Kayıt Ol

Sarhoş Dedektif

Çevrimdışı Sthrad

  • *
  • 19
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Sarhoş Dedektif
« : 28 Kasım 2015, 17:58:18 »
Dairemin kapısını uzun uğraşlar sonucu açmayı başardım.Çok içmiştim ve sizi temin ederim dostlar sızmadan önce yalnızca birkaç dakikamın kaldığını anlayacak kadar deneyimli alkoliktim.Kusmamaya veya herhangi bir şeye takılıp yere yuvarlanmamaya özen göstererek salona girip zorlukla da olsa el yordamıyla ışık düğmesini buldum.Sızacak bile olsam karanlıkta olmazdı.Kahrolası işimin bir yan etkisi olarak çeşitli şekillerdeki cesetlere veya beden parçalarına karşı duyarlılığımı yitirirken buna ters orantılı olarak batıl korkularım artmıştı.Ampulun çiğ beyaz ışığının tepemde parıldayıp gölgeler düşürdüğünü görünce rahatladım ve kanepelerden birine devrilip anında uykuya daldım.

Yaşamımın diğer geceleri gibi bu da berbattı.Üstüne üstlük bir de kabus görmüştüm.Terli ve başım çatlayacak derecede ağrır bir halde uyandım.Bir süre yattığım yerden tavanın soluk beyaz boyasını seyrettim ardından kanepeden kalktım-leş gibi bayat içki ve ter koktuğumdan emindim-ısıtıcıya su koydum ve uyku sersemliği ile akşamdan kalmalığın ortak bir yan etkisi olan paytak adımlar ve ışığa aşırı duyarlı gözlerle ayılmak için duşun yolunu tuttum.Bir elimle musluklardan üstü kırmızı olanı sonuna kadar çevirip diğer elimi duş başlığının altında tuttum ve sonunda suyun yeterince sıcak aktığına kanaat getirdikten sonra üstümdekileri çıkarıp duş başlığının altında yerimi aldım- sıcak su başıma oldukça iyi gelmişti-ve kokmadığımdan emin olana kadar suyun altında kalıp sabunlu bir duş lifiyle bedenimi ovaladım.Sonunda çıkabildimde odama geçmeden önce bir sigara tüttürürüp buğulu aynada kızarmış yüzümü seyrederken bir yandan da kurulandım. Diz kapağımın ve bileklerimin altında nahoş bir sürpriz beni bekliyordu.Duşa girerken ayakkabılarıma çıkarmayı unutmuştum ve şimdi-en azından benim gözümde-tamamen mahvolmuşlardı.Onları nazikçe ayağımdan çıkardım ve kuruduğumdan emin olduğumda giyinmek için odama yöneldim.Üzerlerinden hala sular damlayan ıslak ayakkabılarımı yatağımın üstüne bırakıp kıyafet seçimine başladım.İç çamaşırı,üstüne siyah bir kapri ve ardından yatak odamın zemininde bulduğum rengi solmuş mavi bol bir t-shirt.İşim bittiğinde ayakkabılarımı bıraktığım yerden tekrar nazikçe aldım ve bütün gücümle odanın açık camından sokağa fırlattım.Sonuçta artık benim işime yaramazlardı ve çöpe atarsam hiç kimsenin işine yaramazlardı ancak şimdi onları bir ihtiyacı olan başka biri alabilirdi.Dahiyane fikrimden dolayı kendimi kutlayarak mutfağa yollandım.Su fokurduyordu ve ısıtıcı çalışmayı bırakmıştı.Elimi yakmamaya özen göstererek kahvemi hazırlarken bilgisayarımı açtım.Neredeyse nuh nebi'den kalma oldukça eski bir parçaydı ancak işimi gördüğü için-biraz da parasızlıktan-değiştirmeye gerek görmüyordum.Büyük bir aşkla başlayan fırtınalı bir ilişkinin sonucunda kendimi mahkeme salonunda bulmuştum ve her ay nafaka ödemek mali durumuma biraz zarar veriyordu ve karım dediğim o...her neyse benim kredi kartlarımı kullanarak bana eşek yüzüyle borç takmıştı.Yani işin aslı sevgili okur boğazıma kadar b*ka batmış durumdayım ve işin içinden nasıl çıkacağımı yalnızca Tanrı bilir.Bir e-posta gelmişti.İş teklifi.Sabaha karşı yani ben horlarken bir cinayet işlenmişti ve soruşturmanın başındaki adam-artık her kimse-cesede şöyle bir bakıp olayın kendisi için aşırı karışık olduğuna kanaat getirmiş sonra da bana ulaşarak kenara çekilmişti.İşi kabul ettiğimi belirten münasip bir cevap yazdıktan sonra bilgisayarımı kapadım- dediğim gibi çok yaşlanmıştı ve yılların ağırlığıyla yorgun parçaları onu yirmi dakikadan fazla açık tutamıyordu-ve kahvemi tek dikişte içtim.Belki de büyük aptallıktı çünkü dilim sıcak kahvenin etkisiyle haşlandı ve ben yanık dilimin o an döndüğü kadar kendime ve kaynar suyun özelliklerine küfrederek cinayet mahalline doğru yola çıktım.İki binanın betondan kalın duvarları arasına sıkışmış ufak bir çıkmaz sokaktı.Beyaz üniformalar içindeki olay yeri inceleme elemanları cesedin başına üşüşmüştü ve iki kişi-ihtimalle işin başındaki dedektifler-sokağın başında durup insanların girişini engelliyordu.

"John Doe.Orta yaşlı tahmini olarak kırklarında.Beyaz.Olay yeri inceleme otopsiden önce ölüm nedeni veya saati hakkında kesin bir şey söyleyemiyor ancak saat dört ile beş arasında öldüğünü tahmin ediyoruz."dedi iki polisten yaşlı olanı yanına geldiğimde.Genç olanı ise saf bir merak içinde yüzüme bakıyordu.

'"Başka bir şey?"diye sordum.İşe başlamadan önce ellerinde olanı bilmeliydim.

Başını iki yana salladı."Senindir."dedi  başıyla cesedi işaret ederek.

Cesedi veya çevresini bozup kanıtları yok etmeyecek kadar uzak ancak bedeni rahatça inceleyebileceğim bir uzaklıkta durdum.Çok çarpıcıydı.Beni yanlış anlamayın bu güne kadar pek çok şekilde ceset gördümüştüm ama bu...vay canına.Katil her kimse mizansen için çok uğraştığı ilk bakışta belli oluyordu.Maktüle bir toga giydirip başına da metal defne yapraklarından yapılma bir taç takmış ardından adamı bileklerinden duvara çivileyerek oturur pozisyonda kalmasını sağlamış sonrada adamın kanını kullanarak duvara bir şeyler  yazmıştı.Cesede uygun olarak Latince.Bedenin ön kısmında herhangi bir kesik veya adamın boğulduğunu gösteren bir iz yoktu.Uzaktan sadece bakarak bir şeyler söylemek çok zordu.Sıkıntıyla iç çekip gözlerimi kapadım.Aklıma gelen ilk şey katilin amacının ilgi çekmek ve/veya topluma korku salmak olduğuydu.Gazetelere manşet akşam bültenine haber olmak istiyordu.Olmalıydı.Eğer ciddiye alınmadığını düşünürse daha da vahşileşebilirdi.Gerçi bu onu büyük ihtimalle dikkatsiz kılardı ama bir manyağı yakalamak için daha fazla insanın ölmesine izin veremezdim.

Omzunda hissettiğim bir el beni düşüncelerimden çekip aldı."Çekilir misiniz?"diye rica etti elinde bir fotoğraf tutan olay yeri inceleme elemanı.Başımı sallayarak geri çekildim göreceğimi görmüştüm.Burada işim bitmişti.Raporumu verip otopsi sonuçlarını bekleyecek bu arada yüksek olasılıkla sarhoş olacaktım.Ölümden para kazanan lanetli bir yaşam biçimiydi benimki ve bunu bir süreliğine de olsa unutmak için içkiye ihtiyacım vardı.

"Ne buldun?"diye sordu polislerden yaşlı olan.Diğeri bir bloknot ile kalem çıkarmıştı.

'Senin bulduğundan daha fazlasını değil.Görünürde kesik veya boğulma izi yok.Eğer zehir kullanılmadıysa kesik veya delik büyük ihtimalle hayati organlardan birini veya birkaçını hedef almıştır ancak otopsi raporunu görene kadar kesin konuşmak imkansız.Katile gelecek olursak büyük ihtimalle bir tür sosyopat veya şizofren arıyoruz.Bölünmüş kişilik de olabilir.İyi bir işe hatta belki bir aileye sahip olması muhtemel.Ama burada kilit nokta katilimiz her kimse çocukluk ve ergenliğinde hatta erken yetişkinliğinde asla sevgi veya ilgi görmemiş hiç ciddiye alınmamış biri.Amacı cinayet işleyerek ilgi çekmek.İlginç bir lakap bulup akşam haberlerinde istediğini almasını sağlayın.Vahşileşmesini istemiyorum.Şüpheli her kim olursa olsun yakınlarını veya onu tanıyanları gizlice ziyaret edip geçmişi hakkında bilgi almaya çalışmalıyız.Mümkünse sorguya sizinle beraber bir psikolog da sokun.Ve gelebilecek telefonlar konusunda da dikkatli olun.'diyerek düşüncelerimi aktardım.Gitmek için hareketlendim ancak genç dedektif arkamdan seslendi.

Hızlıca topuklarımın üstünde döndüm.Cesedi yaslandığı dayadığı duvardan çekmişlerdi.Birkaç adımla cesede yaklaştım.Adamın sırtı sonunda ölüm sebebiyle beraber gözler önündeydi.Akciğerlerinin bulunduğu noktalara atılan iki düzgün kesik maktülün kendi kanında boğulmasını sağlayarak yaşamına bir son vermişti ve  ardından da katil sanatsal çalışma kısmına geçmişti.Akciğerler dışarı çıkarılarak iyice gerdirilmiş ardından sırta sabitlenmiş ve maktülün sırtında sanki iki küçük kanat varmış gibi görünmeleri sağlanmıştı.Bu tekniğin adını duymuştum ama ilk defa gerçek anlamda görüyordum.Kanlı Melek.

Tekrar arkamı döndüm ve arabama yürüdüm.Otopsi sonuçlarını istediğimi belirtmemë gerek yoktu."Dikkat edin." diye bağırdım uzaklaşırken.'Yarına bir başka 'melek' bulabiliriz.'diyerek hepsini dehşete düşüren kehanetimi dile getirdim ve uzaklaştım.Daha o anda bunun aslında hiç kurcalanmaması gerektiğini anlamalıydım...ama şans yine yüzüme gülmemişti.
Işıksız bir gün, bilirsin işte, gecedir.

Çevrimdışı Sthrad

  • *
  • 19
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sarhoş Dedektif 2.Bölüm
« Yanıtla #1 : 04 Aralık 2015, 19:46:29 »
Bir polis aracının- öyle olduğu anlaşılmasın diye beyhude bir çabayla rengi değiştirilmiş ve sirenleri sökülmüştü-arkasında iki dedektifle beraber oturmuş bir yandan bilgisayarım kucağımda şanssız kurbanımızın otopsi sonuçlarını inceliyor, aynı anda geçmek bilmez dakikaları hızlandırabilmek için ufak metal bir mataradan konyağımı içiyor ve umutsuzca telsizlerin yeni bir cinayet ihbarı geçmesini bekliyordum.Elimizde hiçbir şey yoktu.Veri tabanı incelemesi ve otopsiden elim tamamen boş dönmüştüm ve artık yapabileceğim tek şey adamımızın öldürme isteğine tekrar teslim olmasını beklemekti.Çiziklerle dolu camı çatlamış kol saatime baktım.On iki.Yani bu ufacık ve rahatsız arabanın içinde dört saatten fazladır bekliyordum.Normal şartlarda katlanılamayacak bir durumdu benim için.Neyse ki adamın bu gece de dışarı çıkacağından neredeyse emindim.Yılların bana öğrettiği bir şey varsa sevgili okur o da bir sosyopatın öldürme açlığının-hele de bu ilk seferiyse-bir seferle tatmin olmayacağıdır.Belki üçüncü veya dördüncü cinayeti olsaydı biraz ara verir ihtimalle birkaç ay ortaya çıkmaz,ancak bu süre içinde de medyanın  kendisini unutmaması için imzasız mektuplar gönderip isimsiz aramalar yapardı.Yani öyle umuyordum.Ve bir anda telsiz uzun bekleyişimize son veren o anonsu geçti.Konuşmama gerek bile yoktu.Genç dedektif küçük kırmızı sireni arabanın üzerine koydu ve araba ileri atılırken koltuğa yaslanıp konyaktan son ve büyük bir yudum alıp boşalmış matarayı camdan attım.Gerçekten bu camdan atma huyumdan vazgeçmeliyim.

Cesede doğru yürürken beyaz önlükler bilgi vermeye hevesliydi.Şehirdeki diğer tüm insanlar gibi gergindiler ve adamın yakalanması için bana güveniyorlardı.'Beyaz, kadın,20'lerinde,cesetteki soğuma oranına bakılırsa ölümün üstünden en fazla bir saat geçmiş.Yakın mesafeden kafaya tek kurşun.Temiz iş.'

'Görgü tanığı var mı?'diye sordum.Kadın silahla öldürüldüğü için otopsiden umudumu kesmiştim.Balistik raporundan da bir şeyler çıkması zordu.Ayrıca çıksa bile koca ülkede bir silahın izini sürmemiz imkansıza yakındı.Tek çıkar yol bir görgü tanığıydı ve eğer elimizde o da yoksa başka bir ölümü beklememiz gerekirdi.

'Bir tane.Bir çocuk.Silah ateşlenirken görmüş.Zaten ihbarı da o aile yapmış.'diye seslendi genç dedektif cesedin başından sokağın öbür ucundaki yeşil boyalı tek ışığı hala yanan bir evi işaret ederek.Tanrıya şükür.

'O uzaklıktan nasıl görmüş ki?'dedi yaşlı dedektif.

'Teleskop.'dedim.Yaşlı dedektif şaşkınlık içinde yüzüme bakıyordu.'

Yaşlı dedektif-bu adamların adlarını öğrenmeliyim- cevap vermedi,sadece başıyla onayladı ve peşimde yaşlı dedektif lambaların aydınlattığı sokakta yeşil eve gittik.

'Sence o mu?'diye sordu kapıyı çalmadan hemen önce, eli havadayken.'

'Olabilir de olmaya bilir de.Ancak bu bir şeyi değiştirmez.Yine de o sorguyu yapacağız.'dedim

'Öyle olsun bakalım.'dedi ve etli yumruğunu beyaz boyalı tahta kapıya üç defa hızla indirdi.

Kapıyı açan büyük olasılıkla ailenin babasıydı ve çatık kaşları ile uykulu bakışlarından kapıyı kapatmak istediği anlaşılıyordu.Yaşlı dedektifte aynı şeyleri düşünmüş olacak ki elini cebine kaydırıp rozetini çıkardı ve adamın yüzüne doğru tuttu.Kuşkulu gözler birkaç saniye boyunca parlak altın renkli küçük rozetin üzerinde gezindi ve sonunda adam tatmin olmuş olacak ki kapı gıcırdayarak açıldı.'Buyrun?'

'Bu gece yapılan ihbar hakkında bir kaç soru sormaya geldik.'dedim.'Acaba cinayeti işlenirken siz mi gördünüz?'

'Ne yazık ki hayır memur bey.Oğlum görmüş.'dedi adam.

'Onunla konuşabilir miyiz?'diye sordum.

'Ah tabii.Durun gidip çağırayım.'dedi ve arkasında kalan merdivenlere doğru hareketlendi ancak elimi omzuna koyup durdurdum ve 'Yalnız.'dedim.

Önce duraksadı ardından 'Pekala.Üst katta soldan ikinci kapı.'dedi adam bu sefer, ancak sesinden ve bana bakarken hafifçe kısılmış sol gözünden bundan pek de hoşnut olmadığı anlaşılıyordu.Onu suçlayamazdım,gecenin bir yarısı oğlum sırf bir cinayeti gördü diye tanımadığım bir adam onunla yalnız kalmak istese ben de rahatsız olurdum.

'Teşekkürler.Sizi temin ederim fazla zamanınızı almayacağım.Bu arada evinizde içki bulundurma ihtimaliniz var mı?Türü hiç önemli değil.'diye sordum.

Önce birkaç saniye yüzüme şaşkın şaşkın baktı ardından gözlerini kırpıştırıp 'Dolapta birkaç bira olacaktı.Neden sordunuz?'diye cevapladı.

'Rica etsem şunu doldurur musun?'dedim ve cebimden bir süre önce camdan attığım küçük, metal mataranın bir eşini bulup çıkardım, adamın eline tutuşturdum-bu gece sırf bir ipucu için bir insanın ölmesine izin vermiştim ve bunu unutabilmek için içmeye ihtiyacım vardı - ve koşarak üst kata çıktım.

Kapıyı yavaşça açtığımda çocuk ebeveyinlerinden birinin geldiğini sanmış olmalı ki hızlıca kafasını yastığa gömüp yorganı başına çekti ve uyuyormuş numarası yapmaya başladı.Acı olan ise bu ve bundan sonraki pek çok gece uyuyamayacaktı ve sonunda uykuya dalmayı başarabildiğinde ise kabuslar peşini bırakmayacaktı.Aslında onu anlıyordum.Bir insanın bir diğerinin canını alışına tanık olduğunuzda...bilmiyorum içinizde bir şeyler ölür.İnsanlığa olan inancınızı yitirirsiniz.Ama bu onu sorgulayacağım gerçeğini değiştirmiyordu.

'Hey, dostum.Uyan.'dedim dostane bir tavırla.Çocuk bir gece için yeterince şey yaşamıştı.

'Kimsin sen?'diye sordu gözlerini ovuşturup yatakta doğrulurken.

Çok küçüktü.En fazla dokuz yaşında olmalıydı.Pırasa gibi düz siyah saçları ve korkuyla irileşmiş parlak yeşil gözlere sahipti.

'Adım Andy.Eğer izin verirsen sana birkaç soru sormak istiyorum.'dedim.

'Babam yabancılarla konuşma diyor.Tehlikeli olabilirlermiş.'dedi bir çocuğun tüm saflığıyla.

'Emin ol ben tehlikeli değilim...yani en azından senin için değilim.Şimdi,galiba bu gece sokağın başında bir şeyler görmüşsün.Ne gördün?'diye sordum.

'Adamın biri bir kadına ateş etti.Şimdiye ölmüştür.Geç kaldınız.'dedi.

'Adamın yüzünü görebildin mi?' diye sordum.

'Hayır.Kar maskesi takmıştı.Ama oldukça uzun boylu ve enliydi.Kadını öldürmeden önce sokak lambasına ateş etti.'dedi ufaklık.

Kar maskesi kelimesini duyduğum anda zihnim altı alevlenmiş bir pirinç kazanın içindeki su gibi fokurdamaya başladı.Ancak yine de emin olmalıydım.

'Onları nasıl gördün? Yani sonuçta sokağın diğer ucu ve gökte bu gece yeni ay var.'diye sordum.

Küçük ellerinden biriyle camın yanında duran bir şeyi işaret etti.Bir teleskop.Ben bakışlarımı teleskobun kırmızı boyalı uzun gövdesinden ayırana kadar çocuk başını yastığa geri koymuş ve bana arkasını dönmüştü.

Az önce içeri daldığım açık kapıdan akçamdan döşemeyi inleten aynı aceleci adımlarla çıktım ve duraksamadan alt kata indim.

Yaşlı dedektif evin camından dışarıyı seyrediyordu.Baba olduğunu tahmin ettiğim adamda elinde mataramla yanında dikilmiş bana bakıyordu.Hızlı bir hamleyle mataramı kaptım.Ağırlaşmıştı.Önünde dikildiğimiz kırmızı boyalı-dışarıdaki yeşil boyayla büyük tezat içindeydi- kapıyı açtım ve iyi geceler bile demeden peşimde yaşlı dedektif,evi terkettim.

'Eşkal yok ama vücut ölçütleri elimizde.'dedim.Arabaya doğru yürürken.

'Hiç yoktan iyidir.'dedi.Sesi yorgundu.Bedeni yıllarca hoyratça kullanılmanın bedelini bu adama ağır ödetiyordu.'Bu gecelik bu kadar Andy.Bundan sonrası evrak işleri.Biz hallederiz.Git de biraz uyu.'diye ekledi.Açıkçası beni düşünmesine şaşırmıştım.Ayrıca gözlerinin altındaki mor halkalardan ve sarsak harekeylerinden aslında dinlenmeye benden daha çok ihtiyacı olduğu da anlaşılıyordu.Ancak ben kimdim ki onu reddedecektim?O yüzden başımı sallayıp adımlarımı hızlandırdım ve lambalarla aydınlanmış sokakta sarhoş adımlarla onlardan uzaklaştım.Mataramdan bir yudum alırken beni sessizce seyreden gözlerin farkındaydım.

(Yorum yaparsanız müteşekkir olurum)
Işıksız bir gün, bilirsin işte, gecedir.

Çevrimdışı Laughing Madcap

  • ****
  • 960
  • Rom: 51
  • The Oncoming Storm
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sarhoş Dedektif
« Yanıtla #2 : 04 Aralık 2015, 21:21:20 »
Gerek kişisel zevk ve meraklardan gerekse Agatha Christie'nin bana kitap okuma illetini bulaştırmasından dolayı, polisiye türüne karşı zaafım var. Yorumlarım objektif olmayabilir.

En yukarıdan başlayacağım, hikayenin ismi ile okuduğum şey arasında bir tutarsızlık var. Evet, sarhoş bir dedektifi okuyoruz ama ben başlığı görünce çok daha yüzeysel ve basit bir kurguyla karşılaşacağımı düşünmüştüm. Yanıldığım için bir hayli memnunum.

Hikaye güzel başladı. Birinci tekil anlatımı beni hiç rahatsız etmiyor, tersine güzel kullanıldığında (Jim Butcher kıps kıps) çok hoşuma gidiyor. Başlangıçta bu açıdan bir hayli heveslenmiştim fakat ikinci paragrafta tehlike çanları çalmaya başladı. Dedektifimizin hareketlerini ve evi gözümde canlandırabiliyorken, nedenini bilmediğim bir sebepten bu görselleştirme dağılmaya başladı. İkinci paragraf uzun mu geldi, uzatılmış mı geldi, ilk paragrafın aksine fazla süssüz mü geldi, bilmiyorum.

Anlatım konusunda takıldığım bir başka nokta da, dedektifimiz biz okuyuculara sesleniyor. Hatta okur diyor bizlere. Bu da yazılı bir metin okuduğumuzu gösteriyor ama bunun dışında, bu fikri destekleyen bir şey yok. Bu çok da mühim bir şey değil muhtemelen ama bizlere direk okur olarak seslenilmese iyiymiş. Bu yorumumun edebi bir eleştiri ile uzaktan yakından alakası yok, tamamen kişisel bir düşünce.

Kurguya gelince, iki bölümde dünyamızı sarsması elbette beklenemez ama ilk bölümde karşılaştığımız "ilginç" sahne, kesinlikle doğru bir hamleydi. Dedektifimizin hayatı ve karakterini tam olarak idrak edemediğimiz için yürüttüğü tahminlerde ne kadar tutarlı olduğunu bilemeyiz elbette ama bana biraz "Deus Ex" geldi.

Alıntı
Katile gelecek olursak büyük ihtimalle bir tür sosyopat veya şizofren arıyoruz.Bölünmüş kişilik de olabilir.İyi bir işe hatta belki bir aileye sahip olması muhtemel.Ama burada kilit nokta katilimiz her kimse çocukluk ve ergenliğinde hatta erken yetişkinliğinde asla sevgi veya ilgi görmemiş hiç ciddiye alınmamış biri.Amacı cinayet işleyerek ilgi çekmek.İlginç bir lakap bulup akşam haberlerinde istediğini almasını sağlayın.Vahşileşmesini istemiyorum.Şüpheli her kim olursa olsun yakınlarını veya onu tanıyanları gizlice ziyaret edip geçmişi hakkında bilgi almaya çalışmalıyız.Mümkünse sorguya sizinle beraber bir psikolog da sokun.Ve gelebilecek telefonlar konusunda da dikkatli olun.

Benim çıkarımımım çok daha farklıydı açıkcası. Andy'nin neden böyle düşündüğünü daha net bir şekilde görebilmek isterdim.

İkinci bölüm de selefi gibi merak uyandırdı ama bu sefer hissettiğimiz "Aa, haydi bakalım, neler olacak!?" değil "Bu neydi şimdi?" gibiydi.

Yaptığım tüm yorumlar okuduğum iki bölüm içindi tabii. Kurgusal anlamda kafamda oluşan soru işaretlerinin çözülmesi için sonraki bölümleri de takip edeceğim. Şimdilik geliştirildiğinde tadından yenmeyecek şey, dedektif. Dedektifi, ruh halini ve karakterini daha iyi kavrayabilirsek bence gayet güzel gidecek bu öykü. Sonuçta onun ağzından bize sunulan bir hikaye bu, dedektifi ne kadar iyi anlarsak hikayeye de o kadar rahat bağlanırız gibi geliyor.
Attention all planets of the solar federation
We have assumed control.

Çevrimdışı Sthrad

  • *
  • 19
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sarhoş Dedektif
« Yanıtla #3 : 04 Aralık 2015, 21:43:32 »
Gerek kişisel zevk ve meraklardan gerekse Agatha Christie'nin bana kitap okuma illetini bulaştırmasından dolayı, polisiye türüne karşı zaafım var. Yorumlarım objektif olmayabilir.

En yukarıdan başlayacağım, hikayenin ismi ile okuduğum şey arasında bir tutarsızlık var. Evet, sarhoş bir dedektifi okuyoruz ama ben başlığı görünce çok daha yüzeysel ve basit bir kurguyla karşılaşacağımı düşünmüştüm. Yanıldığım için bir hayli memnunum.

Hikaye güzel başladı. Birinci tekil anlatımı beni hiç rahatsız etmiyor, tersine güzel kullanıldığında (Jim Butcher kıps kıps) çok hoşuma gidiyor. Başlangıçta bu açıdan bir hayli heveslenmiştim fakat ikinci paragrafta tehlike çanları çalmaya başladı. Dedektifimizin hareketlerini ve evi gözümde canlandırabiliyorken, nedenini bilmediğim bir sebepten bu görselleştirme dağılmaya başladı. İkinci paragraf uzun mu geldi, uzatılmış mı geldi, ilk paragrafın aksine fazla süssüz mü geldi, bilmiyorum.

Anlatım konusunda takıldığım bir başka nokta da, dedektifimiz biz okuyuculara sesleniyor. Hatta okur diyor bizlere. Bu da yazılı bir metin okuduğumuzu gösteriyor ama bunun dışında, bu fikri destekleyen bir şey yok. Bu çok da mühim bir şey değil muhtemelen ama bizlere direk okur olarak seslenilmese iyiymiş. Bu yorumumun edebi bir eleştiri ile uzaktan yakından alakası yok, tamamen kişisel bir düşünce.

Kurguya gelince, iki bölümde dünyamızı sarsması elbette beklenemez ama ilk bölümde karşılaştığımız "ilginç" sahne, kesinlikle doğru bir hamleydi. Dedektifimizin hayatı ve karakterini tam olarak idrak edemediğimiz için yürüttüğü tahminlerde ne kadar tutarlı olduğunu bilemeyiz elbette ama bana biraz "Deus Ex" geldi.

Alıntı
Katile gelecek olursak büyük ihtimalle bir tür sosyopat veya şizofren arıyoruz.Bölünmüş kişilik de olabilir.İyi bir işe hatta belki bir aileye sahip olması muhtemel.Ama burada kilit nokta katilimiz her kimse çocukluk ve ergenliğinde hatta erken yetişkinliğinde asla sevgi veya ilgi görmemiş hiç ciddiye alınmamış biri.Amacı cinayet işleyerek ilgi çekmek.İlginç bir lakap bulup akşam haberlerinde istediğini almasını sağlayın.Vahşileşmesini istemiyorum.Şüpheli her kim olursa olsun yakınlarını veya onu tanıyanları gizlice ziyaret edip geçmişi hakkında bilgi almaya çalışmalıyız.Mümkünse sorguya sizinle beraber bir psikolog da sokun.Ve gelebilecek telefonlar konusunda da dikkatli olun.

Benim çıkarımımım çok daha farklıydı açıkcası. Andy'nin neden böyle düşündüğünü daha net bir şekilde görebilmek isterdim.

İkinci bölüm de selefi gibi merak uyandırdı ama bu sefer hissettiğimiz "Aa, haydi bakalım, neler olacak!?" değil "Bu neydi şimdi?" gibiydi.

Yaptığım tüm yorumlar okuduğum iki bölüm içindi tabii. Kurgusal anlamda kafamda oluşan soru işaretlerinin çözülmesi için sonraki bölümleri de takip edeceğim. Şimdilik geliştirildiğinde tadından yenmeyecek şey, dedektif. Dedektifi, ruh halini ve karakterini daha iyi kavrayabilirsek bence gayet güzel gidecek bu öykü. Sonuçta onun ağzından bize sunulan bir hikaye bu, dedektifi ne kadar iyi anlarsak hikayeye de o kadar rahat bağlanırız gibi geliyor.

Okuyup yorum yaptığın için teşekür ederim, uyarılarına dikkat edeceğimden emin olabilirsin.
Işıksız bir gün, bilirsin işte, gecedir.