Kayıt Ol

Tenekeci - Giuseppe Maligaro / Caballo

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Tenekeci - Giuseppe Maligaro / Caballo
« : 29 Haziran 2015, 18:10:27 »
Oyun Sayfası

Seviye: 0

İsim: Giuseppe "Chavo" Maligaro
Yaş: 52
Cinsiyet: Erkek
Bağlılık: Caballo Cumhuriyeti
Erdem ve Kusur: Bilgelik/Hiddet
Karakter Tasviri: Kimilerine göre uzunda denilebilecek fakat orta boylu da kabul edilebilir boyda, hafif kelleşmiş, kalan saçları da kısa kır saçlı ve kısa beyaz sakallı, aslında beyaz olan teni güneşle kavrulmuş, ela gözlü, derin bakışlı ve bakışlarından meselelerin her yönünü okuyabilen bir ifade olan yaşlı fakat zinde, güçlü bir adam.
Özgeçmiş: Denizci/Bahriyeli

Gemisi/gemileri:
Kara Kumsal[*]Filinta[/*] - Kaptan Giuseppe Maligaro
Gece[*]Kadırga[/*] - Subay Emir Halim
-

Subaylar:
Emir Halim: +10
-

İtibar:
Kerak Krallığı: +5
Hjotar Krallığı: -15
Einfergel Cumhuriyeti: 0
Ghaccio Düklüğü: 0
Caballo Cumhuriyeti: +10
Malhonette Krallığı: -5
Pendros İmparatorluğu: +5

Başarımlar:
-



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Tenekeci - Giuseppe Maligaro / Caballo
« Yanıtla #1 : 01 Temmuz 2015, 14:41:24 »
Artevez limanı, Caballo - 29 Haziran 758, saat 13.00

Artevez'deki ticaret bölgesi her zaman kalabalıktı; ancak böylesi bir kalabalık insanlık tarihi boyunca görülmemişti. Yeni kıtanın keşfi ve bu keşfi yapan kaptan Cortez'in ulusal kahraman ilan edilmesinin ardından neredeyse bütün Caballo denizcileri Cortez'in izinden gitmek için yarışıyordu. Eskiden kim olduğuna bakılmaksızın, bir gemisi ve tayfası olan herkes gereken izni alıp yeni dünyada kendi keşfini yapmak için yola çıkabilirdi ve çıkıyordu da.

Soylular meclisi, haberlerin diğer ülkelere yayılmasından önce mümkün olduğunca çok geminin Caballo bayrağı altında yeni toprakları bulması için güvenlik önlemlerini ve bürokratik işlemleri hızlandırma kararı almıştı. Bu karar sayesinde haberin ertesi günü onlarca gemi, arkalarında bağırarak tezahürat edip bayrak sallayan yüzlerce kişiyi bırakarak limandan ayrıldı, Cortez'in kayıtlarına göre yaklaşık iki ay süren zorlu yolculuğa yelken açtı. Ne bulacaklarını ya da yolculuğu tamamlayıp tamamlayamayacaklarını kimse bilmiyordu, yine de herkes o gün oldukça umutluydu.

Giuseppe "Chavo" Maligaro denize açılmak için ilk güne yetişemeyen çoğunluktan biriydi; ancak acele giden ecele gider diye bir atasözünün varlığından da haberdardı. Kara Kumsal'da henüz bir subay yoktu ve bu böyle riskli bir yolculuğa çıkacak bir gemi için büyük bir eksiklikti. Şu anda yanında serdümeni Juan Ortega ile birlikte limandaki hanları gezip uygun bir subay arıyorlardı, bir süreliğine yolculuklarını ertelemişlerdi. Gemiye ne kadar erken iyi bir subay bulurlarsa o kadar erken yola çıkabileceklerdi.

Giuseppe ne kadar hiddetliyse, Juan da o kadar sessiz sakin bir adamdı. Genç yaşına rağmen kendini kontrol etmede gösterdiği başarı sayesinde tayfanın gözünde saygın bir yer edinip geminin serdümeni olarak göreve başlamıştı. Kumral saçları, temiz tıraşlı yüzü ve atletik vücuduyla kızların arasında oldukça popüler olabilecekken bu tip olaylardan kendini uzak tutmayı seçmiş, kendini görevine adamıştı. Böyle giderse gelecekte iyi bir lider olacaktı Juan.

O gün subay arayan pek çok kişinin aksine, Giuseppe ve Juan'ın şansları yaver gitti. Girdikleri üçüncü handa, Ornitorenk'te masalara oturmuş, potansiyel patronlarıyla görüşme yapan bir sürü denizci buldular. Hancı durumdan memnun, garsonlara emirler yağdırırken pazarlık yapanlar sağolsun içkiler ve altın keseleri kelimenin tam anlamıyla havada uçuşuyordu.

Handa bir süre etrafa bakındılar, ardından Juan karşı köşedeki bir masayı gösterip alçak sesle konuştu. "Kaptan, şuradakiler iyi dövüşçülerdir, Hjotar'lı paralı askerlerden. Ünlerini duymuştum." Daha sonra ortalardaki başı daha kalabalık bir masayı işaret etti. "Şuradaki koyu tenli adam, Emir Halim, Caldeum Akademisi'nden gelmiş duyduğuma göre. Yanındakiler de eğitimli tiplere benziyorlar." Biraz daha etrafa bakınıp başını sağa sola salladı. "Başka işe uygun tip yok gibi. Bunlardan biriyle görüşelim mi yoksa başka bir mekanı mı deneyelim?"



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı Tenekeci

  • **
  • 79
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Ynt: Tenekeci - Giuseppe Maligaro / Caballo
« Yanıtla #2 : 01 Temmuz 2015, 21:44:38 »
Juan'ın kayıtsız tavrı iki kumandanın da eşit seviyelerde kabul edilebilir olduğunu gösteriyordu. Ancak bu o kadar açık değildi, Hjotar halkı genelde sorunlu, kıt kafalı ve cahil bir halktı. Üstelik bunlar birer paralı askerdi! Bir Hjotar adamına bırakın denizi, karada bile güvenemezdi.

"İstedikleri kadar ünlü olabilirler, Hjotar'dan ve insanlarından uzak dur... Onların tek niteliği maraz çıkartmaktır" dedi ve Emir Halim'e döndü. Çöl ikliminin insanlarının tenleri kavruk olurdu, tabii çalışkan olanlarının. Güneş çalışanı kutsardı ancak, çalışkan insanları güçlü kılardı. Hjotar'ın aksine Kerak halkı bilgiye ve bilgi yolunda harcanan çabaya saygı gösterirlerdi. Bu adam ise kum fırtınalarından korunmak için boynuna doladığı tülbent ve geniş kıyafetiyle sıradan bir Keraklı gibi duruyordu.

Ancak düşündürücü bir şey vardı, Ortega'ya döndü, "O koca akademiyi gördüm oğlum... O akademide eğitim görmüş bir adam neden paralı asker olmayı tercih eder?" dedi ve bir an bekledi, "Maceraya atılmak için mi? Yoo, yoo bizim aradığımız şey macera değil biliyorsun. Ancak mecburen onunla karşılaşacağız" Juan, bu konuda karar alamayacak pozisyonda olmamanın tarafsızlığı ve rahatlığı ile elinden gelen bir şey olmadığını ifade eder gibi Chavo'ya bakıyordu.

"Neyse ne! Bir an evvel karar vermemiz lazım. Ancak karardan önemlisi, benim farklı bir işim var. Sadece mürettebat değil, filomuzda eksik..." konuları baştan aşağı zihninde allak bullak ettiğini fark etti, "Yani diyeceğim o ki, bu adam akademide eğitim aldıysa bize sadece subaylıkta değil, çoğu alanda faydalı olabilir, ancak madem bu adamın 'uygun' bir tip olduğuna karar verdin, burada onunla konuş, uygun dediğine göre işe alman zor olmayacaktır. Paralı asker, pazarlık işi senin işin... Şu an elimizin ne kadar dar olduğunu biliyorsun, ona planlarımızdan bahset ve amacımızın kan dökmek değil, zenginliği ve huzuru keşfetmek olduğunu anlat. Payını elbette kazanmaya başladığımızda alacak, onu buna ikna et, sonuçta -eğer başımıza bir şey gelmezse- hiçbir iş yapmadan para kazanacak. Ne kadar yetenekli bir miço olduğunu göster hadi!" dedi ve kahkahalarda sertçe Ortega'nın omzuna vurdu.

"Benim yapmam gereken ise tersaneye gitmek. Az evvel gördüğün gibi, büyük gemiler, büyük silahlarla yolculuğa başladılar. Demek ki Cortez'in bildiği bir şeyler var... Sadece Kara Kumsal ile yelken açmamız tehlikeli olacaktır. Umarım tersanede birilerini kafalayıp bu işi ucuza halledebilirim" Juan'ın omzuna bu defa yavaşça dokundu ve "Bol şans..." diyerek handan ayrıldı.

14.435 altını vardı. 5000 altın ile bir kadırga satın alabilirdi, ancak geriye kalan 9435 altına Kara Kumsal'a ek palavra yaptırmaya tersaneciyi ikna edebilecek miydi?

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Tenekeci - Giuseppe Maligaro / Caballo
« Yanıtla #3 : 03 Temmuz 2015, 13:46:58 »
Spoiler: Göster
Juan ile Emir'in pazarlığı, zorluk seviyesi: DC5, iki başarı.
Juan sosyal 2, ikna 3. 5d10 atıldı. Gelenler: 3, 5, 10(+1 zar), 9, 2 6.
4 başarılı zar var.


Juan, kaptanının sözlerini sessizce dinledi, sonra da onayladı. "Hjotar'dan uzak dur. Emir Halim'le anlaş. Emredersin kaptan.

Giuseppe handan çıkıp limanın tersaneler bölgesine ilerlerken biz biraz Juan'dan ve handakilerden bahsedelim. Kaptanın emirlerini alan adam bar kısmına geçip kendine bir içki aldı. İçkiyi içmekten çok etrafı gözlerken bir bahane olması için almıştı ve sarhoş olmak istemiyordu. İki yudumu arasındaki süre bu nedenle oldukça uzundu.

Emir Halim'in ve diğer akademi üyelerinin olduğu masaya arada birkaç kişi gelip gitti; ancak adamların iş teklif etmeye gelmiş gibi bir hali yoktu. Birkaç bela arayan sarhoş, Keraklıların deri renkleriyle ilgili nahoş şakalar yaptı. Bu şakalara birkaç kişi gülse de Emir'in masasından bir tepki gelmediği için aradıkları belayı bulamayacaklarını anladılar, kavga çıkarabilecekleri başka birilerini aradılar.

Juan yeterince gözlem yaptığına karar verip içkisini tezgaha bıraktı ve Emir'in masasındaki boş sandalyelerden birine oturdu. Masadakiler biraz gerildi, Juan'ın niçin geldiğini bilmediklerinden tedirgin olmuşa benziyorlardı. Sonradan bunun gereksiz olduğu anlaşıldı ve taraflar iş için pazarlık etmeye başladı. Juan yeteneklerini konuşturdu, kaptanın kendisine verdiği tavsiyeleri de kullanarak Emir'le anlaşmayı başardı. Şu anda 250 altın ya da şu anda 150, yeni kıtaya gidip eve döndüklerinde bir 150 daha şeklinde iki ödeme planı belirlediler, hangisinin geçerli olacağına kaptan karar verecek.

***

Spoiler: Göster
Giuseppe'in gemi pazarlığı, zorluk seviyesi: DC7, üç başarı.
Giuseppe sosyal 3, ikna 3. 6d10 atıldı. Gelen zarlar: 7, 6, 3, 6, 10(+1 zar), 8, 10(+1 zar), 9
5 başarılı zar var.


Giuseppe liman bölgesinde kısa bir gezinti yaptıktan sonra rüzgarın bolca talaş ve boya kokusunu beraber taşıdığı tersanelere ulaştı. Burada pek çok gemi kızağa çekilmiş boyanıyor, tamir ediliyor, yelkenleri değiştiriliyor kısacası yola çıkmaya hazır hale getiriliyordu. Yeni inşa edilen gemi sayısıysa daha azdı, işçiler ve mühendisler yola çıkacak gemilerin tamiratına öncelik vermeleri için hem meclis hem de gemi sahiplerinin para keseleri tarafından ikna edilmişti.

Kara Kumsal'a yeni palavra ekletmek için en boş görünen kızakların yanındaki dükkana girdi Giuseppe. Buranın sahibi saçları ve dişleri dökülmüş ama vücudu sağlam gözüken yaşlı bir adamdı. Kaptan istediklerini anlattı, dükkan sahibi de dinleyip notlar aldı. Sonuçta ortaya çıkan şey palavra için on bin altın olmuştu. Tabii bunun en son fiyat olmadığını iki taraf da biliyordu ve pazarlık etmeye başladılar. On beş dakikalık dil dökmeden sonra palavrayı 9500 altına, kadırgayı da 4750 altına kadar indirdi dükkan sahibi.

"Bundan fazla indirim yaparsam oğullarım bunadığımı düşünüp beni işin başından atmaya kalkarlar beyim. Son fiyatım budur, bir eksiği olmaz." diyerek pazarlığın sonlandığını kesin bir dille bildirdi yaşlı adam. Kabul edip etmemek Giuseppe'e kalmıştı artık.



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı Tenekeci

  • **
  • 79
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Ynt: Tenekeci - Giuseppe Maligaro / Caballo
« Yanıtla #4 : 05 Temmuz 2015, 20:14:21 »
Yaşlı adamın boş ve yorgun bakışlı koyu gözlerinden fiyatın ancak bu kadar olacağı anlaşılıyordu. Ancak Giuseppe'nin beklediği de bundan fazlası değildi. Üstelik yaşlı gemi ustası garip bir güven hissi yaratan, naif ve babacan bir adamdı. Giuseppe adamın elini samimiyetle sıktı, adil bir anlaşmaydı ve hemen ardından içi metelik dolu keseleri masaya bıraktı.

"Bu yolculuk bize çok şeye mâl olabilir, ya da çok şey kazandırabilir, günlerdir burada iş yapan tüm tersane ustaları bunun bilincinde ve tüm denizciler neredeyse ömründe yemedikleri tüm kazıkları bir anda yemiş durumdalar" dedi ve güldü "Ancak dönüşte minnettarlığımın karşılığını ödemek isterim, yardımın için sağ olasın" diyerek, tersaneden çıktı. Artık geriye kalan tek şey Ortega'nın şu işi bitirip, yola koyulmak için acele etmekti.

Tersanede yüklü miktarda para bıraktıktan sonra kalan 185 altının askeri harcamaya yeteceğini umuyordu Chavo, ancak bu Juan'ın becerilerine kalmıştı. Tersane yokuşundan, hanların olduğu bölgeye doğru yürürken Giuseppe şehri gözlemliyor, yeni topraklara yapılacak keşiflerden sonra diğer ulusların bu topraklarda artık edinilecek bir fayda olmadığını anladığında ne yapacaklarını merak ediyordu. Tek umudu, Hjotar'ın yobazlığını, Paendros'un garip ve çarpık adalet anlayışını, Einfergel'den doğan, her gün diğerlerine bir yenisi eklenen garip fikirlerden uzaklaşmaktı. Gözlemlerine göre Caballo eskisinden daha sakindi, bu saçma kavgaların yeni topraklara da taşınmamasını istiyordu.

Kısa bir yürüyüşten sonra, Ortega'yı yine bıraktığı yerde buldu. Keraklı kavruk tenli adam ise yoktu. Ortega uzaktan, başarı veya başarısızlığa dair herhangi bir emare göstermeden oturuyor, içkisini yudumluyor ve görünüşe göre Giuseppe'yi bekliyordu. Giuseppe yaklaşırken, o da servis yapan hancı yamakları, sarhoş olmak üzere dans eden ve anlamsızca yürüyen denizcilerin arasından Giuseppe'yi gözetlemeye başlamış ve rahat tavrını bozup, sırtını hafifçe dikleştirmişti.

Giuseppe yaklaşır yaklaşmaz konuya daldı, "Keraklılar ile olan işi hallettin mi?" dedi sabırsızca, hanın içinde kaybedilecek zamana acıyordu. Juan vazifeşinas ve gururlu bir tavırla, "Makul bir fiyata anlaştım, zaten Keraklılar denize açılmaya çoktan hevesli bir haldelerdi, özellikle Hjotarlılar ve diğerleri adamların üzerine çok fazla geliyor. Emir Halim'in yanına gittiğimde kendini zor tutuyordu ve benden bile şüphelendi. Efendi arayan bir işçi için fazla bir şüphe..." dedi Juan temkinli bir şekilde. Ancak Chavo, çocuğun gözlemlerine fazlaca güveniyordu, "Fakat adamda bir yanlışlık sezemedim, çevresinden gördüğü muamele karşısında soğukkanlı davranan akıllı bir adam olduğu anlaşılıyor" diye devam etti.

Giuseppe, sıkkınlıkla karışık bir iç çekme ile, "Bu işten en iyi Paendroslular anlar, disiplinli, sadık ve savaştan iyi anlarlar. Onlarla uzunca bir zaman beraber yaşadım. Ancak Keraklı meziyeti denen şey asla yok sayılamaz. Bu adamların köylüleri bile, sıradan bir Hjotarlı veya Einfergel vatandaşının yanında alim gibi kalır." dedi, öğüt vermek onun için düşünülerek yapılan bir şey değildi, herhalde bunun için doğmuş bile olabilirdi. "...eee, meselenin özüne gel oğlum. Ödeme şartları nedir?"

Juan muzipçe gülümseyerek ensesini kaşıyor ve takdir bekleyen bir pozisyona giriyordu. Bu Giuseppe'nin yüzünü güldürdü, belli ki çocuk başarılı bir anlaşma yapmıştı. Juan gururla, "150 altına Emir Halim ve adamları bizimledir, 300 altın peşinde ödeyebiliriz ancak bu kadar fazla altınımız olduğunu sanmıyorum. 150 altını kabul ettiler ve buradan derhal gitmek istiyorlar. Yeni dünyada elde edeceğimiz kazanç sonucu ise bir 150 altın daha ödeyeceğiz. Bence yeterince adil bir anlaşma olmaktan çok bizim lehimize bile denilebilir." dedi Juan şakacı bir şekilde gülerek.

Giuseppe, "Anlaşılan bu adamlara karşı da borçlandık. İyi iş yapmışsın aslanım, ilerde büyük bir denizci olacağını seziyorum. Ancak ben kaptan olduğum sürece, halat çekmeye devam edeceksin unutma" diyerek güldü.

Juan ciddiyetini sonunda toplayarak vazife bilir tavrına geri döndü, "Bu arada... Emir Halim ve adamları odalarına çekildiler. Artık yelken açmak için senin emrini bekliyoruz." dedi, belli ki bir cevap bekliyordu. Giuseppe cevabı ondan esirgemez gibi aniden lafa atılarak, "En kısa zamanda yola çıkıyoruz Juan, gemi işi de artık tamam, her şey hazır olduğu gün, rüzgarı yakalar yakalamaz ait olduğumuz yere gidiyoruz" dedi.

Yorucu ve yoğun bir gün olmuştu. Eğer ters giden bir durum olmazsa bu köhne topraklardan artık gitme zamanı gelmişti.

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Tenekeci - Giuseppe Maligaro / Caballo
« Yanıtla #5 : 11 Temmuz 2015, 13:53:44 »
Artevez limanı, Caballo - 5 Temmuz 758, saat 10.00

Kara Kumsal'ın elden geçirilip yenilenmesi ve Emir Halim'in komuta edeceği gemi için gereken adamların toplanması neredeyse bir haftayı buldu. Bu süreçte kaptan Giuseppe yetkililerle görüşüp Emir'le yaptıkları anlaşmanın detaylarını içeren bir kontrat hazırlattı ve sözlü anlaşmaları Caballo hukuk sistemi çerçevesinde kağıda dökülmüş oldu.

Bu bekleyişleri sırasında diğer gemiler boş durmamıştı. İlk günden itibaren doğuya yelken açan gemi sayısı gittikçe artmış, zaman geçtikte liman daha sessiz bir hal almıştı. Giuseppe gibi gemisinin onarımı için bekleyenler ya da gereken mürettebatı zamanında toplamayı başaramayanlar hala limandaydı. Kara Kumsal'ın tayfası erken yola çıkamayacak olmalarına aslında pek ses çıkarmayacaktı; filinta yeterince hızlıydı ve bir haftalık gecikmeden dolayı çok geride kalmazdı. Ancak daha yavaş bir kadırgayla beraber yol alacak olmaları huzurlarını kaçırıyordu.

Juan, kaptanın yanına tayfanın sözlerini iletmek için geldiğinde yüzü asıktı. "Zaten gemiye yeni bir şeyler ekletmek için tersanede zaman kaybettik, bir de yolda bu ikinci gemiyle daha yavaş kalacağız. Adamlar böyle söylüyor. İyice huzursuzlandılar." dedi genç serdümen. "Yatıştıracak bir şeyler yapmamız gerek, yoksa daha yolculuğa başlamadan iki geminin arasına bir husumet girecek. Başlarına gelen her kötü işte Gece'yi suçlayacaklar."

Spoiler: Göster
İki gemi de şu an hazır ve gün içinde limandan ayrılabilir. Ama önce adamlarınla konuşmanı tavsiye ederim. Yeni kıtanın doğuda, yaklaşık iki ay uzakta olduğu söyleniyor. Limandan ayrıldıktan sonra Oyun Materyalleri kısmındaki haritaya bakarak gitmek istediğin yönü belirleyip hareket emrini verebilirsin. Açık denizdeyken özel bir durum yoksa iki hamle arasında oyun içinde bir hafta geçiyor olacak.



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı Tenekeci

  • **
  • 79
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Ynt: Tenekeci - Giuseppe Maligaro / Caballo
« Yanıtla #6 : 16 Temmuz 2015, 02:52:09 »
Giuseppe liman boyunca ilerledikçe kalabalığın giderek azaldığını görüyordu. Miçolar yorgun yüzlerle fıçıları, kasaları ve ağır malzemeleri kazıklarda sürüklüyor, batmakta olan güneşte kavrulan tenlerinden ter damlaları birer nehir kolu gibi akıyordu.

Juan'ın malumatının anlattığı pürüz derhal halledilmeliydi, açıkçası mürettebatın tutumunun bu şekilde olacağını hiç tahmin etmiyordu. Hangi aptal güvensiz bir yolculuğa çıkmak isterdi ki? Birinin şu taşkafalılara bunu anlatması gerekiyordu... Ortega adamları bir araya toplamış olmalıydı.

Kara Kumsal'ın güvertesine çıktığında Orteganın dediği gibi, suratı asık mürettebatı görmemek elde değildi. Uzun boylu ve güçlü görünen bir tanesi açık açık memnuniyetsizliğini belirtircesine ofluyor, bir diğeri elindeki halata gereğinden fazla hoyrat davranarak kendince bir mesaj veriyordu.

Giuseppe aptallığın bedelini hiddetle ödettireceğini belli edecek kadar sert ve güçlü bir şekilde güverte merdivenlerine çıktı. Herkes dikkat kesilmişti, kızgınlık metrelerce öteden seziliyordu ama bu kadar yakından bile Chavo kinin kokusunu alamıyordu. Chavo korkuluklardan güç alarak, "Bir gün herhangi biriniz kendi gemisine sahip olup, kaptan olabilir... Denizciler halat çekmeyi de, balık tutmayı da, savaşmayı da denizlerde öğrenir... Ancak kaptan karar alır, vazifesi halat çekmek, denizi gözetlemek değildir. Düşünmek ve karar almaktır. Eğer bir gün kendi geminize sahip olacağınızı düşünüyorsanız öncelikle kaptanınızın kararlarına saygılı olmayı öğrenin!" sesi bir anda fazla yükselmişti.

Sakinleşerek devam etti, "Kaptan olmak istiyorsanız alacağınız ilk ders saygıdır, disiplin bizi yok edecek fersahlarca denizde ayakta tutacak en önemli etkendir. Eğer ellerinizin sonsuza dek halat tutmamasını istiyorsanız, yaptıklarımdan bir şeyler öğrenmeye bakarsınız. Ancak beyninizin olmadığına inanıyor ve sonsuza dek halat çekme merakı taşıyorsanız, liman hala bir sürü Karavel dolu, isteyen şansını orada deneyebilir..." Herhangi biri, görüş bildirmeyen fakat konuşmanın devamını korkuyla merak eden ifadeler takınıyordu. Chavo'nun gözlerinin içine doğrudan bakan bir miço yoktu.

Chavo sakince devam ederek, "Doğuya açılan her geminin varillerce silah, erzak götürmesi, tüm tacirlerin her nedense(!) Karavel ve benzeri yavaş gemiler ile yola çıkmasının manası nedir sizce? Hanlarda dans eden kadınların kalçalarını incelemekten yorulduğunuz zamanlarda bunu sorguladınız mı?" Nefessizce, "Ders İki! Bilmediğiniz yere güvenliksiz gitmeyin... Cortez denizin karşısında belki de bu topraklardan daha büyük bir dünya olduğunu söylüyor. Uçsuz bucaksız ve ardında ne var belirsiz... Geminin son parasıyla kendimin ve değerli mürettebatımın canını koruyacak yatırımlar yapıyorum ve karşılığında minnet nidaları işiteceğime homurdanmalar duyuyorum!" Öfkesi ağzından harlanmış bir alevin dumanı gibi çıkarken ironik bir tarz takınması garip bir görüntüydü.

"Ders üç! İleride hala bir liman varsa, hatalar telafi edilebilir... Beyninizin içinde bunları düşünmeye yetecek kadar akıl yok mu evlatlarım? Kara Kumsal'ın hızı doğru rüzgarı yakalayınca Gece içinde yeterli olacaktır. İki gemi birbirine bağlı demir alacak, Kara Kumsal büyük ama hızlı bir gemi, Gece ise küçük bir gemi. Onu kendi tempomuzda tutmak zor olmayacaktır. Cabrassi limanına kadar daha düşünmek için çok zaman var, Emir Halim ile yaptığımız planın sekteye uğrayacağını zannetmiyorum. Hatta okyanusa açıldıkça kazanacağımız hız daha da artacaktır. Üstelik bir filinta ve bir kadırgaya sahip olmak hem hız, hem de güvenlik açısından bir karavele karşı büyük avantajlar sağlar. Daha geniş depolama ve taşıma avantajını konuşmaya gerek bile yok. Eğer oradan hazinelerle dönmek istiyorsanız saman beyinlerinizde bir sevinç duygusu oluşmalı..." diyerek söylevini bitirdi. Nefes nefeseydi ama bir şeyleri izah edebilmiş olmanın verdiği rahatlıkla üzerine bir hafifliğin çöktüğünü hissedebiliyordu. Açıkçası ikna edici olduğunu da düşünüyordu. Bir kaptanın, cahil denizci tayfayı kontrol edebilmekten başka ne işi olabilirdi ki denizde?

"Eğer benden bir şeyler öğrenmek istiyorsanız yolculuğa yarın başlıyoruz. Bu ilklerin yolculuğu," Parmağı ile okyanusu işaret ederek, "Karşıda ne var bilmiyorsunuz, bir kaptandan öğrenecek çok şeyiniz olduğunu düşünüyorum. Ha... Bu arada... Gece'yi aptal şakalarınıza konu ediyor olduğunuzu duymadım sanmayın, kalın kafalarınıza bir şeyler sokabildiğim umudunu taşıyarak şu an o geminin ismini Şafak olarak değiştirdim. Umuyorum ki anlattıklarım kalın kafalarınıza güneş gibi doğar..." Son sözü bu konudaki diyeceklerinin tamamının bu olduğunu hissiyatını bir şekilde veriyordu.

"Yarın yola çıkıyoruz, iyi dinlenin. Sonsuza kadar halat çekmeyi planlayan kalın kafalılar olarak kalacaksanız da..." duraksadı, "...bana görünmeden toz olup gidin, size yapacağım son iyilik bu olur. Eğer okyanusun ortasında homurdanmalar duyarsam, yemin olsun ki onu fıçıya kapatır okyanusa batırırım. Bunu kendi ellerimle yaparım, bilesiniz..." Kolunu havaya savurarak Ortega'yı yanına çağırır gibi yaptı ve kaptan köşküne girdi.

Ter alnında boncuk boncuk olmuştu ve boynuna doğru akmaya hazırlanıyor gibiydi. Bir hışım dirseği ile yüzünü silerek derin bir nefes aldı. Ahşap sandalyeye kurulduğunda sırıtarak "Artık bir problem kaldığını düşünmüyorum Ortega, ha?" dedi. Kendinden emin ve olduğundan daha heybetli görünüyordu.