Gerek kişisel zevk ve meraklardan gerekse Agatha Christie'nin bana kitap okuma illetini bulaştırmasından dolayı, polisiye türüne karşı zaafım var. Yorumlarım objektif olmayabilir.
En yukarıdan başlayacağım, hikayenin ismi ile okuduğum şey arasında bir tutarsızlık var. Evet, sarhoş bir dedektifi okuyoruz ama ben başlığı görünce çok daha yüzeysel ve basit bir kurguyla karşılaşacağımı düşünmüştüm. Yanıldığım için bir hayli memnunum.
Hikaye güzel başladı. Birinci tekil anlatımı beni hiç rahatsız etmiyor, tersine güzel kullanıldığında (Jim Butcher kıps kıps) çok hoşuma gidiyor. Başlangıçta bu açıdan bir hayli heveslenmiştim fakat ikinci paragrafta tehlike çanları çalmaya başladı. Dedektifimizin hareketlerini ve evi gözümde canlandırabiliyorken, nedenini bilmediğim bir sebepten bu görselleştirme dağılmaya başladı. İkinci paragraf uzun mu geldi, uzatılmış mı geldi, ilk paragrafın aksine fazla süssüz mü geldi, bilmiyorum.
Anlatım konusunda takıldığım bir başka nokta da, dedektifimiz biz okuyuculara sesleniyor. Hatta okur diyor bizlere. Bu da yazılı bir metin okuduğumuzu gösteriyor ama bunun dışında, bu fikri destekleyen bir şey yok. Bu çok da mühim bir şey değil muhtemelen ama bizlere direk okur olarak seslenilmese iyiymiş. Bu yorumumun edebi bir eleştiri ile uzaktan yakından alakası yok, tamamen kişisel bir düşünce.
Kurguya gelince, iki bölümde dünyamızı sarsması elbette beklenemez ama ilk bölümde karşılaştığımız "ilginç" sahne, kesinlikle doğru bir hamleydi. Dedektifimizin hayatı ve karakterini tam olarak idrak edemediğimiz için yürüttüğü tahminlerde ne kadar tutarlı olduğunu bilemeyiz elbette ama bana biraz "Deus Ex" geldi.
Katile gelecek olursak büyük ihtimalle bir tür sosyopat veya şizofren arıyoruz.Bölünmüş kişilik de olabilir.İyi bir işe hatta belki bir aileye sahip olması muhtemel.Ama burada kilit nokta katilimiz her kimse çocukluk ve ergenliğinde hatta erken yetişkinliğinde asla sevgi veya ilgi görmemiş hiç ciddiye alınmamış biri.Amacı cinayet işleyerek ilgi çekmek.İlginç bir lakap bulup akşam haberlerinde istediğini almasını sağlayın.Vahşileşmesini istemiyorum.Şüpheli her kim olursa olsun yakınlarını veya onu tanıyanları gizlice ziyaret edip geçmişi hakkında bilgi almaya çalışmalıyız.Mümkünse sorguya sizinle beraber bir psikolog da sokun.Ve gelebilecek telefonlar konusunda da dikkatli olun.
Benim çıkarımımım çok daha farklıydı açıkcası. Andy'nin neden böyle düşündüğünü daha net bir şekilde görebilmek isterdim.
İkinci bölüm de selefi gibi merak uyandırdı ama bu sefer hissettiğimiz "Aa, haydi bakalım, neler olacak!?" değil "Bu neydi şimdi?" gibiydi.
Yaptığım tüm yorumlar okuduğum iki bölüm içindi tabii. Kurgusal anlamda kafamda oluşan soru işaretlerinin çözülmesi için sonraki bölümleri de takip edeceğim. Şimdilik geliştirildiğinde tadından yenmeyecek şey, dedektif. Dedektifi, ruh halini ve karakterini daha iyi kavrayabilirsek bence gayet güzel gidecek bu öykü. Sonuçta onun ağzından bize sunulan bir hikaye bu, dedektifi ne kadar iyi anlarsak hikayeye de o kadar rahat bağlanırız gibi geliyor.