Kayıt Ol

KoyuBeyaz - Ardeve Gustarro / Caballo

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
KoyuBeyaz - Ardeve Gustarro / Caballo
« : 29 Haziran 2015, 18:04:06 »
Oyun Sayfası

Seviye: 0

İsim: Ardeve Gustarro
Yaş: 34
Cinsiyet: Erkek
Bağlılık: Caballo Cumhuriyeti
Erdem ve Kusur: Umut/Açgözlülük
Karakter Tasviri: Siyah, koca bukleli dalgaları olan saçları, kareye yakın hatlara sahip bir yüzü, ince ve beyaz dudakları, büyük kulakları ve keçi sakalı var. Sağ kulağında çember şeklinde küpesi var. Gözleri kahverengi.
Özgeçmiş: Tüccar/Denizci

Gemisi/gemileri:
Sarhoş Solucan[*]Karavel[/*] - Kaptan Ardeve Gustarro
-

Subaylar:
-

İtibar:
Kerak Krallığı: 0
Hjotar Krallığı: 0
Einfergel Cumhuriyeti: 0
Ghaccio Düklüğü: 0
Caballo Cumhuriyeti: +10
Malhonette Krallığı: 0
Pendros İmparatorluğu: 0

Başarımlar:
-



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Koyubeyaz - Ardeve Gustarro / Caballo
« Yanıtla #1 : 01 Temmuz 2015, 12:33:01 »
Artevez limanı, Caballo - 29 Haziran 758, saat 13.00

Artevez'deki ticaret bölgesi her zaman kalabalıktı; ancak böylesi bir kalabalık insanlık tarihi boyunca görülmemişti. Yeni kıtanın keşfi ve bu keşfi yapan kaptan Cortez'in ulusal kahraman ilan edilmesinin ardından neredeyse bütün Caballo denizcileri Cortez'in izinden gitmek için yarışıyordu. Eskiden kim olduğuna bakılmaksızın, bir gemisi ve tayfası olan herkes gereken izni alıp yeni dünyada kendi keşfini yapmak için yola çıkabilirdi ve çıkıyordu da.

Soylular meclisi, haberlerin diğer ülkelere yayılmasından önce mümkün olduğunca çok geminin Caballo bayrağı altında yeni toprakları bulması için güvenlik önlemlerini ve bürokratik işlemleri hızlandırma kararı almıştı. Bu karar sayesinde haberin ertesi günü onlarca gemi, arkalarında bağırarak tezahürat edip bayrak sallayan yüzlerce kişiyi bırakarak limandan ayrıldı, Cortez'in kayıtlarına göre yaklaşık iki ay süren zorlu yolculuğa yelken açtı. Ne bulacaklarını ya da yolculuğu tamamlayıp tamamlayamayacaklarını kimse bilmiyordu, yine de herkes o gün oldukça umutluydu.

Ardeve Gustarro, denize açılmak için ilk güne yetişemeyen çoğunluktan biriydi; ancak acele giden ecele gider diye bir atasözünün varlığından da haberdardı. Sarhoş Solucan'da henüz bir subay yoktu ve bu böyle riskli bir yolculuğa çıkacak bir gemi için büyük bir eksiklikti. Şu anda yanında serdümeni Sierra Barreiro ile birlikte limandaki hanları gezip uygun bir subay arıyorlardı, bir süreliğine yolculuklarını ertelemişlerdi. Gemiye ne kadar erken iyi bir subay bulurlarsa o kadar erken yola çıkabileceklerdi.

Sierra pek çok erkeğin hayallerini süsleyen genç ve güzel bir kızdı. Tayfanın ve karaya çıktıklarında başka erkeklerin yoğun ilgisine maruz kalmaktan şikayetçi olsa da bununla başa çıkamıyor değildi. Babası eskiden bir Ghaccio şövalyesiydi ve kızını oldukça iyi eğitmişti. Sarışın kadın kantarın topuzunu kaçıran bazı sarhoşlara verdiği derslerle kendine Caballo'da kendine ufak bir ün yapmıştı ancak yine de ara sıra birileri cesaretlerini tekrar toplayıp kızın karşısına çıkıyordu.

Girdikleri birkaç handan elleri boş çıktılar ancak aramaya devam etmeleri gerekiyordu. Kısa süre sonra, Delik Kefen Hanı önüne geldiklerinde, kız Ardeve'yi dirseğiyle dürtüp içerideki kalabalığı gösterdi. "Kaptan, şurada yetenekli birileri var gibi." Kaşlarını çatıp hafifçe somurttu. "Hancının tavırlarından hiç hoşlanmasam da denemeye değer. Ne dersin?"



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı KoyuBeyaz

  • ********
  • 2753
  • Rom: 59
  • Rasyonalist dominant.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Koyubeyaz - Ardeve Gustarro / Caballo
« Yanıtla #2 : 01 Temmuz 2015, 15:53:01 »
Kalabalığın içinde kendisine bir yol açmak için insanları nazikçe yana itiyor, yolunu pek değiştirmeden ilerliyordu Kaptan Ardeve. Arada bir dönüp Sierra'nın hala yanında olduğu yoklamak dışında gözleri genelde hanların çevresinde, fıçılar üzerinde oturup sohbet eden, etrafta koşturan ve kendi gibi çevreyi gözleyen genç ve güçlü görünümlü insanlardaydı. Bir yandan sürekli bir hesap ve tahmin işi yürütüyordu beyninin arka kısmı. Yolculuk masrafları, alınması gereken erzak miktarı, tayfanın durumu ve karşılarına çıkabilecek şeylerle ilgili pek çok düşünceyle doluydu kafası. Son iki günde sık sık dalgınlaşıyordu. Belini dürtükleyen Sierra onu gene böyle bir dalgınlıktan çıkardığında gözlerini kırpıştırıp serdümeninin gösterdiği yöne baktı.

Delik Kefen Hanı onun da Sierra gibi çok sevdiği bir yer değildi ama şu ana kadar gezdiği yerlerden uygun bir subay adayı bulamamışlardı. Hem aradığı özelliklerde bir kadının ya da adamın bulunabileceği tek bir yer yoktu ve Ardeve iyimser bir insandı. Hanın biraz uzağında durup Sierra'ya döndü.

"Aradığımız özelliklerde birinin bu handa oturuyor olduğuna ne kadar eminsin?" dedi yakından tanıdığı kıza tek kaşını kaldırıp tepeden bakarak. Bir an sonra cevap beklemeden gülümsedi. "Ben de eminim. Haydi. Hancıya fazla takılmamaya çalış, şansımız yaver giderse bir daha onu hiç görmen gerekmeyecek zaten. Gözün daha çok şu sezdiğin yetenekli adamların üzerinde olsun.Muhtemelen onların gözü de senin üzerinde olacak, belki bu bize bir avantaj sağlayabilir. Bu arada- sadece subay değil aynı zamanda bir de gözcü aradığımızı unutma." İçeri girmeden önce oldukça ciddi bir şekilde, daha çok kendi kendine konuşarak ekledi; "Kadınlar konusunda da aynısını ben yapacağım."

Yüksek sesle konuşan, kahkahalar atan, içkilerini etrafa saçarak içen adamların arasından geçerek hana girdiler ve hararetli tartışmalar içinde gibi görünen han kalabalığının arasında kendilerine boş bir masa arandılar. Ardeve içeri girdiği andan itibaren gözlerini etraftaki potansiyel tayfa için açmaya başlamıştı bile. Hancıyı kendisi çağırmadı, şansı varsa bu kadar meşgulken içeri girdiklerini görmezdi. Şu anda bütün önceliği tayfasını tamamlayacak adamları bulmak ve okyanusa açılmaktı ve kaybedecek tek bir dakikası bile yoktu.

Etrafa şöyle kısaca bir göz attığında gözüne potansiyeli olan iki kişi takılmıştı. Biri hanın öbür ucunda, üzeri isle kapkara olmuş şöminenin yanındaki masada oturan genç adamdı. Sarıya yakın olan kahve renkli saçları tıpkı kendisininki gibi büyük bukleliydi ve dikkat çekiyordu. Fiziği iyi görünüyordu, 20lerinde gibi görünen temiz bir yüzü vardı ama yüzündeki ifade görünenden fazlası olduğu izlenimini verdi Ardeve'e.

Dikkatini çeken ikinci kişi ise ortadaki masalardan birinde yanında 4-5 denizciyle oturan, sakin görünümlü, siyah saçlı kadındı. Güneş altında çalıştığını belli eden yanık teni, siyah mürekkeple simgelerin işlendiği kaslı kolları ve çetin fırtınalar atlatmış gibi görünen sert bir yüzü vardı. Ardeve'in en çok dikkatini çekense içtiği içkiydi, handaki en sert içkiyi içiyordu ve görünüşe göre elinde tuttuğu bardak ilk kadehi değildi. Tecrübenin somut bir görüntüsü olsa kesinlikle bu kadına benzerdi.

Kendi gözüne kestiriği kişilere yanaşmadan önce sezgilerine güvendiği Sierra'ya döndü. "Eee, bize bir masa ve daha da önemlisi o masayı paylaşacağını düşündüğün birilerini bulabildin mi?"
Uzay elbisemle kavgaya hazırım.

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Koyubeyaz - Ardeve Gustarro / Caballo
« Yanıtla #3 : 03 Temmuz 2015, 12:30:32 »
"Aradığımız özelliklerde birinin bu handa oturuyor olduğuna ne kadar eminsin? Ben de eminim. Haydi. Hancıya fazla takılmamaya çalış, şansımız yaver giderse bir daha onu hiç görmen gerekmeyecek zaten. Gözün daha çok şu sezdiğin yetenekli adamların üzerinde olsun. Muhtemelen onların gözü de senin üzerinde olacak, belki bu bize bir avantaj sağlayabilir. Bu arada sadece subay değil aynı zamanda bir de gözcü aradığımızı unutma. Kadınlar konusunda da aynısını ben yapacağım."

Sierra, Ardeve'in sözleri bitmeden önce ağzını açıp bir şeyler diyecek oldu ancak kaptanın son cümlesinden sonra gözlerini devirip sessiz kalmakla yetindi. İkili beraber hanın kapısından içeri girdi. Kapıya dönen birkaç kişinin dikkatini hemen çeken Sierra daha iki adım ilerleyemeden birkaç ıslık ve ilişki teklifi almıştı bile. Kız yakındaki birkaç kişiye kötücül bakışlar yollayıp kemerindeki kılıcın kabzasını kavrayarak bu saldırıyı savuşturdu.

Mekandaki manzara tanıdıktı, kalabalık bir limandaki kalabalık bir handa görebileceğiniz her şey mevcuttu. Gürültüye ve görüntülere biraz alışıp etrafa bakındıktan sonra içeride baskın bir koku fark ettiler, yeni pişmiş sebzeli balık çorbası ve taze ekmek. Burnunu kırıştırıp kokunun kaynağını arayan Sierra "Yemek vakti hana gelmenin faydaları..." diye mırıldandı.

Ardeve'in gözüne kestirdiği ikiliden genç olan adam başkalarına dikkat etmeden yemeğini yiyordu. Masadaki tek kişiydi, orayı bilinçli bir şekilde diğer insanlardan uzakta seçmiş gibiydi. İçki içen kadınsa onun tam tersiydi, yemek yemekten çok masadakilerle muhabbet etmeye odaklanmıştı. Masanın üstü boş içki kupaları ve yarısı dolu tabaklarla doluydu.

"Eee, bize bir masa ve daha da önemlisi o masayı paylaşacağını düşündüğün birilerini bulabildin mi?"

Sierra da içeriyi gözleriyle tarıyordu. Kaptanın sözleri üzerine başıyla hafifçe Ardeve'in de fark ettiği yalnız oturan adamı işaret etti. "Şunu daha önce burada hiç görmemiştim. Yalnız oturuyor, belki de iş görüşmesi için bekliyordur."

Ardından ayağı takılmış da destek almak için Ardeve'in omzuna yaslanır gibi yaparak adamın kulağına doğru alçak sesle konuştu, belli ki duyulmayı istemiyordu. "Çaktırmadan şu sağ tarafa bak. Pendroslu tipler var burada. İş mi yoksa bela mı arıyorlar?"

Gerçekten de sağ tarafta, girişten en uzakta kalan hanın kuytu köşesinde bir masa dolusu denizci vardı. Hiç konuşmadan yemek yiyor, arada etrafı gözleyip fısıldayarak bir şeyler konuşuyorlardı. Üstlerinde imparatorluk amblemi yoktu; ancak deneyimli gözler adamların duruşlarına ve saç kesimlerine bakarak kim olduklarını ayırt edebilirdi. Pendrosluların burada olması, hele de böyle gizli işler peşindeymiş gibi dolaşması hayra alamet değildi.

Ardeve ve Sierra etrafa bakınırken bir anda karşılarında şişman ve yamuk çeneli bir yüz belirdi. Kefen'in sahibi Enrique sanki yokluktan gelip önlerinde var olmuştu. Adam güdük kollarını yanlara açtı, "Sierra, canım! Hoş geldiniz, hoş geldiniz, sefalar verdiniz!" diyerek hem kıza hem de Ardeve'e birlikte sarılmaya çalıştı. Kız hemen sola kayarak adamın etki alanından çıkmayı başarmıştı ancak maalesef aynısı Ardeve için söylenemezdi. Hancıyla olan münasebeti biterken Sierra'nın sırıttığını göz ucuyla seçti Ardeve.

"Ben de merak ediyordum, uzun süredir bayan Sierra hanımızı şereflendirmedi, başlarına bir şey gelmiş olmasın diye korkuyordum. İyisiniz ve buradasınız, demek ki kısmet bugüneymiş! Buyrun gelin, en iyi masam her zaman sizindir." dedi hancı ve ikiliyi önüne kattı, hiç itiraz kabul etmeden ikiliyi hanın ortalarındaki her yeri görebilen boş bir masaya oturttu.

"Sizin için ne getireyim? Ya da durun, söylemeyin." Arkasındaki garsonlardan birine dönüp bağırdı. "Mil, oğlum masayı donat!" On yaşlarındaki sarışın çocuk başını sallayıp arkadaki mutfağa koştu. Hancı Enrique tekrar ikiliye dönüp kocaman gülümsedi. "Hadi anlatın bakalım, denizcilik nasıl gidiyor?"



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı KoyuBeyaz

  • ********
  • 2753
  • Rom: 59
  • Rasyonalist dominant.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Koyubeyaz - Ardeve Gustarro / Caballo
« Yanıtla #4 : 06 Temmuz 2015, 16:17:19 »
Handaki baskın koku Sierra'nın aksine Ardeve'i o kadar da rahatsız etmemiş, hatta iştahını açmıştı. Sierra'nın sebzeli yemeklere karşı epey soğuk baktığını bildiğinden kendi kendine kıkırdadı. Ama yemekten önce yapmaları gereken işler vardı ve kısıtlı zamanları da düşünüldüğünde ilk öncelikleri belliydi.

Pendroslular'ı gördüğünde gözlerini kıstı. İmparatorluğa (artık ne kadar imparatorluk denebilirse) bağlı insanların başka ülkelerde görüldüğü yerler genelde şiddetli kavgaların tam ortası olurdu, bu yüzden bir gözünü onların üzerinde tutmaya karar verdi. Ne iş çevirdiklerine karşı bir merak beslemiyordu ama kendi subay arayışı sırasında onlara bilmedikleri bir bilgi vermeyi de göze alamazdı. Oturacağı masayı onlardan mümkün olduğunca uzakta seçmeye çalıştı.

Hanın sahibi Enrique bir anda karşılarına çıkınca hancıya gülümsedi ama Sierra'nın kıvrakça kaçtığı kucaklaşma faslı nefesini kesince o gülüşü kayboldu. Adamın tombul kollarından zor bela kurtulup üzerini düzeltti.

"Seni görmek de güzel Enrique. Şaheserlerinin kokusu bizi uzaklardan buraya çekti her zamanki gibi. Umarım her yeri saran şu kokunun kaynağından bizim için de biraz vardır." Arkasındaki Sierra'nın yüzünü buruşturduğuna emin bir şekilde hancıya sırıttı.

Adamın donattırdığı masaya memnuniyetle geçip oturdu ve Sierra'nın da aynısını yapmasını bekledi. Ardından aşırı ilgili hancının kendilerine yardımcı olabileceğini düşünerek sandalyesinde geriye yaslanıp adamın boşboğazlığını kendi lehine kullanmaya karar verdi.

"Denizcilik nasıldır bilirsin, dalgalar bizi nereye savurursa oraya gidip değerli olan her şeyi eve getiriyoruz. Ama burada işler bizimkinden daha ilginç gibi, okyanusta bu kadar farklı insanı bir arada göremiyorsun. Şu adamlar mesela, Pendros'lulara benziyorlar ha? İnsan burada ne arıyor olabileceklerini merak ediyor."

Adamın cevabını beklerken bir yandan da asıl aradığı şeyi hancıya açıklayıp açıklamamayı kafasında tartıyordu ve sonunda adamın yardımcı olabileceğine karar verdi. Kendisini desteklemesi için ayağıyla Sierra'yı masanın altından dürtüp söze girdi, sonuçta hancının asıl ilgi odağı kendisi değil oydu.

"Mekanın her zamanki gibi denizcilerle dolu Enrique, insan burada kendisini gemisinde gibi hissediyor. Ne dersin, bu iki yorgun denizciyle muhabbetini paylaşmak isteyecek tecrübeli eller var mıdır burada? Bakarsın ortak birkaç yönümüz çıkar ve hanından mutlu bir şekilde ayrılıp aynı gemiye yöneliriz."[*]if you know what I mean ;)))))[/*]

Sandalyesinde geriye doğru dönüp gelişigüzel hana baktı.

"Şuradaki tek başına oturan genç adam mesela. Ya da muhabbeti koyu görünen şu kadın. Denizle aşinaymış gibi görünüyorlar."
Uzay elbisemle kavgaya hazırım.

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Koyubeyaz - Ardeve Gustarro / Caballo
« Yanıtla #5 : 07 Temmuz 2015, 11:30:42 »
"Denizcilik nasıldır bilirsin, dalgalar bizi nereye savurursa oraya gidip değerli olan her şeyi eve getiriyoruz. Ama burada işler bizimkinden daha ilginç gibi, okyanusta bu kadar farklı insanı bir arada göremiyorsun. Şu adamlar mesela, Pendros'lulara benziyorlar ha? İnsan burada ne arıyor olabileceklerini merak ediyor."

Hancı Pendros lafını duyunca kaşlarını çattı, başını çevirip masadaki adamlara baktı. "Pendroslular ha?" Bir süre adamları inceledikten sonra size dönüp alçak sesle konuştu. "Tamam biraz şüpheli tipler ama şimdiye kadar bir olay çıkarmadılar. Ben şu keşif hakkında duyulmasını istemedikleri planlar yaptıklarını düşünmüştüm."

Sierra ciddi bir ifadeyle araya girdi. "Enrique, seni korkutmak için söylemiyorum ama gözün o masadakilerin üstünde olsun. Şüpheli bir şey yaparlarsa askerlere haber ver, kendin çözmeye uğraşma."

Hancı, kadın kendiyle konuştuğu için mutlu olmak istiyordu ancak söylenenler hiç de iç açıcı değildi. Garip bir surat ifadesiyle başını salladı sadece. Çok kısa süre sonra yemekleri geldi, Mil isimli garsonun üç kere mutfağa gidip gelmesi gerekmişti her şeyi getirebilmek için. Hancı gerçekten masayı donatmıştı, kokusunu aldıkları her şey ve daha fazlası masanın üstünde tadılmayı bekliyordu.

"Mekanın her zamanki gibi denizcilerle dolu Enrique, insan burada kendisini gemisinde gibi hissediyor. Ne dersin, bu iki yorgun denizciyle muhabbetini paylaşmak isteyecek tecrübeli eller var mıdır burada? Bakarsın ortak birkaç yönümüz çıkar ve hanından mutlu bir şekilde ayrılıp aynı gemiye yöneliriz."

Masanın altından dürtülen Sierra gözlerini devirip kaptana çok kötü bir bakış attı. Ardeve bunun şuradan bir çıkalım da sonra hesaplaşacağız anlamına geldiğini çözmekte hiç zorlanmadı. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalışan Sierra oyunu devam ettirme kararı almış olacak ki, gülümseyerek hancıya döndü ve normalden çok daha sıcak bir şekilde konuştu. "Kaptanım şunu demek istiyor Enrique, gemide çalışacak birilerini arıyoruz. Kaptana senin mutlaka birilerini tanıyor olduğunu söyledim. Civardaki en işlek hanlardan birinin sahibidir ve bir sürü yetenekli insanı da tanıyordur dedim."

"Şuradaki tek başına oturan genç adam mesela. Ya da muhabbeti koyu görünen şu kadın. Denizle aşinaymış gibi görünüyorlar."

Hancı bu sözler üstüne öyle bir kızardı ki en olgun domatesler bile o görüntünün yanında yavan kalırdı. Önce aptal aptal Sierra'ya baktı, ağzını açıp anlamsız birkaç şey geveledi. Sonunda kendini toplayıp konuşmayı başardığında sanki tombul bir hancı değil de hakiki kaleden gerçek prensesini kurtarmış bir Mario'ydu.

"Tabii ki, çok doğru bir karar vermişsiniz. Enrique etrafını iyi tanır, hanıma gelenlerin hiçbiri benden kaçmaz." Sağa sola bakınıp gözleriyle etrafı taradı. "O tek başına oturan gerçekten de iş arıyor. Kerak'ta çok önemli bir okuldan mezun olmuş dediğine göre. Öbür taraftaki kadının kendi gemisi var, Karyeli ya da Karlıyel gibi bir şey. Ara sıra buraya gelirler."

Sonra başıyla bir masada demleniyor gibi görünen iki adamı işaret etti. Adamlardan birinin saçı sakalı birbirine karışmıştı, daha iri yarı ve sağlam görünüyordu. Diğeri ufak tefek, esmer, yolda görseniz ikinci kez dönüp bakmaya tenezzül etmeyeceğiniz kadar sıradan biriydi. "Timothy ve Billy. İkisi de iş arıyordu, hala bulmadılarsa. Eski sokak çetelerinden çıkıp denizciliğe başlayanlardan. Timothy ince işleri yaparken Billy kaşınanları hizaya getirirdi."

Mutfak tarafından biri bağırınca hancı o yöne döndü, sıkıntıyla iç çekip masadan kalktı. "Maalesef mutfakta bana ihtiyaç var gibi görünüyor. Sizinle sohbet etmeye doyum olmasa da gitmem lazım. Umarım yardımcı olabilmişimdir bayan Sierra, kaptan." masadakilere başıyla tek tek selam verdi. "Ayrıca ben yokken hesap falan ödemeye kalkmayın, bozuşuruz. Sizin paranız burada geçmez." Adam böylece mutfağa gidip Ardeve ile Sierra'yı yalnız bıraktı.



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı KoyuBeyaz

  • ********
  • 2753
  • Rom: 59
  • Rasyonalist dominant.
    • Profili Görüntüle
Ynt: KoyuBeyaz - Ardeve Gustarro / Caballo
« Yanıtla #6 : 15 Temmuz 2015, 22:16:37 »
Hancıyla olan konuşmaları yararlı olmuştu. İLk geldiğinde gözüne kestirdiği genç adamın iş arıyor oluşu hoşuna gitti Ardeve'in. Aklında kararını vermişti ama elbette sadece görünüşüne ve içgüdülerine göre bir adamı gemisine alacak değildi. Bu yüzden ilk önce onun yanına gitmeye karar verdi.

Enrique'nin gösterdiği diğer iki adamı ise şimdilik gözü tutmamıştı ama yedek bir plan olarak onları da aklının bir köşesine yazdı. En kısa zamanda aradığı adamı bulup denize açılmak istiyordu, keşfedilecek çok şey vardı ve zamanını boşa harcamak hoşuna gitmiyordu. Bu yüzdne hancının meşguliyetini hatırlayıp yanlarındna ayrılmasına minnettar bir şekidle adama gülümseyip yemekler ve bilgi için teşekkür etti ve yemeğe başlamadan iş aradığını öğrendiği adamın masasına yanaştı.

"İyi günler denizci," diyerek yaklaştı adama yüzünde bir gülümsemeyle. "Yalnız başına oturduğunu gördüm ve hakkında biraz bilgi toplama cüretinde bulundum." Elini uzattı sıkmak için. "Ben Sarhoş Solucan'ın kaptanı Ardeve Gustarro. Seni kendi masama buyur etmek ve biraz konuşmak isterim, eğer yapman gereken daha acele işler yoksa... Biraz iş konuşabileceğimizi düşünüyorum."

-Eğer kabul ederse konuya giriş-

"Konuyu çok uzatmayacağım. Muhtemelen seninle ne için konuşmak istediğimi çoktan anlamışsındır ama ben açıkça söyleyeyim. Keşfedilen yeni topraklara yelken açmak için mürettebat topluyorum. Tayfam neredeyse hazır ama önemli bir eksiiğiim var; bana bir subay gerekli. Parası tayfanın kalanı gibi cömertçe ödenecek, keşif sırasında sağlam duruşunu ve güvenini kaybetmeyeceğine emin olabileceğim biri. Zor kararlar verebilecek biri. Açık denizde evinde olduğu kadar rahat edebilecek biri." Sandalyesinde geriye yaslanıp kollarını kavuşturdu. "Sence böyle bir işe uygun adam sen misin?"
Uzay elbisemle kavgaya hazırım.