Kayıt Ol

Göğe Bakma Evi

Çevrimdışı

  • **
  • 106
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
    • Emrecan Doğan
Göğe Bakma Evi
« : 30 Eylül 2015, 10:29:46 »
                                                     Göğe Bakma Evi

-Yıllar önce Akkuyu da peş peşe 4 patlama gerçekleşti. O zamanlar gökyüzü maviydi.

Ercan babasının bu cümlesi karşısında şaşırdı. O günleri görememişti. Göğe Bakma Evinin kapısının önüne geldiklerinde babası cebinden bir kimlik çıkartıp görevliye verdi. Görevli kartı okuyucuya tuttuktan sonra adama geri verip:

-İyi eğlenceler Ali bey dedi ve önlerinden çekilip kapıyı açtı. İleride ki ikinci kapıya giderken devam etti:

-Kazada havaya yayılan ışınımlı(radyoaktif) gaz atmosfere yayılıp difüzyonu değiştirdi. Bu da gökyüzünün kırmızı renkte gözükmesine yol açtı.

İkinci kapıya geldiklerinde kapıda ki görevli başıyla selam verip onlara radyoaktif ışın gözlüklerini verdi. İçeride en fazla 2 dakika durabileceklerini zaten sistemin otomatik olarak 2 dakika sonra açılır tavanı kapatacağını söyledi. Gözlüklerden birini Ercan taktı, diğerini de Ali. Görevli bir elinde iki koruyucu kıyafetle geldi. Ali ve Ercan giyinmek için koridorun solunda bulunan kabine gittiler. Kabinden çıkıp gözlem odasına girdiklerinde Ercan gökyüzüne baktığında babasının anlattığından daha etkileyici olduğunu gördü. Her yer kırmızıydı ve güneş sapsarı haliyle bu kızıllıkta kolayca ayırt ediliyordu. Ali Ercan'a bakarak:

-Kazadan sonra dünya kamuoyunda Türkiye'nin itibarı düştü. Çünkü bunu Dünya'nın başına biz sarmıştık. Türkiye en büyük mali yardımı yapıp önce gezegeni boydan boya bir tavanla kapattı. Güneşten sağlanan yararın devam etmesi için de bu tavanın üstüne  radyasyona dayanıklı paneller konuldu. Böylece biz de burada bitkiler yetiştirip yaşamı devam ettirebiliyoruz.

Ercan babasını dinlemeden gözlerini dikip gökyüzüne bakıyordu. Ali Ercan'a bakarak gülümsedi:

-Hadi gel gidelim artık. Zaten gözlem odasının tavanı da kapanıyor dedi yukarıda ağır ağır kapanmaktan olan açılır tavanı göstererek.

Gözlem odasından çıkıp Göğe Bakma Evinin çıkış kapısına ilerlerken Ercan merakla babasına sordu:

-Peki bir daha ne zaman geliriz?

-Doktorlar çocukların yılda 2 kere gökyüzüne bakmaya dayanabileceklerini söyledi. Sen birinci hakkını kullandın. Tek hakkın kaldı. Doğum gününde kullanabilirsin onu da.

Ali bunları söyledikten sonra sessizliğe gömüldü ve ikisi de tek kelime etmeden Göğe Bakma Evinden çıkıp göğü metalik tavanla kaplı sokaklarda gözden yitip gittiler.

Dipçe: Eleştiriye ihtiyacım var. Yorumlarını esirgemeyin lütfen arkadaşlar. Okuduğunuz için teşekkürler

Çevrimdışı Seeker

  • *
  • 11
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Göğe Bakma Evi
« Yanıtla #1 : 01 Ekim 2015, 09:23:33 »
Güzel yazılmış,alternatif ve olası bir kurgu.bir 10 yıl sonra hayırlısıyla yaşarız o günleri :D

Çevrimdışı

  • **
  • 106
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
    • Emrecan Doğan
Ynt: Göğe Bakma Evi
« Yanıtla #2 : 01 Ekim 2015, 17:08:14 »
Yorumunuzu esirgemediğiniz için teşekkür ederim :) Nükleer'in kimseye hayrı dokunmadığına göre bunu yaşama olasılığımız hep var

Çevrimdışı Bars Elsa

  • **
  • 318
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Ynt: Göğe Bakma Evi
« Yanıtla #3 : 09 Ekim 2015, 00:22:22 »
Kurgu oldukça ilgi çekici, keza öykünün başlığı da bana "beni oku" diye bağırıyordu; anca okuyabildim. Ellerine sağlık.

Eleştiriye açık olmana sevindim; işini, öykü yazmayı ciddiye aldığını gösterir. Kayıp Rıhtım'da hiç denk gelmemiş olsam da bazı edebiyat forumlarında eleştiri yapılınca 'carlayan' birçok insan görmüşümdür.

Şimdi eleştirilerime geleyim. İlk olarak -de, -ki gibi bağlaçlar konusunda sıkıntılı olduğun göze çarpıyor, onları halledince öykünün okunabilirliğini, akıcılığını büyük ölçüde halletmiş olacaksın. Birkaç kez gördüm bu bağlaçların yanlış kullanıldığını.

Bir diğer eleştirim konuşma çizgisi kullanmanla alakalı. Öyküde konuşmaları ne şekilde gerçekleştireceğin yazar olarak sana kalmış tabii; ancak konuşma çizgisi kullandığın zaman bazı şeylere dikkat etmen gerekiyor. Örneğin ilk cümle de bir konuşma sanırım; ama onu ben ilk bakışta anlamamıştım, cümle sonuna kimin söylediğini belirten bir şeyler yazsan hoş olurdu.

Bu konuda ikinci bir eleştirimse, konuşma çizgisinde, konuşma bittikten sonra öyküyü anlatma kısmına yeni bir paragrafla başlamalısın. İkinci konuşmada o hatayı yapmışsın mesela, sanki görevli "İleride ki ikinci kapıya giderken devam etti:" cümlesine kadar konuşuyormuş gibi duruyor.

Öznel bir eleştirimse bilimkurgu öyküsü olması dolayısıyla gerçeklik açısından. Bir radyoaktif sızıntının atmosfere karıştığı zaman bunun yaşam için tehlike oluşturup oluşturmayacağını bilmiyorum; ama sanki öyle olmayacakmış gibi geldi bana. Yani ne bileyim, Gallifrey'in gökyüzü gibi bir semamız olması hoş, bunun distopik bir kurguda olması yazarın tercihi ve onun için bir şekilde bu durumun bir tehlike arz edecek olması gerekiyor; ama bunun öyle olup olmayacağı hakkında bir bilgim olmayacağı için sadece bunları söyleyebiliyorum.

Öykü için teşekkürler, gerçekten hoş, zevk verici bir öykü idi.

Çevrimdışı

  • **
  • 106
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
    • Emrecan Doğan
Ynt: Göğe Bakma Evi
« Yanıtla #4 : 09 Ekim 2015, 16:52:53 »
Öncelikle yorumunuzu ve eleştirinizi esirgemediğiniz için ve okuduğunuz için teşekkürler. Bu arada Whovian'ız sanırım :)

Sonra daha bu hafta ''-ki'' ve ''-de'' bağlaçları hakkındaki sorunumu bildiğim için yazım kılavuzu edindim. En büyük sorunum bu benim de, belki imla kurallarını ihlal etmeden yazabilirsem en sonunda bir dergide yazı yayımlatabilirim.

En başta bulunan konuşmadan sonra altta ''Ercan babasının bu cümlesi karşısında şaşırdı'' diyor, ben bu yeterlidir diye düşünmüştüm. Ama bundan sonra cümle ile aynı sırada belirtmeye çalışacağım. İkinci konuşma çizgisi eleştirisine ben de katılıyorum, evet o bariz bir hata :)

Öznel eleştirin karşısında ben sana Çernobil'i gösterebilirim veya Metzamor Santrali olabilir. Metzamor henüz patlamadı ama tehlikeli ve eğer o patlarsa çevre ülkeler atmosfere karışan ışınımlı gazdan etkilenecek-yani başlıca biziz-. Nükleer'in yararları zararlarından fazla değil. Teknoloji geliştikçe doğal olana yöneliriz umarım.

Tekrardan kendimi geliştirmem için eleştiri ve yorum yaptığın için teşekkür ederim.

Çevrimdışı darrel standing

  • **
  • 51
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Göğe Bakma Evi
« Yanıtla #5 : 28 Ekim 2015, 23:03:44 »
Neden bilmem okurken kafamda Pink Floyd'un "Welcome The Machine" şarkısı çalmaya başladı :)
Kurgu gerçekten güzel ve etkileyici. Mesajı gerçekten çok iyi ama müsaade edersen kafama takılan bir şey var.
Ard arda nükleer patlamaların yaşanması hâlinde, böyle bir durumun gerçekleşmesi yani göğün kırmızıya dönmesi mümkün mü? Pek bilgili olmadığım için bu konularda :)

Çevrimdışı

  • **
  • 106
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
    • Emrecan Doğan
Ynt: Göğe Bakma Evi
« Yanıtla #6 : 29 Ekim 2015, 15:49:13 »
Şarkıyı daha önce dinlemedim ama bir dinleyeceğim. Douglas Adams'ın Pink Floyd hayranlığı sayesinde ben de grubu duydum, sayende bir başlarım :) Yanıt yazarken şu an onu dinliyorum

Kurgu aslında Çernobil gerçeğinden oluştu. Onun bilgisini incelerken fark ettim ki atmosfere yoğun miktarda bir ışınım(radyasyon) yayılmış. Eğer Çernobilden daha büyük ve daha güçlü bir santral kurulursa bu atmosfere daha büyük bir ışınım yollar, sonuç olarak da gökyüzünün dengesi ve yayılımında geniş yer alan renk değişip mavi değil de kırmızı olabilir. Belki yeşil,turuncu da olabilir. Dengenin hangi yönde değişeceğine bağlı olarak. İşin bilimsel kısmına şuradan bakabilirsiniz: http://dergipark.ulakbim.gov.tr/asbed/article/viewFile/5000072147/5000066346

Zaman ayırıp okuduğunuz ve yorum yaptığınız için teşekkür ederim :)