Bir saatlik bir uykudan sonra Astis'i uyandıran bir şey vardı. Doğrulup pencereden dışarı baktığında bahçede 50'ye yakın sayıda mavi-beyaz karışımı ışık topları koleje saldırıyordu. Herkes telaş içinde ekipmanlarını alıp savaşa hazır konuma gelmişti. Kapının önünü ustalar büyü kalkanıyla tutuyordu fakat uzun sürmeyecekti.
Bu karışıklık içerisinde Usta Vita kapının oraya geldi ve "Kapıyı ben ölsem dahi açmayın..." diyerek bahçeye çıktı. Usta Vita ellerinden alev topları fırlatarak çoğunu vurdu fakat sayıları çok fazla aynı zamanda çok dayanıklıydılar. Işık topları çoğaldı o saldırmaya devam etti. Pek çok öğrenci dışarı çıkıp saldırmak istiyordu fakta ustalar buna izin vermiyor kalkanla kapıyı korumaya devam ediyorlardı. Usta Vita çok başarılı şekilde alev topları fırlatıyor, yıldırım fırlatıyor, büyü kalkanıyla kendini savunuyordu. Fakat bütün bunlar yetmiyordu, çok güçlü biri tarafından yapıldıklrı çok aşikârdı. Bu sırada muhafız birliğide desteğe gelmiş ışık topları birer birer yok edilmişti.
Bu saldırıdan nasibini alan Usta Vita oracıkta büyük vücuduyla yere devrilmişti. Herkes koşarak onu içeri taşımıştı. Ustalar kapıyı kapatmış kimseyi içeri almamışlardı. Bu sıradada muhafızlar güvenliği sağlarken bir at arabasından Astis'in meydanda gördüğü Giza ırkından olan kişi gelmişti. At arabasından inip muhafızlara bir şeyler dedikten sonra içeri girdi.
Herkes ona bakınıyordu, oda "Usta Vita'dan sonra en yetkili kişi kim?" diye sordu. Loralee bir anda usta büyü cüppesiyle ortaya çıkıp elini kaldırdı. Astis şaşırmıştı, Loralee ona bakarak "Üzgünüm" anlamında kafasını sallamıştı. Giza ırkından olan bu kişi Loralee'ye "Yanına senin kadar yetenekli birini al konuşmalıyız..." der ve bir odaya izinsiz girer. Kimse bir şey diyemez Giza ırkından olan bu şahısa, Loralee Astis'in yanına gelir ve konuşur,
"Bu yükün altından yalnız kalkamam, konuşmada sende yanımda ol..." der.