Kayıt Ol

milenya'dan Minicik Öyküler

Çevrimdışı milenya

  • **
  • 260
  • Rom: 6
  • Belki de Tanrı bize inanmıyor!
    • Profili Görüntüle
milenya'dan Minicik Öyküler
« : 19 Ağustos 2016, 23:58:28 »
 Bu başlık altında -foruma daha önce gönderdiklerimin aksine- minik hikayelerimi paylaşacağım.


  Yolcu Takımlar
  
 Kurak çölleri, sarp dağları, engin denizleri aşıp da gelmiş cengaver,
 varmış tek derdi:
 Yatak döşek yatan sözlüsü beklermiş ölmeyi.
 Çare olacakmış bulacağı Ak Yılan’ın bir damla zehri,
 hiç düşünmeden atılmış yollara gözü kara cengaver.
 Bulmuş en nihayetinde beyaz pulları, kıvrımlı bedeniyle aradığını
 bir nehrin kıyısında.
  
 Hayvan güzelmiş güzel olmasına
 ama dökülecek zehri daha da güzelleştirecekmiş verince sözlüsüne
 bir kadehte.
 Atılmış üzerine, yakalamış yakalayacak boğazını.
 Amacı değilmiş öldürmek lakin ürkmüş Ak Yılan
 savurmuş kamçı kuyruğunu genç adamın takımlarına,
 karışmış nehrin suyuna.
  
 Durdurmuş akan kanı, gömmüş acısını yüreğine
 koyulmuş geri dönüş yollarına,
 götürmek için elinde avucunda kalan bir iki damla şifalı ağı sevdiceğine.
 İki ayak bir yara üzerinde tepmiş tüm yolu
 içirmiş zehri ölümüne an kala...
 Başlamış düğün hazırlıkları.
 Düğün öncesi samanlıkta ateşlenecek olmuş bir zina gecesi
 ta ki görünceye dek güzeller güzeli
 sarılı bezler altında beklenmedik yarayı.
 Bozmuş sözü...
 
 Ne işe yararmış erkek olmadıkça kahraman bir eş.
 Olmadan mercimek, ne varmış elde fırına verecek.
Spoiler: Göster

Çevrimdışı milenya

  • **
  • 260
  • Rom: 6
  • Belki de Tanrı bize inanmıyor!
    • Profili Görüntüle
Ynt: milenya'dan Minicik Öyküler
« Yanıtla #1 : 21 Ağustos 2016, 22:16:32 »
Antika Tanrılar Cemiyeti
 
 Yaratmıştım önceleri dağı taşı, güneşi ve ayı. Her şeye kadir olan ben sıkıldım da bir gün yarattım önce erkeği sonra kadını. Yoktu benden daha zekisi kurma evrende lakin Tanrıysanız istediğiniz her şeyi yaratabilirdiniz. Derken bir iki binyıl sonra kendimden daha zekisini de yarattım, ah yaratmaz olaydım. Boynuz geçti kulağı, sıkıldı benden, evrenimden, ayrıldı baş ucumdan yaratmak için daha haşmetli evrenler ve canlılar.
 
 Aldım haberini evvelden o da yaratmış daha zekisini kendinden, kibrinde boğularak düştü tekrar yanı başıma. Bir bir geldiler kapıma, öptüler elimi, yakındılar da kim vardı bir tanrının feryadını duyacak koskoca evrende kendilerinden başka. Çok geçmeden verdim ismini dur demeyen kalabalığa: Antika Tanrılar Cemiyeti.
Spoiler: Göster

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: milenya'dan Minicik Öyküler
« Yanıtla #2 : 22 Ağustos 2016, 08:49:29 »
Yolcu Takımlar için,

Çünkü diğerini henüz okumadım :).

Bu minicik öykünün manzum şekilde yazılması gerektiğini düşünüyorum. Biçimsel olarak öyle ama dize dize olsa daha güzel ve akıcı olacak. Böyle düzyazı şekli ona uymamış.

Dili çok hoş ve akıcı. Uyaklar arasında sürüklenme hissini gayet iyi veriyor. Ancak kurgusal ve bir de kelime seçimi olarak takıldığım iki nokta var.

Anadolu esintileri ve yer yer o anlatıyı içeren bu kurguda tekboynuzluyu çok yadırgadım. Daha bu coğrafyaya ait bir hayali/büyülü yaratık olmasını tercih ederdim. Tekboynuz deyince birden Avrupa'ya sıçradık ve bu ani sıçrayış yazının akıcılığına köstek olmuş. (Bizde tekboynuz yok diye biliyorum ben, varsa ben de bileyim :))

Diğer eleştirimse şuraya olacak,

Alıntı
Bozmuş sözü, ne işe yararmış erkek olmadıkça kahraman bir eş, olmadan takımlar, yokmuş anlamı maça çıkmanın.

Yine böyle etnik esintiler taşıyan bir yazıda "maça çıkmak" tabiri fazlasıyla sırıtıyor. "Cenge tutuşmanın" olabilir mi mesela? Alternatifler düşünülebilir. Ama "maça çıkmak" benim gözümde bu kurgunun dilindeki etnik tınıya çok ters. Baltalayıcı bir etkisi var.

Bunlar dışında okuması keyifli, ama dizeli hale getirilirse daha da keyifli olacağını düşündüğüm bir kurgu olmuş. Tekrar tekrar okunabilir. Üstelik muzip de :). Bu muzipliği de çok sevdim.

Eline sağlık. Diğerini de vakit bulunca okuyup yorumlayacağım.

Çevrimdışı milenya

  • **
  • 260
  • Rom: 6
  • Belki de Tanrı bize inanmıyor!
    • Profili Görüntüle
Ynt: milenya'dan Minicik Öyküler
« Yanıtla #3 : 22 Ağustos 2016, 15:25:36 »
Yorumun için çok teşekkür ederim öncelikle. Bu hikayeler yeni şeyleri denediğim kısa yazılar olmasından aldığım yorumlar çok değerli.

Öncelikle ben bu öyküyü bir on kere manzum şekline bürüdüm ve tekrar bozdum. Kısacası beceremedim. Şiir olsa elimden bir iki şey gelir ama bu tarz bir anlatıyı olması gereken manzum şekline getirmek için yeteri kadar ehil değilim sanırım. Risk almadan düz halde yazdım o yüzden. (Şimdi bakınca asıl risk düz yazmak da olmuş olabilir :) ) Bu konuda çalışacağım.

Hikayenin bir önceki halinde o tekboynuz bariz bir şekilde unicorndu, adını Türkçeleştirmek nedense onun bu yöreye ait hissini yarattı ama söyledikleriniz üzerine aklımda daha iyi bir fikir belirdi.  :aww

Maça çıkmak orada takımlarla kendi içinde uyum sağladığı için kullandığım bir kelime, maça çıkmak yerine başka bir ifade kesinlikle daha iyi olacaktır. O cümle üzerine uzun süre kendimle cenk edip daha sağlam bir hale getirebileceğime inanıyorum.

Spoiler: Göster
Hikayelerde eleştiriler üzerine yaptığım değişiklikleri burada uygulamam mı daha doğru olur, ilk haliyle bırakmam mı?
Spoiler: Göster

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: milenya'dan Minicik Öyküler
« Yanıtla #4 : 22 Ağustos 2016, 15:37:57 »
Değişiklikleri burada uygulaman çok güzel olur :). Sonuçta forum bir şekilde çalışma ortamı görevi görüyor. Hani Seçki her şeyin son halini alıp yayımladığımız yer, ama forum farklı.

Takımla bağlantı olarak düşününce "maça çıkmak" hoş olmuş aslında. Bu düşünceyi takdir ediyorum, fakat yine de daha yöresel bir tabirin kurgunun genelinde iyi duracağını düşünüyorum :). Tek cümle bazında değil de bütüne bakarak seçilmesi sanki daha iyi.

Çevrimdışı milenya

  • **
  • 260
  • Rom: 6
  • Belki de Tanrı bize inanmıyor!
    • Profili Görüntüle
Ynt: milenya'dan Minicik Öyküler
« Yanıtla #5 : 25 Ağustos 2016, 20:41:23 »
  Giderayak
 “Gözümü açtığımda sonradan öğrendim ki ölçüm yapılıyormuş. Terazide denge çok hassas sağa kaymıştı, giderayak yırtmıştım. Dışarı çıkar çıkmaz ince asma köprüden geçtim. Yükseklik korkumun depreşmediğini fark ettim ama pek önemsemedim. Eve vardığımda da kavrulmuş soğan kokusu vardı, babam sofrayı kurmaya yardım ediyordu. Lavaboya gittim, yüzümü yıkadım ve aynaya baktım, saatlerce sürdü belki.” İhtiyarlığı gözünün öne geldi, bir an duraksadı. “Anlayacağınız, ne soğan kokusu ne terazi sağladı fark etmemi…”
 
 “Tamam, anladık! Öldüğünü anlaman zor olmuş lakin bizim merak ettiğimiz giderayak ne yaptın da ölçümde kurtardın. Nasıl öldüğünü anlat bize.”
 
 “Haa o mu?” diye iç geçirdi ve muzip bir gülümseme yerleşti yüzüne. “Mahalle kopillerinin gürültüsüne uyandığım bir sabah, camdan çıkıp bağırmak üzereydim ki vazgeçip gerisin geri yatağıma döndüm.” Biraz sustu, gençleşmiş tenine bakıp cenneti nasıl kazandığını düşünüp iç çekti. “Kalp kriziydi sanırım.”
Spoiler: Göster

Çevrimdışı

  • **
  • 82
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Ynt: milenya'dan Minicik Öyküler
« Yanıtla #6 : 26 Ağustos 2016, 10:06:52 »
Antika tanrılar cemiyetini ilk okuyuşta anlamakta zorlandım, şimdi önce kadın ve erkek yani insan yaratılıyor, sonra daha zekisini yaratıyor (yani bu insan değil başka bir şey mi?) sonra o da kendinden daha zekisini yaratıyor (bunun ne olduğunu da kavrayamadım)..

Tahminimce aslında hikayenin kurgusu şöyle; insan yaratılıyor, insan da kendinden daha zeki makinayı yaratıyor, sonra bildiğimiz Judgement Day, hop insan soluğu ahirette alıyor. Böyle olması lazım değil mi? Yoksa ben mi yanlış anladım? Biraz kafam karıştı.

Giderayak öyküsüne ise bayıldım. Mükemmel olmuş, eline sağlık :D
"Demire şeklini veren demircinin iradesidir, çekicin darbesi değil." - Turram oğlu Kopram, Hakon'un demircisi

Çevrimdışı milenya

  • **
  • 260
  • Rom: 6
  • Belki de Tanrı bize inanmıyor!
    • Profili Görüntüle
Ynt: milenya'dan Minicik Öyküler
« Yanıtla #7 : 26 Ağustos 2016, 11:44:43 »
Okuduğun ve yorumladığın için çok teşekkür ederim.  :aww

Antika Tanrılar Cemiyeti'nde kastım her tanrının kendinden daha zekisini yaratınca aslında kendini bir nevi ıskartaya çıkarmasıydı. Tanrı kendinden daha zekisini yaratsa fikrimce yarattığı şey insan ya da makine olmazdı.

Bir fikir üzerine kısa kısa şeyler yazmak çok fazla anlaşılmayan nokta bırakıyor özellikle sonradan epey derinleştirdiğim antika tanrılar fikri için belki daha uzun bir şeyler yazarım.
 
Spoiler: Göster

Çevrimdışı milenya

  • **
  • 260
  • Rom: 6
  • Belki de Tanrı bize inanmıyor!
    • Profili Görüntüle
Ynt: milenya'dan Minicik Öyküler
« Yanıtla #8 : 24 Eylül 2016, 23:03:39 »
Biraz ellendi, güncellendi. Buyrunuz efendim.
Spoiler: Göster

Çevrimdışı Ozymandias

  • **
  • 200
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: milenya'dan Minicik Öyküler
« Yanıtla #9 : 24 Eylül 2016, 23:13:04 »
Hey gidi ya .. Muzüp herif çok beğendim.

Çevrimdışı milenya

  • **
  • 260
  • Rom: 6
  • Belki de Tanrı bize inanmıyor!
    • Profili Görüntüle
Ynt: milenya'dan Minicik Öyküler
« Yanıtla #10 : 24 Eylül 2016, 23:58:12 »
Okuduğun için teşekkür ederim.
Son zamanlarda tekrar gözlemlediğim, biraz uzayan hikayelerimin novellaya dönüşmesi üzerine bu başlığı canlı tutma niyetindeyim.
Spoiler: Göster

Çevrimdışı Ozymandias

  • **
  • 200
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: milenya'dan Minicik Öyküler
« Yanıtla #11 : 25 Eylül 2016, 00:07:47 »
Okuduğun için teşekkür ederim.
Son zamanlarda tekrar gözlemlediğim, biraz uzayan hikayelerimin novellaya dönüşmesi üzerine bu başlığı canlı tutma niyetindeyim.

Novella nedir ?

Çevrimdışı milenya

  • **
  • 260
  • Rom: 6
  • Belki de Tanrı bize inanmıyor!
    • Profili Görüntüle
Ynt: milenya'dan Minicik Öyküler
« Yanıtla #12 : 25 Eylül 2016, 01:35:16 »
  ???

 "Senin teorin ne peki?" diye sordu arkadaşına genç adam.

 "Eğer," dedi ve alaycı bir gülüşle devam etti, "Eğer maymundan geliyorsak, yasak meyve muz olmalı!"

 Düşündüler, güldüler ve en nihayetinde kabullendiler.
Spoiler: Göster

Çevrimdışı milenya

  • **
  • 260
  • Rom: 6
  • Belki de Tanrı bize inanmıyor!
    • Profili Görüntüle
Ynt: milenya'dan Minicik Öyküler
« Yanıtla #13 : 03 Ekim 2016, 23:32:38 »
 Ejder Dağı

Öte diyarlardan çıka gelmiş bir yiğit, peşinde insanları
ve kurmuşlar taştan kazıyarak şehirlerini.
Birden çökmüş karanlık, gündüz vakti göremeyen güneşi,
kale duvarlarında almış soluğu. 
Şehrin az ilerisinde görünce devasa dağı
dehşete kapılmış halk.
Yiğit ve bir grup asker atlayıp atlarına arşınlamışlar gölge boyu mesafeyi...
Varmışlar farkına, varmışlar ama dağ, dağ olsa kesilmezmiş her hal solukları.
Bir ejder çekmiş kuyruğunu içine, büzülmüş yere, dağ gibi sere serpe
uyuklamakta.
Üzerinden atan paniği, korkuyu, çevirir olmuş yüzünü yiğit liderlerine.
Emir kılıç keskinliği çıkmış ağzından yiğidin.
Kaldırılmalıdır gölgesiyle beraber kendisi ejderin.
Mahvetmiştir düşen gölge mahsulü, kesilmiştir kuzey rüzgarları, geçmez olmuştur kervanlar.
Köy halkı arka çıkmış emre,
koyulmuşlar işe.
 
Kazılmış tüneller ejderin altına, yağlar, katranlar, şarapneller doldurulmuş içine.
Çevrelenmiş zıpkın ve mancınıklarla güneyden kuzeye.
Güneş çıkınca tepeye,
yakılmış ateşler, gerilmiş mancınıklar ve edilmiş dualar.
Yer yarılmış,
katran uyuyan ejderin taşmış çehresinden,
üzerine atılan kor demirler yakmıştır canını diye düşünmüş halk önce lakin
ne soluğu kesilmiş ejderin ne uykusu.
 
Devam ettikçe saldırılar gündüz gece,
uyanmış bir gün dev ejderha,
yırtmış gökyüzünü gerilen kanatlarıyla,
paramparça olmuş kuruyan katran yatak,
eriyip toprağa karışmış tenine yapışıp kalmış şarapneller.
Sıçrayınca yerinden koca dağ, gün ışığı dolmuş şehre.
Sevinçler kursağa gidemeden kapanmış yolları acı bir ölümle.
Sıçradığı gibi düşmüş şehrin üzerine ejder dağı,
eşelemeden enkazı
yatıvermiş tekrar sere serpe.
Ne yiğit kalmış, ne halk ne de şehre düşen devasa gölge...
Spoiler: Göster