlukta bilgileri doldurmaya başladı. Memura baktığında adamın onların fısıldaşmalarını hiç fark etmemiş gibi elindeki işle meşgul olduğunu gördü Carmelo.

"Ne de olsa burası özgür bir ülke, değil mi bayım?"

Memur kafasını kaldırıp sırıtan Carmelo'yu karşısında görünce şaşırdı. "Tabii, tabii özgür bir ülkeyiz. Tüm dünyanın en özgür ülkesiyiz." dedi ve elindeki kağıtlarla uğraşmaya geri döndü.

Adriana yazı yazıyor, memur da kendi işine bakıyordu. Carmelo böylece etrafı izleyecek bir boş zaman sahibi oldu. İnsanlar hala platforma gelip gidiyor, kayıt oluyor ve sıra beklerken çene çalıyordu. Etrafın kalabalık olması yan kesicilere ve cepçilere de yaramıştı, etraftan ara sıra yükselen hırsız var bağırışlarını duyabiliyordu adam.

Kız yazma işini bitirdi, doldurduğu belgeyi memura uzattı. Memur elindekileri masaya bırakıp yeni gelen belgeye bir süre göz gezdirdi. "Her şey tamam görünüyor. Subay istememişsiniz, listeden seçim yapmamıza da gerek kalmadı. Pekala."

Memur masanın arkasındaki bir çekmecenin kilidini açtı, kocaman bir mühür çıkarıp kağıdın üstüne vurdu. "Bu sizde kalıyor." diyerek kağıdı Adriana'ya uzattı, bir kopyayı da kayıtlar için mühürleyip çekmecesine koydu. "Kaptan Carmelo Taglionini, Einfergel Cumhuriyeti size ve," geminin ismini okurken biraz bocaladı, "Rakı Balık'ın tayfasına iyi yolculuklar diler. Güzel gemi ismiymiş."

Oradan ayrılıp yabancı kulakların kendilerini duyamayacağı kadar sessiz, ya da tam tersi, gürültülü- bir yere ulaştıklarında Adriana kaptanla konuşacaktı:

"Cici çocuklar olup Kanatlı Kertenkele'den sivil birilerini mi arayacağız yoksa kanunun canı cehenneme mi? Ters Dürüm'de meclisin kararlarını tanımadıklarını, denize açılırlarsa kendi şartlarıyla açılacaklarını bağırarak söyleyen tiplerin buluşması varmış. Aynı şeyi düşünenlerin bir grubu da Kıyamet Hanı'ndalar; ancak bunlar daha akıllı. Çenelerini kapalı tutuyorlar."



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Fırtınakıran - Carmelo Taglionini / Einfergel
« Yanıtla #4 : 04 Temmuz 2015, 19:47:25 »
Kağıt işleri de bittiğinde Carmelo burnundan hafifçe nefes verdi. Dışarıdan sakinliğini koruyordu, ama bürokrasi onu ölesiye sıkıyordu. Öyle ki, Hjotar şarlatanlarının zırvalarını dinlemeyi bile yeğeleyebilirdi.

Memurun kağıdı gözden geçirişi sırasında dikakt kesildi. Gözleri hafifçe kısılmış, adamın edeceği en ufak itiraza karşı Pendros düşmanını, Kerak düzenbazını, Malhonette çapkınını, Ghaccio soysunuzu, Caballo yağmacısını ve Hjotar şeytanını hazırda tutuyordu. Yani, gerçek Carmelo o gözlerin ardında pusuya yatmıştı. Bunca anlı şanslı unvanı hak etmek için çok çalışmıştı ne de olsa.

Neyse ki beklenen olmadı.

"Her şey tamam görünüyor. Subay istememişsiniz, listeden seçim yapmamıza da gerek kalmadı. Pekala."

Adriana'ya ben demiştim dercesine bir bakış atıp yarım ağızla pis pis sırıttı.

"Kaptan Carmelo Taglionini, Einfergel Cumhuriyeti size ve,"


Adamın isme takıldığını gördüğü anda tüm kibarlığıyla araya girid,

"Rakı Balık," genişçe gülümsedi.

"Rakı Balık'ın tayfasına iyi yolculuklar diler. Güzel gemi ismiymiş."

Hafifçe öne eğilerek reverans yaptı bu sözler üzerine.

"Sevgili bayım," dedi doğrulurken, "Güzelliği takdir eden her insana saygım sonsuzdur. Ne diyebilirim ki? Bu hayatın sunduğu her güzeliği tatmak için doğmuşum. Ben bir keyif arsızıyım."

Böylece oradan, ellerinde izinle uzaklaştılar. Yol boyunca Adriana gibi, Carmelo da kadınla konuşmadı. Gözleri yollarda ona uzanmaya çalışacak deneyimsiz ellerdeydi. Biri eğer onun kesesine uzanıyorsa ya gerçekten çok güçlüydü ya da henüz adını duymamış kadar bu işte yeni olmalıydı. Carmelo nasıl bir başkasının suç mahallini işgal etmiyorsa, kendi de aynı saygıyı bekliyordu.

En sonunda yeterince gürültülü bir yere geldiklerinde söze başlayacaktı ki, Adriana ondan önce davrandı. Bu hoşuna gitmişti. O nedenle kadın konuşurken dudaklarının kenarında hafif, alaycı bir sırıtışın gölgesi, gözlerindeyse takdir vardı.

"Cici çocuklar olup Kanatlı Kertenkele'den sivil birilerini mi arayacağız yoksa kanunun canı cehenneme mi? Ters Dürüm'de meclisin kararlarını tanımadıklarını, denize açılırlarsa kendi şartlarıyla açılacaklarını bağırarak söyleyen tiplerin buluşması varmış. Aynı şeyi düşünenlerin bir grubu da Kıyamet Hanı'ndalar; ancak bunlar daha akıllı. Çenelerini kapalı tutuyorlar."

Carmelo kadının beline kolunu doladı ve yürümeleri için onu hafifçe ittirdi.

"Adrianam, kanun doğası gereği kanunsuzluğu yaratır. Bu durumda onun yolundan gitmek de, gitmemek de aynı kapıya çıkar. O nedenle neden insanların yarattığı suni kuralları izleyelim? Bak, kendi memuru bile burasının dünyanın en özgür yeri olduğunu söylüyor." Genişçe sırıtıp kolunu sıktı ve kadının vücudunun yan tarafına doğru yapıştırdı. Aynı anda adımlarını da hızlandırmıştı. Gözleri doğrudan ileri bakıyordu şimdi. "Kıyamet Hanı'ndan başlamak en iyisi. Adında içimi gıcıklayan bir kargaşa, ruhuma kapkara bir tül çeken bir güzellik var. Amatörlerle vakit kaybedemeyiz. Ama, eğer gözleri keskin bir gözcü ya da bana Einfergel'i aratmayacak türde yemek yapan bir aşçı bulamazsak, o zaman oraya da bakarız."

Birdenbire durdu ve başını kadına doğru çevirerek onunla burun buruna geldi.

"Ayrıca, şu subay işini de göstermelik olarak yapacağız. Malum," dedi eğlenerek, "Diğer ülkeler bana bayılmıyor. Ayrıca özgür ülkemiz," burayı alayla söylemişti, "Einfergel'in de asıl amaçlarımızı fark etmemesi için gemide bir adet devletin sunduklarından aldığımız bir subay varmış gibi yapacağız. Başka bir deyişle, tatlım, bize sahte evraklar gerekiyor. Tabii önce o evraklara uyduracak denli iyi rol yapan bir düzenbaza ihtiyacımız var."

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Fırtınakıran - Carmelo Taglionini / Einfergel
« Yanıtla #5 : 06 Temmuz 2015, 10:23:33 »
"Ayrıca, şu subay işini de göstermelik olarak yapacağız. Malum, diğer ülkeler bana bayılmıyor. Ayrıca özgür ülkemiz, Einfergel'in de asıl amaçlarımızı fark etmemesi için gemide bir adet devletin sunduklarından aldığımız bir subay varmış gibi yapacağız. Başka bir deyişle, tatlım, bize sahte evraklar gerekiyor. Tabii önce o evraklara uyduracak denli iyi rol yapan bir düzenbaza ihtiyacımız var."

Serdümen şaşırmıştı. "Sahte belge de istiyorsan..." Gözleri kısa bir süre boşluğa odaklandı, düşündü. Sonunda aklına hoşuna gitmeyen bir fikir gelmiş gibi iç çekti. "Şu memurun çekmecesi. Oradaki listeye ve mühre ulaşmamız lazım. Başka bir memurun mührü de iş görür pekala, ama Rakı Balık'ın izninin kopyası o çekmecede. Onu değiştirmezsek burnu uzun birileri hileyi ortaya çıkarabilir."

Bakışırlarken adamın suratının önüne elini getirip parmaklarını şıklattı. "Kesenin ağzını açmadan böyle bir işe giremezsin. Kilit açacak ve el yazısını taklit edebilecek birileri lazım." Saçlarını savurup Carmelo'ya sırt çevirdi, iki adım yürüdükten sonra sırıtarak geri döndü. "Ne şans ki, tam da aradığımız adamı tanıyorum, Kote Lamora. Belki kendisini subay olarak bizimle denize açılma onurunu kabul etmeye de ikna edebiliriz."

Kote Lamora, Einfergel'in karanlık bölgelerinde iş yapanların sık duyduğu, takdirle anılan bir isimdi. Adamın her kilidi açabildiği, her canlıyı kandırabildiği ve hiç yakalanmadığı söylenirdi. İş konusunda da seçiciydi, alelade hırsızlıklara veya hilelere bulaşmadan riski ve ödülü bol işleri kabul ederdi. Carmelo eğer adamı kiralamak istiyorsa kesenin ağzını arzuladığından daha fazla açmak zorundaydı.

Kaptan Lamora'yı düşünürken Adriana adamın yanına yaklaştı. "Tabii birileri bizi açık denizde bulup sonra da bizim kopyamızın gerçekliğini doğrulamaya kalkarsa, buraya gelip kontrol etmeleri çok uzun zaman alır. Sadece kendi sahte kopyamızla da istediğin etkiyi yaratabilirsin." Omuz silkip kıkırdadı. "Eve geldiğinde yağlı ilmekle karşılaşmak büyük bir sürpriz olmaz herhalde."



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Fırtınakıran - Carmelo Taglionini / Einfergel
« Yanıtla #6 : 09 Temmuz 2015, 12:56:55 »
"Kote Lamora..."

Carmelo düşüncelere dalmıştı. Elini çenesinin altına dayayıp başını önüne eğmişti.

İsim hoşuna gitmemişti. Bu kadar yetenekli bir adamın onlara yardım ederken donlarına kadar alması da muhtemeledi.

"İyi de bu adamın kime hayrı dokunmuş ki bize dokunsun? Şimdi durduk yere ayak üstü... soyulmayalım?"

Ama Adriana bir konuda haklıydı. Kesesinin ağzını açması ve  o ağızla altın öpücükler vermeden böyle dalaverelere giremezdi.

"Dur, dur." dedi ellerini yukarı kaldırarak. "Öncelikle, memurun belgelerini almak yerine benim başka bir planım var. Şimdi diyorum ki, Kıyamet Hanı'na uğradıktan sonra devletin önerdiği yere de gideriz. Orada altına aç ve kıçını kaldırmak istemeyen bir tip buluruz. Ona parayı verir ve belli bir süre ortadan kaybolmasını söyleriz. Sonra da onun adını ve görünüşünü taklit edecek birini bulur, memurun yanına gider, fikrimizi değiştirdiğimizi ve bu adamı gemiye subay olarak aldığımızı söyleriz."

Nefes verip hızlı konuşması arasında kendine dinlenme payı bıraktı.

"Bunu istiyorum, çünkü eğer planladığımız vurgunu yapacaksak diğer devletlerde de Einfergel'in bayrağı altında toplanmış namuslu insanlar olduğumuza inandırmamız gerek. Sadece diğer devletler de değil! Bir düşün Adriana, bize kapılarını açacak ya da açmak zorunda kalacak nicelerini ürkütmemeliyiz. Ama Lamora... Bilemiyorum."

"Tabii birileri bizi açık denizde bulup sonra da bizim kopyamızın gerçekliğini doğrulamaya kalkarsa, buraya gelip kontrol etmeleri çok uzun zaman alır. Sadece kendi sahte kopyamızla da istediğin etkiyi yaratabilirsin." Omuz silkip kıkırdadı. "Eve geldiğinde yağlı ilmekle karşılaşmak büyük bir sürpriz olmaz herhalde."

Carmelo da kadına benzer bir kıkırdayışla karşılık verdi.

"Bu ne ilk, ne de son olur. Neyse ki halen daha Taglionini adının ağlarına takılmış vefa borçlular var da şu ana dek iple tehlikeli yakınlaşmalar yaşamadın. Ama birkaç kez çevresinde turlamışlığım var.

Hadi işimize bakalım! Gözcü, aşçı ve silah tutmasını bilen adamlar! Aşçının bile silah kullanabilmesini istiyorum. Kote Lamora şimdilik beklesin. Kıyamet Hanı ile başlayıp neler bulabileceğimize bakalım."


Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Fırtınakıran - Carmelo Taglionini / Einfergel
« Yanıtla #7 : 11 Temmuz 2015, 15:24:56 »
"Öncelikle, memurun belgelerini almak yerine benim başka bir planım var. Şimdi diyorum ki, Kıyamet Hanı'na uğradıktan sonra devletin önerdiği yere de gideriz. Orada altına aç ve kıçını kaldırmak istemeyen bir tip buluruz. Ona parayı verir ve belli bir süre ortadan kaybolmasını söyleriz. Sonra da onun adını ve görünüşünü taklit edecek birini bulur, memurun yanına gider, fikrimizi değiştirdiğimizi ve bu adamı gemiye subay olarak aldığımızı söyleriz."

Kadın kaşlarını çattı. "Burada şahit olabilecek birini bırakma fikri hoşuma gitmedi. Adamı gerçekten işe alırız, sahtesini de çaktırmadan gemiye sokarız. Sonra gerçeğinin başına yolda kötü bir şeyler geleceğinden emin oluruz."

"Şahit yok, kanıt yok. Taklitçi subay olarak çalışmaya gerçeğinin kaldığı yerden devam eder. Tabii bunun için subayımıza benzeyen birini bulmamız lazım. Ya da taklitçimize benzeyen bir subay. Bu iş uzun sürebilir kaptan, yola çıkmayı bunun için geciktirmeye razı mısın?"

Konuşmalarından sonra Kıyamet Hanı'na gittiler. Burası her türden hırsız ve uğursuz vatandaşın buluşma noktasıydı. Hanın gerçek sahibinin kim olduğunu bilen yoktu; ancak meclisle sağlam bağlantıları olmalıydı. İçinde yapılan her türlü kanunsuz işe rağmen nadiren denetimden geçerdi denetimden geçeceği zaman da bunun haberi önceden gelirdi.

İçerisi doluydu, gece sokakta görseniz korkup kaçacağınız tiplerden iyi giyimli, zengin gibi görünen ancak yeri geldiğinde donunuza kadar soyacak dolandırıcılara kadar ne ararsanız vardı. İçeri girdiklerinde Carmelo birkaç tanıdığından selam aldı, boş bir masaya oturdular. Adriana hızlıca etrafı inceledi. "Etrafta bir sürü insan var. Subay arıyorsan gözüne iyi gelen birini seç ve konuş."

"Ama aşçıyı burada biraz zor buluruz. Belki başka hanların mutfaklarından birini çalmayı deneyebiliriz. Gözcüye gelince..." Eliyle çaktırmadan bir masada oturan dört adamı işaret etti. Adamlar sıradan denizciler gibi giyinmişti. Zar atıp içki içerek eğleniyorlardı. "Şunlara bak. Deneyimli denizcilere benziyorlar; ama subay olacak kumaştan değiller, belli. Belki içlerinden biri işimize yarar."




İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Fırtınakıran - Carmelo Taglionini / Einfergel
« Yanıtla #8 : 15 Temmuz 2015, 17:05:02 »
"Şahit yok, kanıt yok. Taklitçi subay olarak çalışmaya gerçeğinin kaldığı yerden devam eder. Tabii bunun için subayımıza benzeyen birini bulmamız lazım. Ya da taklitçimize benzeyen bir subay. Bu iş uzun sürebilir kaptan, yola çıkmayı bunun için geciktirmeye razı mısın?"

Carmelo'nun çehresinde habis ama ufacık bir tebessüm oluştu.

"Razıyım. Neden acelemiz olsun Adrianam? Neyi keşfetmek istiyoruz? Bırak heyecanlılar ve tezcanlılar ve aptallar ve hizmetkarlar önden gitsin. Önce onlar bulsun. Tüm tehlikeyi onlar yaşasın, tüm zorluklar onların olsun. Sonra... sonra biz en iyi bildiğimiz şeyi yapalım. Anlıyorsun beni, değil mi? Yeni dünyalar yeni tehditler demek. Biz kaşif miyiz? Biz maceracı mıyız? Biz hırsızız Adriana. Biz en adi suçluların ta kendisiyiz! Bırak yeni dünya tüm lanetleriyle birlikte onların olsun. Bırak yol ve tüm belalar onları yorsun. Sonra sahne bize gelsin. Aptal yaşamlarının son cezası, gördükleri son bela biz olalım."

Öte yandan kadınla hemfikir olmuştu. Subayı önce gemilerine alacak sonra da uygun bir zamanda onu erken emekli edecekti. Sağ işaret parmağını önce bileğindeki damara, sonra da şahdamarına nazik ama hızlı biçimde dokundurdu. Büyücü büyükannesinin ona öğrettiği bir işaretti bu. Bugüne dek onu hiç yarı yolda bırakmamıştı.

Kıyamet Hanı'na girdiklerinde Carmelo'nun ilk işi düzenli aralıklarla keselerini kontrol etmek oldu. Elinden geldiğince belli etmeden keselerini yokluyordu. İyi giyimli olanlardan özellikle uzak durduysa da başıyla selam vermeyi ihmal etmemişti.

Adriana'nın aceleci tavrının üzerine kadını hafifçe belinden kendine doğru çekti ve başıyla duvarın en dibinde, tek başına oturan bir adamı gösterdi. Derin düşüncelere dalmış gibi görünen adamın bir kiriş kalınlığındaki kolları izden geçilmiyordu. Saçları tepelerden seyrelmişti. Buna rağmen o az sayıdaki saçı dağınık biçimde uzamıştı. Dudağının üstünde bir pos bıyık yer alıyordu. Tüm bunlara rağmen adam dalmış gitmişti. Görünüşü ne kadar korkutucuysa bakışları da o kadar tersini söylüyordu.

"Bu adam tırnakları sökülmüş bir kaplan olabilir mi?"

Sonra da kadının cevabını beklemeden adama doğru yürüdü ve karşısındaki tek boş sandalyeyi hafifçe çekip adamın kendisine bakmasını bekledi.

"Hatırlıyorum da en son Caballo'da bir kumarhaneyi yağmalarken böyle bir yüz görmüştüm. Sanırım kumarhanenin sahibiydi. Tabii çeyreğin kadar bir cüsseye sahip olduğunu söylememe gerek yok herhalde." Carmelo parmaklarındaki yüzüklerinden birini gösterdi. "Güzel şey, değil mi? Keşke üzerindeki kanı silmek o kadar uzun sürmesiydi." Derince iç çekip devam etti, "Oysa hayat şimdilerde çok tatsız. Kaşifler, dangalaklar ve tüm bu curcuna... Hana bakıyorum da hayatımızda hiç renk yok."