Kayıt Ol

Koca Meşe: Kan Çeşmesi

Çevrimdışı Karacabey

  • *
  • 2
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Koca Meşe: Kan Çeşmesi
« : 19 Aralık 2016, 22:11:49 »
Koca Meşe: Kan Çeşmesi

"Yıllardır dünyanın çeşitli yerlerinde dolaşıyorum. Görmediğim coğrafya, ayak basmadığım toprak kalmadı. Nice insanlar tanıdım ve nice hikayeler dinledim. Ama bu sefer başka!"

Naif, iç sesindeki titremeyi bastırmaya çalışıyor fakat bir türlü başarılı olamıyordu. Afrika'nın derinliklerinde Woo-Do bebeklerini dinlemiş, Latin Amerika'nın karanlıklarında Kara Büyülerle baş etmişti. Yine de bulunduğu yerin kasvetini yenemiyor, gönlünü ferahlatamıyordu.

Elinde tuttuğu kazmayı sertçe vurdu toprağa. Toprak yeni yağmış yağmurun etkisiyle kolayca sökülüyordu.

"Kim bilir kaç kişi daha kazma vurdu bu toprağa? Kim bilir kaç kişi girdi bu toprağın altına?"

Yakın dostu olan Hoca kendisine "Koca Meşe" lanetinden bahsettiğinden beri aklı Durağan'da idi. Hoca'nın; "Civarda ne zaman bir ölüm olsa meşe ağacının altındaki çeşmeden kan akıyor" demesiyle soluğu Sinop'ta alması bir olmuştu.

"Bu bir büyü olmaz! Büyü o-la-maz!"

¥¥

Duvara yansıyan soba alevinin gölgesi insan zihnine oyunlar oyunuyordu. Saat geceyarısını çoktan geçmişti. Dağlarda gezen kurtlar ve etrafı gözetleyen baykuşlar haricinde herkes derin bir uykuya dalmıştı. Soğuk bir sessizlik ve dipsiz bir karanlık havaya hakimdi.

Alnından akan ter gözlerine doğru iniyordu. Eliyle alnını silmek istedi fakat elini kaldıramadı. Doğrulup kalkmaya çalıştı ancak hissedip dokunmadığı bir güç kendisine engel oluyordu.

"Ne oluyor bana böyle!?" dedi.

Birden üzerindeki ağırlağın hafifçe kaybolduğunu hissetti. Etraftan gelen bütün sesler kesildi ve odaya kadim bir sessizlik yayıldı.

Yılan tıslamasını andıran bir ses kendisine fısıldıyordu.

"Kara Yazgıt!"
"Kara Yazgıt!"
"Kara Yazgıt!"

Burnunun üstünden süzülen ter damlası havada uçuşarak sobanın üzerine düştü. Suyun ateşle buluştuğu o anda çıkan tını odadaki sessizliği bozmadan Hoca olduğu yerde sıçrayarak uyandı.

"Allah'ım çok şükür rüyaymış."

Elini yüzünü yıkamak için lavoboya doğru giderken rüyasında duyduğu ses kulaklarında yankılanıyordu.

"Kara Yazgıt"

Hoca, haftasonu kimseye haber vermeden kendince bir kaçamak yapmak istemiş ve Sarıkadı'ya baba ocağına gelmişti. Zaten fırsat buldukça gelirdi buralara. Bu sefer içinde anlam veremediği bir his ile gelmişti.

Odaya girip sobanın üzerinde fokurdayan güğümden çaydanlığa sıcak su aldı. Uykusu kaçmış güzel bir çayın iyi geleceğini düşünmüştü. Sobanın alevi duvarda gölge oyunları oynarken aklında "Kara Yazgıt" vardı.

"Nereden hatırlıyorum! Nereden hatırlıyorum! Buldum!" diyerek bağırdı odanın içinde. Bir hışımla kalktı ve babasından yadigar olan eski sandığa doğru yöneldi.

"Kara Yazgıt" babasının kendisine küçükken bahsettiği eski bir kitaptı. Içerisinde ne olduğunu hiç öğrenememişti. Zira babası okumasını yasaklamıştı. Nedendir bilinmez bugüne kadar açıp okumakta istememişti. Ancak bugün farklıydı.

Devam edecek..

Hepinize merhabalar. Hikayem henüz bitmedi. Ben yine de sizinle paylaşmak ve buraya kadar olan kısım için öneri ve eleştiriler almak istiyorum. Hikayemi okuduğunuz için teşekkür ederim.