Karşınızdaki kişi size herhangi bir öneride bulunduğunda ya da size bir fikirden bahsettiğinde aklınıza gelen ilk şeyi söylemek ön yargıdır.
Katılamayacağım bir tanım. "2+2=5" dediğinde birisi, çok fazla kafa yormadan "Hayır, değildir," demek bir ön yargı değildir. Aynı şekilde, yanlış bilgilere dayalı bir fikir sunulduğunda bir bu bilgilerin yanlış olduğunu, dolayısıyla fikrin yanlış olduğunu söylemek de bir ön yargı değildir.
Wiki tanımı güzel yapılmış.
Eng: Prejudice is prejudgement or forming an opinion before becoming aware of the relevant facts of a case. The word is often used to refer to preconceived, usually unfavorable, judgments toward people or a person because of their gender, beliefs, values, social class, age, disability, religion, sexuality, race/ethnicity, language, nationality, beauty, occupation, education, criminality, sport team affiliation or other personal characteristics. In this case, it refers to a positive or negative evaluation of another person based on their perceived group membership.
https://en.wikipedia.org/wiki/PrejudiceTr: Önyargı, bir durum hakkındaki gerçeklerin farkına varmadan, peşin hükümde bulunma veya bir fikir oluşturmadır. Bu kelime, bir kişi veya kişi grubuna karşı, cinsiyetleri, inançları, değerleri, sosyal sınıfları, engellilik durumları, dinleri, cinsellikleri, ırk/etnik kökenleri, dilleri, ulusları, güzellikleri, meslekleri, eğitim durumları, suçluluk geçmişi, tuttukları takım veya kişisel karakteristikleri yüzünden, sıklıkla önceden oluşturulmuş, genellikle olumsuz yargıları anlatmak için kullanılır.
Yani, bir konu hakkındaki gerçeklerin yeterince farkındaysak ve bu yüzden, bu gerçeklerle uyuşmayan fikirler bize öneriliyorsa, bu fikirleri ciddiye almamak bir ön yargı değildir. Ancak, gerçeklerin ne kadar farkında olduğumuz sıklıkla sorgulanması gereken bir durumdur ve çoğu kişi, yeterince araştırma yapmadan bir fikir oluşturmaktadır. Bu açıdan, daha fazla diyalog olması gerektiği konusunda size katılıyorum.
Ön yargıyla başa çıkmak için genel olarak bir kaç şey gereklidir derim; 1) sürekli öğrenmek&araştırmak 2) eleştirel bir akıl 3) yanılabilirliği kabul etmek 4) kendi sorunlarını başka insanlara yansıtmamak.
1) İnsanların çoğunun sınıfta kaldığı bir madde. Yeterince araştırmıyorlar ve araştırdıklarında ise, kendilerine uyan ilk bilgi kırıntısında araştırmayı bırakıyorlar. Araştırma yaparken, kaynak materyale kadar inmek gereklidir. Bir bilginin kendisini öğrenebilecekken, neden başkasının o bilgi parçası hakkında dediklerine güvenelim? Bu araştırmanın yanısıra, sürekli bir öğrenme olması da gerekli ki, insan cehaletinden olabildiğince kurtulsun ve fikirleri daha saf gerçekler üstüne kurulsun.
2) Araştırma&öğrenme ile beraber, eleştirel bir akıl olmazsa olmaz. Bilginin peşinden giderken, doğru düzgün bir süzgeç oluşturulmazsa neyin gerçek bilgi, neyin sahte ya da yanlış anlamadan kaynaklı bir şey olduğunu bulmak zorlaşır. Bu konuda denilebilecek bir kaç temel konu var a) Kanıtla düşünmek her zaman için şarttır. Bir bilgi parçası öneriliyor fakat hakkında kanıt gösterilmiyorsa, buna -araştırmadan- inanmamak gerek b) Kanıtın sağlamlılığı çok önemli bir konu. Bir kaynak "Şurada böyle geçiyordu," diyebilir fakat günümüzde bir çok sözde "bilgi dağıtıcısı" (gazeteler, dergiler, siteler vb.) asıl kaynağa referans yapmamaktadırlar.
Türkiye'deki kitap okuma oranı hakkındaki yanlış bilginin fazlalığı, buna bir örnektir c) Çapraz karşılaştırma, yani farklı kaynaklardan bilginin doğruluğu hakkında karşılaştırmalar yapmak d) Her zaman "Acaba öyle mi?" sorusunu sormak.
3) Bir insan ne kadar bilgili olursa olsun, her şeyi bilemez ve yanılabilir, ki yanılır da. Bu basit gerçeği kabullenmek gerek.
4) Kendisini güvensiz hissettiği konularda, başka insanların bu yanlarını görünce onlara ön yargıyla yaklaşan kişiler var. Özellikle ergenlikte sıkça rastlanan bir durum fakat kimi insanlarda, sonrasında da sürüyor.
ilk iki madde günümüzde özellikle önemli çünkü dezenformasyon, misinformasyon ve propaganda günümüzde hat safhada olan şeyler. Özellikle milli, dini vb. konularda, kısmen tarihi sebeplerden fakat yoğunlukla devletlerin bu ön yargıları bilerek körüklemesinden dolayı ön yargılar dünyada çok yaygın. Özellikle, günümüzde artmaktalar. Ön yargının tek ilacı gerçektir ve bu ilaca ulaşmak için, gerçeği bulmayı bilmek gerekir.
Not: Belirtmem gerekir ki, İngilizce öğrenmek bu konuda insana çok yardımcı olacaktır. İnternette yapılan Türkçe araştırmalar çoğunlukla çok güvenilmez ve sağlıksız sonuçlara götürüyor. Yıllardır -çok zorunlu kalmadıkça- en minik bir konuyu bile Türkçe aratmıyorum internette.