Kayıt Ol

zaujas - Xavier Le Couverte / Malhonette

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
zaujas - Xavier Le Couverte / Malhonette
« : 29 Haziran 2015, 18:22:40 »
Oyun Sayfası

Seviye: 0

İsim: Xavier Le Couverte
Yaş: 38
Cinsiyet: Erkek
Bağlılık: Malhonette Krallığı
Erdem ve Kusur: Cesaret/Şehvet
Karakter Tasviri: 1.80 boyunda, buğday tenli, ela gözlü, uzun dalgalı saçlara sahip. Kemerli burnuyla çok yakışıklı bir görüntü vermesede kadınların dikkatini çekmeyi başaran bir tip.
Özgeçmiş: Denizci/Yetim

Gemisi/gemileri:
Eglantina[*]Karavel[/*] - Kaptan Xavier Le Couverte
-

Subaylar:
-

İtibar:
Kerak Krallığı: 0
Hjotar Krallığı: 0
Einfergel Cumhuriyeti: 0
Ghaccio Düklüğü: 0
Caballo Cumhuriyeti: -5
Malhonette Krallığı: +15
Pendros İmparatorluğu: -10

Başarımlar:
-



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: zaujas - Xavier Le Couverte / Malhonette
« Yanıtla #1 : 01 Temmuz 2015, 19:02:05 »
Courborne Limanı, Malhonette - 5 Temmuz 758, saat 15.00

Yeni Dünya'nın haberi Malhonette'e ulaştığında insanlar önce bunun bir şaka olduğunu düşündü. Sonra Caballo'dan kalkan gemiler rutin ticaret seferlerine başladı, denizciler yüklerini boşaltıp Lesé'nin meşhur aşk evlerine uğradılar. Böylece keşif dedikoduları çalışkan ve cevval fahişeler tarafından birinci elden doğrulandı.

Kraliyet donanmasının görevlileri de misafir denizcileri Yeni Dünya hakkında sorgulamayı tamamladıktan kısa süre sonra Kral IV. Loucard konseyini toplayıp Malhonette denizcilerinin de bu kıtayı keşfetmesi gerektiği kararına vardı. Sonuçta yeni bir kıta yeni topraklar demekti ve yeni topraklarda yeni zenginliklerin olması da beklenen bir şeydi. Kral'ın resmi fermanının sonunda, Yeni Dünya'yı keşfedip elinde bir kanıtla geri dönen ilk gemiye 50.000 altın ödül verileceği de duyurulunca, ülkenin dört bir yanından deneyimli deneyimsiz bir sürü denizci harekete geçip hazırlanmaya başladı.

Fermanın çıktığı ilk günlerde pek çok kaptan sefer izni için saraya başvurmuştu; ancak çok azına kraliyet ailesinin mührünü taşıyan belge bahşedilmişti. Xavier'in başvuru sırasında yanıtlamak zorunda kaldığı sorulara ve kendisi hakkında yapılan araştırmaların derinliğine bakılırsa zaten bu izni herkesin alması mümkün değildi. Sadece başvurabilmek için bile krallığa sadık olduğunuza kefil olacak en az iki resmi görevliden yazılı ve imzalı tutanak almanız gerekiyordu ki başvurduktan sonra yapmanız gerekenleri anlatmak için iki sayfalık bir liste daha vardı.

Başvurusu onaylanmayanların bir kısmı boyunlarını büküp geri dönmüş, bir kısmıysa krallıktan izin almadan kaçak olarak yolculuğa başlamayı göze almıştı. İnsanların aklında güzel bir kanıtla dönen gemilerin izin belgesi olup olmamasına pek dikkat edilmeyeceği düşüncesi vardı; ancak bunun doğru olup olmadığını zaman gösterecekti.

Xavier Le Couverte, üvey babasından aldığı meşhur soyadı sağ olsun izni kısa sürede alanlardan biriydi. Eglantina'nın sefer hazırlıkları tamamlandıktan sonra istediği zaman limandan ayrılabilecekti; ancak öncelikle krallıktan kendi gemilerine atanan subayla görüşmesi gerekiyordu. Yeni Dünya'yı keşfedecek her gemide krallığa bağlı bir subay olması zorunlu tutulduğu için pek çok kaptan durumdan rahatsızdı. Krallığın deniz kuvvetlerinin işi şansa bırakmaya niyeti yoktu, bu limandan izin alıp ayrılan her geminin niyetlendiği amaçtan sapmaması için böyle bir karar alınmıştı.

Xavier, yanına Eglantina'nın serdümeni Pierre Lupin'i de alıp müstakbel subaylarıyla görüşmek üzere limandaki deniz kuvvetleri komutanlığı merkezine doğru ilerliyordu şimdi. Pierre halk arasında altın dil olarak da bilinen, iş bitirici bir karakterdi. Cinsiyet fark etmeksizin herkesin ilk görüşte kendisine ısındığı Pierre'in tayfa tarafından serdümen seçilmesi şaşırtıcı olmamıştı. Erkenden kel kalmış kafasını saklamak için taktığı geniş kenarlıklı şapkasının tepesindeki kuş tüyü için kimileri şeytan tüyü diyordu. Belki de haklılardı.

"Kendi gemimizde rahat edemeyeceğiz kaptan, bak sana söyleyeyim." dedi görmüş geçirmiş adam Xavier'e. Varmayı amaçladıkları binaya birkaç sokak kalmıştı sadece. "Şu subayların genç, deneyimsiz tiplerden özellikle seçildiğini duydum. Deniz kuvvetleri resmen başımıza bela açıyor." Gözlerini kısıp alçak sesle ekledi. "Şu emir olmasa ben denize açılma işini hallederdim aslında... Artık aldık belgemizi ama yine de ben söyleyeyim kaptan, tayfa huzursuz."



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı zaujas

  • **
  • 204
  • Rom: 3
  • "Gölgesiz Bulut"
    • Profili Görüntüle
    • Kenan Demir Blog
Ynt: zaujas - Xavier Le Couverte / Malhonette
« Yanıtla #2 : 01 Temmuz 2015, 22:53:47 »
Xavier küçük yaşlardan beri askeri disipline aşina bir denizciydi ama rahmetli babası bir tayfa isyanı sırasında öldürülmüştü ve Xavier uzun bir yolculukta tayfanın gemiden bile daha önemli olduğunu bu vesileyle öğrenmişti. Tayfalar katı askeri disiplin altında huzursuz bir şekilde karşılaşılacak ilk aksiliği beklerler ve o an geldiğinde en güvendiğin adam bile sana yan çizebilirdi. Xavier bunu iyi biliyordu.
 
Xavier babasını öldüren isyanı başlatan tayfayı tabancasıyla alnından vurmuş ve sonrasında tüm tayfalara samimi bir konuşma yapmıştı. Tayfalar da bu genç delikanlının gözlerindeki ateşi görerek ona biat etmişlerdi. Tabi bunda tüm tayfalara Lesé'de fahişe ısmarlayacağını söylemesinin ve babasının na'şını okyanusun dibine yolcu ederken gemideki tüm rom fıçılarını açtırmasının da payı büyüktü. Sonuç olarak bu yolculuğu tamamlamış ve limana geri dönmeyi başarmıştı.

Pierre iyi bir serdümendi. Xavier onun öngörülerini gerçekci ve akla yatkın buluyordu. Bütün bunların yanında kraliyet ailesinin desteği de onun için önemliydi.

"Günlerce okyanusun ortasında bir başımıza olacağız Pierre. Genç subay canımızı sıkarsa yolculuğuna köpekbalıklarıyla birlikte devam eder. Tek bir subay yüzünden hayallerimi erteleyecek değilim..." diyerek, deniz kuvvetleri komutanlığı merkezine doğru yürümeye devam etti.
Söz sessizlikte, ışık karanlıkta...

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: zaujas - Xavier Le Couverte / Malhonette
« Yanıtla #3 : 03 Temmuz 2015, 15:15:06 »
"Günlerce okyanusun ortasında bir başımıza olacağız Pierre. Genç subay canımızı sıkarsa yolculuğuna köpekbalıklarıyla birlikte devam eder. Tek bir subay yüzünden hayallerimi erteleyecek değilim..."

Pierre kaptanın yorumuna sinsice güldü. "Deniz kuvvetleri acaba denizi ne kadar yakından tanıyorlar böylece görmüş oluruz."

Malhonette Deniz Kuvvetleri yetenekleri, sıkı disiplinleri ve krala bağlılıklarıyla bilinirdi. Buraya alınan herkesin yüzde yüz güvenilir ve krallığa gönülden bağlı olması gerekiyordu. İşin gerçeği maalesef ki böyle değildi. Son on yılda krallığa -ya da parası çok soylulara, ama bundan sağda solda bahsetmeyin- olan bağlılık, yeteneğin önüne geçmiş gibiydi. Bahriyeli olup savaştan anlamayan, hatta deniz görmemiş "masabaşı" subayların sayısı göz ardı edilemeyecek kadar çoktu.

Deniz Kuvvetleri'nden gelen açıklamalara göre tüm subayları hala standartlara uygundu; ancak kim takardı ki bu açıklamaları? Halkın çoğunluğu bu kararın subayların deneyim kazanması için atılmış bir karar olduğunu düşünerek olaya tepki vermemişti. Siyasetin gerçekten konuşulduğu gizli masalardaysa, her gemiye bir subay atanmasının gerçek nedeninin kral dışında birilerine yardakçılık yapanları ordudan temizlemek olduğu konuşuluyordu. Gerçek sebebi kral ve amirallerden başka kimse bilmediği için dedikoduların bini bir paraydı.

Xavier ve Pierre sonunda komutanlık merkezine ulaştı. Bina limandaki en büyük bina değildi ancak gösterişliydi. Malhonette'in yetenekli sanatçıları binanın her cephesini süslemeler ve savaşı çağrıştıran ikonlarla doldurmuştu. Binanın girişinde nöbet tutan askerlerin üç metre üstünde de imparatorluğun yıkılma zamanlarındaki bir deniz savaşını anlatan devasa bir fresk vardı.

Pierre izin belgesini gösterip durumu rütbeli nöbetçiye izah ederken Xavier diğer askerlerin dik bakışları altında bekledi. Adamlar hiç konuşmadan en ufak bir yanlışını görelim, şu kocaman mızrakları böğrüne sokarız demeyi başarabiliyordu. Pierre nöbetçiyle konuşmayı tamamladıktan sonra kaptanı eliyle çağırdı. "Tamamdır kaptan, içeri giriyoruz. İkinci katta, Albay Roncevaux bizi bekliyormuş." Adamın yüzü biraz asılmış gibi geldi Xavier'e; o sırada bir şeyler söylerse biraz huzursuzca sonra konuşalım cevabını verecekti.

İçeri girip muhafızlar eşliğinde yürüdüler, albayın odasının kapısına geldiklerinde askerlerden biri kapıyı çaldı. İçeriden otoriter bir ses duyuldu: "Girin." İçerisi sade döşenmişti, duvarlar kitaplıklarla kaplıydı. Kitapların gerçekten okunduğu sırtlarındaki kırışıklardan ve raflarda pek toz olmamasından anlaşılabiliyordu. Ortada büyük bir masa vardı, üstünü geniş bir harita kaplıyordu. Masanın önünde üç adet boş sandalye, arkasında da yaşlı bir adamın oturduğu dolu bir sandalye vardı.

Albay Roncevaux, atmışına merdiven dayamış ancak çoğu genci cebinden çıkaracak kadar dinç. Her halinden bir asker ve hatta bir soylu olduğu anlaşılabilir. Albay, yaşlanınca karizması artan şanslı adamlardandı. İçeri gelenleri görünce yüzündeki sert ifade hiç değişmeden ayağa kalktı, boş sandalyeleri gösterip adamların oturmasını ve söze başlamasını bekledi.



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı zaujas

  • **
  • 204
  • Rom: 3
  • "Gölgesiz Bulut"
    • Profili Görüntüle
    • Kenan Demir Blog
Ynt: zaujas - Xavier Le Couverte / Malhonette
« Yanıtla #4 : 03 Temmuz 2015, 16:29:07 »
Xavier albayı selamlayarak sandalyesine oturdu ve göz ucuyla hala ayakta bekleyen Pierre'e baktı. Pierre o sırada odada yer alan ince işçiliğe sahip mobilyaları ve devasa haritayı inceliyordu. Xavier'in bakışlarını fark edince, albaya hızlı bir şekilde kafa selamı vererek sandalyesine oturdu ama oturduğu halde hala gözleriyle etrafı inceliyordu.
 
Xavier resmiyetten hoşlanmayan bir insandı. Ne var ki babasının mevkisinden dolayı bu zamana kadar hep bu tarz resmi ortamlarda bulunmak zorunda kalmıştı ve nasıl davranması gerektiğini biliyordu. Gemideki Xavier ile şu an bu odada ki Xavier arasındaki farkı en iyi Pierre biliyordu; bu eğlenceye düşkün ve maceraperest adam nasılda hemen albay karşısında askeri disipline ayak uydurmuştu. Geçen hafta Lesé'de etrafı dağıtan, yoldaki fahişelerle şakalaşan ve kolunun altında rom fıçısıyla dolaşan adam sanki şu an yanında oturan kişi değildi.
 
Xavier o sırada ciddi bir şekilde otursa da aklında bu yolculuğun sonunda ulaşacağı yeni dünya ve bu yeni yerde karşılaşacakları iri göğüslü yerli kızlar vardı. Hatta şu an masanın üzerinde yarı çıplak hayali yerli kızlar dans ediyordu. Hazinelerin canı cehenneme bu dünyadaki en güzel hediye ateşli bir kadındı.   
 
Xavier kurduğu hayallerden sıyrılıp konuşmaya başladığında, Albay Roncevaux hala aynı sert ifade ile ona bakıyordu; "Öncelikle sefer izni konusunda ki tavrınızdan dolayı size teşekkür etmek istiyorum Albay Roncevaux. Sayenizde çok kısa bir sürede izin belgemize kavuştuk ve hazırlıklarımızın bir kısmını tamamladık. Eglantina yola çıkmaya ve yeni dünyanın zenginliklerini Malhonette topraklarına getirmeye hazır sayılır. Bugün de bildiğiniz üzere gemimize atayacağınız subayla tanışmak için burada bulunuyoruz. Gelirken sevgili serdümenim Pierre Lupin'le bu kararın ne kadar isabetli olduğunu konuşuyorduk; her gemide bir subay olmasının bizi disiplinli bir şekilde hedefimize ulaştıracağı kanısındayım."
Söz sessizlikte, ışık karanlıkta...

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: zaujas - Xavier Le Couverte / Malhonette
« Yanıtla #5 : 06 Temmuz 2015, 10:56:44 »
"Öncelikle sefer izni konusunda ki tavrınızdan dolayı size teşekkür etmek istiyorum Albay Roncevaux. Sayenizde çok kısa bir sürede izin belgemize kavuştuk ve hazırlıklarımızın bir kısmını tamamladık. Eglantina yola çıkmaya ve yeni dünyanın zenginliklerini Malhonette topraklarına getirmeye hazır sayılır. Bugün de bildiğiniz üzere gemimize atayacağınız subayla tanışmak için burada bulunuyoruz. Gelirken sevgili serdümenim Pierre Lupin'le bu kararın ne kadar isabetli olduğunu konuşuyorduk; her gemide bir subay olmasının bizi disiplinli bir şekilde hedefimize ulaştıracağı kanısındayım."

Yaşlı adam yüzündeki ifade hiç değişmeden Xavier'i dinledi. Böyle bir şey mümkün olsa yüzündeki mimik kasları kullanılmamaktan dolayı kireçlenebilirdi. Kaptanın konuşması bittikten sonra gereğinden uzun bir sessizlik oldu. Pierre'in oturduğu yerde gerildiğini hissedebiliyordu Xavier. Sonunda albay konuşup sessizliği bozdu.

"Sizden hoşlanmıyorum. Kim olduğunuz önemli değil. Hepinizden. Sonradan görme denizcilerden, kendini donanmadan üstün gören şarlatanlardan. Kimin himayesinde olduğunuz ya da ne düşündüğünüz de umrumda değil. Krallığın emri olmasa bırak subayı, limandaki sıçanlardan birini bile sizinle yollamazdım."

Albay masaya ellerini dayayıp ayağa kalktı, sağ tarafındaki raflardan büyük bir kitap alıp masaya koydu. Ayaktayken kitabı açtı, parmağını sayfaların üstünde gezdirerek bir süre okudu. Aradığını bulunca kafasını yine ifadesiz bir suratla sallayıp karşısında oturanlara döndü.

"Franz de Poéy. Geminize atanan subay. Bir alt kata inip koridordaki kaskafalardan birine adını söyleyin, yolu göstersin. Başka sorunuz yoksa zamanımı harcamayı bitirebilirsiniz."

[*]Adama bir şeyler söylemek istiyorsan söyleyebilirsin, sonuçta odadan çıktığınızı düşünerek devamını yazıyorum.[/*]

Albayın odasından çıktıklarında Pierre rahat bir nefes aldı. "Roncevaux ha! Vay anasını, adamı bu göreve verenin ciddi bir sorunu olmalı." Yüksek sesle konuştuğunu fark edince biraz önce çıktıkları kapıya hızlı bir bakış attı. Arkalarından kovalayan yoktu, bunu görünce konuşmaya daha sakince devam etti. "Eskiden Hjotar sık sık denizden akınlar yapardı. Bunlardan birinde donanmamızı fena benzettiler, sadece Malhonette değil tüm ülkeler Hjotar'ın çok ileri gittiğini düşündü ve korktu. Caballo'dan ve Einfergel'den gelen gönüllülerle birlikte Torro önlerinde bir savunma hattı kuruldu. Roncevaux işte orada parladı, gönüllülerden bir kısmının komutası ondaydı. Sayesinde Hjotar donanması kırıldı ve akınlarına ara vermek zorunda kaldılar."

Koridoru geçip alt kata inen merdivene ulaştılar, Pierre etrafta kimse var mı diye bakındı. Yalnız olduklarını görünce kaptanı durdurdu. "Ama adamın sonu kötü oldu. Yanında savaştığı gönüllülerden bir kısmı Pendrosluymuş, fırsattan istifade edip savaşın sonunda adamı yakalamışlar ve kaçırmışlar. Gördüğü işkencelerin haddi hesabı yokmuş. Malhonette hükümeti adamı kurtarmak için diplomasi yapmakla iki sene uğraştı; ama başaramadı. Sonunda adam esir tutulduğu gemide çıkan bir köle isyanından faydalanıp kendi başına kaçmış anlatılanlara göre. Ülkeye döndüğünde madalya taktılar, tören yaptılar ama sonucu görüyorsun. Adam sivillerden nefret ediyor."



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı zaujas

  • **
  • 204
  • Rom: 3
  • "Gölgesiz Bulut"
    • Profili Görüntüle
    • Kenan Demir Blog
Ynt: zaujas - Xavier Le Couverte / Malhonette
« Yanıtla #6 : 07 Temmuz 2015, 16:47:34 »
"Sizden hoşlanmıyorum. Kim olduğunuz önemli değil. Hepinizden. Sonradan görme denizcilerden, kendini donanmadan üstün gören şarlatanlardan. Kimin himayesinde olduğunuz ya da ne düşündüğünüz de umurumda değil. Krallığın emri olmasa bırak subayı, limandaki sıçanlardan birini bile sizinle yollamazdım."

Albay masaya ellerini dayayıp ayağa kalktı, sağ tarafındaki raflardan büyük bir kitap alıp masaya koydu. Ayaktayken kitabı açtı, parmağını sayfaların üstünde gezdirerek bir süre okudu. Aradığını bulunca kafasını yine ifadesiz bir suratla sallayıp karşısında oturanlara döndü.

"Franz de Poéy. Geminize atanan subay. Bir alt kata inip koridordaki kaskafalardan birine adını söyleyin, yolu göstersin. Başka sorunuz yoksa zamanımı harcamayı bitirebilirsiniz."

Xavier merdivenlerden ağır ağır inerken aklında Albay Roncevaux söylediği onca şeyden sadece Franz de Poéy ismi kalmıştı. Biranda Xavier'in hayalinde albayın yıllar sonraki hali canlandı; yine odasındaki masasında oturmuş ve yine aynı ifadesiz bakışla odaya girenleri süzüyordu ama tek bir farkla bu kez örümcekler kaburga kemikleriyle omurgaları arasında ağ örmüş ve karşısındaki adam sonradan görme denizci Xavier değil, babadan denizci yeni kıtayı keşfeden şanlı Kaptan Xavier Le Couverte'di.

Xavier gülümseyerek son basamağı da indi. Bu kattaki koridor oldukça uzundu ve eski dönemlerden kalma şövalye zırhları ile süslenmişti. Gösterişten uzak ama asil bir dekorasyona sahipti. Pierre zırhları baştan aşağı süzerek, tek tek inceliyordu; kim bilir hangi yiğit şövalyeler bu zırhları kullanmış ve bu zırhlarla ne maceralar yaşamışlardı. Pierre nispeten diğer zırhlara göre daha yeni görünen bir zırhın yanında durdu ve elini omzuna atarak biraz daha arkadan gelen Xavier'e poz verdi. Tam bu sırada zırh hareket ederek Pierre'in elini ittirdi.
 
"Ahmak adam ne yaptığını sanıyorsun burada nöbet tutmaya çalışıyorum. Elinizi kolunuzu sallayarak burada dolaşamazsınız!"
 
Xavier söze girerek; "Ukalalık etmene gerek yok teneke yığını, karşında Eglantina gemisinin kaptanı ve serdümeni var. Bize Franz de Poéy'in odasını göstermen kafi. Çok fazla zamanımız yok. Haa birde sanırım zırhının biraz yağlanmaya ihtiyacı var... Hareket ettiğinde eski bir kadırga gibi sesler çıkarıyorsun."
 
Nöbetçi hiç bir şey söylemeden sinirli bir şekilde eliyle merdivenin yanında ki kapıyı işaret etti. Pierre alaycı bir şekilde reverans yaparak döndü ve geriye doğru yürüdüler. Kapının önüne geldiklerinde Pierre kapıyı tıklattı. O an ikisininde aklından içeride nasıl bir adam olduğuyla ilgili farklı şeyler geçiyordu. Pierre söylenenin aksine orta yaşlarda olgun bir subay, Xavier ise toy bir delikanlı bekliyordu. İçeriden yaşını belli etmeyecek bir tonda "girin" sesi duyuldu ve Pierre, kaptan Xavier'in geçmesi için kapıyı araladı.
Söz sessizlikte, ışık karanlıkta...

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: zaujas - Xavier Le Couverte / Malhonette
« Yanıtla #7 : 11 Temmuz 2015, 14:34:26 »
Girdikleri oda, albayın odasına kıyasla çok daha gösterişsizdi. Karşı duvarda bir yatak ve dolap vardı, önlerinde de düz bir masa ve birkaç sandalye. Girişin hemen yanında hazırlanmış bir yolculuk sandığı vardı. Karşılarındaki subay Xavier'in beklediği gibi genç biri çıkmıştı. Adamın kumral saçları ve yuvarlak bir yüzü vardı. Yirmilerine yeni girmiş gibi duruyordu. Mavi üniformasının içinde biraz yakışıklı sayılırdı. İçeri gelenleri gördüğünde genişçe sırıttı, yanlarına yaklaşıp elini uzattı.

"Siz kaptan Xavier olmalısınız. Ben Franz de Poéy, Eglantina'ya atanan subay. Tanıştığımıza memnun oldum." Kaptandan sonra Pierre'e de elini uzattı. "Kaptan, önce bir iki konuyu açıklığa kavuşturmak isterim. Ben geminize bir subay olarak geliyorum, kaptan değil. Yani emir komuta zincirinde başta siz olacaksınız. Donanmadan geldiğim için işlerinize karışmak gibi bir niyetim yok. Malhonette'in çıkarlarına ters düşen bir şey istemediğiniz sürece sizinle çalışmaktan memnuniyet duyarım."

Genç subay yolculuk için hevesli ve karşısındakilere karşı da iyi niyetli görünüyordu. Yani albayın tavırlarının tam tersi. "Sormak istedikleriniz varsa buyrun, çekinmeyin. Yolculuk için de eşyalarımı hazırladım, emrinizle birlikte hemen harekete geçebiliriz."



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı zaujas

  • **
  • 204
  • Rom: 3
  • "Gölgesiz Bulut"
    • Profili Görüntüle
    • Kenan Demir Blog
Ynt: zaujas - Xavier Le Couverte / Malhonette
« Yanıtla #8 : 14 Temmuz 2015, 21:42:45 »
Xavier bir kaç büyük adım atarak masanın yanına yaklaştı. Odayı şöyle bir süzdükten sonra ani bir hareketle genç subaya dönerek;
"Öncelikle şanslı olduğunuzu belirtmek isterim, atanabileceğiniz en iyi gemiye atandınız. Gördüğüm kadarıyla bu yolculuk öncesi oldukça heyecanlı ve isteklisiniz. Bu iyi bir şey, heyecan ve azim tuzlu rüzgarlar derinizi yakarken sığınabileceğiniz korunaklı limanlar gibidir." diyerek elini Franz'ın omzuna koydu.

"İlk tecrübe edeceğiniz şey bay Franz, iki önemli görev için tayfa seçimi yaparken beni ve sevgili serdümenim Pierre'i izlemek olacak. Bu iş için "Tuzlu Diş" hanı biçilmiş kaftan, şimdiye kadar beni hiç bir zaman yanıltmamıştır. Malhonette'te ki en iy tayfalar daima bu handa zaman geçirir. Yetenekli, eli hızlı bir aşçı ile maharetli bir marangoz bulunca hemen yolculuğumuza başlayabiliriz."

***

Franz de Poéy'in sandığı at arabasına yüklenirken, Xavier ve Pierre çoktan arabanın içindeki yerini almıştı. Deri kaplama koltuklar, kadife perdeler ve ahşap oymalarıyla oldukça şatafatlı bir arabaydı. Franz sandığın uygun şekilde yerleştirildiğini gördükten sonra zarif bir hareketle at arabasına bindi ve Xavier'in yanına oturdu.
 
At arabası arnavut kaldırımlı yolda yavaşça ilerlerken Xavier ve Pierre, gemide yapılması gerekenler ve bazı tayfalar hakkında konuşuyorlardı. Franz dışında kaldığı bu konuşmayı sadece dinlemekle yetiniyordu. Konuşmaları bittikten sonra Pierre genç subaya dönerek;
"Sandığınızı Eglantina'ya bıraktıktan sonra Tuzlu Diş'e yürüyerek gitmeliyiz. Çoğu tayfa böyle şatafatlı şeylerden hoşlanmaz. Eğer isterseniz gemide kalarak bizi bekleyebilirsiniz, tabii bu durumda böyle bir tecrübeden mahrum kalmış olacaksınız... Kararınız nedir acaba?"
Söz sessizlikte, ışık karanlıkta...