Kayıt Ol

Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları

Çevrimdışı Ozymandias

  • **
  • 200
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #45 : 12 Mart 2017, 12:05:26 »
Çok güzel akılcı yorumlar. Problem şu ki bu konu 3 günlük sempozyum konusu. Burada tartışarak içinden çıkamayız. İçinden çıkamayacağımız bir konuyu atlamak daha iyi olur.

Fikrimi söylemem gerekirse. En makul çözüm olarak mit'in yazdığı bilgi dolu açıklamayı Bay_Karamsar'ın dediği gibi not düşülmesidir.


Düzeltme: Ek

Ek: 'Otoriter bir Türk lider' kulağa gerçekten hoş geliyor.

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #46 : 12 Mart 2017, 13:12:40 »
Sansür uygulanmaya başladığında bunun nerelere kadar gidebileceği de tartışılması gereken bir konu halini alıyor. İthaki'ye Marslı hakkında gelmiş bir (hadi kibarca söyleyeyim) <a href="https://www.facebook.com/ithakigunlukleri/photos/a.113600838987620.1073741828.112164229131281/269237400090629/?type=3&amp;theater" target="_blank">eleştiri[/url] vardı. Sansür başladıktan sonra, bu sefer de bu şekilde düşünen kişiler tarafından başka şeylerin sansürlenmesi istenecek, ardından başka bir düşünce başka bir şeyin sansürlenmesini isteyecek, nerede dur diyeceğiz.

Şuraya kesinlikle dikkat etmek lazım. Yazarın seçimi neyse o şekilde çevrilmeli bence her şey. Söylenen küfürleri kibarlaştırmak ya da ülkenin siyasi durumuna göre bazı ifadeleri farklı çevirmek "zorunda" kalmamalı hiçbir çevirmen. Biliyorum günümüzde bunu başarabilmek zor bir şey, yayınevine kayyum atanabilir :D

Ama dipnot kullanmama kısmından tam emin değilim. Dipnota olarak durumu açıklayıcı bir şey yazmak üstünüze kayyum atanmasının önüne geçebilecek bir sigorta olabilir. Bakın bunu biz demedik yazar böyle söylemiş, onun söylediğini çevirdik. Elçiye zeval olmaz gibisinden.



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #47 : 12 Mart 2017, 13:26:28 »
Bu konuda en epik yayınevi Timaş vb. değil mi yahu? "Allah senden razı olsun Jean Valjean"ları unutmadık :) Kemal Bey'in Simyacı örneği bana bunu hatırlattı.

Küçük Prens içinse bir sorum var: Dipnotta ne yazmalı? İhsan abinin dediğinden yola çıkarak "unutulmamalı ki diktatör, aynı zamanda 'dikte eden' anlamındadır" mı? Yoksa dönemin bakış açısı vs. mi? Belki de her ikisi de.

Çeviride sansür inanılmaz saçma bulduğum bir şey. Biz daha amatörken falan Rıhtım'daki çevirilerimizde küfürleri sansürlüyorduk mesela ya da yumuşatıyorduk. Şimdi çok yanlış geliyor yaptığımız ama o zaman internette böyle çeviri yaparsak bizi topa tutarlar falan diyorduk. Hadi biz bir internet sitesiyiz, peki yayınevleri işleri buyken neden böyle yapıyor? Onlar da tepkilerden kaçınıyor sanırım. Ama yanlış yapıyorlar.

Çeviride sansür aslında başkaca yanlış yönlerimizi işaret eden bir kusurumuz. Bunun altında başka hatalarımız yatıyor. Unutmayın ki Funda Uncu Chuck Palahniuk çevirisi ile hapis cezasıyla burun buruna geldi. Bakın "çeviriyle".

Çevrimdışı yaprak.onur

  • **
  • 150
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
    • Blog
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #48 : 12 Mart 2017, 13:26:59 »
Ama dipnot kullanmama kısmından tam emin değilim. Dipnota olarak durumu açıklayıcı bir şey yazmak üstünüze kayyum atanmasının önüne geçebilecek bir sigorta olabilir. Bakın bunu biz demedik yazar böyle söylemiş, onun söylediğini çevirdik. Elçiye zeval olmaz gibisinden.

<Ahaha! ÇN olarak "Elçiye zeval olmaz" kullanma arzusu duydum.>

Dipnot olarak yazarın görüşünden yola çıkarak neden bu şekilde bir kelime kullandığı açıklanabilir belki dediğiniz gibi.
"Bir harekete dönüşmediği, fiziksel olarak bir varlık elde etmediği sürece düşünceler gelip geçicidir ve ortaya çıktıkları anda eriyip yok olurlar. Seni bir seçim yapmak zorunda bırakmadıkları, ne kadar önemsiz olursa olsun bir eylem ya da harekete neden olmadıkları sürece anlamsızlardır. Harekete geçiren düşünceler tehlikeli olabilir. Geçirmeyenlerin hiçbir anlamı yoktur."
- Adalet, Ann Leckie

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #49 : 12 Mart 2017, 13:32:53 »
Yaprak, ben bu Marslı konusunu unutmuştum bak, iyi hatırlattın. Harika bir örnek de senden geldi :) "Olduğu gibi çevirmek zorunda mısınız?" ne ibretlik, ne feyz alınası bir yorumdur öyle? Ders almamız lazım......
Timaş'ın "Allah Razı Olsun" çevirisi de bir eğreti duruyor ama... nasıl desem? Çok kötü değil, en azından kendi adıma. Çünkü bana 80'lerde çevrilmiş eserleri, Halit Kıvanç'ın çalışmalarını hatırlatıyor.

Ve hepinizin belirttiği gibi gerçekten de çok arada derede bir konu bu sansür olmalı/olmamalı olayı. Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal. Ben kendime dönüp baktığımda küfür olayında bazen yumuşatmaya gittiğimi görüyorum mesela. Fırtınakıran'ın da dediği gibi ilk çevirilerimizde bunu çok yapıyorduk. Adam "Fuck!" derdi, biz "Lanet olsun!"[*]Olmaz olsun![/*] diye çevirirdik. Ama artık kitabın içeriğine göre, mesela yetişkin tarzda ve çok küfürlüyse, karakter çok küfürbazsa olduğu gibi çeviriyorum.

Küçük Prens'tekine benzer bir durumda da sanırım "dediğim dedik bir Türk lider" diye çevirirdim. Diktatör kelimesini direkt olarak almazdım da, sizin de belirttiğiniz gibi aslında verilmek istenen anlamı kullanırdım. Ve çevirilerime dönüp baktığımda bunu aslında sık sık yaptığımı da görüyorum. Yanlış mı yapıyorum dersiniz?

Bir de dipnot konusu var. Yanılmıyorsam Metis'in "Asker Kaçağı" adlı derlemesinde Kemal Atatürk diye bir uzay gemisi vardı ve çevirmen/editör Bülent Somay bu noktada bir dipnotla "Yazarın kendi kullandığı isimdir, bizim bir katkımız yoktur," şeklinde açıklama yapmıştı. Yanlış hatırlamıyorsam ben de benzer bir şey yapmıştım başka bir kitapta. Bu tür bir yöntem yayınevi ve çevirmen açısından bir nebze de olsa bir koruma sağlar bence de. Korunmaya ihtiyacı olmalı mı, o ayrı mesele tabii :)
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Everfever

  • *
  • 57
  • Rom: 8
    • Profili Görüntüle
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #50 : 13 Mart 2017, 12:59:25 »
'Dipnot olarak, "Buradaki diktatör sözcüğü yazara aittir. Cümle orijinaline sadık bir şekilde çevrilmiştir," gibi bir şey yazılabilir diye düşündüm.' (Yaşlıyım ben, bu alıntı şeysini beceremedim.)

E ama böylesi bir dipnot her kitaptaki her cümle için verilebilir. Sınırı nerede çizeceğiz?

Diktatörün kelime anlamının değişmesine gelince: Antoine de Saint Exupery'nin kullandığı cümleyi (çevirisini daha doğrusu) bir kez daha okursanız, onun kullandığı "diktatör" kelimesi ile bizim kullandığımız "diktatör" kelimesi arasında çok da fark olmadığını göreceksiniz. "halkını ölümle tehdit eden diktatör" yazıp, altına dipnotla, "diktatör kelimesi, bizim bildiğimiz baskıcı, özgürlükleri kısıtlayan, manasında kullanılmamıştır," demek... bilmiyorum.

Son olarak da dipnota istediğinizi yazın, mahkemeye karşı bir savunma olarak kullanamazsınız. Ülkemizin kanunlarına göre çeviri eserlerin sahibi çevirmendir ve birinci sorumlu odur. Ardından da yayıncı gelir. Mahkemeye çağrıldıklarında, tıpış tıpış giderler. "Burada senin adın yazıyor, eserin sahibi sensin, sen bunları demişsin," der hakim. "Gık" diyemezsiniz. (Dersiniz aslında da, kimse dinlemez) Örnek davalardaki sonuçlara bakılır, (Atatürk'e ve Türklüğe hakaret etmek genellikle cezalandırılır), hakimin insafına kalınır (beraat ettirebilir veya 2 yıldan az ceza verirse ve çevirmen daha önce suç işlememişse hapis yatmaz). İstediğiniz kadar dipnota açıklama yazın, hakim size, "Sen bu cümleyi kurdun mu? Kurdun. Bitmiştir," der, kalırsınız öylece.

"Elçiye zeval olmaz" demeyin, çevirmenler olarak hapis bile yatabiliriz.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #51 : 13 Mart 2017, 13:03:53 »
Çeviride sansür aslında başkaca yanlış yönlerimizi işaret eden bir kusurumuz. Bunun altında başka hatalarımız yatıyor. Unutmayın ki Funda Uncu Chuck Palahniuk çevirisi ile hapis cezasıyla burun buruna geldi. Bakın "çeviriyle".

Diye en yakın örneği tekrar hatırlatmış olayım.

Bu şey gibi, yazara ulaşamıyorum o zaman elçinin boynunu vurayım. Sakıncalı duygularımızı dindirmenin rahatsız edici bir yolu gibi. Hatta öyle.

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #52 : 13 Mart 2017, 14:57:58 »
Ben "diktatör" çevirisini olduğu gibi verip dipnot vs. kullanmama taraftarıyım. Çok fazla eser, çeviri konusunda çok özgür çevirmenlerce farklı yorumlanıyor gibi hissediyorum. Buradan da başka bir tartışmaya geçmek istiyorum: Dipnotlar.

Sevmiyorum onları, kullanmamak için elimden geleni yapıyorum. Sizce ne zaman ve ne kadar kullanılmalılar, nasıl alternatiflerle kaçılabilir?

Buna dair güzel bir yazı okumak isteyenler mit'in 2312 için kaleme aldığı çevirmenin çemberi yazısına mutlaka bakmalı bu arada. Yeri gelmişken ona da laf çarpayım. O yazıda mit şöyle bir şey diyor:

Alıntı
Örneğin, İapetus’tan bahsedilen bir kısımda— İapetus ne biliyor musunuz? Google’da aramadan cevap verebilir misiniz bu soruma? Ben bilmiyordum mesela. Kendisi Satürn’ün en büyük üçüncü uydusuymuş. Her neyse, ne diyorduk? İapetus’tan bahsedilen bir kısımda, “İapetus bir ceviz gibi görünür,” ile başlayan bir cümleyle karşılaştığımda o noktaya dipnot koymaktansa vermek istediğim ekstra bilgiyi direkt olarak cümlenin içine kattım. Yani “İapetus bir ceviz gibi görünür,” cümlesi “Satürn gezegeninin en büyük üçüncü uydusu olan İapetus bir ceviz gibi görünür,” şeklinde yer aldı çeviride. Tabii bunu işin suyunu kaçırmadan, sadece gerekli yerlerde yapmaya ve metnin aslını çok fazla değiştirmemeye de azami derecede önem gösterdim.

Bense şöyle düşündüm. Iapetus bir deyiş ya da kültürel bir terim değil. Satürn'ün üçüncü en büyük uydusunu Türk okuyucu kadar yabancısı da bilmeyecektir. Eğer yazar açıklama gereği duymadıysa, çevirmenin açıklamasına gerek var mı?
Ya da, çevirmen bunu açıklamak isterse, müdahale etmiş olur mu?
Ve belki de, yayınevi çevirmenden böyle durumlarda açıklama yapmasını isteyebilir mi? Burada inisyatif kimin elindedir?

İhsan abinin çevirilerini ne kadar tutarlı ve özenli bulduğum baki bu arada. Benim tartışmaya çalıştığım konu tamamen tercihler üzerine.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı yaprak.onur

  • **
  • 150
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
    • Blog
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #53 : 13 Mart 2017, 17:15:43 »
Ben "diktatör" çevirisini olduğu gibi verip dipnot vs. kullanmama taraftarıyım. Çok fazla eser, çeviri konusunda çok özgür çevirmenlerce farklı yorumlanıyor gibi hissediyorum. Buradan da başka bir tartışmaya geçmek istiyorum: Dipnotlar.

Sevmiyorum onları, kullanmamak için elimden geleni yapıyorum. Sizce ne zaman ve ne kadar kullanılmalılar, nasıl alternatiflerle kaçılabilir?

Buna dair güzel bir yazı okumak isteyenler mit'in 2312 için kaleme aldığı çevirmenin çemberi yazısına mutlaka bakmalı bu arada. Yeri gelmişken ona da laf çarpayım. O yazıda mit şöyle bir şey diyor:

Alıntı
Örneğin, İapetus’tan bahsedilen bir kısımda— İapetus ne biliyor musunuz? Google’da aramadan cevap verebilir misiniz bu soruma? Ben bilmiyordum mesela. Kendisi Satürn’ün en büyük üçüncü uydusuymuş. Her neyse, ne diyorduk? İapetus’tan bahsedilen bir kısımda, “İapetus bir ceviz gibi görünür,” ile başlayan bir cümleyle karşılaştığımda o noktaya dipnot koymaktansa vermek istediğim ekstra bilgiyi direkt olarak cümlenin içine kattım. Yani “İapetus bir ceviz gibi görünür,” cümlesi “Satürn gezegeninin en büyük üçüncü uydusu olan İapetus bir ceviz gibi görünür,” şeklinde yer aldı çeviride. Tabii bunu işin suyunu kaçırmadan, sadece gerekli yerlerde yapmaya ve metnin aslını çok fazla değiştirmemeye de azami derecede önem gösterdim.

Bense şöyle düşündüm. Iapetus bir deyiş ya da kültürel bir terim değil. Satürn'ün üçüncü en büyük uydusunu Türk okuyucu kadar yabancısı da bilmeyecektir. Eğer yazar açıklama gereği duymadıysa, çevirmenin açıklamasına gerek var mı?
Ya da, çevirmen bunu açıklamak isterse, müdahale etmiş olur mu?
Ve belki de, yayınevi çevirmenden böyle durumlarda açıklama yapmasını isteyebilir mi? Burada inisyatif kimin elindedir?

İhsan abinin çevirilerini ne kadar tutarlı ve özenli bulduğum baki bu arada. Benim tartışmaya çalıştığım konu tamamen tercihler üzerine.

Konuyu çok güzel bir şekilde farklı bir nokta evirmişsiniz @Fiddler, tebrik ederim. :)

Böyle bir durumda ilk insiyatif çevirmende, ikinci insiyatif yayınevindedir diye düşünüyorum. Sonuçta çevirmen herhangi bir açıklamaya ihtiyaç duymazsa dahi yayına hazırlayan ihtiyaç olduğunu düşünüyorsa yhn olarak not ekler.

Saturn'ün üçüncü büyük uydusunu Türk okur kadar yabancı okurunda bilmeyeceğine katılıyorum. Dediğiniz gibi herhangi bir insiyatif kullanılmadan açıklamasız geçilebilir fakat şöyle de bir durum söz konusu, 2312'yi okurken güneş sistemi bilgisine güvenen bir kişi olmama rağmen bir noktada şimdi bu hangi gezegenin uydusuydu diye internetten bakma ihtiyacı duydum. Bu tarz küçük notlar benim için okuma keyfini artıran bir faktör olduğundan açıklama yapma tercihin de doğru olduğuna inanıyorum.
"Bir harekete dönüşmediği, fiziksel olarak bir varlık elde etmediği sürece düşünceler gelip geçicidir ve ortaya çıktıkları anda eriyip yok olurlar. Seni bir seçim yapmak zorunda bırakmadıkları, ne kadar önemsiz olursa olsun bir eylem ya da harekete neden olmadıkları sürece anlamsızlardır. Harekete geçiren düşünceler tehlikeli olabilir. Geçirmeyenlerin hiçbir anlamı yoktur."
- Adalet, Ann Leckie

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #54 : 13 Mart 2017, 20:30:55 »
Fiddler'ın aksine ben dipnotları faydalı buluyorum ve kullanmayı seviyorum. Ama aşırıya kaçmamaya da dikkat ediyorum, çünkü kurgu bir eserde okuma hızının çok fazla kesilmesi iyi olmuyor.

Eskiden, ilk editörlük çalışmalarımda mümkün olduğunca çok dipnot kullanmaya çalışıyordum. Dresden Dosyaları'nın Yaz Şövalyesi kitabında mesela. Doğrusunun bu olduğunu sanıyordum. Ama daha sonra o zamanki editörüm Yankı Enki beni uyardı ve işin doğrusunu öğretti sağ olsun :) Şimdi çok gerekmedikçe kullanmamaya özen gösteriyorum.

Yine de, mesajımın başında belirttiğim gibi, ben seviyorum dipnotları. Kullanmaktan da keyif alıyorum. Ama ne zaman? Her göndermeyi okurun gözüne sokmak için değil kesinlikle. Daha çok kurgu esnasında mutlaka anlaşılması gereken, okur anlatılmak istenileni anlamadığında okuma keyfinin bozulacağı yerlerde. İapetus örneğinde olduğu gibi. Eğer orada İapetus'un Satürn'ün uydusu olduğunu okura bir şekilde aktarmasaydım kitabı okuyan kişi ne oluyor, ne bitiyor, neredeyiz anlamayacaktı. Çünkü yazar buna hiç değinmiyor metnin devamında. Ama okurun bunu bilmesi önemli. Yaprak'ın da dediği gibi, biraz da rahat ve anlaşılır bir okuma deneyimi sağlamak için yapıyorum bunu aslında. Bu da editörlük damarından kaynaklanıyor sanırım :D Her neyse... bu tür ekler siz deyin üç, ben diyeyim beş kez ya var ya yok 700 sayfalık kitapta.

Ve bir de bir üstteki konuda olduğu gibi bazı şeyleri neden bu şekilde çevirdiğimi açıklama ihtiyacı hissettiğim oluyor ve o zaman da devreye dipnot giriyor. Yine 2312'den örnek vermem gerekirse "waldo" kelimesinde olduğu gibi. O w'yu gören ve waldoyu hiç duymayan biri İthaki'nin Facebook sayfasına girip "Türkçemize sahip çıkalım! W yok bizim alfabemizde! Olduğu gibi çevirmek zorunda mısınız?" demesin diye yani :P

Böyle bir durumda ilk insiyatif çevirmende, ikinci insiyatif yayınevindedir diye düşünüyorum. Sonuçta çevirmen herhangi bir açıklamaya ihtiyaç duymazsa dahi yayına hazırlayan ihtiyaç olduğunu düşünüyorsa yhn olarak not ekler.

Ben de aynı şekilde ilk inisiyatifin çevirmende, ikincinin yayınevinde olduğunu düşünüyorum. Yaprak'ın verdiği örneğe ek olarak yayınevi çevirmenin dipnotlarını kaldırma, değiştirme ve kısaltma seçeneklerine de sahip. Onu da unutmamak gerek :)
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #55 : 14 Mart 2017, 13:59:31 »
Ben yine bir OKB gibi konuşacağım ama konu okuduğunuz kitaptaki çeviri notlarından "çeviri tartışmaları"na döndü :D Tartışma Platformu'nda Çeviri Tartışmaları diye ayrı başlığı olsun, misler gibi. Çünkü yarın öbür gün "şu kitapta şu kelimeye takıldım" diye devam edeceğiz ve yukarıdaki onnnnca güzel tartışma toz olacak.

Bu portallık tartışma metinleri heba olmasın!

Bence siz de bana hak veriyorsunuz  :hmm

Çevrimdışı yaprak.onur

  • **
  • 150
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
    • Blog
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #56 : 14 Mart 2017, 14:48:57 »
Ben yine bir OKB gibi konuşacağım ama konu okuduğunuz kitaptaki çeviri notlarından "çeviri tartışmaları"na döndü :D Tartışma Platformu'nda Çeviri Tartışmaları diye ayrı başlığı olsun, misler gibi. Çünkü yarın öbür gün "şu kitapta şu kelimeye takıldım" diye devam edeceğiz ve yukarıdaki onnnnca güzel tartışma toz olacak.

Bu portallık tartışma metinleri heba olmasın!

Bence siz de bana hak veriyorsunuz  :hmm

Fırtınakıran bizi başlık başlık dolaştırıyor :) Taşıyınız efenim uygun gördüğünüz şekilde, biz ayak uydururuz. :D
"Bir harekete dönüşmediği, fiziksel olarak bir varlık elde etmediği sürece düşünceler gelip geçicidir ve ortaya çıktıkları anda eriyip yok olurlar. Seni bir seçim yapmak zorunda bırakmadıkları, ne kadar önemsiz olursa olsun bir eylem ya da harekete neden olmadıkları sürece anlamsızlardır. Harekete geçiren düşünceler tehlikeli olabilir. Geçirmeyenlerin hiçbir anlamı yoktur."
- Adalet, Ann Leckie

Çevrimdışı Everfever

  • *
  • 57
  • Rom: 8
    • Profili Görüntüle
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #57 : 14 Mart 2017, 16:23:19 »
Başlık taşınmadan önce bir soru sorsam olur mu?

Çevirmenlere geliyor bu soru: "Alibi" kelimesini nasıl çeviriyorsunuz? Türkçede tek kelimelik bir karşılığı yok ve örneğin diyalog içinde geçerse, uzun uzun açıklama şansı da olmuyor. Bu "alibi" denen zıkkım sadece insanla da sınırlı olmadığı için, "şahit" vs. gibi tam karşılık olmasa da yakın olan bir kelime kullanma da söz konusu olmuyor. Türkçede "alibi" kelimesi hiç kullanılmadığı için (dile yerleşmediği için) polise bu kelimeyi de kullandıramazsınız.

Böyle bir durumla karşılaştınız mı ve karşılaştıysanız nasıl bir çözüm buldunuz?

Çevrimdışı yaprak.onur

  • **
  • 150
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
    • Blog
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #58 : 14 Mart 2017, 16:35:45 »
Başlık taşınmadan önce bir soru sorsam olur mu?

Çevirmenlere geliyor bu soru: "Alibi" kelimesini nasıl çeviriyorsunuz? Türkçede tek kelimelik bir karşılığı yok ve örneğin diyalog içinde geçerse, uzun uzun açıklama şansı da olmuyor. Bu "alibi" denen zıkkım sadece insanla da sınırlı olmadığı için, "şahit" vs. gibi tam karşılık olmasa da yakın olan bir kelime kullanma da söz konusu olmuyor. Türkçede "alibi" kelimesi hiç kullanılmadığı için (dile yerleşmediği için) polise bu kelimeyi de kullandıramazsınız.

Böyle bir durumla karşılaştınız mı ve karşılaştıysanız nasıl bir çözüm buldunuz?

Alibi ile birkaç kere karşılaştım, nefret sözcüklerdendir gerçekten de. 'Bunu kanıtlayabiliyor musun / doğrulayabiliyor musun?' gibi kullanmıştım bir yerde dialog içinde diye hatırlıyorum. Onun dışında cümleye yedirmeye çalışıyorum, bu süreçte de birkaç (bir sürü) saç telime veda ediyorum. :)
"Bir harekete dönüşmediği, fiziksel olarak bir varlık elde etmediği sürece düşünceler gelip geçicidir ve ortaya çıktıkları anda eriyip yok olurlar. Seni bir seçim yapmak zorunda bırakmadıkları, ne kadar önemsiz olursa olsun bir eylem ya da harekete neden olmadıkları sürece anlamsızlardır. Harekete geçiren düşünceler tehlikeli olabilir. Geçirmeyenlerin hiçbir anlamı yoktur."
- Adalet, Ann Leckie

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Okuduğunuz Kitap ve Çeviri Notları
« Yanıtla #59 : 14 Mart 2017, 18:32:24 »
Alibi ile bir kere ben de karşılaşmıştım, sinir bozucu kelimelerden gerçekten de :) Cümleye yedirerek savuşturmuştum kendisini.
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.